Advertisement
Not a member of Pastebin yet?
Sign Up,
it unlocks many cool features!
- These are some of 293 emails sent to and from AKP addresses that use the Turkish phrase for a millitary coup, hükümet darbesi .
- They really did not want you to see these.
- For some reason Turkey's AKP really did not want people to see these emails. These are emails that mention the term "hükümet darbesi" which were sent and recieved in 2016 right up to the 7th of this July.
- It may be nothing it may be something. These have not been read or translated. At this point all we are doing is putting them in a place that is a bit harder to shut down than Wikileaks. #anonymous #OpGulen? (Did Gulen do this or di AKP do this? You be the judge. )
- [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 25 konu konuda 25 güncelleme ileti
- From:[email protected]
- Date: 2016-07-01 16:49
- Subject: [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 25 konu konuda 25 güncelleme ileti
- =============================================================================
- Bugünün konu özeti
- =============================================================================
- Grup: [email protected]
- Url:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/topics
- - TÜRKTOB BAŞKANI GENÇER: HIBRIT VE GDO BIRBIRINE KARIŞTIRILIYOR.. [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c8045b9a3cc99902
- - Soykırım Kararı Alan Almanlar Şimdi De Aleviler Üzerinden Saldırıya geçti! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ba79495f4ad1c39f
- - ÖZEL-BÜRO /// TARİH : NAZİLERİN 10 HAZİRAN 1942 LİDİCE KÖYÜ KATLİAMI VE VEFA ESERLERİ [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/79570cff70ee5415
- - 1)Yaşar N. Öztürk 2)Kemalden Yanıt 3)Demokrasi ve hesap verme 4)Ata'dan İnönüye [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a88b208460b59225
- - HattıMüdafaa Yoktur,SathıMüdafaa Vardır.O Satıh BütünVatandır Diyorsanız,Sizler de... [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/aa4c31f819de2389
- - Noolcak bu İngiltere’nin hali? [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/4acce13b41ea2b5e
- - Hava değişimi iyi gelebillir! Servet AVCI [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/5842f0e47d6751dc
- - WG: ASSUBAY"DAN KIZINA GÖZÜ YAŞLI MEKTUP ! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c3f852a11ee0e339
- - FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : İtirafçıyı alıkoyup cinayeti gizlediler [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/5d66275fdb0eafde
- - FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI :'FETÖ, yabancı istihbaratın kirli maşası' [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/380297c5bb662d06
- - FAİLİ MEÇHULLER DOSYASI : AYM'den "Yeşil" ve Ekibine Ceza ! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ad42a0ef116ecc97
- - AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI /// ÜMİT ZİLELİ : AB'de ulusalcılık savaşının kanlı öyküsü !.. [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7fa709b512ccf001
- - HALKIN DEMOKRASİ PARTİSİ DOSYASI : PKK'LILAR AZ DAHA PARÇALAYACAKTI /// HDP'nin iftarına Ülkü Ocakları tişörtü ile geldi [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9e7bc705bec7f007
- - İstanbul Tabip Odası'dan sert imam açıklaması: Kabul edilemez! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/63fb32f9e28a3f28
- - FRANSA DOSYASI /// SAADET ORUÇ : Fransa'da Polis Şiddeti ve 2017 Seçim Kampanyası [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b4f53cbd6211dc25
- - EKONOMİ DOSYASI : Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Büyük Britanya [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/729aa02ddd0674aa
- - "Türk futbolu nereye gidiyor? " [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/766f4798972bd99e
- - 2016 Bundestag “Soykırım” Kararı Üzerine [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9ef75696e9b7a5d4
- - "Çok Kızıyorum"Diyor Çok Değerli Büyüğümüz MUAZZEZ İ.ÇIĞ!Haksız mı? [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/2012f7f8264fd5e9
- - AVRUPA DOSYASI : Avrupa'nın İki Yüzü [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/240bec4e64308d6f
- - GÖÇMEN DOSYASI : Soysal Davası ve Avrupa Birliğinde Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşım Hakkı [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/4155849736d5aec5
- - FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : Haydar Meriç cinayetinde 9 tutuklama [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a3800a138835fc5
- - AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI : İngiltere Çıkarken AB'de Kalmak [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/78b60bd77a80a20d
- - PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI : "ABD Suriye'de PKK Devleti Kuruyor" [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/78d3331b380f0d6c
- - AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI : 6 Soruda Brexit Ne Anlama Geliyor [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e7f1edfabb29e741
- =============================================================================
- Konu: TÜRKTOB BAŞKANI GENÇER: HIBRIT VE GDO BIRBIRINE KARIŞTIRILIYOR..
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c8045b9a3cc99902
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Aydogan Kekevi" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 07:32PM +0200
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71ff1be70b660
- Saygın adres sahipleri;
- Önceki gün Sn. Menteş AZUZ tarafından gönderilen "Türktob Başkanı Gençer:
- Hibrit ve Gdo Birbirine Karıştırılıyor" başlıklı iletiyi "Verilen bilgiler
- şimdiye kadar "bilinenler"e ters düşüyor gibi. Umarım haberde denilenler
- doğrudur.." notu düşerek sizlerle paylaşmıştım.
- Söz konusu yazı paylaşıldığı [Turkish Forum - E Turkiyeyiz Biz] topluluğunda
- Dr. E. Kur. Alb. Sayın Ömer Lütfi Taşcıoğlu tarafından yanıtlanmış yeni
- bilgiler de eklenerek eksik ve yanlışlarına dikkat çekilmiş idi. Bunun
- üzerine Sayın Menteş AZUZ da konuyla ilgili görüşlerini belirtmişti; daha
- sonra da söz konusu iletinin paylaşıldığı bir başka toplulukta da Sayın
- Funda konuya ilişkin görüşünü ve önemli bilgileri aynı toplulukta
- paylaşmıştı.
- Değerli bilgiler içeren söz konusu bu yazışmaları ve gönderilen ek
- bilgileri, makaleleri vs.yi de ekleyerek toplu olarak bir kez daha
- ilgilerinize ve bilgilerinize sunuyorum.
- Esen kalınız
- Aydoğan KEKEVİ.
- * * * * *
- Von: [email protected] [mailto:[email protected]]
- Gesendet: Donnerstag, 23. Juni 2016 09:50
- Betreff: [Bandırma Gemisi] RE: [Bandırma Gemisi] WG: [Turkish Forum - E
- Turkiyeyiz Biz] Türktob Başkanı Gençer: Hibrit ve Gdo Birbirine
- Karıştırılıyor
- Merhaba.
- Konuşmacıyı güvenilir bulmadım açıkçası. Zaten başında olduğu kurum ve
- yaptığı iş ticari tohumculukla uğraşan birinden hibrid ya da GDO kötüdür
- demesini beklemiyorum.
- Epeyce eksik bilgi var bence. Doğru, hibrid ile GDO aynı şey değil. Hibrid
- melez demek. Ama hibride doğal demek açıkça yanlış. Doğal yöntemler ne
- demek? Normalde birbiriyle tozlaşmayacak türleri laboratuar ortamında
- tozlaştırıp yeni ürün elde etmenin nesi doğal? Ayrıca tohumculuk firmaları
- hibrid üzerinden üreticileri kendilerine bağlıyorlar. Çünkü hibrid
- tohumların çok büyük kısmı kısır. Yani bu yıl ektiniz, ürün aldınız, seneye
- o üründen kendiniz tohum alıp bir daha üretim yapamazsınız. Gidip firmadan
- yeniden tohum almak zorundasınız. Alsanız bile ürün ertesi yıl asıl durumu
- neyse ona döner. Bir örnekle açıklamak gerekirse, güllerin büyük kısmı
- kuşburnuna aşılama ile üretilirmiş. Eğer aşılanmış olan dalı yanlışlıkla
- keserseniz gülünüz seneye kuşburnuna dönüyor. Üye olduğum bir grupta böyle
- bir olay paylaşıldı. Ben de yeni öğrendim. Yani hibrid tohumdan alacağınız
- tohum yeniden ürün verse bile bu sizin beklediğiniz ürün olmuyor, orijinal
- hali neyse ona dönüyor. Bunun anlamı, üretici eğer istediği ve bol ürün
- almak istiyorsa tohumculuk firmasına bağımlıdır. Bu konuşmayı yapan kişiyi
- tanımıyorum ama toplantıya katılanlar arasında bir çok bilim adamı var.
- Maalesef bilim adamı deyince güvenilir değil artık. Tohumculuk firmalarıyla
- çalışan ve ne yazık ki onların borusunu çalan çok sayıda bilim adamı var.
- Atadan kalma yerel tohumlar kullanılamaz mı? Kullanılabilir ama onları ancak
- tek tek üreticiler kendi üretimleri için alıp kullanabiliyor. Satışı yasak.
- Yani yerel tohum desteklenmiyor.
- Konuşmacıyı güvenilmez bulmamın ikinci nedeni, GDO için söyledikleri değil
- söylemedikleri. Yine başı doğru, Türkiye'de GDO'lu ürün üretilmiyor. Ama
- GDO'lu hayvan yemi ithal ediliyor ve bunlar eti sütü peyniri yoğurdu
- piyasaya verilen hayvanlara yediriliyor. GDO'lu yem bunları etkilemiyor
- deniyor, o zaman neden yediriliyor hiçbir şeyi etkilemiyorsa? İkincisi, bir
- çok paketli ürünün katkı maddesi olarak soya ya da mısır var. Her ikisinin
- de üretimi artık dünyada çok yüksek oranda GDO'lu. Bunları söylememesi güven
- vermiyor.
- Funda
- From: [email protected] [mailto:[email protected]]
- Sent: Wednesday, June 22, 2016 2:55 PM
- To: Aydogan Kekevi
- Subject: [Bandırma Gemisi] WG: [Turkish Forum - E Turkiyeyiz Biz] Türktob
- Başkanı Gençer: Hibrit ve Gdo Birbirine Karıştırılıyor
- * * *
- Von: [email protected]
- [mailto:[email protected]] Im Auftrag von Mentes Azuz
- Gesendet: Mittwoch, 22. Juni 2016 21:17
- Cc: Prof.Dr. Senay TAŞÇIOĞLU; [email protected];
- Betreff: [Turkish Forum - E Turkiyeyiz Biz] Re: Türktob Başkanı Gençer:
- Hibrit ve Gdo Birbirine Karıştırılıyor
- Sayın Ömer Lütfi Taşçıoğlu,
- Verdiğiniz ayrıntılı bilgi için teşekkür ederim. Ancak paylaştığım sözkonusu
- yazı, daha ziyade hibrit ile GDO'nun karıştırıldığı üzerine idi.
- Sizin de belirttiğiniz üzere çok uluslu firmaların baskısı(!) sonucu,
- iktidarın Türk köylüsünün tohum üretmesini, zeytinciliği yasakladığını,
- hatta hayvancılığı bile yoketmek üzere olduğunu ben de biliyorum.
- Bunun nedeni (bence) kuyruğunu yabancılara kıstıran iktidarın reji (tekel)
- yasaları çıkararak, salt kendini ve yandaşlarını zenginleştirmeyi
- düşünmesinden kaynaklanmaktadır.
- Ancak tekrar etmem gerekirse, resmi yollardan ithal edilen 'mısır şurubu
- dahil' çeşitli tohumların, tarım ürünlerini hormonlamak için kullanılan
- çeşitli ilaçlar v.s'nin, ithali ve kullanımı tüm dünyada yasaldır. Elbette
- organik bir ürünün tadı olmaz ve hemen anlaşılır.
- Buna karşın, bırakın üç tarafı deniz olmasını, karadan bile Türkiye'ye
- çeşitli yollardan kaçak tohum ve gdo'lu ürünlerin girdiğini Sağır Sultan
- bile duydu. İşte bu nedenlerle TÜRKTOB Bşk'nın yanlış algı konusundaki
- sözlerine hak verdim.
- TÜRKTOB Bşk'nı tanımam, ancak yasal konumdaki ürünlerden bahsettiğine
- inanıyorum. Bunlar da GDO'lu değil demiş. Aksi bir durumdan şüphe eden varsa
- ihbar eder, gereken yasal işlemi uygulatabilir. Nitekim son zamanlarda Tarım
- Bakanlığının birçok firmayı deşifre edip, halka rezil ettiğini okuyoruz.
- Burada bir parantez açmak istiyorum. Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye'de
- bir ürünün GDO'lu olup olmadığını anlayacak laboratuvar yoktu. Bugün halen
- yoksa, devletin ihmalidir.
- Gelelim İsrail'den alınan 1 kerelik tohumlara. Bu tohumların en iyisini ABD
- üretir. En büyük özellikleri yılda birkaç kez tarlanın ekilebilmesi ve ürün
- alınabilmesidir. Eskiden bu ülkelerden alınan tohumlardan filiz üretilir ve
- birkaç kez aynı tohumdan yararlanılırdı. Eloğlu aptal değil. Bu tohumu
- kısırlaştırarak 1 kullanımlık duruma getirdi. Tarlanı tekrar sürmek ve
- üretmek istiyorsan, tekrar gelip alacaksın dedi.
- Sayın Taşçıoğlu, ben İsrail'de yaşıyorum ve tüm dünyaya sattığı tohumun
- aynısının İsrail'de de kullanıldığına eminim. Sonradan kanser ürettiği
- konusunda hiçbir şey duymadım, okumadım. Ayrıca İsrail'de gdo'lu ürünü
- tespit edecek laboratuvarlar var. (Geçmişte araştırdığım için biliyorum)
- Sizin art niyetli olmadığınıza eminim. Ancak sizin de etki altında
- kaldığınıza inanıyorum.
- Yazınızdaki Ancak şu husus çok iyi bilinmelidir ki hedef Türk tarımının
- bitirilmesi ve tamamen dışa bağımlı hale getirilmesidir. ve Türkiye'yi
- satanların ihanetiyle karşı karşıya olduğumuz konusunda %100 hemfikirim.
- Selamlar, saygılar
- Menteş Azuz
- 21 Haziran 2016 23:57 tarihinde Ömer Lütfi Taşcıoğlu
- <[email protected]> yazdı:
- Von: [email protected]
- [mailto:[email protected]] Im Auftrag von Ömer Lütfi Tascioglu
- Gesendet: Dienstag, 21. Juni 2016 22:58
- Cc: Prof.Dr. Senay TAŞÇIOĞLU
- Betreff: Re: [Turkish Forum - E Turkiyeyiz Biz] Türktob Başkanı Gençer:
- Hibrit ve Gdo Birbirine Karıştırılıyor
- Sayın Azuz,
- İyi niyetle gönderdiğiniz konusunda asla tereddüt etmediğim TÜRKTOB
- Başkanının yazısını okudum. Tohumculuk yasa tasarısı tıpkı petrol yasası ve
- maden yasası gibi yurtdışında İngilizce kaleme alınıp daha sonra Türkçe'ye
- çevrilmiştir. Tasarının mecliste görüşülme hazırlıklarının yapıldığı aşamada
- ilgili komisyonda görevli vatansever bir kardeşimiz yasa tasarısını bana
- gönderip görüş almıştı. Ben de detaylı bir rapor hazırlayıp tasarıda
- yapılması gereken değişiklikleri tek tek bildirmiş, ancak kendisinin bu
- değişiklikleri yaptırmaya gücünün yetmeyeceğini belirtmiştim. Nitekim sonuç
- tahmin ettiğim gibi oldu ve benim önerilerimi değişiklik istemi olarak
- kurula sunan kardeşimizin görevine son verildi ve tasarı büyük ölçüde ilk
- gelen şekliyle yasalaştı.
- Tasarı Monsanto gibi çok uluslu ABD-İsrail firmalarının çıkarları
- doğrultusunda kaleme alınmış tam bir ihanet belgesidir. Yasaya göre
- çiftçinin kendi ürettiği üründen tohumluk ayırması bile suç kapsamına alınıp
- ceza öngörülmüştür. Tohumculuk yasası Osmanlı dönemindeki Fransız Reji
- idaresinin dayattığı tütün yasasının günümüzdeki versiyonudur.
- Size küçük bir misal vereceğim. ABD'nin kendi ülkesinde sattığı GNC
- firmasının soya lesitini şişesinin üzerinde Genetically Non Modified
- (Genetik Yapısı değiştirilmemiştir) ifadesi var. Aynı ürünün GNC tarafından
- Türk halkına satılan şişelerinin üzerinde ise bu ifade yok. Konuyla ilgili
- olarak GNC'nin Türkiye'deki yetkilileriyle defalarca görüştük. Makul bir
- cevap veremiyorlar.
- Bir diğer misal ise Coca Cola. ABD ordusu Irak'ta savaşan birliklerine
- gönderdiği Coca Cola'ları Türkiye'deki fabrikasından gönderiyor. Ancak bu
- ürünler pancar şekeri ile üretiliyor. Aynı fabrikada üretilerek Türk halkına
- satılan Coca Cola'lar ise kanserojen etkisi olan GDO'lu Mısır Şurubu ile
- üretiliyor.
- Eskiden bisküvi fabrikaları ürettikleri ürünlerin ambalajları üzerine hangi
- şeker kullanılarak üretildiğine dair bilgi yazardı. Artık açık yazamadıkları
- için şeker deyip geçiştiriyorlar. Zira kullanılan şeker kanserojen etkisi
- olan mısır şurubu. AB ülkeleri sürekli mısır şurubu kullanımına sınırlama
- getirirken ülkemizde bu oranlar AB sınırlarının 2 katından fazla. Artık
- mısır şurubu ithal etmemize de gerek kalmadı. Ülker başta olmak üzere birçok
- gıda üreticisi kendi mısır şurubu fabrikalarını kurdular.
- Hibrit tohumlar ise genellikle İsrail tarafından üretiliyor ve Hibrit
- tohumdan tekrar tohum almak mümkün değil. Yani size başlangıçta ucuz fiyatla
- satılan hibrit tohumu ekiyorsunuz ve ilk yıl iyi hasat alıyorsunuz. Ancak
- ilk hasattan sonra hibrit tohumdan bir daha tohumluk almanız mümkün değil.
- Bir kez hibrit tohum ektikten sonra artık yabancı şirketin eline
- düşüyorsunuz. Daha sonra size sattıkları tohumun gramı altının gramından
- bile daha pahalı.
- Nevşehir'de üzüm bağları bozularak çok ucuza verilen hibrit patates
- ektirilen bağcıların ilk yılki üründen sonra topraklarına kanser bulaştığı
- ve artık bu topraklardan 20 yıl ürün alamazsınız denilince bölgedeki
- çiftçilerin tarlalarını yok fiyatına yabancılara sattığı bir diğer gerçek.
- Misalleri tahıl çeşitleriyle genişletebiliriz. Ancak ana uğraşı konum Ermeni
- meselesi olduğundan ve bu konuyla ilgili çalışmalarımın yoğunluğundan fazla
- detaya giremeyeceğim. Ancak şu husus çok iyi bilinmelidir ki hedef Türk
- tarımının bitirilmesi ve tamamen dışa bağımlı hale getirilmesidir. Bunun
- yanı sıra yeni yetişen Türk neslinin hastalıklara açık hale getirilmesi ve
- hatta kısırlaştırılması bir diğer amaç.
- Akademik unvanlarını küçük menfaatler karşılığında yabancı şirketlerin Türk
- halkını aldatmasının aracı olarak kullandıran akademisyenlerden utanç
- duyuyorum.
- Size konu ile ilgili birkaç dosyayı eklerde gönderiyorum. Kendiniz konuyu
- araştırırsanız çok daha ilginç ve ibretlik bilgi ve belgelere
- ulaşacağınızdan eminim.
- Selamlar ve en iyi dileklerimle.
- Dr. E. Kur. Alb. Ömer Lütfi Taşcıoğlu
- EKLER:
- Yeniçağ
- GDO, artık 'resmen' soframızda
- <http://www.aydinlikgazete.com/toplum/41955-gdo-artik-resmen-soframizda.pdf>
- PDF
- <http://www.aydinlikgazete.com/toplum/41955-gdo-artik-resmen-soframizda.html
- ?tmpl=component&print=1&page=> Yazdır
- Cuma, 30 Mayıs 2014 11:56
- 4gdo
- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda ürünlerinde yüzde 0,9 ve altında
- genetik yapısı değiştirilmiş organizma bulunan gıdaların üretim ve satışına
- izin verdi. Çıkarılan yönetmelik, tabii olduğu yasayı dahi ihlal etti.
- Resmi Gazete'de de dün yayınlanan karar ile Genetik Yapısı Değiştirilmiş
- Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik değiştirildi. Değişiklik ile
- yönetmeliğe, "Analiz sonucunda üründe yüzde 0.9 ve altında GDO tespit
- edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir" fıkrası
- eklendi. Yönetmeliğe eklenen bir başka fıkrada ise, "GDO bulaşanı olan
- ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu
- tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak
- kullanılabilir" denilerek, içeriğine yüzde 0,9 ve altında GDO bulunan gıda
- ürünlerinin üretim ve satışına izin verilmiş oldu.
- Bebek maması olayı
- Hükümetin, bu tehlikeli adımı kısa bir süre önce bir bebek mamasında GDO
- tespit edildiğinin ortaya çıkması sonrasında atması dikkatlerden kaçmadı.
- Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri piyasa denetimleri
- sırasında, bir markanın sütlü çocuk gıda ürününü analiz ettiklerinde GDO
- tespit etmişlerdi. Yetkililer, GDO'nun varlığından emin olmak için
- numuneleri Ankara Kontrol Laboratuarı'nda gönderdi. Ankara Kontrol
- Laboratuarı'nın yaptığı analizlerde de ürünün GDO içerdiği kesinleşti.
- Olayı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da doğrulamıştı.
- Yönetmelik, kendi yasasına bile aykırı
- Uzmanlara göre, yönetmelikte yapılan değişiklikler, yönetmeliğin tabii
- olduğu Biyogüvenlik Kanunu'na bile aykırı. Çünkü, Biyogüvenlik Kanunu'nu,
- içeriğindeki GDO oranı ne olursa olsun, hiçbir GDO'lu ürüne izin vermiyor.
- Oysa yönetmeliğe yapılan ekler, yüzde 0,9 oranını aşmamak kaydıyla her
- üründe GDO'ya izin veriyor.
- * * *
- Olur mu, olur!...
- Ayrıntı verilmemiş, ama deneysel bir çalışma ile desteklenmiş.
- Daha geniş, yanında kontrol grubu da içeren çalışma gruplarıyla
- desteklenmesi gereken bir çalışma.
- Özellikle yüksek üreme hızı olan ratlar, fareler model olarak
- kullanılabilir.
- Bu TEKRARLANABİLİRLİK görmek için önemli.
- Saygılar.
- Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA.
- <https://groups.google.com/forum/#94e28393-6c95-d7af-0a51-1d45a92c5103@neoma
- ilbox.net_mozTocId316184> GDO'nun bir soykırım aracı olduğu ispatlandı
- <https://groups.google.com/forum/#94e28393-6c95-d7af-0a51-1d45a92c5103@neoma
- ilbox.net_mozTocId427071> BİRÇOK ARAŞTIRMAYI KÜRESEL SERMAYE FİNANSE EDİYOR
- <https://groups.google.com/forum/#94e28393-6c95-d7af-0a51-1d45a92c5103@neoma
- ilbox.net_mozTocId591546> GDO'LU SOYAYALA BESLENEN CANLILARIN CİNSEL
- OLGUNLAŞMASINDA YAVAŞLAMA GÖZLENDİ
- <https://groups.google.com/forum/#94e28393-6c95-d7af-0a51-1d45a92c5103@neoma
- ilbox.net_mozTocId529156> GDO'LU ÜRÜNLERLE BESLENENLER BİRKAÇ NESİL SONRA
- KISIRLAŞIYOR
- <https://groups.google.com/forum/#94e28393-6c95-d7af-0a51-1d45a92c5103@neoma
- ilbox.net_mozTocId608419> GDO'lu besinlerin yaygın tüketimi, gelecek insan
- nesillerinin kısırlaşmasına neden olur mu?
- _____
- bayrakGDO'nun bir soykırım aracı olduğu ispatlandı
- 8 Haz, 2016
- Rusya'daki Ekolojik
- =============================================================================
- Konu: Soykırım Kararı Alan Almanlar Şimdi De Aleviler Üzerinden Saldırıya geçti!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ba79495f4ad1c39f
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Lale Gurman <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 08:20PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fee3d8501d6
- Değerli Dostlar,
- Almanlar bir kaç hafta önce sözde soykırım kararı almışlardı. Şimdi de
- Aleviler üzerinden saldırıya geçtiler.
- http://odatv.com/iste-ilk-alevi-mezarliginin-goruntuleri-1104161200.html
- *Emperyalizm'de oyunlar çok.*
- Yıllarca Cemaleddin Kaplan'ı koruyup gözettiler, örgüt müridlerinin
- Almanya'da kapalı spor salonlarında tahta kılıçlarla askeri eğitim
- yapmalarını seyrettiler, amaçları Anadolu'da Anadolu Federe İslam Devleti
- kurdurtmaktı. C. Kaplan'ın ölümünden sonra işi oğlu Metin Kaplan üstlenmiş,
- Türkiye'nin bastırmasıyla da M. Kaplan Türkiye'ye iade edilmişti, şimdi
- hapiste.
- Almanya iki yıl kadar önce de Hamburg Üniversitesi'nde Alevilik Ana Bilim
- Dalı açtı. Amacı Alevilere, "sizler Müslüman değilsiniz" öğretisi vermek!
- Nitekim bir Ceviz Kabuğu programında Alevi Bektaşi Fed. Başkan Yard. Ali
- Yıldırım'a, "Bizler Müslüman değiliz" sözlerini söyletmiş, programa gelen
- tepkiler üzerine Yıldırım çark ederek, "Ben onu demek istemedim, yanlış
- anlaşıldım" demek durumunda kalmıştı.
- https://www.youtube.com/watch?v=RVR2ScmEVxg
- *Emperyalizm'de oyunlar çok demiştik.*
- 3 Temmuz 2016 tarihinde Çorum'da bazı Alevi Derneklerinin, 12 Eylül öncesi
- Çorum'da mezhep çatışmalarını anma etkinliği ile ilgili haberler gelmeye
- başladı...
- İstanbul Barosu Gen. Sekreteri Avukat Hüseyin Özbek,
- *"*
- *Türkiye'de iki tür Alevilik var.Birincisi en az 1000 yıllık
- sosyolojik-reel Alevilik. Buna Anadolu Aleviliği ya da Köy ( Türkmen )
- Aleviliği diyebiliriz.İkincisi ise imal edilen, batı tornasında amaca
- hizmet edecek bir çatışma dinamiği olarak tasarlanan Metropol Aleviliği ya
- da Politikleş-tiril-miş Alevilik.*
- *İkincisine Dersim Travması üzerinden PKK lokomotifine son katar olarak
- ilave edilmek istenen Alevilik de diyebiliriz.*
- *" *diyor.
- Ve ekliyor,* "*
- *Dünyada ilk kez emperyalizmin yenilebileceğini, emperyalizme rağmen
- bağımsız bir devlet kurulabileceğini kanıtlamış, mazlumlara direniş modeli
- olmuş onurlu bir geçmişe sırt çevirmenin ömür boyu sürecek utancından
- kurtulmanın tek yolu var.*
- *Mazlum figanıyla zalimin çığırtkanlığı yapmaktan tez elden vazgeçip
- kapatıldığı mühre kafesini parçalayarak mazlumlardan yana kanat çırpmak…*
- *"*
- Bakalım Aleviler bu oyuna gelecek mi!
- Eklerde Özbek'in konuyla ilgili çok önemli yazıları var.
- Paylaşılması dilekleriyle,
- Lâle Gürman
- * *
- --
- *“Yüreği yılmadan düşen, dizleri üstünde de savaşmayı sürdürür.”*
- *Seneca*
- =============================================================================
- Konu: ÖZEL-BÜRO /// TARİH : NAZİLERİN 10 HAZİRAN 1942 LİDİCE KÖYÜ KATLİAMI VE VEFA ESERLERİ
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/79570cff70ee5415
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "[email protected]" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 06:47PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fec7935bfd9
- Sn.Çiğdem hn, Teşekkürler ,
- Saygılarımla.
- ASUS'umdan gönderildi.
- -------- Orijinal Mesaj --------
- Başlangıç:'cigdem' via ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU /// <[email protected]>
- Gönderme:Sat, 25 Jun 2016 12:10:05 +0300
- Bitiş:[email protected]
- Bilgi:MAIL GRUBU - ADD AKDENİZ <[email protected]>,MAIL GRUBU - ADD ANADOLU HAREKETİ <[email protected]>,MAIL GRUBU - AMERİKADA AYYILDIZ <[email protected]>,"MAIL GRUBU - DİP DALGASI (270 ÜYELİ)" <[email protected]>,MAIL GRUBU - GUGUKLU HAYAT <[email protected]>,MAIL GRUBU - HAVA CİVA <[email protected]>,MAIL GRUBU - KUVVA-I MİLLİYE /// 829 ÜYE <[email protected]>,MAIL GRUBU - ÖZGÜR MİLLİYETÇİLER <[email protected]>,MAIL GRUBU - TURAN ÇATLI 9 <[email protected]>,MAIL GRUBU - TÜRKÇÜLER <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (DÜŞÜNCE FIRTINASI)" <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (GOOGLEGROUPS)" <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TURAN ÇATLI)" <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YİSRATÜRK MAIL GRUBU)" <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YTÜRKİYE İÇİN ELELE MAIL GRUBU)" <[email protected]>,"ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU WORDPRESS (İSTİHBARAT VE ANALİZ)" <[email protected]>
- Konu:Re: ÖZEL-BÜRO /// TARİH : NAZİLERİN 10 HAZİRAN 1942 LİDİCE KÖYÜ KATLİAMI VE VEFA ESERLERİ
- =============================================================================
- Konu: 1)Yaşar N. Öztürk 2)Kemalden Yanıt 3)Demokrasi ve hesap verme 4)Ata'dan İnönüye
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a88b208460b59225
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Kemal Rastgeldi <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 12:47PM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe34df3c073
- From: [email protected]
- Subject: Yaşar Nuri Öztürk bir Atatürkçü değildir...
- Date: Thu, 23 Jun 2016 22:35:46 +0300
- Saygın Kemal Rastgeldi Ağabeyim.Yaşar Nuri Öztürk bir Atatürkçü değildir...O, 2002 yılında bir TV kanalında Bilge Önder Atatürk'ün Dil Devrimi ile tapınmaya çağrı'nın (ezan'ın) Türkçe okunmasına karşı çıkmıştı..."Türkçe ezan dendiğinde tüylerim diken diken oluyor" demişti.Ona bir mektup yazdım. Bilge Önder'in devrimlerine dil uzatmasınınbüyük bir saygısızlık olduğundan söz ettim. Bu kınama-yergi mektubumu, Yaşar Nuri'nin CHP milletvekili adayı olduğu Bakırköy İlçesindeki seçim bürosuna götürüp bıraktım...Bana, yanıt veremedi, ben de ona dava açma hazırlığına girdim.O günlerde ulusalcı çizgisini yitirmemiş olan Cumhuriyet Gazetesine sıkça giderdim. Benim ödünsüz Atatürkçü kardeşim Deniz Som'a açtım konuyu.Deniz Som bana "Mektubu bana da ver, ben o mektubunu köşemde yayımlayayım; o itiraz eder 'ben böyle demedim' derse, dava açarsın" dedi."Peki" dedim, mektubun bir kopyasını Deniz Som'a bıraktım. Deniz Som, 15 Ekim 2002 günü köşesinde "Yaşar Nuri'nin Tüyleri" başlıklı bir yazıyla benim mektubumu kamuoyuna duyurdu. Yaşar'dan ses çıkmayınca Deniz Som, 25 Ekim 2002 günü "Eski Kaşar" başlıklıbir yazı daha yayımladı. Yaşar Nuri'den gene ses çıkmadı. Bu yazıları ek 1, 2'de sunuyorum.Yaşar Nuri Öztürk'ün bu saygısızlığı, İlhan Arsel'in de gözünden kaçmamıştı.İlhan Arsel'in "Deniz Baykal'a..." başlıklı yazısı Cumhuriyet gazetesinde 25 Ekim 2002 günü yayımlandı. İlhan Arsel, Baykal'a "Bu ilahiyatçı, vahyin üstünlüğü gibi bir köhne inanışasaplanmış biridir. Kurana dönüş çağrılarıyla bu toplumu Atatürk'ün soktuğu çağdaş raydan çıkarma uğraşısı içindedir. Bu, Türkiye için bir felaket olacaktır..."demişti. Yaşar Nuri Öztürk'ün CHP'den milletvekili yapılışına çok ağır bir eleştiri getiren bu yazıyı da ek:3 'te sunuyorum...Sözün özü, kişileri, olayları, konuları derinliğine incelemeden, Prof. Coşkun Özdemir'inyaptığı gibi, Yaşar Nuri'yi çağcıl, bir aydınlanma simgesi kişi olarak görmeyelim; böylesi gerçekdışı ve üzücü söylemlerle gerçek aydınların yüreğini sızlatmayalım...Saygın Kemal Ağabeyim. Size de düşündeşlerime de erinç, gönenç dilerim... Bir Atatürk Devrimcisi
- Tarık Konal
- Değerli Tarık Bey,
- Ülkemizi işgalcilerden kurtarma mucizesinden sonra, yüce Atatürk islamiyetin yüzyıllardır rehin aldığı halkın aklını da dincilerin pençesinden (beyinleri "şeriat virüsü"nün işgalinden) kurtarma savaşını başlattı. Ülkemizin en büyük talihsizliği, O'nun erken ölümü yüzünden o çok önemli devrimin (yani aklın özgürleştirilmesinin), laikleşmenin yarım kalması, hatta hainler tarafından yönümüzün karşı devrime dönüştürülmesidir. Bayar ve Menderes, yaptıkları kötülüğün ülkeyi nerelere, hangi felaketlere sürükleyeceğini o zaman belki hayal bile edememişlerdir. İrtica öyle bir canavardır ki hangi topluma girerse önce beyinlere saldırarak akılcılığı, özgür düşünceyi bitirir, (bir zamanların ilahiyatçısı olup islamiyetin gerçek yüzünü görebilen) Turan Dursun gibi filozoflaşmış, yürekli aydınları yok eder. İslamiyetteki (ve diğer dinlerdeki) en büyük "hurafe", yani bilim, akıl, mantık karşıtlığı, öldükten sonra insanın tekrar (ve sonsuza dek) dirileceği yönündeki büyük yanılgıdır, ki insanlara her türlü saçmalığı, ("canlı bomba"laşma, cihat uğruna katilleşme, çölde şeytan taşlama gibi) ilkellik ve çılgınlıkları kolayca yaptırabilmektedir. Yaşar N. Öztürk'ün kuranda bulunan yanlışlıkları, çelişkileri, hatta (aşırı doğurganlık gibi) zararlı hükümleri dile getirdiğini pek duymadım; aksine, kuranı her derde deva şeklinde görmüş ve göstermeye çalışmıştır, örneğin ruhun varlığını hiç sorgulamamıştır. Ama yine de, insanların körü körüne her söylenene aptalca inanmamalarını, sorgulamalarını, kafalarını çalıştırmalarını tavsiye etmiştir. Hatta onun (alttaki yazıda) sekülerliği savunmak istediği söylense de, "ancak toplumun buna hazır olmadığının bilincindeydi" denilse de, toplum hiç bir zaman inanç konusunda kendiliğinden "hazır" duruma gelmez, doğru şekilde yönlendirilmesi, bilinçlendirilmesi gerekir. Riskleri göze alabilen idealist, özverili, (filozoflaşmış) yürekli aydınlar ancak değişime önayak olup gerekli devrimi meydana getirebilir. Önce, din konusunu "tabu", yani sakıncalı, yasak alan olmaktan çıkarıp her ortamda dürüstçe, açıkça, korkusuzca tartışmak, bilimsel yöntemlerle irdelemek gerekir. Atatürk'e hayranlığım, yurtseverliğim, vicdanım bana bu dikenli yolda yürümenin gerekliliğini gösteriyor, fakat irtica canavarına yem olmadan hedefe doğru ilerlemek için güçlenmek, örgütlenmek, fedailerin sayısını çoğaltmak gerekir. Başta ülkemizin, çocuklarımızın geleceği uğruna, daha fazla gecikmeden, böyle bir fedakarlığa katlanıp "kutsal davaya", yani din imanla kandırılan halkımızı bilinçlendirme seferberliğine bakalım kimler katılmak ister?!.. Yanıt için önceden teşekkürler.
- 24.06.2016 Kemal Rastgeldi
- ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Date: Thu, 23 Jun 2016 19:33:08 +0000
- From: [email protected]
- Subject: Yan: 1)Kemalden Yanıt: Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK 2)Ata'dan İnönüye
- Yaşar
- Nuri Öztürk islamiyeti mümkün olduğunca hurafelerden arındırarak
- olabildiğince bir akıl dini olarak topluma sunmaya çalıştı. Tabii bu çaba
- din bezirganlarının işine gelmedi ve onu dışladılar. En büyük
- mücadelesini de bu bezirganlarla yapmak zorunda kaldı. Bence Yaşar Nuri
- bir adım daha ileri gidip daha seküler bir söylem geliştirmek istiyordu
- (bunun işaretlerini de vermişti) ancak toplumun buna hazır olmadığının
- da bilincindeydi. En büyük üzüntüm, yerini doldurabilecek birisinin
- ortada görünmemesidir.
- t.ü. ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- * Unutturulmak istenen milli egemenlik bilincidir.* TC Devletinin kurtuluş ve kuruluş aşamaları unutturularak millet bilinci ümmet bilincine dönüştürülmek istenmektedir.* Cumhuriyet kazanımları karşı devrimle yok edilmektedir.* Karşı devrimcilerin bu karanlık emelleri karşısında halkın büyük çoğunluğu suskun ve gelişmelere seyircidir.* Bugün susar ve tepki vermezsek çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğinin kararacağının, tehlikenin farkında değildir...Ancak
- Atatürk’ün gençliğe hitabesinde belirttiği “Bir gün, istiklâl ve
- cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için,
- içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!” dediği
- gün bugündür. * Gün milli egemenliğe sahip çıkma günüdür.* Gün saltanata karşı milli egemenliği savunma günüdür.* Gün çocuklarımız ve torunlarımız için geleceğimize sahip çıkma günüdür. Gün dayanışma günüdür.*
- Haydi, dayanışmaya, haydi “Halk Dayanışmasına”, haydi İzmir’den
- başlatacağımız halk dayanışmasına, Atatürk’ün önderliğinde yeniden 19
- Mayıs’a…
- Anayasanın
- 2nci maddesinde nitelikleri “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru,
- milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
- Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere
- dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”diye
- belirtilen Cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu yolumuzdan bizi
- döndüremeyecekler, yılmayacağız, yıkılmayacağız, teslim olmayacağız.
- Sağlıklı ve özgür günler dileği İle hepiniz saygı İle
- selamlıyorum. 23.04.2016H.Zeki Sungur
- -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- > From: [email protected]
- > Subject: Demokrasi ve hesap verme
- > Date: Fri, 24 Jun 2016 13:51:55 +0300
- İngiltere halkının AB’den çıkma kararının doğru mu, yanlış mı olduğunu
- zaman gösterecek. Fakat Türkiye ve benzeri sahte demokrasilerin
- gözlemesi ve öğrenmesi gereken ders şudur. İktidar ve iktidarın başı,
- tutumunun ve kararlarının halk tarafından desteklenmediğini hisseder
- hissetmez sorumluluk kabul ediyor ve istifa ediyor. Hem de kimseyi
- azarlamadan, suçlamadan, efendice, nezaketle istifa ediyor.
- TÜrkiye iktidarı elinde tutan çete ve onun başı her türlü ahlaksızlığı
- yapıyor, ettiği yemini ve anayasayı her gün çiğniyor, iç ve dış
- politikada her türlü acemiliği, beceriksizliği yapıyor, kendini ve
- ülkeyi bütün dünyanın alay konusu yapıyor. Daha saymakla bitmeyecek
- ahlaksızlıkların, yetersizliklerin, binlerce şehidin sorumlusu. Ne hesap
- veriyor, ne de kimse hesap soruyor. Muhalefet’e gelince, neredeyse
- iktidar kadar onursuz ve etkisiz. Onlarca seçim kaybetmiş muhalefet
- liderleri ve parti yönetimleri hala iş basında.
- > David
- Cameron’ın istifa etmesi için hiç bir yasal ve etik neden yoktu. Kimse
- de istifasını istemedi. 2015 seçimlerinde başbakan ve Muhafazakar Parti
- lideri olarak halkın %40’ının oyu ile iktidara geldi. Kendisi ve kabine
- üyelerinin hiç birisi en küçük bir yolsuzluk, hukuk ve ahlak dışı işlev
- ve davaranışla suçlanmadı. Ama, hükümet olarak AB’de kalmayı savunduğu,
- fakat halkın %52’sinin buna karşı oy kullandığı için, halkın %4
- fazlasının güvenini yitirdiğine inandığı için istifa etti.
- İstifasının Downing Street 10 adresinin önünde sokak ortasında
- açıklarken etrafında 1000’lerce Gestopa yoktu; tek başınaydı, en
- yakınındaki kişi bir kaç metre ötede ayakta dinleyen eşiydi. Basın ve
- televizyon sokağın öte yakasındaki kaldırımda ve daha uzağındaydı.
- Üstelik İngiltere’de anayasa bile yok, ama demokrasi uygulaması ve
- geleneği var, ve bunlara saygı duyan siyasiler var.
- Halimize gülelim mi, ağlayalım mı? Umarım Türk (M)illeti ve oy verdiği ahlaksızlar, onursuzlar ders alır.
- > A. Esen
- -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Bizdeki
- bu olumsuzluklar, toplumun başta dinle afyonlanmış olmasının doğal
- sonuçlarıdır. İngiltere bir "bilim toplumu" olarak tanımlanabilir, biz
- ise gittikçe daha çok "inanç toplumu" olma çabası içindeyiz; kaprisli,
- ihtiraslı, kibirli bir imamın peşinden aptalca sürüklenmekteyiz. Halkın
- ayılması için galiba daha büyük felaketlerin gelmesi, yani daha çok
- ağlamamız gerekiyor. En iyi ve etkil şekilde çocukken ders alınır. Bunu
- bilen dinciler erken yaşta çocuklarımızı kaparak körpe beyinlerini kendi
- ilkel isteklerine göre şekillendirmekte ve böylece daha sonra hayattan
- ders almasını bilmeyen akılsız bir (m)illet haline getirmektedir. Laik,
- bilimsel, çağdaş bir eğitim için ciddi bir mücadeleye acilen
- başlayamıyorsak eğer, sonuçlarına da ağlayarak katlanmak zorundayız!
- 24.06.2016 Kemal Rastgeldi
- From: [email protected]
- Date: Thu, 23 Jun 2016 00:17:02 +0300
- Subject: Re: Woman’s hijab pulled as she’s spat on, punched and yelled at in London, Ontario, supermarket | National Post
- Yaşar Nuri için çok üzüldüm. Bir aydınlanma simgesi idi; akılcılığı, bilimi, savunan, yobazlığa savaş açan; çok yazık.
- Coşkun Özdemir
- -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Değerli Profesörüm, Sevgili Hemşerim,
- Daha önce de belirttiğim gibi, gerçek aydın, tercihini (inanç değil)
- bilimden, akılcılıktan yana (katıksız, tavizsiz bir şekilde) yapabilen,
- birbirine tamamen zıt olan "inanç" - "bilim" alanlarını bağdaştırmaya,
- karıştırmaya kalkışmayandır. Bunun bizde en iyi tanınan, özverisi,
- cesareti özgür düşünceyi benimseyen yurtseverlerce taktir
- edilen örneklerinden biri Aziz Nesindir. Halkımızın bağnazlıktan, din
- sömürüsünden kurtarılması için (Yaşar
- Nuri gibi din adamlarından çok) yeni Aziz Nesinlere, Uğur Mumculara,
- Turan Dursunlara, kısacası "aydınlanma şehitleri"nin özelliklerini
- taşıyan bilgili, yürekli, duyarlı gerçek aydınlara ihtiyaç vardır.
- Şimdiki din eksenli eğitim sistemi, onlar gibi (inançsız) aydınların
- yetişmesini, (Arap icadı) "yüce dinimize" karşı (çok gecikmiş
- gerekli reformları tetikleyebilecek) eleştirilerde bulunulmasını
- engellemeye yöneliktir. Velhasıl, cehaletle, ortaçağ karanlığıyla
- boğuşmamız, dincilerin, "kindar imamların" baskısı ve "kutsal tahakkümü"
- altında inlememiz, "mücadeleci", yürekli aydın kıtlığı yüzünden çok uzun
- yıllar devam edecektir. Atatürk'ten sonra O'nun ilkelerinden,
- aydınlanma yolundan gittikçe uzaklaştırılan, çağdaş, akılcı eğitim
- olanağına yeterince kavuşamayan halkımızın kalan aklını da elinden
- almaya çalışan azgın din bezirganlarına karşı giriştiği azimli
- mücadelesi ve islamiyetteki olumsuzlukları eleştirme yönündeki cesareti,
- reformculuğu bakımından Yaşar N. Öztürk saygıyla anılmayı hak
- etmektedir. Sayıları artan, başta medya aracılığıyla halkı arsızca
- kandıran "Prof" ünvanlı şarlatanların, siyaseti kirleten dincilerin onun
- uyarıları, iyi niyetli çabaları karşısında utanç ve nedamet duymasını,
- (eğer varsa) vicdanlı diyanetçilerin onu örnek almasını dileyerek anısı
- önünde yine de saygıyla eğildiğimi belirtmek isterim.
- 23.06.2016 Kemal Rastgeldi
- From: [email protected]
- Subject: Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
- Date: Wed, 22 Jun 2016 17:42:48 +0200
- ÇOK ACI KAYBIMIZ
- Cumhuriyet Türkiyesi'nin yetiştirdiği, saygın ve yetkin bilim adamı,
- ilahiyat ve felsefe profösörü, lâik Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkma ve savunma konusunda
- son derece azimli; Atatürk'ün tasarımı ve önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi ile
- Atatürk ilkelerinin yılmaz savunucusu
- Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'ün
- yaşamını yitirdiğini, büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
- Kendisine Tanrı'dan rahmet; ailesine, yakınlarına, dostlarına ve sevenlerine içtenlikle başsağlığı diliyoruz.
- Çok erken veda ettin sevgili Hocam…
- Dursun ATILGAN
- Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu
- Genel Başkanı
- -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Dinin yoğun
- şekilde sömürü aracı olarak kullanıldığı ükemizde Atatürkçü Düşünceye
- sahip kimselerin "inancı" değil "bilimi"(akılcılığı) önemsemesi,
- benimsemesi, savunması gerekir düşüncesindeyim. Yaşar Nuri Öztürk
- islamiyete farklı bir şekilde bakma eğilimiyle tanınsa da, temelde yine
- de bir ilahiyatçıdır, tüm kerametleri kuranda arayan bir din adamıdır.
- "Bilim adamı" özelliklerini taşımadığı için de bu denli övgüye layık
- olmadığı
- =============================================================================
- Konu: HattıMüdafaa Yoktur,SathıMüdafaa Vardır.O Satıh BütünVatandır Diyorsanız,Sizler de...
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/aa4c31f819de2389
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Lale Gurman <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 04:29PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe312717405
- *Sakarya Savaşında demişti ki büyük kurtarıcı;*
- *HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR, O SATIH BÜTÜN VATANDIR!*
- Yapmaya çalıştığımız tam da budur. Yurdun dört bir yanındaki yurtseverler
-
- halkdayanismasi.com adresine katılsın,nerede,kimler varsa herkesi bulunduğu
- yerde birbiriyle buluşturalım,el ele tutuşalım ve *MİLLETİN
- İSTİKLALİNİ,YİNE MİLLETİN AZİM VE KARARI KURTARACAKTIR* sözünün gereğini
- yerine getirelim.
- Şimdi lütfen,hemen halkdayanismasi.com adresine gel,çalışmaya katıl.
- Sevgi ve saygılarımızla. Halk Dayanışması/ İzmir
- *BÜYÜK TÜRK MİLLETİ;*
- *22 Haziran 1919 da yayınlanan AMASYA TAMİMİN de ülkenin içinde bulunduğu
- durum şöyle belirtilmiştir. “Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli
- tehlikededir” 97 yıl sonra bu gün 22 Haziran 2016 da durum farklı değildir.*
- *ULUSAL EGEMENLİK HAKKIMIZ* gasp edilmiştir.
- Mezhep ve etnik ayrımcılık ile toplum bölünmekte, tam bağımsızlığa
- saldırılarak* ULUSAL BİRLİĞİMİZ *yok edilmektedir.
- Cumhuriyetin niteliklerine ve kurucu değerlere yönelik saldırılar her geçen
- gün artarak devam etmektedir.
- Tutarsız politikalarla *TERÖR* tırmandırılmış. Şehit ve gazi sayımız her
- geçen gün artmaktadır.
- Yapılmak istenen Yeni Anayasa ile *TÜRK KİMLİĞİ VE LAİKLİK* yok
- edilmekte, *BÖLÜCÜLÜK
- VE GERİCİLİK* dayatılmaktadır.
- Başkanlık sistemi ile veya Partili Cumhurbaşkanı kimliği ile REJİM
- DEĞİŞİKLİĞİNE zemin hazırlanmaktadır.
- *SİYASETİN KİRLETİLMESİYLE,* siyasilere duyulan güven ortadan kalkmıştır.
- *TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ* düzmece davalarla itibarsızlaştırılmıştır.
- *YARGI SİYASALLAŞTIRILMIŞ,* adalet duygusu yok edilmiştir.
- *DİN SİYASETE ALET EDİLMİŞ*, halkın dini duyguları sömürülerek,
- YOLSUZLUKLAR meşrulaştırılmıştır.
- *BİLİMSEL VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM* yok edilmiştir.
- *ULUSAL TARİH BİLİNCİMİZ VE MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ* saldırı altındadır.
- *CAN VE MAL GÜVENLİĞİMİZ* yok edilmiştir.
- *KADINA ŞİDDET VE ÇOCUK İSTİSMARI *hızla artmıştır.
- *İNSANCA YAŞAMA HAKKIMIZ* elimizden alınmıştır.
- *İŞSİZLİK r*ekor düzeye ulaşmış, yoksulluk halka* “KADER”* olarak aşılanmış
- ve çalışma hayatı köle düzenine dönüştürülmüştür.
- Rant uğruna *YER ALTI VE YERÜSTÜ KAYNAKLARIMIZ *yağmalanmakta, *HAYVAN
- HAKLARI YOK *sayılmaktadır.
- *AHLAK ANLAYIŞIMIZ* medya eliyle yok edilmektedir.
- *BASIN ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ* dünya sıralamasında utanılacak düzeydedir.
- Toplumun hayat damarlarından biri olan *SANATA VE SANATÇIYA *saldırılmakta,
- nitelikli insanlarımız yok edilmektedir.
- Bütün bunlardan sen de rahatsız oluyorsan, ülkemizi iç ve dış düşmanların
- işgali altında hissediyor, geleceğinden endişe duyuyorsan, *BİL Kİ YALNIZ
- DEĞİLSİN!*
- *ÇANAKKALE VE KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA* omuz omuza mücadele edenAta’larımız
- gibi bugün bizler de, kol kola yürüyerek dayanışma içinde olabiliriz.
- "*AMA BENİM ÜYESİ OLDUĞUM BİR PARTİM VEYA DERNEĞİM VAR"*diyebilirsin.
- Olsun. O dernek veya parti içindeki yerini terk etme. *HALK DAYANIŞMASI
- İÇİN GEREKLİ VE ÖNEMLİ OLAN, SADECE SENSİN… *
- *UNUTMA Kİ,* bu vatan *22 Haziran 1919 AMASYA TAMİMİNDE *belirtildiği gibi
- “Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesini
- kabul ederek Atatürk'ün dediği ve yaptığı gibi, *"BELLİ BİR AMAÇ ETRAFINDA
- BİLİNÇLİ VE AZİMLİ OLARAK BİRLEŞMENİN SARSILMAZ BİR GÜÇ OLDUĞU GERÇEĞİ"* ile
- işgalden kurtarıldı.
- Bugün, *BÜYÜK TÜRK MİLLETİ'NİN, YENİDEN TAM BAĞIMSIZLIK İÇİN AYNI AZİM VE
- KARARLILIKLA BİRLEŞEREK, SARSILMAZ BİR GÜÇ OLUŞTURMA ZAMANIDIR.*
- *TÜRK MİLLETİ *bunu bir daha başaracak istek, azim ve iradeye sahiptir.
- Birbirimize sandığınız kadar uzak değil, çok yakınız. Tek yapacağımız şey,
- HALK DAYANIŞMASI dır.
- Atatürk’ün gençliğe hitabesinde belirttiği “Bir gün, istiklâl ve
- cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için,
- içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!” dediği
- gün bugündür.
- *BU ÇAĞRIMIZ, içinde bulunduğumuz karanlıklardan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN
- İLKE VE DEVRİMLERİNİN IŞIĞIYLA KURTULMAK İÇİN, TÜM
- YURTSEVERLEREDİR.
- *
- *
- HALK DAYANIŞMASI-
- İZMİR*
- *www.halkdayanismasi.com* <http://www.halkdayanismasi.com/>
- --
- *“Yüreği yılmadan düşen, dizleri üstünde de savaşmayı sürdürür.”*
- *Seneca*
- =============================================================================
- Konu: Noolcak bu İngiltere’nin hali?
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/4acce13b41ea2b5e
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Ömer AKBIYIK" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 11:07PM +1000
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe2fe2290b4
- *"(...) Çılgın.Güzel.Etrafına ışık saçan bir kızdı."*
- ***
- *Yılmaz ÖZDİL*
- Noolcak bu İngiltere’nin hali?
- 25 Haziran 2016
- 25 Haziran 2016
- 7929
- PAYLAŞIM
- -
- -
- -
- -
- 1922.
- 94 sene önce…
- İngiltere'de doğdu.
- Babası petrol mühendisiydi, iş için Afrika'ya taşındılar, Uganda'da
- yaşadılar, svahili dilini öğrendi, uçsuz bucaksız savanlarda çıplak ayakla
- koşturdu, macera filmlerini andıran hayatı işte böyle başladı.
- *
- Yazarlar <http://www.sozcu.com.tr/kategori/yazarlar>
- 7929
- PAYLAŞIM
- -
- -
- -
- -
- 1922.
- 94 sene önce…
- İngiltere'de doğdu.
- Babası petrol mühendisiydi, iş için Afrika'ya taşındılar, Uganda'da
- yaşadılar, svahili dilini öğrendi, uçsuz bucaksız savanlarda çıplak ayakla
- koşturdu, macera filmlerini andıran hayatı işte böyle başladı.
- *
- Çılgın.
- Güzel.
- Etrafına ışık saçan bir kızdı.
- *
- Londra'ya döndüklerinde, bale, tiyatro, şan dersleri aldı, sahnelerde
- olmayı düşlüyordu ama, henüz 20'sinde aşık oldu, evlendi, eşi çok zengindi,
- aralarında ciddi yaş farkı vardı, bambaşka bir hayata savruldu,
- düşündükleri gibi gitmedi, boşandılar, bir başkasına aşık oldu, gene
- evlendi, bu seferki eşi daha da zengindi, önce New York'a taşındılar, sonra
- Cenevre'ye yerleştiler, muhteşem bir malikanede yaşıyorlardı, jet
- sosyetedeydi, ışıltılı partilerdeydi ama, Afrika savanlarında koşturan
- ruhunun aradığı bu değildi, gene boşandı.
- *
- Küçücük bi yelkenli aldı, tek başına, Akdeniz'e açıldı. Yunan adalarına
- demirledi. 20 sene… Şu adadan bu adaya dolaşırken, Ege denizini avucunun
- içi gibi bilen, tecrübeli bir kaptan haline geldi.
- *
- 1975.
- Ömründe ilk defa…
- Marmaris'e uğradı.
- Dalyan'a.
- İztuzu plajına vuruldu adeta.
- *
- Seneye gene geldi.
- Öbür sene, gene.
- *
- Olacak gibi değildi.
- Ayrı duramıyordu.
- *
- 1986.
- 64 yaşındayken…
- Tası tarağı sattı.
- Dalyan'a taşındı.
- İztuzu plajında derme çatma, ilkel bi barakaya yerleşti.
- *
- Bi sabah uyandı ki…
- Etrafı carettalarla dolu.
- *
- Meğer…
- Yuvasını, carettaların yuvasına yapmıştı!
- *
- Çocuğu yoktu.
- Kaplumbağaları evlat edindi.
- *
- Gel zaman git zaman… İztuzu Plajı'na beş yıldızlı otel yapılacağı
- anlaşıldı. İngiliz-Arap ortaklığı, 1800 yataklı bir otel dikilecekti. Doğal
- Hayatı Koruma Derneği'yle elele verdi, dünyayı ayağa kaldırdı, ABD'de
- İngiltere'de İsviçre'de kampanya başlattı, Turgut Özal hükümetine geri adım
- attırdı, otel projesini iptal ettirdi, İztuzu plajı SİT alanı ilan edildi,
- carettalar ilelebet kurtuldu.
- *
- Bir daha böyle bir tehlike yaşanmasın diye… Deniz Kaplumbağaları Koruma
- Vakfı'nı kurdu. Vakfın kurulması için gerekli olan parayı kendi cebinden
- verdi.
- *
- 2009'da…
- 87 yaşındayken…
- Türk vatandaşı oldu.
- *
- Joan Christine Fairey Haimoff.
- Kısaca “kaptan June” olarak tanınıyor.
- *
- Sekiz köpeği ve dokuz kedisiyle birlikte hâlâ o barakada yaşıyor, 1966
- model vosvosuyla Dalyan sokaklarında dolaşıyor, bilgisayar kullanıyor,
- gündemi takip ediyor, İztuzu'na çivi çakılmasın, carettaların üreme
- alanlarına zarar gelmesin diye mücadelesini sürdürüyor, bölgedeki tüm
- çevreci eylemlere en önde katılıyor.
- *
- 94 yaşında…
- *
- Memleketinden binlerce kilometre uzakta, bizim memleketimizi, bizim
- topraklarımızı, bizim doğamızı, bizim faunamızı korumaya çalışıyor.
- *
- Ve sayın ahalimiz, oturmuş televizyon başına… Referandumda hayır dediler,
- noolcak bu İngiltere'nin hali diye merak ediyor!
- =============================================================================
- Konu: Hava değişimi iyi gelebillir! Servet AVCI
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/5842f0e47d6751dc
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Aydogan Kekevi" <[email protected]>
- Tarih: Jul 01 08:31PM +0200
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe2c0864859
- <http://www.yenicaggazetesi.com.tr/hava-degisimi-iyi-gelebillir-38764yy.htm>
- http://www.yenicaggazetesi.com.tr/hava-degisimi-iyi-gelebillir-38764yy.htm
- Hava değişimi iyi gelebillir!
- <http://www.yenicaggazetesi.com.tr/servet-avci-24683y.htm> Servet AVCI
- http://www.yenicaggazetesi.com.tr/s/i/1x1.gifhttp://www.yenicaggazetesi.com.
- tr/s/i/1x1.gif
- 01.07.2016 00:00
- Mavi Marmara'cılara soruyor ya "Benden izin mi aldınız?" diye... Bu sözün
- devamı herhalde şöyle gelecek: "Sizi bana sayıyla mı verdiler?"
- Belli ki çok bunaldı... 'Güney'deki o ülke'den başladı, hızını alamadı
- Kuzey'e özür yolladı... Jet Fadıl, Maldiv Adalarında 'sosyete Müslümanlara
- en kralından plaj ayarlıyorum' dümeniyle film çevirmeseydi, bir tek
- müttefikimiz okyanusun ortasındaki o küçük adalar kalacaktı... Sıfırlayınca
- toparlama ve özür turlarına başladık...
- Taze Başbakan, İstanbul'daki son patlamayı şu cümleyle yorumlamıştı:
- "Komşularımızla ilişkilerimiz normalleşirken bu saldırı mânidar!.."
- Komşularımızla ilişkilerimizi daha önce İttihat ve Terakki hükûmeti bozduğu
- için normalleşme bu fedakâr arkadaşların sırtına kaldı!.. Maalesef böyle
- sabote ediliyorlar!..
- İsrail'le bozulan ilişkinin sebebi İHH görülürse, bu gidişle tekaüt Başbakan
- Ahmet Davutoğlu da artık Suriye'nin 'tek sorumlusu' olarak ilân
- edilebilir!.. Birkaç yıl öncesine kadar Ege sahillerinde ailecek güzel güzel
- tatil yaparken, birbirimize 'yenge, enişte, baldız, bacanak' diye
- seslenirken aramıza 'küçük enişte' fitne soktu maalesef!..
- Şimdi darbeci Sisi'ye ne zaman kırmızı halı serilecek, gazeteci şebeklerin
- önünde fotoğraf çektikleri tören kıtası Sisi'ye ne zaman selâmlatılacak onu
- bekliyoruz!.. Dört parmak hareketi, Şarm-el Şeyh'te garsondan istenen 'dört
- çay' anlamına evrilsin, Mursi de zindanda duvarlara her gün çentik atsın!..
- 'Ümmet ümmet' de nereye kadar değil mi?
- ***
- Fethullah Gülen'in 'otoriteden izin' sözüne ne kadar da kızmıştı
- bizimkiler... Oysa o cümlenin içinde otoritenin kim olduğu
- belirtilmiyordu... Şimdi diyor ki kendileri "Bana mı sordunuz?" Bunlar
- absürt bir filmden kesitler veya Zaytung'dan haberler değil... Doğrudan
- yaşananlar...
- Sahi, o çok öfkelendikleri 'Güney'deki ülke' hangisiydi? Yerküreyi
- Türkiye'den aşağıya doğru meridyen hesabı süzdüğünüzde 'Güney' diye kızıp
- üzerine kezzap atacak gibi durduğunuz bir sürü ülke var... Etiyopya gibi,
- Madagaskar gibi, Somali gibi, Mozambik gibi... Hangisine ayar olmuştu
- bizimki?
- ***
- 'Dik dur, eğilme' sloganı bugünlerde çok daha fazla anlam kazandı!.. 'Yeni
- Türkiye'de fizik-tedavi ve rehabilitasyon üniteleri bu işi fevkalade
- kıvırabiliyor!.. Her şey birbirine karışıyor, kim dik, kim eğik
- anlaşılmıyor...
- İHH'ya da iyi oldu bu ders... 'Gemiler petrol taşır, Mavi Marmara kurban'
- diye yazı yazdığımda çok bozulmuşlar ve bana tekzip göndermişlerdi...
- Demişlerdi ki, "İHH-İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı hakkında
- gerçek dışı, iftira niteliğinde, uydurma ve müvekkil vakfın toplumdaki
- itibarını sarsmaya yönelik haber yayınlanmış ve böylelikle kamuoyu yanlış
- bilgilendirilmiştir..."
- Şimdi gülelim mi, kızalım mı? Katledilen 10 masumdan sonra şimdi "İzin mi
- aldınız?" sorusuna muhatap olan kim? Kim kimin itibarını sarsıyor?
- Konuşsunlar hadi...
- 'Dik durup eğilmeyenler' ablukayı kaldırmayı değil, yardımların İsrail
- kontrolünde Ashdod limanı üzerinden yapılmasını onayladılar... Bu zaten
- böyleydi, İsrail'in dediği gerçekleşti... İbret gibi değil mi Ashdod? Çünkü
- o liman Mavi Marmara mağdurlarının kelepçelenip indirildikleri liman!..
- ***
- İzninizle ve haklı çıkmanın gururuyla, 17 Haziran 2015 tarihli 'Vesikalı
- Siyasî İslâmcılıkla buraya kadar' başlıklı yazımızdan iktibas yapalım: "Mavi
- Marmara meselesi Türkiye'de siyasî İslâmcılığın kalitesini, daha doğrusu
- kalitesizliğini, çapsızlığını ve kullanılma potansiyelini ele vermiştir...
- Nasıl Doğu Türkistan'da 'Müslümanlara zulüm var' diye yazmaya başladıktan
- kısa bir süre sonra Erdoğan'ın Çin'i ziyareti ve ardından 'terör' vurgusu,
- bunların dilini boğazlarına kaçırdıysa, Mavi Marmara'nın kırmızı bülten
- meselesi de öyle oldu!..
- Sipariş ve güdümlü İslâmcılıkla buraya kadar... Haaa illa da bir yerlerde
- tekbir getirmek gerekiyorsa, adres verelim... Geçen hafta Kuzey Irak
- Başbakanı Neçirvan Barzani İstanbul'daydı, programlara katıldı, resmî
- görüşmeler yaptı ve petrolün parasının önce Halkbank'a yatırılacağını tekrar
- açıkladı... Hadi şimdi bir kamu bankamızda artan petrol mevduatı için,
- binanın önünde, içimizdeki ateş eşliğinde tekbir getirelim de günahlarımızı
- bastıralım!.."
- ***
- Demek ki izin almak lâzımmışız!.. İzin verilmiyorsa 'hava değişimi'ne çıkmak
- da fayda verebilir!
- =============================================================================
- Konu: WG: ASSUBAY"DAN KIZINA GÖZÜ YAŞLI MEKTUP !
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c3f852a11ee0e339
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Aydogan Kekevi" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 06:30PM +0200
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe23adda9a6
- Kendisi de emekli bir Astsubay olan Sayın Zeki KENTEL “ASSUBAY"DAN KIZINA GÖZÜ YAŞLI MEKTUP” başlıklı bir ileti paylaşmış.
- Sn.Kentel’in iletisinde sadece söz konusu duygulandırıcı ve düşündürücü o mektup olduğu, Astsubayların sorunları ayrıntılı olarak yansımadığı gibi ayrıca tarih ve haberin adresi de bulunmadığı için İnternetten hem haberin geniş ayrıntılı olanını buldum, hem de konuyla ilgili iki video adresi de ekleyerek paylaşıyorum.
- Astsubaylarımızın sorunlarının giderilmesi dileğiyle..
- Aydoğan Kekevi
- * * *
- Gerek TBMM Milli Savunma Komisyonu toplantılarında, gerekse meclis kürsüsünde olsun her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalışan personellerin özlük hakları konusunda verdikleri adalet mücadelesinin dile getiren CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, meclis kürsüsünden bir astsubayın kızına yazdığı mektubu
- https://www.youtube.com/watch?v=XRJHlii_ozg
- https://www.youtube.com/watch?v=m99famCK3mQ
- * * *
- http://www.pes24.com/haber/astsubayin-mektubu-mecliste-okundu/1406/
- 25-06-2016
- ASTSUBAYIN MEKTUBU MECLİSTE OKUNDU!
- İzmir Milletvekili Murat Bakan Meclis Kürsüsünden O Mektubu Okudu
- ASTSUBAYIN MEKTUBU MECLİSTE OKUNDU!
- İzmir Milletvekili Murat Bakan Meclis Kürsüsünden O Mektubu Okudu
- Gerek TBMM Milli Savunma Komisyonu toplantılarında, gerekse meclis kürsüsünde olsun her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalışan personellerin özlük hakları konusunda verdikleri adalet mücadelesinin dile getiren CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, meclis kürsüsünden bir astsubayın kızına yazdığı mektubu okudu.
- Görev başında olsun, emekli olsun aileleriyle beraber 1 milyon kişinin hakkından bahsettiğini belirten Bakan’ın konuşması sırasında duygusal anlar yaşandı. Bakan, o an Genel Kurul sıralarında oturan Başbakan Binali Yıldırım’a da seslendi. “Eri erden ayırmak ordumuza da ülkemize de insanlığa da yakışmaz” dedi.
- Tek Neden Astsubay Olmaları...
- Astsubayların içinde bulunduğu durumun akla, mantığa, Anayasa’ya ve insanlık anlayışına aykırı olduğunu ve bu sorunları çözmenin siyasi iktidarın görevi olduğunu ifade eden Bakan,
- “Astsubaylar, bir ayın sekiz on gününü yirmi dört saat esasına göre, tek kuruş fazla mesai ücreti almadan, nöbet, tatbikat, gece eğitimi, özel görevlerle kışlada geçirirler. Buna rağmen birçok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılırlar, tek neden astsubay oluşlarıdır. Pazar günü evlenip pazartesi günü göreve gitmek zorunda kalan, çocuklarının doğumunu çoğu kez göremeyen, yirmi yılda 10 ayrı yere tayin edilen, yirmi beş yılda çalışma hayatlarının üç buçuk yılını nöbette, üç yılını fazla mesai yapmakla geçiren ve aileleriyle beraber 1 milyona yakın bir kitlenin sorunlarını dile getirdim” diye konuştu.
- O AN GENEL KURUL’DA OLAN BAŞBAKAN’A SESLENDİ
- Bakan, konuşması sırasında o an Genel Kurul sıralarında oturan Başbakan Binali Yıldırım’a da seslenerek, “Eri erden ayırmak ordumuza da ülkemize de insanlığa da yakışmaz. Sayın Başbakanımız burada, umarım astsubayların sorunlarının çözülmesi için kendisi de gayret sarf edecektir” diyerek sözlerini tamamladı.
- Astsubayın mektubu duygulandırdı: Özür dilerim kızım
- CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM Genel Kurulu’nda astsubayların yaşadığı sorunları ve özlük hakları noktasında yapılması gerekenleri anlattı.
- CHP'li Bakan, Başbakan Binali Yıldırım'ın da olduğu oturumda, meclis kürsüsünde bir astsubayın kızına yazdığı mektubu okudu. Astsubay'ın mektubunu okuduğu sırada Genel Kurul'da duygusal anlar yaşandı.
- Astsubay'ın duygulandıran mektubunda şu ifadeler yer alıyordu:
- O MEKTUP: ASTSUBAY OLDUĞUM İÇİN ÖZÜR DİLERİM KIZIM...
- Bakan’ın okuduğu o mektup:
- "Senden özür dilerim kızım. Sana hak ettiğin koşullarda bir hayat sunamadım, her talebini karşılayamadım, iyi bir eğitim sağlayamadım. İki yılda bir gördüğüm keyfî atamalarla düzenli bir okul hayatın olmadı.
- Bazen kültürünü, dilini bilmediğin çocuklarla farklı farklı okullarda eğitim gördün. Hiçbir arkadaşlığın iki yıldan fazla sürmedi, hep yarım kaldın.
- Sana hak ettiğin bir oda veremedim. Adaletsiz lojman sistemi hayatımızı hep etkiledi. Birileri 'Lojmanın iyisi bana mı çıkar?' diye dertlenirken biz 'Acaba bize lojman çıkar mı?' diye kaygılandık. Çıkan lojmanlar ise kimsenin beğenmediği, güneşsiz, küçük, basık yerler oldu. Bazen o kötü lojmana bile muhtaç olduk.
- Terörün ne olduğunu öğrenemeyecek kadar küçüktün, silah sesleriyle öğrendin.
- Özür dilerim kızım. Her istediğinde yanında olamadım. Hep bir özlemle büyüdün. Keyfî mesailer, keyfî nöbetler, cezalar, denetleme hazırlıkları buna sebep oldu.
- Bazen seni ve ailemi götüremedim çalıştığım yerlere. Statümü ve rütbemi sen de taşıdın benim gibi. Serviste sana gösterilen yere oturdun. Yaşıtlarının babaları farklı rütbelerde olduğu için onlarla aynı sosyal mekânlarda oturamadın.
- Çok sıra bekledin. Seni hak ettiğin tatile götüremedim. Kamp sırası on yılda bir gelemedi. Diğerleri gibi her yıl gidemedik. Puanımız, kontenjanımız yetmedi.
- Hastalandığında A polikliniğine gidemedin. Diğerler çocuklar gibi güzel parklarda oynayamadın. Astsubay olduğum için özür dilerim kızım."
- <http://www.pes24.com/haber/tsk-personel-yasa-tasarisi-komisyondan-gecti/1386/> MURAT BAKAN SAYASİNDE MİLLİ SAV. KOMİSYONUNDAN ÖYLE BİR EK GÖRÜŞ ÇIKTI Kİ! (okumak İçin Tıklayınız...)
- HABER VİDEOSU
- Kaynak: ULUSAL BASIN / SÖZCÜ/ PES24 ÖZEL HABER
- - See more at: http://www.pes24.com/haber/astsubayin-mektubu-mecliste-okundu/1406/#sthash.fWQrIR5T.dpuf
- * * *
- Von: Zeki Kentel [mailto:[email protected]]
- Gesendet: Samstag, 25. Juni 2016 17:32
- An: zeki kentel
- Betreff: ASSUBAY"DAN KIZINA GÖZÜ YAŞLI MEKTUP !
- ÖZÜR DİLERİM KIZIM, SENDEN ÖZÜR DİLERİM !
- “Senden özür dilerim kızım. Sana hak ettiğin koşullarda bir hayat sunamadım, iyi bir eğitim sağlayamadım. İki yılda bir gördüğüm keyfî atamalarla düzenli bir okul hayatın olmadı. Hiçbir arkadaşlığın iki yıldan fazla sürmedi, hep yarım kaldın.
- Sana hak ettiğin bir oda veremedim. Adaletsiz lojman sistemi hayatımızı hep etkiledi. Birileri ‘Lojmanın iyisi bana mı çıkar?’ diye dertlenirken biz ‘Acaba bize lojman çıkar mı?’ diye kaygılandık. Çıkan lojmanlar ise kimsenin beğenmediği, güneşsiz, küçük, basık yerler oldu.
- Bazen o kötü lojmana bile muhtaç olduk.
- Terörün ne olduğunu öğrenemeyecek kadar küçüktün, silah sesleriyle öğrendin.
- Özür dilerim kızım. Her istediğinde yanında olamadım. Hep bir özlemle büyüdün. Keyfî mesailer, keyfî nöbetler, cezalar, denetleme hazırlıkları buna sebep oldu. Bazen seni ve ailemi götüremedim çalıştığım yerlere.
- Statümü ve rütbemi sen de taşıdın. Serviste sana gösterilen yere oturdun. Yaşıtlarının babaları farklı rütbelerde olduğu için onlarla aynı sosyal mekânlarda oturamadın.
- Seni hak ettiğin tatile götüremedim. Kamp sırası on yılda bir gelemedi. Puanımız, kontenjanımız yetmedi. Astsubay olduğum için özür dilerim kızım” SENDEN ÖZÜR DİLERİM !
- ----------------------------------------
- Assubayın meclis kürsüsünden okunan kızına mektubu duygulandırdı:
- Özür dilerim kızım
- CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM Genel Kurulu’nda assubayların yaşadığı sorunları ve özlük hakları noktasında yapılması gerekenleri anlattı.
- CHP'li Bakan, Başbakan Binali Yıldırım'ın da olduğu oturumda, meclis kürsüsünde bir asubayın kızına yazdığı mektubu okudu. Astsubay'ın mektubunu okuduğu sırada Genel Kurul'da duygusal anlar yaşandı.
- ASSUBAY"DAN KIZINA GÖZÜ YAŞLI MEKTUP !
- =============================================================================
- Konu: FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : İtirafçıyı alıkoyup cinayeti gizlediler
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/5d66275fdb0eafde
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 11:03PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fe134fee059
- Gazeteci Haydar Meriç'in öldürülmesiyle ilgili ifade veren eski müdürlerden
- S.D., amirlerine bilgi vermek için Ankara'ya gittiğinde istihbaratçılar
- tarafından alıkonulduğunu anlattı.
- Kırklareli'nde Fetullah Gülen hakkında kitap hazırladığı sırada Fetullahçı
- Terör Örgütü (FETÖ) mensubu polisler tarafından kıskaca alındığı sırada
- ortadan kaybolup cesedi 18 gün sonra Akçakoca'da domuzbağı yapılmış şekilde
- denizden çıkarılan gazeteci Haydar Meriç cinayetinde ilginç bilgiler ortaya
- çıktı. Haydar Meriç'in paralel yapıya mensup polisler tarafından yasadışı
- şekilde dinlenip takip edildiğini ve kitap yazımına mani olmak için
- istihbaratçı polisler tarafından birçok hukuksuzluk yapıldığına şahit olan
- bir polis müdürünün bildiklerini Ankara'daki amirlerine anlatmaya gittiği
- sırada FETÖ'cü polislerce alıkonulduğu ortaya çıktı.
- 7 KİŞİLİK ÖZEL EKİP KURDULAR
- İstanbul Başsavcılığı'na ifade veren S.D, Meriç'in ortadan kaybolduğu dönem
- Kırklareli İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını belirtti.
- S.D, Haydar Meriç'in Fetullah Gülen hakkında kitap yazacağına ilişkin
- istihbarat alındıktan sonra İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan 3, İstanbul
- İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden ise 4 olmak üzere Kırklareli'ne 7 kişilik bir
- ekip gönderildiğini ifade etti. Bu ekibin görevinin Haydar Meriç'in kitabını
- ele geçirmek olduğunu kaydeden S.D., çalışmaları ile ilgili bilgi sahibi
- olamadıklarını çünkü yapıya mensup bu polislerin kendisine güvenmediklerini
- anlattı. Haydar Meriç'in ortadan kaybolması ardından şahit oldukları
- sebebiyle büyük rahatsızlık duyduğunu fakat olayların içinde olan şube
- müdürünün kendisini tehdit etmesi sebebiyle bildiklerini anlatamadığını
- kaydeden S.D. 2013 yılında her şeyi göze alıp Ankara'ya gidip bildiklerini
- anlatmaya karar verdiğini vurguladı.
- ANKARA'DA ALIKONULDU
- 18 Ağustos 2013'te tatilde olduğu sırada Ankara'ya geçtiğini belirten S.D,
- akşam namazını kılmak üzere girdiği camide İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan
- kendisini tanıyan iki görevli arkadaşının karşısına dikildiğini kaydetti.
- Ankara'ya Hayri Meriç cinayeti ile ilgili bildiklerimi anlatmaya geldiğini
- söyleyince bundan vazgeçirmek üzere ikna etmeye çalıştıklarını anlatan S.D.,
- S.K. isimli istihbaratçı polisin evine götürüldüğünü ifade etti. Evde Haydar
- Meriç cinayeti ile ilgili ne bilip bilmediğini sorgulandıklarını kaydeden
- S.D, kendisini de Haydar Meriç gibi ortadan kaldırılacağı korkusuna kapılıp
- her dediklerini yapmaya başladığını ifade etti.
- NÖBETÇİ DİKTİLER
- Ankara'dan memleketine gönderilmek üzere uçak bileti alındığını söyleyen
- S.D., yattığı odanın kapısında çıkmaması için sabaha kadar nöbet
- tutulduğunu, telefonunun kapatılıp kimseyle de irtibat kurmasına izin
- verilmediğini ifade etti. S.D. İstanbul'a abisinin yanına gittiğinde de
- Haydar Meriç'in yasadışı takip edilmesi olayının göbeğinde olan dönemin
- Kırklareli İstihbarat Şube Müdürü ile görüşmeye zorlandığını ifade etti. Bu
- müdürün İstanbul'da kendisini görüşmeye zorlayarak gece yarısı bir cami
- avlusuna geldiğini ve "Bundan sonra benden habersiz hareket etmeyeceksin"
- dediğini anlatan S.D, Kırklareli'ne döndükten sonra tayin isteyip Erzincan'a
- gittiğini belirtti. S.D. kendisine mobing uygulayan Kırklareli eski
- istihbarat şube müdürü İ.Ş ile Ankara'da kendisini alıkoyan S.K. ve B.M.'den
- şikayetçi oldu.
- MOBESE'yi çökertme harekatı
- Gazeteci Haydar Meriç cinayetine ilişkin 22 ilde başlatılan ve
- istihbaratçıların gözaltına alındığı operasyonun ayrıntıları ortaya çıktı.
- Gülen hakkındaki iddialarından dolayı hedef tahtasına oturtulan Meriç için,
- İstanbul ve Ankara'dan özel istihbarat ekiplerinin görevlendirildiği
- öğrenildi. İstanbul İstihbarat Şube'nin eski müdürlerinden Serdar
- Güldalı'nın, illegal olarak bir ekip hazırladığı ve Meriç'i takip için
- Kırklareli'ne gönderdiği ortaya çıktı. Eş zamanlı olarak Ankara İstihbarat
- Şube'den de polislerin de yola koyulduğu ifade edildi. Ekibten hiç kimsenin
- yanına cep telefonu almadığı tespit edildi. Görev onayı olmadan illegal
- olarak Kırklareli'ne giden ekip için, emniyet binasındaki tüm kameraların
- kapatıldığı ifade edildi.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category terör]
- [tags FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI, İtirafçı, cinayet]
- =============================================================================
- Konu: FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI :'FETÖ, yabancı istihbaratın kirli maşası'
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/380297c5bb662d06
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 12:08AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fd672be5764
- 'FETÖ, yabancı istihbaratın kirli maşası'
- Yeni bir MİT TIR'ları olayı yaşanabilir
- İzmir askeri casusluk kumpasının mağduru eski Foça Deniz Üs Komutanı Kurmay Albay Erdoğan, FETÖ'nün yabancı istihbaratların pis işlerini yapan taşeron bir örgüt olduğunu belirterek, "Bu yapı, TSK'dan bir an önce temizlenmeli. Emir-komuta zinciri dışında başka bir yerden emir alanlar ordu içinde var oldukça, her an yeni bir Adana MİT TIR'ları örneği yaşanabilir." dedi.
- İzmir askeri casusluk davası kumpası, <http://www.zaman.com.tr/indeks/feto> FETÖ'nün akıl almaz oyunlarını ve dramatik mağduriyetleri gün yüzüne çıkartıyor. Deniz Kuvvetleri'nin en başarılı subaylarından olan ve 2012 Yüksek Askeri Şura'da amiralliğe terfi etmesi beklenirken, kumpas sonucu tutuklanıp 20 ay hapis yatan eski Foça Deniz Üs Komutanı Kurmay Albay Ömer Faruk Erdoğan, FETÖ'nün en büyük kıyımı Deniz Kuvvetleri'nde yaptığını, bu yapının bir an önce ordudan temizlenmesi gerektiğini söyledi.
- ÖRGÜTE YÖN VERENLER YARGILANMALIDIR
- Zaman'a konuşan Erdoğan, FETÖ'nün yabancı ülkelerin istihbarat teşkilatlarının kirli işlerini üstlenen piyon bir örgüt olduğunu belirterek, TSK'da kimsenin emir-komuta zinciri dışında başka bir yapıdan emir almasının söz konusu olamayacağını, aksi takdirde Adana'da yaşanan MİT TIR'ları olayı gibi vahim tablolar ile karşılaşılabileceğini söyledi. Erdoğan, "Buna fırsat vermeden bir an önce Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki bu yapı temizlenmelidir." ikazında bulundu.Erdoğan, yargılananların alttaki insanlar olduğuna dikkat çekerek, "Beklentimiz, mahkemeye bunlara yön verenlerin de çıkarılmalarıdır." diye konuştu.
- KUMPASÇILAR İNGİLİZCE BİLİYORDU
- FETÖ'nün bu hedefleri tek başına seçmediğini kaydeden Erdoğan, hedeflerin onlara dikte edildiğini anlattı. Erdoğan şöyle devam etti: "Nasıl ki uydurma Balyoz planında birtakım İngilizceden çevrilen ve Türkçede hiçbir şekilde karşılığı olmayan terimler yer almışsa, bu uydurma planları yapan insanlar da Türkçe değil, İngilizce konuşan insanlardır. Buradan baktığımızda FETÖ ancak taşeron seviyesinde, verilen kirli işleri yapan bir örgüttür."
- DİNî İNaNÇLAR İSTİSMAR EDİLDİ
- İzmir askeri casusluk davası kumpasında yargılananların, dinî inançları istismar edilerek kandırılmış insanlar olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Asıl yargılandığını görmek istediğimiz, bu kimselere talimat veren ve talimat alıp bunlara iletenlerdir. Bunlar Türkiye ve millete karşı olan insanlardır. Bunlar Anadolu'daki Türk varlığını silmeye yönelik hedefin öncesinde yapılan faaliyetlerden birkaç demettir." dedi.
- FETÖ'nün TSK'daki etkisine ve sızmalarına da değinen Erdoğan, ihanet örgütünün en büyük kıyımı Deniz Kuvvetleri'nde yaptığını söyledi. Diğer kuvvetlere göre Deniz Kuvvetleri'nde çok fazla subay ve amiral tasfiye edildiğini belirten Erdoğan, FETÖ'nün Deniz Kuvvetleri'nde birtakım yerlere sızdığını vurguladı. "Bu kumpas davalarında birileri hapse girerken, birilerinin de önü açıldı. Bu tamamen kendilerine yakın, tesir altına alabilecekleri insanların komuta kademesinde yer almasını sağlayacak bir şekillendirme operasyonuydu. Sonuçta kendi cemaat hiyerar-şileri içerisinde kumanda edecekleri insanlar var." şeklinde konuştu.
- TSK'NIN TEMİZLENMESİ İÇİN İRADE LAZIM
- Erdoğan, FETÖ'nün TSK'dan nasıl temizleneceğiyle ilgili de şöyle konuştu: "TSK'nın kendi mekanizmasıyla ordu içerisinde FETÖ'ye yönelik bir temizlik yapabileceğini düşünmüyorum. Devletin yargısı, MİT var. MİT'in bunların kimler olduğu konusunda bilgileri vardır. Bu bilgiler devlet mekanizması içinde değerlendirilmeli."
- LİNK : http://www.zaman.com.tr/gundem_yeni-bir-mit-tirlari-olayi-yasanabilir_2372886.html
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category terör]
- [tags FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI, FETÖ, yabancı istihbarat, kirli maşa]
- =============================================================================
- Konu: FAİLİ MEÇHULLER DOSYASI : AYM'den "Yeşil" ve Ekibine Ceza !
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ad42a0ef116ecc97
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 11:09PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fd5fa671db8
- Anayasa Mahkemesi dönemin güvenlik güçleri ve MİT adına çalışan
- personellerine ceza verilmesini emretti.
- Anayasa Mahkemesi, dönemih eh vahşi cinayetlerinden biri olarak kayıtlara
- geçen Ayten Öztürk cinayeti ile ilgili 50 bin liralık tazminat kararı verdi.
- AYM, 1992'de güvenlik güçleri ve MİT adına çalışan kişilerce öldürüldüğü
- iddia edilen Ayten Öztürk'ün yakınlarının yaptığı bireysel başvuruda, yaşam
- hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar
- verdi.
- Resmi gazete'de yayımlanan karara göre, ailesinden ayrı yaşayan Ayten
- Öztürk, 1992'de kayboldu. Yaklaşık 2 ay sonra Öztürk'ün cesedi bulundu. Aile
- önce kızlarıyla evlenmek isteyen ancak reddedilen N.A. ile ona yardımcı
- olduğunu öne sürdükleri E.A. ve S.Ç'den şikayetçi oldu. Elazığ Ağır Ceza
- Mahkemesi, sanıkların yeterli ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden
- beraatlerine, ayrıca olayın fail ya da faillerinin tespit edilmesi için
- Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
- Suç duyurusu üzerine Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın fail ya da
- faillerinin dava zaman aşımına kadar devamlı şekilde aranmalarına yönelik
- "daimi arama" kararı aldı.Faillerin aranmasına bu şekilde devam edilirken,
- İnsan Hakları Derneği (İHD) Tunceli Şubesi Başkanı ve bir avukat tarafından
- Başsavcılığa başvurularak, bir gazetede yer alan ismi verilmeyen subayla
- yapılan mülakatta, Ayten Öztürk'ün güvenlik güçleri adına hareket eden
- kişiler tarafından öldürüldüğü iddiasında bulunulduğu bildirildi.
- Söz konusu "Ölüm Mangası" başlıklı haberde, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım
- ve Mehmet Y. isimli kişilerden bahsedildiği, Ayten Öztürk'ün öldürülmesi
- dahil bölgede yaşanan bazı zorla kaybettirilme, işkence ve hukuka aykırı
- öldürme eylemlerini devlet adına gerçekleştirdikleri, eylemi
- gerçekleştirmelerinde lojistik destek ve maddi yardımı da devletten
- aldıkları iddialarına yer verildiği belirtildi.
- Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, dava zaman aşımı tarihinin yaklaşması
- gerekçesiyle daha kapsamlı ve titiz bir çalışmanın yapılmasının temini için
- deneyimli bir polis memurunun bu konuda görevlendirilmesini istedi. Bunun
- üzerine 1 Mart 2011'de olaya ilişkin kıdemli bir memurun görevlendirildiği
- bildirildi.
- TBMM İNSAN HAKLARI KOMİSYONU ARAŞTIRDI
- Soruşturma devam ederken Ayten Öztürk'ün babası Hıdır Öztürk, TBMM İnsan
- Hakları Komisyonunca terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı
- ihlallerinin incelenmesine yönelik olarak kurulan alt komisyon tarafından
- davet edilerek 13 Aralık 2011'de dinlendi.
- Öztürk, kızının kaybolmasından önce Tunceli İl Jandarma Komutanı tarafından
- çağrıldıklarını ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından
- sorgulandıklarını anlattı.
- Hıdır Öztürk, kızının öldürülmesinden sonra bu olaylarla ölüm olayının hemen
- irtibatlandıramamasına, kamu görevlilerinin böyle bir eylemi gerçekleştirmiş
- olabileceklerine ihtimal vermemesinin neden olduğunu belirterek, tüm bu olup
- bitenlerin nedeninin, diğer kızlarından birinin daha önce terör örgütüne
- katıldığı için iddialarında belirttiği kişilerin kendilerinden intikam alma
- isteği olduğunu ileri sürdü.
- Ayrıca, komisyonun isteği üzerine Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, komisyona
- soruşturmanın safahatı hakkında bilgi verdi.
- Hıdır Öztürk ise 1 Şubat 2012'de Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına
- başvurarak, kızının "devlet içinde yapılandırıldığını iddia ettiği" Jandarma
- İstihbarat Terörle Mücadele'nin (JİTEM) bazı mensupları ve Milli İstihbarat
- Teşkilatı (MİT) adına çalışan bazı kişiler tarafından zorla kaybettirilerek
- öldürüldüğünü ileri sürdü.
- Kamuoyunda "Susurluk raporu" olarak bilinen raporda kendisine 17 sayfa yer
- ayrılan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, ekibi ile birlikte kızını
- öldürdüğü yönünde pek çok haber ve yorumun medyada yer aldığını aktaran
- Öztürk, söz konusu raporda ifadelerine yer verilen kişilerin, Mahmut
- Yıldırım'ın pek çok faili meçhul olaya karıştığını söylediklerini, yetkili
- makamların bu olayı aydınlatmakta ve adı geçen kişiyi yakalamakta zafiyet
- gösterdiğini savundu.
- Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, yetkisizlik kararı vererek dosyayı Elazığ
- Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı ise
- dosyayı, olayla ilgili önceden yürüttüğü soruşturma dosyasıyla birleştirdi.
- Mahmut Yıldırım ve içlerinde bazı kolluk ve kamu görevlileri ile MİT
- mensuplarının da bulunduğu kişiler hakkında fezleke düzenleyen Elazığ
- Cumhuriyet Başsavcılığı, isnat edilen suçları soruşturmanın Malatya
- Cumhuriyet Başsavcılığına ait olduğu gerekçesiyle dosyayı Malatya'ya
- gönderdi.
- Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı 23 Şubat 2012'de MİT Müsteşarlığına yazı
- yazarak, Mahmut Yıldırım'ın MİT bünyesinde herhangi bir görev alıp almadığı,
- MİT mensubu olup olmadığı, MİT adına haber elemanı olarak görev yapıp
- yapmadığı, görev yapmışsa tarihleri konusunda bilgi istedi. Başsavcılık
- ayrıca, M.E. isimli bir MİT mensubunun, soruşturmaya konu cinayetten sonra
- Yıldırım'ı korumak için adı geçeni MİT bünyesinde görevlendirdiğinin ve
- yetkili makamlara teslim etmeyerek bu suça ortak olduğunun iddia edildiğini
- belirterek, bu kişinin MİT bünyesindeki görevlerinin ve görev tarihlerinin
- bildirilmesini talep etti.
- MİT Müsteşarlığının 15 Mart 2012'de gönderdiği cevap yazısında, askerlik
- dönemi hariç 4 Haziran 1973-Haziran 1989 ve Eylül 1994-30 Kasım 1996
- tarihleri arasında konuları itibarıyla zaman zaman Mahmut Yıldırım adlı
- kişiden istifade edildiğini bildirdi. Aynı yazıda, sorulan M.E. isimli MİT
- yöneticisinin farklı tarihlerdeki görevlerine ilişkin bilgilere de yer
- verildi.
- YOKLUĞUNDA TUTUKLAMA KARARI
- Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının talebiyle ve Malatya 3. Ağır Ceza
- Mahkemesinin 31 Mayıs 2012 tarihli kararıyla şüpheli Mahmut Yıldırım
- hakkında kendisine çağrı yapılamadığı ve tüm aramalara rağmen ulaşılamadığı
- gerekçesiyle yokluğunda tutuklama kararı verildi. Malatya Cumhuriyet
- Başsavcılığı 13 Mart 2014'te ilgili kanunda yapılan değişikliği gerekçe
- göstererek yetkisizlik kararı verdi ve soruşturma dosyasını yeniden Elazığ
- Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
- Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheli Mahmut Yıldırım hakkında önceden
- çıkartılan yakalama emrini, bu kararı takip edemeyeceği gerekçesiyle resen
- kaldırarak Elazığ Sulh Ceza Hakimliğinden yeni bir yakalama emri
- çıkartılmasını talep etti. Hakimlik de talep gereğince 29 Eylül 2014'te
- Yıldırım hakkında yeni bir yakalama emri çıkardı. Dosyanın derdest olduğu,
- yakalama kararının infaz edilmediği belirlendi.
- Öte yandan, ailenin 2005'te 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
- Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yaptıkları başvuru
- reddedildi. Ret kararının kaldırılması için açılan dava ise Malatya İdare
- Mahkemesince Ayten Öztürk'ün terör veya terörden kaynaklanan bir olaydan
- ötürü kaçırıldığı ve akabinde öldürülmüş olduğu hususunda herhangi bir
- tespit, hatta bunu düşündürebilecek bir emare bulunmadığı gerekçesiyle kabul
- edilmedi. Bu kararın Danıştay 15. Dairesince onanması üzerine aile, Anayasa
- Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 17.
- maddesinde güvenceye alınan yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma
- yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan
- kaldırılması için dosyanın Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi,
- aileye, 50 bin lira manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.
- Kararda, soruşturmaların, bireyin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını
- sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız
- kalındığı algısına kapılmaması açısından, yeterli sürat ve özenle
- yürütülmesi gerektiği vurgulandı.
- Somut olayda, soruşturma makamlarının, olayın gerçekleştiği yer ve zamanda
- toplanması mümkün olan delillerin elde edilebilmesi için kendilerinden
- beklenen tüm makul tedbirleri almadıkları belirtilen kararda, olayın
- nedenini aydınlatmak için herhangi bir somut adım atılmadığı, soruşturmanın
- etkililiğinin sağlanabilmesi için atılan tek adımın, olaydan 18 yıl sonra
- kıdemli bir kolluk memuru görevlendirmek olduğu ifade edildi.
- Kararda, "Soruşturmanın bir bütün olarak, başvurucuların iddiaları ve bu
- iddialara ilişkin tespit edilen soruşturma eksiklikleri bir yana
- bırakıldığında dahi yaşam hakkının kasten ihlal edilmesiyle sonuçlanan
- olayın nedenini aydınlatmada ve sorumluları tespit etmede yetersiz kaldığı
- görülmektedir." denildi.
- Soruşturma kapsamında ölüm olayının nedenini ortaya çıkarmak için gerekli
- adımların zamanında ve yeterli bir şekilde atıldığının söylenemeyeceği
- belirtilen kararda, şu tespitlere yer verildi:
- "Sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması konusunda
- ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı
- görünümü verilmesinin engellenmesi açısından gerekli sürat ve özenin
- gösterilmediği ve bu şekilde soruşturmanın çok uzun bir süre sonuca
- götürecek hiçbir işlem yürütülmeksizin sürüncemede bırakılarak Anayasa'nın
- 17. maddesinin gerektirdiği yeterlilik ve süratte bir inceleme içermediği
- sonucuna varılmıştır.
- Bu nedenle etkili yürütülmediği için herhangi bir ilerleme kaydedilemeyen bu
- soruşturmaya mevcut haliyle devam edilmesi durumunda soruşturmada etkili
- olmak adına en ufak gerçekçi bir şansın bulunduğu söylenemeyecek olup
- başvurucuların da bu durumun farkına varmalarından sonra etkililiği kalmayan
- bu soruşturmaya yönelik olarak bireysel başvuruda bulundukları kanaatine
- varılmıştır. Bu nedenlerle Anayasa'nın 17. maddesinin usul boyutunun ihlal
- edildiğine karar verilmesi gerekir."
- İŞKENCE EDİLEREK ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ
- Ayten Öztürk kaybolduktan 11 gün sonra burnu, kulakları, dudakları
- kesilmiş, kafa derisinin yarısı yüzülmüş, gözleri oyulmuş halde bulunmuştu.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags FAİLİ MEÇHULLER DOSYASI, AYM, Yeşil, Ceza]
- =============================================================================
- Konu: AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI /// ÜMİT ZİLELİ : AB'de ulusalcılık savaşının kanlı öyküsü !..
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7fa709b512ccf001
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 12:31AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fb555a627ef
- Şu Tanrı'nın işine bakın; son üç gündür, "Yeni Dünya Düzeni" adı altında
- dünya imparatorluğu kurmak isteyenlerin "ulus-devlet modelinden niçin nefret
- ettiklerini", ama iş kendilerine dönünce Avrupa Birliği içinde dahi nasıl
- bir ulusalcılık güttüklerini, üstelik İngiltere örneğini vererek
- anlatmıştım!..
- Ve dün sabah itibarıyla, Birleşik Krallık halklarının yüzde 52 oy oranıyla
- AB'den ayrılma isteği kesinleşti. Ayrılmayı savunanlar zaferle çıktıkları
- referandumun ardından sevinçlerini şu iki cümleyle vurguladılar:
- -İngiltere'yi geri aldık. 23 haziran "bağımsızlık günümüz" olsun!..
- Bakın şu işe; dünyanın önde gelen emperyal ülkelerinden birinin mensupları,
- AB'den ayrılmayı başardıkları için, "ulus-devlete" yeniden kavuştukları için
- bayram ediyorlar. Sizce bu işte bir terslik yok mu?..
- -Yok!..
- Son üç gündür yazdıklarımı okuyanlar anımsayacak; aslında Lenin'e ait olan
- "ulusların kendi kaderini tayin hakkı" söylemi 1920'lerin başında ABD
- Başkanı Wilson tarafından "halkların kendi kaderini tayin hakkı" olarak dile
- getirildiğinde, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya gibi büyük devletler
- uluslaşmalarını tamamlamışlardı.
- Wilson, Lenin'e ait olan bu erdemli sloganı kurnazca değiştirerek
- kullanırken, aslında hiç de erdemli şeyler düşünmüyordu!.. Yeni oyun artık
- "mikro-milliyetçilik" ve "mezhepsel ayrılıklar" üzerinden kurgulanacaktı.
- ABD 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bu cingözlüğü iyice "sofistike" hale
- getirerek, yeni bir "sömürgecilik" tesis etmek için kullandı.
- -Siyaseten bağımsız, ekonomik olarak sömürge ve yerli işbirlikçilerin
- işbaşına getirildiği sözde bağımsız ülkeler yaratıldı!..
- Dünya paylaşım savaşları!..
- Bildiğiniz gibi sömürgecilik ve "beyaz adam uygarlığı" masalı 16'ncı
- yüzyılda Rönesans ve reformlarla birlikte sahaya sürüldü.
- Yüzyıllar süren, yüz milyonlarca insanın ölümüne, on milyonlarca kara
- derili, alaca renkli halkın köleleşmesine ve tüm zenginliklerin Batı'ya
- akmasına, olağanüstü zenginleşmesine neden olan bu süreç; 1789 Fransız
- Devrimi'nden sonra "Tarım imparatorluklarının" yavaşça sahneden çekilmesini,
- Burjuvanın "milli devletler" kurmasını, kapitalizmin dünya gündemine
- oturmasını ve sonunda da emperyalizm aşamasına ulaşmasını sağladı.
- Gerçi ulus-devlet sahneye çıkmıştı ama yalnızca "efendiler" için!..
- Sömürgecilik, işgal, halkların ezilmesi şiddetli bir şekilde sürüyordu. 20.
- Yüzyıl'ın başında uluslaşmakta geç kalan Almanya'nın sömürge istemesi
- Birinci Dünya Savaşı'nı başlattı. O savaş içinde Rusya'da 1917 Büyük Ekim
- Devrimi patladı. Rus Çarın'ı kurtarmaya giden İngiltere ve Fransa'yı
- Çanakkale'de durduran ise Türklerdi!..
- Çalkantılı geçen, faşizm ve Nazizm'in damgasını vurduğu 20 yıllık bir
- süreçten sonra ise 2. Dünya Savaşı başladı. Batı, 65 milyon insanın yaşamını
- yitirdiği, Avrupa ülkelerinin başta İngiltere olmak üzere iflasa
- sürüklendiği bu savaş sonrası liderliğini ABD'nin aldığı yeni bir dünya
- düzeni kuruluşu başlatıldı.
- 1945 Şubat başında toplanan Yalta Konferansı'na yalnızca üç ülke katıldı.
- ABD, Sovyetler ve İngiltere. Savaş henüz sürüyordu ancak sonuç belli
- olmuştu. Şimdi dünyayı paylaşma zamanıydı!.. Öyle de yaptılar; böylece dünya
- iki kampa ayrıldı:
- -ABD kontrolündeki "Hür dünya", Sovyetler Birliği'nin başını çektiği
- "Sosyalist kamp"
- "Yeni Roma İmparatorluğu!.."
- Savaşın ardından Yalta'da alınan kararlar bir bir uygulandı.
- Sonrasında da "Soğuk Savaş" yılları başladı. Paylaşım savaşından büyük
- prestijle çıkan komünist partilerin iktidarlarını engellemek için ABD ve
- İngiltere özellikle Fransa ve İtalya'da akıl almaz oyunlara başvurdu; öyle
- ki, Yunanistan'da iç savaş bile çıkarıldı.
- Avrupa'nın liderlerine gelince; iki büyük savaştan sonra işlerin artık böyle
- yürümeyeceğini gördükleri için, 1951'den itibaren önce "Demir-Çelik" birliği
- için, sonra "Ortak Pazar" için, ardından da "Siyasi Birlik" için bir araya
- geldiler. 1957'de başını Almanya ve Fransa'nın çektiği, Lüksemburg, Belçika
- ve Hollanda'nın da kurucu üye olarak katıldığı ilk "birlik" imzası atıldı.
- Dikkat ederseniz aralarında İngiltere yoktu!.. Niçin biliyor musunuz?.
- -Fransa'nın önderi Charles De Gaulle'nin vetosu nedeniyle!..
- Halbuki De Gaulle savaş sırasında İngiltere'ye kaçmış, İngiliz hükümeti
- tarafından Almanlara direnen komünist partizanlara karşı desteklenmiş, savaş
- sonrasında da "milli kahraman" olarak ülkesinin başına geçmişti. Öyleyse bu
- öfke ve karşı çıkışın nedeni neydi?..
- 4 Haziran 1944. De Gaulle ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill son
- derece sert tartışmaların yaşandığı bir toplantıda bir araya geldi.
- Neredeyse kavga boyutuna tırmanan tartışmanın bir yerinde Churchill iki
- ülkenin ve Avrupa'nın kaderini belirleyecek şu sözleri söyledi:
- -Bunu bir yere not et; her koşulda, şayet Avrupa ile açık denizler arasında
- bir seçenekle karşılaşırsak, her zaman açık denizleri seçeriz. Yine her
- koşulda sen ve Roosevelt arasında bir seçim yapmam gerekirse, her zaman
- Roosevelt'i seçerim!..
- De Gaulle gayet iyi anlamıştı; İngiltere ne olursa olsun Fransa ile ABD
- arasında bir anlaşmazlık olursa onların tarafında yer alacaktı!..
- İşte Avrupa yüzyıllar sonra "eski ahitte" sözü edilen "Yeni Roma
- İmparatorluğu" nu, yani "Hristiyan Birliği'ni" yeniden oluşturmak üzere yola
- çıktığında İngiltere bu nedenle aralarında değildi!..
- Bundan sonrası, efendilerin kanlı planlarla realize etmeye soyunduğu "tek
- dünya devleti" bastırması ile ulus-devletlerin büyük direnişi üzerine kurulu
- yarım asırlık kanlar içinde bir dünyanın öyküsü!..
- Ancak yerim bitti, devamı salı günü.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI, ÜMİT ZİLELİ, AB, ulusalcılık, savaş, kanlı
- öykü]
- =============================================================================
- Konu: HALKIN DEMOKRASİ PARTİSİ DOSYASI : PKK'LILAR AZ DAHA PARÇALAYACAKTI /// HDP'nin iftarına Ülkü Ocakları tişörtü ile geldi
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9e7bc705bec7f007
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 01:01AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fb3c9b26887
- HDP Fatih ilçe Örgütü'nün iftar yemeğine katılan yabancı uyruklu bir kişi,
- iftara üzerinde Ülkü Ocakları tişörtü ile geldi.
- HDP Fatih ilçe Örgütü'nün iftar yemeğine katılan yabancı uyruklu bir kişi,
- iftara üzerinde Ülkü Ocakları tişörtü ile geldi.
- İftara katılan kişinin fotoğrafını Twitter hesabından paylaşan Özgürlükçü
- Hukukçular Derneği Başkanı Av. Fırat Epözdemir, "HDP Fatih ilçe Örgütü'nün
- iftar yemeğinde muhtemelen ne giydiğini bilmeyen yabacı uyruklu misafirimiz
- de vardı" diye yazdı.
- İftara katılan kişinin tişörtünde "Esenler Ülkü Ocakları, Mimar Sinan
- Mahalle Temsilciliği" yandığı görüldü.
- Odatv.com
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags HALKIN DEMOKRASİ PARTİSİ DOSYASI, PKK, HDP]
- =============================================================================
- Konu: İstanbul Tabip Odası'dan sert imam açıklaması: Kabul edilemez!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/63fb32f9e28a3f28
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Aydogan Kekevi" <[email protected]>
- Tarih: Jun 25 11:11PM +0200
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fb391690c10
- http://www.gazetevatan.com/istanbul-tabip-odasi-dan-sert-imam-aciklamasi-kab
- ul-edilemez-960284-yasam/
- İstanbul Tabip Odası'dan sert imam açıklaması: Kabul edilemez!
- 25 Haziran 2016 Cumartesi - 9:08 | Son Güncelleme : 25 06 2016 - 9:10
- İstanbul Tabip Odası (İTO), bugün basına yansıyan "Makatından salatalık
- çıkan imam görevinden alındı" haberine sert tepki gösterdi: "İmamın mesleği
- üzerinden genel ahlak norm kabul edilerek çarpıtılmış haberler yapıldı."
- İTO İnsan Hakları Komisyonu'ndan Dr. Ardıl Bayram Şahin, imamın tıbbi bir
- durumdan dolayı hastaneye başvurduğunu belirterek
- <http://www.gazetevatan.com/arama/?Keyword=sağlık> sağlık Bakanlığı
- tarafından yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği'nde hastanın kişisel
- bilgisinin basına sızdırılmasının suç olduğunu belirtti. Dr. Şahin, medyanın
- da yapılan insan hakkı ihlaline ortak olduğunu vurgularken, soruşturma
- açılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Yaşanan hak ihlalinin özellikle
- kamuda çalışıp farklı cinsel pratiklere sahip olan kişilerin hastaneye
- başvurmasının önüne geçebileceğini de söyleyen Dr. Şahin, "Sağlık hakkına
- ulaşımın engellenmesine zemin hazırlanmaktadır" diye konuştu.
- <http://www.gazetevatan.com/kayserili-imami-aciga-aldiran-inanilmaz-olay-960
- 077-yasam/>
- http://fotocdncube.gazetevatan.com/vatanmediafile/Haber120x73/2016/06/24/kay
- serili-imami-aciga-aldiran-inanilmaz-olay-2243253.Jpeg
- <http://www.gazetevatan.com/kayserili-imami-aciga-aldiran-inanilmaz-olay-960
- 077-yasam/> Kayserili imamı açığa aldıran inanılmaz olay
- Kayseri'nin Hacılar ilçesinde bir camide imam olarak görev yapan 39
- yaşındaki F.M., önceki gün sahurda rahatsızlanınca ambulansla
- <http://www.gazetevatan.com/arama/?Keyword=eğitim> eğitim ve Araştırma
- Hastanesi'ne getirilmiş, iddiaya göre burada yapılan cerrahi müdahale ile
- makatından salatalık parçası çıkarılan imam F.M.,
- <http://www.gazetevatan.com/arama/?Keyword=Kayseri> Kayseri Müftülüğü
- tarafından açığa alınmış ve soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma başlatma
- sebebi basın ile paylaşılmamıştı. Şahin'in yaptığı açıklama şöyle:
- "İmamın makatından salatalık çıktı" haberini okurken dikkat edilmesini
- gereken hususlar var. Hasta mahremiyetini hiçe sayarak bu özel bilgiyi
- basına kim sızdırdı? Bunun suç olduğu Hasta Hakları Yönetmeliği'nin
- 'Bilgilerin Gizli Tutulması' bölümünde açıkça yer alıyor. Bu suçu işleyen
- personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu gerektirir. Şu
- an bu kişisel bilginin kim tarafından paylaşıldığını bilmiyoruz. Kayseri
- Tabip Odası'nın konu ile ilgileneceğini düşünüyorum."
- "GÖREVDEN ALMA KABUL EDİLEMEZ"
- Dr. Şahin, tıbbi bir durumdan dolayı hastaneye başvuran bir kişinin görevden
- alınmasının kabul edilemez olduğunu belirtirken, "Soruşturmanın neden
- başlatıldığını ve imamın neden görevden alındığını bilmiyoruz. Kişinin kendi
- vücudu ile ilgili bir tasarrufu nedeniyle hastaneye başvurmuş olması
- görevden uzaklaştırılmasını gerektirmez. Bununla ilgili şu an herhangi bir
- açıklama yapılmadı" diye konuştu.
- Medyanın da insan haklarını ihlal ettiğini söyleyen Dr. Şahin, "İmamın
- mesleği üzerinden genel ahlakı norm kabul ederek çarpıtılmış
- <http://www.gazetevatan.com/arama/?Keyword=haberler> haberler yapıldığı
- görülüyor. Bu durum mevcut olan insan hakları ihlalini derinleştirmektedir"
- dedi.
- "SAĞLIĞA ULAŞIMIN ÖNÜNE GEÇİLİYOR"
- Dr. Şahin, soruşturma ve görevden uzaklaştırmanın sağlığa ulaşımda
- engellenmeye zemin hazırladığını ifade ederken "Özellikle kamuda çalışan ve
- farklı cinsel pratikleri olan kişilerin cinsel sağlıkları ile ilgili
- herhangi bir durumda hastaneye başvurmalarının önüne geçmekte ve açıkça
- sağlık hakkına ulaşımın engellenmesine zemin hazırlamaktadır" ifadelerini
- kullandı.
- =============================================================================
- Konu: FRANSA DOSYASI /// SAADET ORUÇ : Fransa'da Polis Şiddeti ve 2017 Seçim Kampanyası
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b4f53cbd6211dc25
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:45AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f4f638da868
- SAADET ORUÇ
- Batısıyla, doğusuyla birlikte Afrika'nın 7 ayrı ülkesini ziyaret eden
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın heyetinin bir parçası olarak bu
- seyahatlerde yer almanın tecrübesi önemliydi.
- Avrupa'da Afrikalıların neden en zor koşullarda yaşamaya, çalışmaya razı
- olduklarının fotoğrafını çekmiş oldum bu seyahatler sayesinde.
- Paris'te küçücük bir "Chambre de bon"da neden ona yakın Afrikalı ses etmeden
- kalır, neden parklarda, garlarda sabahlamayı tercih ederler de ilk uçağa
- binip ülkelerine geri dönmezler? Bu soruların yanıtları, o seyahatler
- sırasında, gözlem şansını elde ettiğim alt düzeydeki yaşam kalitesinde
- gizliydi.
- Seyahatlerde her ne kadar bir devlet başkanının en iyi şekilde ağırlanma
- titizliği uygulansa da, sokak araları, davet edildiğiniz bir başkanlık
- sarayının şaşaalı salonlarının arka cepheleri bile çok şey anlatıyordu.
- Türkiye'nin Batı'nın post-modern sömürgecilik huyunun aksine şefkatle
- yaklaştığı Afrika politikasının güncel izleri zihnimde taptaze iken, Afrika
- dönüşü yeniden uçağa bindim ve Paris'e geldim.
- İki seyahat arasındaki birkaç saatte de Zaman Gazetesi'nden Beyza Güdücü ile
- Fransa'daki olayları ve Türkiye'nin Afrika politikasını konuştuk.
- Emirgan'da bolca yağan sağanak bir yağmur fonunda kah Afrika, kah Avrupa,
- farklı coğrafyaların kulaklarını çınlattığımız bir röportaj gerçekleştirdik.
- Röportajda altını çizmeye çalıştığım ancak dün yayınlanan gazetedeki başlığa
- editöryal acelecilikten olsa eksik yansıyan olguyu burada tekrarlayayım.
- Öncelikle Fransa'da 2017 seçimlerinin ülkedeki siyasal yelpazeyi aşırı sağa
- kaydırarak yaklaşmakta olduğunu vurgulayalım.
- Kah başörtüsü karşıtı açıklamalar, kah göçmen karşıtı demeçler önümüze
- çıkıyor. İslam düşmanlığının tırmanışa devam ettiğini ve sosyal devlet
- ilkesi diye övündükleri değerlerin rafa kaldırıldığını görüyoruz.
- Daha önceki seçimlerde aşırı sağ oyların arttığını müşahade eden Fransız
- "establishment"ı oyunu yeni kurallarına göre oynuyor.
- Yeni yasal düzenlemeler de bu çerçevede yapılıyor. Adına sosyalist iktidar
- denen mevcut siyasal yapı, 2017 seçimleri yaklaştıkça aşırı sağa daha da çok
- yaklaşıyor.
- İbrenin bu tarafa kayması ile de sosyal ve siyasal zeminde Fransız
- "establishment"ı, mevcut iktidara, alışıldık sisteme ulusal düzlemde
- operasyonlar düzenliyor.
- Bu yanıt, Beyza Güdücü'nün yönelttiği, "Gezi olayları ile Fransa'daki
- olayların arasındaki fark ya da benzerlik" ile ilgili soruya yönelikti.
- Zira Gezi, Ankara'ya karşı uluslararası bir operasyonken, Fransa'daki
- operasyon ulusal düzlemdeki bir hesaplaşmaya işaret ediyor kanımca.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags FRANSA DOSYASI, SAADET ORUÇ, Fransa, Polis Şiddeti, Seçim Kampanyası]
- =============================================================================
- Konu: EKONOMİ DOSYASI : Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Büyük Britanya
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/729aa02ddd0674aa
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:46AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f4f4f6111de
- Erol İmamoğlu, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
- Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Avrupa'ya sayısız faydaları
- olacaktır. Yaklaşık 13 milyon iş istihdamı sağlayacak olan bu anlaşma her
- iki kıtanında geleceğine yön verebilir.Böyle bir zamanda Britanya'nın
- Avrupa'dan ayrılma referandumuna bu anlaşmanın etkileri olacaktır.Bunun en
- büyük göstergesi ise Obama'nın son ziyaretlerinden birini İngiltere'ye
- yapması ve orada verdiği mesajlardır.
- TTIP Nedir ?
- TTIP ve Avrupa Birliği arasındaki müzakereler 2013 yılında başlamıştı.Daha
- öncede transatlantik ekonomi boyutu bazında birbirine bağlı olan iki taraf
- ekonominin Asya'ya özelliklede Çin'e kayması sebebiyle böyle bir plan
- yapmıştır.Bu iki taraf dünya ekonomisinin %47 'sini kapsamaktadır.TTIP nedir
- sorusuna kısaca cevap vermek istersek HLWG raporunda öne çıkan konuları
- kısaca açıklamak yeterli olacaktır.Taslak anlaşma kapsamı;
- * Gümrük tarifelerinin azaltılması/kaldırılması,
- * Düzenleyici alanlarda yakınlaşmanın sağlanması ve tarife-dışı
- engellerin (TDE) azaltılması/kaldırılması,
- * Hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi
- * Fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin adımlar
- * Yatırımların önündeki engellerin kaldırılması
- * Kamu alımları piyasalarının karşılıklı olarak açılması
- (Kaynak: DTÖ 2012 Tarife Profilleri)
- Gümrük Tariflerinin azaltılması/kaldırılması: AB'nin ve ABD'nin birbirine
- uyguladığı bazı gümrük tarifeleri ortalamanın üstündedir.Bunlar ABD için
- orman ürünleri,gıda ve tekstil.AB için ise gıda,otomotiv ve orman
- ürünleridir.AB ve ABD uyguladığı bazı ürünlerde tarife zirvesi
- kullanmaktadır.Bu ürünlerde karşılıklı tarife indirimine gidilecektir.Ancak
- müzakerlerde tarifelerden ziyade ikame edilmiş tarife dışı engellerin de
- önemli yer tuttuğu görülüyor.
- Düzenleyici Alanlar ve Tarife Dışı Engeller:İç düzenlemelerden ve mevduattan
- kaynaklanan farklılıklar giderilmesi amaçlanmaktadır.İki tarafın birbirine
- uyguladıkları standartlar firmaların pazara girişini zorlaştırmakta ve
- firmaların maliyetini ciddi oranda artırmaktadır.Özellike GDO'lu ürünler.İç
- düzenlemelerde ve mevduatta varılacak bir anlaşma oldukça yüksek bir etki
- yaratacaktır.
- Hizmet Ticareti:İki ülke dünya hizmet ticareti sıralamasında ilk iki sırada
- bulunmaktadır.AB %28 oranla ilk sırada yer alırken ABD ise %18 ile ikinci
- sırada yer almaktadır.İki ülkenin hizmet ticareti serbestisini sağlaması
- oldukça büyük hacimde iş istihtamı sağlayacaktır.
- Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması:TTIP yoluyla her iki tarafın haklarının
- üçüncü bir tarafa karşı korunması hedeflenmektedir.İki tarafın yaklaşımlar
- birbirine büyük oranda uyum göstermektedir.Ancak AB'nin markalar konusunda
- bazı şartları ABD'yi zorlayabilir.
- Yatırımlar:Müzakerelerin en önemli konusu olmaya adaydır.2009 Lizbon'da
- AB'nin yaptığı bir anlaşma ile AB'de ülkelerinin ikili anlaşmaları geçersiz
- sayılmış ve hepsi doğrudan yabancı sermaye yatırımı ortak politikasına
- bağlanmıştır.Avrupa Komisyonu 2010 bir tebliğ yayınlamış aralında ABD'nin de
- olduğu birçok ikili anlaşmanın ( o zamana kadar yapılan) geçerliği olduğunu
- teyit etmiştir.Sonuç olarak yatırımlar konusunda sağlanacak yüksek
- serbestleşme iki ülke açısından büyük bir yarar sağlayacaktır.
- Kamu Alımları:Tarafların kamu ihalelerin de yeriı girişimciyi kayırmasının
- önlenmesi hedeflenmektedir.Bu sebeple ABD'nin de uyguladığı bazı hükümlerin
- ele alınması ( buy american) gerekmektedir.
- Britanya'nın Ayrılma Referandumuna Etkisi
- Şu bir gerçek ki TTIP anlaşması hem Avurpa'ya hem de ABD'ye ekonomik anlamda
- sayısız faydaları olacaktır.Ancak anlaşmanın gerçekleşen sürecinin
- içerisinde Avrupa Birliği'nin girdiği sıkıntıların,özellikle önce
- Britanya'nın kendi içersinde ki ayrılma referandumu ve daha sonra Cameron'ın
- seçim vaadi olan Avrupa Birliğin'den ayrılma referandumu ya da görevinin
- bitmesine aylar kala son ziyaretini İngilitereye yapan Obama.Bunlar TTIP
- anlaşmasının Avrupa'nın geleceği açısından küçük veya büyük bir etkisi
- olacağı kanısındayız.
- Brexit,Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılmasına verilen isim.Köken
- bakımından Britain ve exit sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuş.Elbette ki
- Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılması isteğinin kendi çıkarları
- açısından bir amacı var.Burada birkaç madde sayılabilir ancak konumuzu
- ilgilendiren yönü ile bu çıkarlardan biride TTIP anlaşması.İngiltere veya
- Britanya Avrupa'nın kalanı dışında anlaşmadan daha fazla yararlanmak
- peşinde.Özellikle de coğrafi konumunu kullanarak.Bu şekilde ekonomik
- çıkarlarını korumuş iken kendi güvenlik çıkarlarınıda korumuş
- olucaktır.Çünkü Avrupa ile ABD arasında bir aracı konumuna girmiş olucaktır.
- Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılırsa ne olur? Zaten ekonomik anlamda
- sıkıntılar yaşayan Avrupa'da birlikten ayrılma düşüncesi yaygınlaşmaya
- başladı.Öyle ki bu oran Britanya'da %34'lerde.Oran daha fazla artarsa ve
- referandum sonucu olarak Britanya'nın Avrupa Birliğin'den ayrılma kararı
- çıkarsa bu Avrupa da filizlenen diğer ülkelerde ki ayrılma düşüncesinide
- alevleyebilir.Bir domino etkisi yapma ihtimali yoktur.Ancak Avrupa
- Birliği'nden ayrılma taraftarlarını cesaretlendireceği kesindir.
- Öte yandan Barack Obama'nın görev süresinin dolmasına yakın bir zaman
- kalması anlaşmaya ivme kazandırabilir.ABD'nin başkan geleneğinde olduğu gibi
- Obama'da kendisinden sonra gelicek başkana iyi şeyler bırakmak istiyor.Her
- iki tarafında özel sektörü anlaşmanın daha fazla uzamasının taraftarı
- değil.Nitekim Amerikan Sanayiciler Odası ve Alman Sanayiciler Odası'nın
- yayınladığı ortak bildiride anlaşmanın daha fazla uzamaması tavsiyesinde
- bulunuyorlar.
- İşte bu nokta da ABD başkanı Barack Obama son ziyaretlerinden birini
- İngiltere'ye yaptı.Aslında TTIP projesinin en büyük destekçisi olan
- Obama'nın bu ziyareti öylesine bir ziyaret olarak algılanamaz.Kendisinin de
- dediği gibi tek maksatı majestelerinin doğum gününü kutlamak
- olamazdı.Obama'nın aslında AB ve İngilitere'ye verdiği mesaj yeteri kadar
- netti.İngiliz halkına ve hükümetine AB'den ayrılmayın mesajını
- veriyordu.Çünkü Obama'nın kafasındaki plan bir bütün olan AB üzerine
- kuruluydu.Parça parça olmuş ya da İngiltere'siz bir Avrupa üzerine
- değildi.Bu yüzden hem Avrupa'ya hemde İngiltere'ye mesajı ayrılmayın olmuştu
- ki bunun etkileri eğer referandum yapılırsa etkisi büyük olacaktır.
- Sonuç olarak TTIP anlaşması ekonomik olduğu kadar şuan Avurpa da yaşanan
- siyasi krizlere veya olaylarada etkisi bulunmaktadır.Elbette ki ABD'nin
- Avrupa'nın bölünmesini istememesinin tek sebebi TTIP anlaşması
- değildir.Hatta sayılabilecek sebeplerin bile arasında en önemsizler ile bile
- anılabilir.Ancak bu anlaşmanın etkisini yok saymamız anlamına gelmez.Çünkü
- hem Avrupa'nın hem de ABD'nin bu anlaşma üzerinde büyük ekonomik hayalleri
- bulunmaktadır.ABD anlaşma ile Avrupa'da ki etki alanını
- artırabileceği,Asya'ya kayan ekonominin ve her iki tarafın ülkesine giren
- Çin malının engellemenin yada tarafları eşitlemenin tek yolu bu gibi
- gözüküyor.O yüzden TTIP Avrupa'nın bölünmesin ya da İngiltere'nin Avrupa'dan
- ayrılmasına en büyük engellerden biridir.
- Kaynakça
- Akman.S,'Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı:Ortaya Çıkan
- Etkenler,Kapsamı,Etkileri ve Güçlükleri
- 'TTIP Sulandırılmasın',erişim tarihi 01.06.2016,erişim adresi
- http://www.dw.com/tr/ttip-suland%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1n/a-19213659
- 'İngiltere AB'den neden ayrılmak istiyor?',S.Kınacıoğlu haberi,erişim tarihi
- 02.06.2016,erişim adresi
- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/01/130123_eu_uk_analysis.shtml
- Obama'dan İngiltere halkına :'AB'den Ayrılmayın',erişim tarihi 29 Mayıs
- 2016,erişim adresi
- http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/04/160422_obama_daily_telegraph
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags EKONOMİ DOSYASI, Transatlantik, Ticaret, Yatırım Ortaklığı, TTIP,
- Büyük Britanya]
- =============================================================================
- Konu: "Türk futbolu nereye gidiyor? "
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/766f4798972bd99e
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "İTÜ Vakfı Kurumsal İletişim Merkezi" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 09:38AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f3b85bf0982
- "
- Türkiye’de futbolda şike niye var?
- Neden Türkiye’de futbol değil de transfer parası konuşuluyor?
- İngiltere holiganlığı nasıl bitirdi?
- Türkiye’de tribünlerde küfür ne zaman biter? Evet, bu tür soruların cevaplarını almak için , İstanbul Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi
- Metin Tükenmez; ile sıra dışı bir röportaj yaptık. Benim de pek uzmanlık alanım olmadığı bir alanda konuştuk. İlk defa bu alanda röportaj yapıyorum. Konu tabii ki “ futbol” ve “ Türkiye’de futbolun genel bir görünümü”. Sayın Hocama teşekkür ediyorum, belli başlı konulara büyüteç tuttu ve altı çizili noktaları sizler için dile getirdi.
- RÖPORTAJIN AYRINTILARI İÇİN ...http://www.sarrafoglu.com/turk-futbolu-nereye-gidiyor/
- =============================================================================
- Konu: 2016 Bundestag “Soykırım” Kararı Üzerine
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9ef75696e9b7a5d4
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: TurkishForum News Server <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 10:00AM -0700
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f3139219e0f
- Sayın Dünya Türkleri Birliği mensupları,
- Son Alman Federal Meclisi'nin “soykırım” kararından sonra hepimize
- geçmiş olsun…
- Sizleri bilmem ama ben 2 Haziran 2016 Bundestag soykırım kararına
- şaşmadım. Ermeni tasarısı Alman Meclisi'ne 2015 Mart ayında
- getirilmişti, Nisan 2015'de Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU)
- tasarıyı onayladı; ancak tasarı tüm Meclis oyuna sunulmamıştı.
- Tasarının tüm Meclis'ce onaylanması herhalde küçük bir olasılık
- olarak görülmüştü.
- O zamandan bu zamana ne değişti ki, tasarı Meclis'te nerdeyse oy
- birliği ile kabul edildi? Oylamada bir red, bir çekimser oy yer aldı.
- Dikkate değer ki, 2015 Nisan'ından bu yana 2 önemli gelişme bizlerin
- lehine oluştu: AİHM Büyük Daire kararı (15 Ekim 2015) ve Fransız
- Anayasa Konseyi kararı (8 Ocak 2016). Ayrıca Almanya'da ABD'deki gibi
- güçlü bir Ermeni lobisi yok, ve ağırlıklı (3 milyon kadar) Türk
- toplumu var. Bu gerçeklere rağmen Alman Meclis'i şimdi damdan
- düşercesine, Ermeni tarafından hatırı sayılır bir baskı gelmeden,
- hem de malüm Nisan ayı geçtikten sonra, açıkça “soykırım” dedi!
- Bu makus olayın nedenini Almanlara yüklemeden önce bizlerde aranması
- gerektiğine inanıyorum. Şöyle ki:
- 1. Türkiye'de gündeme gelen son bir yıldaki olumsuz gelişmeler (RTE'nin
- açtığı ‘hakaret' davaları ve akademisyenleri hedefleyen tehdidvari
- girişimler dahil), Türkiye'nin uluslararası itibarını düşürdü. Bu
- durum en açık bir şekilde Almanya'da kendini gösterdi. Alman
- Meclisi'ndeki ezici sayıdaki “evet” oyları, Türkiye karşıtı bir
- öfke ve “hınç” hissi olduğu kanaatını veriyor, tarihi olaylar
- bahane edilerek Türkiye politik anlamda “cezalandırılıyor.”
- 2. Türkiye bu oylamaya genellikle tepkisiz kaldı. Avuç kadar yurtsever,
- iki baro, ve bir grup eski CHP vekilleri dışında tasarının
- onaylanmasını engelleyici girişimler çok yetersiz kaldı.
- Cumhurbaşkanı ve Başbakan oylamadan ancak 2 gün önce Merkel'e
- itirazlarını ve “kuşkularını” telefonla bildirdiler (Oylama
- esnasında RTE Kenya'da idi). Doğu Perinçek dışında muhalefet parti
- başkanları, kimi STK'lar ve iş dünyası sessiz kaldı; Ulusal Kanal,
- Halk TV ve Kanal B dışında medya (Cumhuriyet gazetesi dahil!) konuyu
- haber konusu bile yapmadı. TBMM Başkanı da sessiz kaldığı gibi bir
- parlamanter grubu Almanya'ya gönderme ihtiyacını duymadı. Kısacası
- hükümet başka bir acendaya (“Başkanlık”) odaklandığı gibi,
- muhalefet umursamadı bile. Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu, tasarının
- geçmesinde büyük katkısı olan Alman parlamenteri Türk-asıllı Cem
- Özdemir'in yakın dostu!
- Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra şimdi Meclis'den ve partilerden
- (HDP hariç) protesta mesajları geliyor, daha önce ağızlarını
- açmayan yandaş TV kanalları ve gazeteler yaygara koparıyorlar. Yok
- Alman Meclisi'nin aldığı kararın tarihi ve hukuki geçerliliği yok
- imiş… Yok Türkiye-Almanya ilişkileri bozulacakmış … Yok Türkiye
- bunu unutmazmış … Berlin Büyükelçisi hemen geri çekilmiş, vb.
- Sormak gerekir: Daha önce akıllarınız neredeydi? Ellerini vicdanlarına
- koyup kendilerini sorgulasınlar: Oylamadan önce niçin uyarılarda
- bulunmadınız, kararın geçmesini engellemeye çalışmadınız, halkı
- bu noktada bilgilendirmediniz?
- Şimdi ne yapılabilir?
- Almanya'ya karşı gerçek anlamda bir yaptırım olmadığı süre bu tür
- itirazlar ve laflar birşey ifade etmez. En etkin yaptırım, Alman
- mallarına boykot getirmek ve ticari ilişkileri kesmek ya da kısıtlamak
- ile olur. Geçmişe bakılırsa, Almanya'ya karşı anlamlı bir yaptırım
- olacağı çok şüpheli.
- Ve Türk tarafı Ermeni iddiaları ve yalanları karşısında - hele son
- AİHM kararından sonra - salt “savunmakla” yetinmeyip artık yargı
- bağlamında girişimlerde ve atakta bulunmalıdır. Beraberinde atak
- olmadığı süre salt savunma başarı getirmez. Başarıya ulaşılacaksa
- soykırım mücadelesinde salt savunma yönteminin dönemi geçti. Türk
- tarafı bundan böyle yargıda daha proaktif, daha atılgan olmalı.
- BM 1948 Soykırım Anlaşması çerçevesinde “soykırım” olgusu
- siyasi bir kavram olmayıp, herşeyden önce hukuksal bir olgudur.
- Parlamentolar dahil hiçbir birey veya kuruluş siyasi ya da politik
- anlamda “soykırım” kararı veremez. Böyle bir karar sadece ve sadece
- yetkili (dahili veya uluslararası) bir mahkeme tarafından verilebilir.
- “Ermeni soykırımı” şeklinde ortada bir yargı kararı yok. Bu
- gerçek Bundestag'ın yüzüne bir tokat gibi vurulmalıdır.
- Bundestag kararı ile ilgili yapılacak en önemli yargı girişimi, bu
- kararı Alman Anayasa Mahkemesi veya AİHM'e götürerek kararın iptalini
- istemektir. Zira Bundestag kararı BM 1948 Soykırım Anlaşması'nı
- görmezden geldiği gibi hem Alman Anayasa'sına, hem AİHM
- İsviçre-Perinçek kararlarına aykırıdır. Başka bir seçenek,
- Lahey'deki Uluslararası Yargı Divanı. Hukukçular bu seçenekleri
- değerlendirsin.
- Ve biraz da ufkumuzu genişletirsek, Türkiye niçin bu kararı Birleşmiş
- Milletler'e veya NATO'ya götürüp Almanya hakkında resmi bir şikayette
- bulunmasın? BM 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmiş değil. O
- takdirde Almanya nasıl Türkiye'yi soykırımla suçlayabilir? Ve Türkler
- 1.5 milyon Ermeniyi kesip kıyacak kadar gaddarsa, Türkiye'nin NATO'da ne
- işi var? Bakalım BM'in ve NATO'nun cavapları ne olur?
- Ve bir noktaya daha dikkat çekelim. Diğer “Ermeni soykırımı”
- kararlarında olduğu gibi, Bundestag kararında “soykırım” tanınır
- ve Ermeni kayıpları esefle anılır iken, o dönemde Ermeni çetelerince
- mezalime uğrayan yarım milyondan fazla Müslüman halkına tek bir atıf
- yapılmamıştır. Böyle bir ayrımcılık duyarsızlığın ötesinde
- ırkçılıkdır, ve bu gerçek de Bundestag'ın yüzüne bir tokat gibi
- vurulmalıdır.
- Bundestag utanmadan, ve hiçbir kanıt olmadan, Ermenilerin yanı sıra
- diğer Hıristiyan azınlıkları da kasıtlı kıyıma dahil etti. Geçen
- yıl Papa'nın yaptığı gibi. Sanki Türklere karşı “post-modern,”
- duygusal bir Harçlı Seferi var …
- Parantez arası
- Bir ekleme yaparsak, acı bir gerçektir ki, RTE'nin 23 Nisan 2014'de (2
- Ermeni lehçesi dahil 7 lisanda) ilan ettiği tek taraflı taziye mesajı,
- “soykırımın” kabulü için Bundestag tasarısında bir
- “gerekçe” olarak kullanıldı. Tıpkı ABD'deki Ermeni
- diyasporasının bu taziyeyi bu yönde bir destek olarak kullandığı
- gibi. Aynı tek taraflı taziye mesajı geçen yıl zamanın Başbakanı
- Davutoğlu tarafından da yayınlandı. Davutoğlu'nun Ermeni
- diyasporasına yaklaşma girişimleri hatırlardadır.
- Sonuç ne oldu? Diyaspora daha da azgınlaştı. Papa bile geçen sene
- “soykırım” dedi. ABD'deki Yahudi lobisini de kaybettik!
- Bu siyasetin bir parçası - ve dış baskıların etkisiyle de - Yusuf
- Halaçoğlu 2008 yılında TTK Başkanlığı görevinden alındı. O
- mevkiye getirildiği 1993 yılından itibaren TTK Başkanı olarak Ermeni
- tarafını oldukça “tedirgin etmişti.” Ardından hiçbir önkoşul
- getirilmeden Ermenistan ile 2009 protokollerı imzalandı. 1990
- Bağımsızlık Bildirgesi'nde 1915 olaylarını soykırım olarak
- niteleyen ve Türkiye'nin doğu illerini ‘Batı Ermenistan” olarak
- tanımlayan bir komşuyla “diplomatik açılım” yapıldı.
- Büyük bir sürpriz ve oldu-bitti ile karşılaşan Azeri dostlarımız
- sitem etmeselerdi protokoller herhalde hala yürürlükte olurdu.
- Ve yine acı bir gerçektir ki, Genel Kurmay Başkanlığı'nın internet
- sitesinde Ermenilerin 1900 başlarında yaptığı mezalimi sergileyen
- arşiv malzemesi 2 yıl kadar önce - hükümetin girişimiyle olacak - o
- siteden kaldırıldı! Sitede 1915 olaylarının Ermenileri yok etmeye
- yönelik bir kasıt taşımadığı belgeleniyor, silahlı Ermeni
- çetelerin Müslümanlara yaptığı vahşet fotoğraflarla dile
- getiriliyor, 520 bin Müslüman halkının hangi köy ve mekanda
- öldürüldüklerinin dökümü yapılıyordu. Bu bilgiler hangi nedenle
- siteden kaldırıldı?
- 4 Haziran 2016
- Dr. Ferruh Demirmen
- http://www.turkishnews.com/content/2016/06/04/2016-bundestag-soykirim-karari-uzerine/
- You receive this email because you are subscribed to one of our
- newsletters. If you wish to change your subscriptions or unsubscribe please
- click "update" link.
- Bu Bulten Turkish Forum bultenlerine abone oldugunuz icin gonderilmektedir.
- Bilgilerinizi guncellemek, aboneliklerinizi iptal etmek veya degistirmek,
- farkli bir bulten secmek isterseniz lutfen "Guncelle" baglantisina
- tiklayiniz.
- http://www.turkishnews.com/lists/?p=preferences&uid=2239c18232f016166f0a8651ce89f6de
- -- powered by phpList, www.phplist.com --
- =============================================================================
- Konu: "Çok Kızıyorum"Diyor Çok Değerli Büyüğümüz MUAZZEZ İ.ÇIĞ!Haksız mı?
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/2012f7f8264fd5e9
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Sili Ozerdim <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 04:54PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f311eab23bb
- Tarih: 28 Haziran 2016 15:51
- Konu: "Çok Kızıyorum"Diyor Çok Değerli Büyüğümüz MUAZZEZ İ.ÇIĞ!Haksız mı?
- Lale Gürman
-
- ---------- Forwarded message ----------
- From: muazzez ilmiye Cig <muazzezcig@ <[email protected]>
- Date: 2016-06-28 15:30 GMT+03:00
- T
- aksim Meydanı
- *içimizi yakan olaylar*
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Büyük bir
- topluluk önünde alkışlarla karşılanan bir konuşma yapıyordu. Konuşmanın
- konusu gençlerin yaralanmasına ve ölümüne neden olan Gezi olayları
- dolayısıyla bırakılmış çok tarihi!! bir binanın yapılması, bir cami inşası
- ve yıllarca kapalı kalan opera binasının yerine yeni bir Opera binasının
- dikilmesi ve Taksim meydanında büyük bir düzenleme. Kulağa gelen güzel
- sözler!! o yüzden dinleyiciler önünü arkasını düşünmeden bol bol
- alkışladılar. Ancak Tayyip Bey kısa bir süre önce ekonomimizin fenaya
- gittiğini açıklıyordu. Diğer taraftan “açılım,analar ağlamasın” lafları ile
- terör yuvası ve cephaneliğine dönen Güney Doğu şehirlerimizin, yüzlerce
- şehit vererek, analar ağlayarak henüz bir kısmının kurtarılması sonucu
- harabeye dönmüş bu yerlerin imarı hakkında ne bir plan ne de bir bütçeden
- söz ediliyor. Ne olacak buraları? O evleri harabeye dönen, bin bir güçlükle
- elde ettikleri eşyaları yok olan bu insanlarımızı bu hale getiren
- hükümetimiz, onların derdine çare bulacağı yerde, yeni yapılacak Taksim
- meydanı ile şu mübarek ramazanda oruçlu, oruçsuz kimselere gösteriş olsun
- diye yapılan iftar sofraları.. O sofralarda , devletin açtığı bu büyük
- yarayı ve yediklerinin parasının nereden geldiğini düşünmeden içine
- sindirenlere şaşıyor ve çok kızıyorum. Bu düşüncesizliğin, bu bol kesenin
- sonu hiç de iyi olmayacak. O zavallı insanların, o şehit ailelerinin AHI,
- duygusuzları er geç fena çarpacaktır. Ne demiş atalarumız: Alma mazlumun
- âhını, çıkar âheste âheste…
- Muazzez İlmiye Çığ
- 22.6.2016
- -
- --
- *“Yüreği yılmadan düşen, dizleri üstünde de savaşmayı sürdürür.”*
- *Seneca*
- --
- *TC Sili*
- [image:
- http://sphotos-a.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/215290_10200934840280643_385814596_n.jpg]E-Posta
- ile gönderdiğim tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve
- sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
- *MADDE 25:* "*Düşünce ve Kanaat Hürriyeti*";
- *MADDE 26:* "*Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti*"
- kapsamında tarafımdan yapılmıştır.
- Demokratik düşünce ve kanaatlerimin engellenmesi ve/veya şiddet/baskı
- altına alınması, bu nedenle
- "*hakkımda olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi*",
- TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her
- türlü yasal haklarım saklı kalmak üzere, peşinen reddederim.
- * ek* — Tüm ekleri indir
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
- (sıkıştırma
- hedefi:
- Türkçe
- [image: Dosya adı kodlama menüsü]
- ) Tüm resimleri görüntüle
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
- [image: ata ve bayrak.jpeg]
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>
- *ata
- ve bayrak.jpeg*
- 31
- .
- YURTTA SULH CİHANDA SULH
- PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
- K. ATATURK
- =============================================================================
- Konu: AVRUPA DOSYASI : Avrupa'nın İki Yüzü
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/240bec4e64308d6f
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 08:57PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f23beea1093
- Avrupalı liderler topu yine taca atarak sorumluluktan kaçmak suretiyle aşırı
- sağcı argümanları sahiplendiler ve böylelikle Avrupa kalesini çevreleyen
- surları tam da aşırı sağcı, İslamofobik çevrelerin çağrılarına uygun bir
- şekilde daha da güçlendirmiş oldular.
- Başta İngiltere olmak üzere Avrupa'dan geçtiğimiz yıl yaklaşık yirmi milyon
- kişi ülkemizi ziyaret etti. Bu rakamlar güvenlik endişesi, ekonomik krizler
- gibi istisnai durumlar haricinde sürekli artmaktadır. O halde sormak
- gerekmez mi her yıl ülkemizi ziyaret eden milyonlarca İngiliz, Alman,
- Fransız ve diğer Avrupalılar sevmedikleri insanların ülkesine neden gelir?
- Elbette her gelenin bu ülke insanına karşı nefret duyguları taşıdığı
- söylenemez fakat eğer her yıl ülkemizdeki misafirperverliği yaşayan bu kadar
- insan hiç dikkate alınmıyorlarsa ya bu insanların ülkelerindeki günlük
- siyasi dili etkileyecek bir ağırlıkları yok denecek kadar azdır ya da aşırı
- sağ ile merkez güçler el ele vermişler bu zehirli siyasal iklimi ülkenin
- "gerçek normali" haline getirmiştir. İkincisinin halihazırda Avrupa'nın yeni
- gerçeği haline gelmesi de zaten birinci grubu oluşturan mutedil insanların
- toplumsal hayatta iyice marjinalleştirilmesi ile el ele giden bir süreçtir.
- Daha önceleri Almanya ve Avusturya'dan alışık olduğumuz Türkiye üzerinden
- içerdeki siyasal hesapların kapatılması uygulamasına en son İngiltere de
- dahil oldu. Brexit olarak adlandırılan ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde
- (AB) kalıp kalmayacağının oylanacağı referandumun ana konularından biri de
- Türkiye ve AB-Türkiye ilişkileri oldu. Konuyu ilk olarak Brexit'i yani
- İngiltere'nin AB'den ayrılmasını savunanların gündeme getirmesiyle bir anda
- tartışmanın gündemi, İngiltere'nin AB'deki konumu olmaktan çıkmış ve
- referandum adeta Türkiye AB'ye girsin mi girmesin mi oylamasına dönüştü. Bu
- noktada konuyu gündeme getiren aşırı sağcı UKIP partisi ile dünyanın belki
- de en kozmopolit şehri olan Londra'nın eski Belediye Başkanı Boris Johnson
- ve Adalet Bakanı Michael Gove'un tutumunu Avrupa'nın diğer ülkelerinde de
- görmeye alıştığımız standart tavır olarak değerlendirmek mümkünse de
- Başbakan David Cameron'ın Brexit yandaşlarına cevap olmak üzere kullandığı
- "Türkiye bugünkü ilerleme hızıyla 3000 yılı civarında AB'ye üye olur"
- argümanı meselenin bu kadar basit olmadığını ortaya koymaktadır.
- Cameron'ın taktiksel olarak seçmenlerin AB'de kalmaları yönünde oy
- kullanmalarını amaçlamakta olduğu düşünülmekte ise de bu ifadeler, Avrupa
- çapında giderek artan Türkiye düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığının genel
- kabul olduğunu gösteriyor. Özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere gibi
- AB'nin önde gelen ülkelerinde gözlemlendiği gibi Türkiye'nin ve
- Müslümanların ötekileştirilmesi artık merkez partilere kadar ulaşmış
- durumda. Daha doğru bir ifade ile, söylenmesi gereken Avrupa'daki merkez
- güçlerin giderek aşırı sağa kaydıkları gerçeğidir. Bu durumu Avrupa'nın
- mülteci krizinde de müşahede etme imkanı bulduk. Avrupalı liderler uzun
- zaman boyunca mültecileri ne yapacaklarını bilemediler. İşin üstesinden
- gelmek bir yana "Avrupa Birliği" ifadesindeki "Birlik" kısmının pratikte
- olmadığının yeni bir tescili anlamına da gelen gerçekle yüzleşmelerine ramak
- kalmıştı ki Türkiye'yi keşfettiler. Uzun yıllar ilişkileri adeta dondurmuş
- olmalarına ve yakın gelecekte de herhangi bir ilerleme öngörmemiş olmalarına
- rağmen Türkiye'ye el açarak sorunu çözmesi için adeta yalvardılar. Bu
- minvalde yapılan sayısız görüşmeler sonunda, ana hatlarıyla Türkiye'nin
- AB'ye üyelik perspektifini yeniden canlandırmak ve mülteciler için harcanmak
- üzere altı milyar avro ekonomik destek sözü verdiler. Son tahlilde Avrupalı
- liderler topu yine taca atarak sorumluluktan kaçmak suretiyle aşırı sağcı
- argümanları sahiplendiler ve böylelikle Avrupa kalesini çevreleyen surları
- tam da aşırı sağcı, İslamofobik çevrelerin çağrılarına uygun bir şekilde
- daha da güçlendirmiş oldular. Tüm bunları da göz göre göre ulusal, AB ve
- uluslararası tüm sözleşme ve hukuksal düzenlemelerin hilafına
- gerçekleştirdiler. İngiliz sömürgeciliğini çok yakından tanıyan Mahatma
- Gandhi, kendisine "Batı medeniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz?" şeklinde bir
- soru yöneltildiğinde onun, "Batı medeniyeti mi? Çok iyi bir fikir!" cevabını
- verdiği söylenir. Asıl soru ise bir fikir olmaktan öteye geçemeyen bir
- AB'nin Türkiye ve Müslümanları "öteki" olarak araçsallaştırarak kendisini
- kuvveden fiile geçirme amaçlı her türlü manevrasına karşı koymak isteyip
- istemediğimizdir.
- [Sabah Perspektif, 25 Haziran 2016]
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags AVRUPA DOSYASI, Avrupa]
- =============================================================================
- Konu: GÖÇMEN DOSYASI : Soysal Davası ve Avrupa Birliğinde Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşım Hakkı
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/4155849736d5aec5
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 10:27PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f240a706095
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags GÖÇMEN DOSYASI, Soysal Davası, Avrupa Birliği, Türk Vatandaşları,
- Serbest Dolaşım Hakkı]
- =============================================================================
- Konu: FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : Haydar Meriç cinayetinde 9 tutuklama
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a3800a138835fc5
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 11:00PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f23a2b435f4
- Gazeteci Haydar Meriç'in, Fetullah Gülen aleyhinde kitap yazacağının
- anlaşılması üzerine düzmece bir raporla sol terör örgütü mensubu olarak
- dinlemeye alındığı, bu süreçte kaçırılarak öldürüldüğü ve olayla ilgili
- delillerin karartıldığı iddiasına ilişkin FETÖ/PDY'ye yönelik düzenlenen
- operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 9'u tutuklandı.
- Gazeteci Haydar Meriç
- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından
- yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul merkezli 22 ilde FETÖ/PDY'ye
- yönelik operasyonda gözaltına alınarak, adli kontrol ve tutuklamaya yönelik
- taleplerle mahkemeye sevk edilen 15 şüphelinin hakimlik işlemleri sona erdi.
- Gazeteci Meriç olayının yanı sıra, Kırklareli Emniyet Müdürlüğünde görev
- yaptıkları sırada üst düzey bürokrat, siyasetçi ve STK temsilcilerini
- ''düzmece'' raporlarla usulsüz dinledikleri öne sürülen şüphelilerden 9'u
- tutuklandı.
- Nöbetçi İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, şüpheliler Nurullah Yücel, Nurullah
- Altunsoy, Hüseyin Şengül, Murat Demiralp, Mustafa Ünal Yılmaz ve Salih
- Döğenci'nin serbest bırakılmasına, Yücel, Altunsoy, Şengül ve Demiralp
- haklarında ayrıca yurt dışına çıkış yasağı konulmasına karar verdi.
- Karar
- Hakimlik kararında, maktul Haydar Meriç'in kaybolması ve öldürülmesiyle
- ilgili olarak yapılan soruşturma esnasında Meriç'in, Fetullah Gülen'in özel
- hayatına ilişkin sansasyonel bir açıklama yapacağının duyulması üzerine
- şüpheli İbrahim Güneş, İzzet Otyakmaz, İbrahim Şimşek tarafından yapılan
- istihbari çalışma ve oluşturulan rapor ile gerçeğe aykırı olarak DHKP-C
- silahlı terör örgütü üyeliği faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle
- dinlenmesine başlanıldığı belirtildi.
- Şüpheli Şimşek'in konuyu Ankara İstihbarat Daire Başkanlığına ve İstihbarat
- Şube Müdürlüğüne bildirmesi üzerine maktulün iş yerine böcek koymak,
- bilgisayarında incelemeler yapmak üzere Ankara İstihbarat Daire
- Başkanlığında şüpheli Mehmet Demirbilek ve Abdül Köksal ile hali hazırda
- firari olan Enes Çiğci ve Serkan Keskinkılıç ile Kırklareli'ne geçtiği ifade
- edilen kararda, şüphelilerden Emrah Uslu, Kahraman Küllücek ve Adem
- Akpınar'ın İstanbul'dan Kırklareli'ne giderek maktulün iş yerinde arama
- yaptıkları, bilgisayarından imaj aldıkları, iş yerine böcek koydukları
- aktarıldı.
- Şüphelilerin, bu çalışmalar sırasında maktulü fiziki ve teknik olarak takip
- ettikleri, telefonlarına baz vermeyecek konuma getirdikleri, kendilerini
- meslektaşlarından bile gizleme ihtiyacı hissettikleri, bu doğrultuda görüntü
- vermeme adına çevredeki kamera kablolarını kestikleri, genel arama kılıfı
- altında Meriç'in el çantasının dahi arandığı, bu olaylardan yaklaşık 10 gün
- sonra Meriç'in kaybolduğu belirtilen hakimlik kararında, maktulün eşinin
- başvurması neticesinde yaptığı son iki telefon görüşmesini eşine söylemediği
- ve bu iki görüşmenin bilahare Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından açığa
- çıktığı ifade edildi.
- Bu görüşmelerin kuvvetle muhtemel fiili bizzat ika edenlere ait olduğu,
- cesedin açığa çıkmasından sonra şüpheli Salih Döğenci'nin konuyu İstihbarat
- Daire Başkanlığına bizzat aktaracağının anlaşılması üzerine şüpheli Bekir
- Mert'in firari şüpheli Salih Keskinkılıç ile psikolojik baskı ve tehditle
- daire başkanlığına gitmesine engel oldukları belirtildi.
- Kırklareli gibi küçük bir ilde kendi çapında yerel gazetecilik yapan maktul
- Haydar Meriç'in, FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen hakkındaki iddialarının bu
- denli önemsenip, İstanbul-Ankara ve Kırklarerli istihbaratında hummalı bir
- çalışmaya girişilmiş olmasının şüphelilerin örgütsel amaçla hareket ettiğine
- yönelik kuvvetli suç şüphesi oluşmasına neden olduğu bildirilen kararda, bir
- kısım delillerin de henüz toplanamadığı da nazara alan hakimliğin şüpheliler
- İzzet Otyakmaz, İbrahim Güneş, Mehmet Demirbilek, Emrah Uslu, Adem Akpınar,
- Kahraman Küllücek ve Abdül Köksal'ın ''silahlı terör örgütüne üye olmak'',
- ''resmi belgede sahtecilik'', suçlarından, şüphelilerden İbrahim Şimşek'in
- ''resmi belgede sahtecilik'', ''silahlı terör örgütü kurmak-yönetmek'',
- ''tasarlayarak bir suçu gizlemek, başka bir suçun delillerinin gizlemek ya
- da yakalanmamak için öldürme'' suçlarından, şüpheli Bekir Mert'in ise
- ''cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'' ve
- ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçlarından ayrı ayrı tutuklanmalarına
- karar verdiği kaydedildi.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category terör]
- [tags FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI, Haydar Meriç, cinayet, tutuklama]
- =============================================================================
- Konu: AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI : İngiltere Çıkarken AB'de Kalmak
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/78b60bd77a80a20d
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 09:15PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f238932c5fb
- Kuzey İrlanda'da İngiltere yanlıları hala daha güçlü. Bu sebepten birleşme
- çabaları sonuçsuz kalabilir. Fakat İskoçya'nın bağımsızlığı diğerine göre
- daha çok konuşulacağa benziyor.
- Beklenilenin aksine İngiltere'de oylanan Brexit'ten "AB'den ayrılma" oyu
- çıktı. İngiliz anket şirketleri yine yanılmış oldu. Gerçi sonuçlar
- açıklanana kadar, hatta Perşembe gecesine kadar herkes, ucu ucuna da olsa
- AB'de kalma kararı çıkacağını düşünüyordu. Fakat, AB genelinde uzun bir
- süredir yaygın olan trendin hiç de küçümsenmemesi gerektiğini bir kez daha
- ve çok güçlü bir şekilde gösterdi.
- Kuzey İrlanda ve İskoçya'da "kalalım" diyenler İngiltere ve Galler'deki
- "ayrılalım" diyenlere galebe çalamazken, çıkan aritmetik sadece Birleşik
- Krallığın AB meselesinde çok da birleşik olmadığını göstermedi. Aynı zamanda
- birbirine yakın (İngiltere: %53.2-%46.8, Galler: %51.7-%48.3) oy oranları,
- Britanya'nın parçası olan ülke halkları arasında AB konusundaki
- kutuplaşmanın da oldukça derin olduğunu ortaya koydu. Böyle bir denge varken
- Britanya için AB'den ayrılmak bir dert, AB'de kalmak ayrı bir dert. Ucu
- ucuna "kalalım" kararı çıksaydı bile, AB'deki mevcut trendi de göz önüne
- alırsak Brexitçiler davalarından kolay kolay vazgeçmeyecekti.
- AB'den ayrılma kararının Britanya'yı ne kadar birlikte tutacağını göreceğiz.
- Zira kararın hemen ardından İskoçya Birinci Bakanı Nicola Sturgeon,
- İskoçya'da bağımsızlık için yeni bir referandum yapılması gerektiğini
- söyledi. Kuzey İrlanda'da ise İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme yanlısı Sinn
- Fein'den Kuzey İrlanda Birinci Bakan Yadımcısı Martin McGuiness, Brexit
- sonrası İrlanda'nın birleşmesi için bir oylama yapmak gerektiğini iddia
- etti.
- İrlanda'nın birleşme hadisesi biraz karışık, Kuzey İrlanda'da İngiltere
- yanlıları hala daha güçlü. Bu sebepten birleşme çabaları sonuçsuz kalabilir.
- Fakat İskoçya'nın bağımsızlığı diğerine göre daha çok konuşulacağa benziyor.
- Zira 2014'teki bağımsızlık referandumunda yaklaşık %10 farkla Britanya'da
- kalma kararı çıkmıştı. AB üyeliği meselesi, Britanya'da kalma
- taraftarlarının en büyük kozlarından bir tanesiydi. Şimdi ise farklı bir
- zeminde bağımsızlık oylaması tekrar gündeme gelecek.
- Britanya'nın bütünlüğü bir tarafa asıl konumuz AB'nin ne kadar bütün olarak
- kalabileceğidir. Brexit kararının net bir şekilde ortaya koyduğu, AB'nin
- kurumsal olarak olmasa da bir düşünce olarak çöktüğüdür. AB'nin bayrağı hala
- dalgalanıyor fakat bayraktaki yıldızların simgelediği Avrupa halkları
- arasındaki "birlik, dayanışma ve uyum" buharlaşmış durumda. AB'nin
- değerlerinden "plüralizm, ayrımcılık karşıtlığı, tolerans, adalet, dayanışma
- vs." çoktan "ayrımcılığa, yabancı karşıtlığına, ırkçılığa, ön yargılara,
- gemisini kurtaran kaptan anlayışına ve adaletsizliğe" yenik düşmüştü.
- Aşırı sağ ve ırkçı partiler AB'nin kilit ülkelerinde bile yükselişte. Brexit
- kararı sonrası Fransa'dan Le Pen, Hollanda'dan Wilders AB karşıtı
- açıklamalar yaparken, İngiltere'de ise AB'nin kağıt üzerindeki değerlerini
- ayaklar altına alan kampanyasıyla Boris Johnson'un ismi başbakanlık için
- geçmeye başladı. ABD'de ise Trump dört köşe.
- En son Avrupa "ötekini" kendi sorunlarının kaynağı olarak gördüğünde
- dünyanın başına gelenleri hatırlıyorsunuzdur. Brexit'i ve AB'nin diğer
- ülkelerindeki aşırı sağın yükselişini endişe verici yapan da tam olarak bu.
- Özellikle Türkiye'nin önceliği, Brexit'in gerçekleşip gerçekleşmemesi,
- İskoçya'nın bağımsızlığı, AB'nin çatırdaması değil. Önceliğimiz AB'de artan
- tahammülsüzlüğün ve ırkçılık seviyesindeki sağ siyasetin başımıza açacağı
- dertlerdir. AB'nin ırkçı siyaseti, kendi günahlarını örtme gayretinde
- hoyratça Türkiye gibi ülkelere musallat oluyor. Okların hedefinde ağırlıklı
- olarak Müslümanlar, Türkler, Araplar da olsa Doğu Avrupalılar veya
- rahatlarını bozduklarını düşündükleri herhangi bir millet veya grup da bu
- ırkçı siyasetin hedefinde kalacak.
- AB bir barış projesi olarak doğdu, inşallah gerileme ve dağılma döneminde
- bir tür savaşa sebep olmaz. Bunu engellemek için AB'nin kendi stratejisini
- tekrar masaya yatırması gerekiyor. Bu yolda AB düşüncesinin Türkiye'ye
- ihtiyacı her zamankinden daha fazla.
- [Akşam, 27 Haziran 2016]
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI, İngiltere, AB]
- =============================================================================
- Konu: PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI : "ABD Suriye'de PKK Devleti Kuruyor"
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/78d3331b380f0d6c
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 09:10PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f2361930b70
- Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen
- Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya
- çalışıyor.
- Başbakan Binali Yıldırım "daha az düşman, daha çok dost" sözü, iç siyaset
- kadar dış politikada değişimin parolası olarak da yorumlandı. Öte yandan
- PKKilişkileri nedeniyle Türkiye-ABD ilişkileri, üyelik ve mülteci
- ikircikliği nedeniyle Türkiye-AB ilişkileri gergin. Bu esnada Türkiye
- ilişkisiz olduğu Rusya ve İsrail ile konuşma halinde. Ne oluyor, yeni bir
- dönemin eşiğinde miyiz?
- Türkiye'nin son on yılına bir dış politika vizyonu damgasını vurdu. İnsanlar
- bunu farklı biçimlerde değerlendiriyor. Kimisi sıfır sorun politikası,
- kimisi komşularla iyi geçinme politikası, kimisi ekonomik entegrasyon dedi.
- Planlanan bir dış politikadır diyen de oldu, yeni Osmanlıcılık diyen de,
- eksen kayması diyen de. Bütün halinde baktığınızda ortada bir vizyon vardı.
- Ortadoğu'da Türkiye'yi daha merkezi bir aktör yapmaya yönelik ve odağını
- oldukça geniş tutan, bunun için de mesela diplomasiyi, karşılıklı
- ziyaretleri, ekonomik ilişkileri tercih eden ve ağları geliştirmeye çalışan
- bir vizyondu. Türkiye'nin nüfuz alanını genişletmeye çalışan bir dış
- politika perspektifi vardı. Bunun 2010-2011 yılına kadar çok sorunsuzca
- işlediğini gördük. Afrika açılımından, yeni konsolosluklar açmaktan, THY ile
- o taraflara açılmaktan, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı ile yapılan
- açılımlara kadar Türkiye'nin yeni bir söylem, yeni bir dış politika
- perspektifi geliştirdiğini ve demokratikleşme söylemleriyle de bir çok
- ülkeye de örnek teşkil edebileceğine dair çok okuma vardır.
- TÜRKİYE DIŞ POLİTİKASINI TIKAYAN ARAP BAHARI DEĞİL
- Türkiye'nin bu vizyonu Arap Baharı ile mi sonlandı?
- Bunun sonunu Arap Baharının getirdiğiyle ilgili okumaya kesinlikle
- katılmıyorum.
- Arap Baharını Türkiye'nin bu vizyonu mu tetikledi peki?
- Hayır, o da değil bence. Aslında benim bu ikisine de dair söyleyeceğim şey,
- bir üçüncü sebep. Aslında Arap Baharını tetikleyen şey de, Türkiye'nin o
- vizyonu sürdüremeyip bir dış politika tıkanıklığına girmesine sebep de çok
- basit bir uluslararası denklemdir. Uluslararası ilişkiler çalışanları için
- çok bilinip en fazla söylenilen şeydir ama günlük meseleleri yorumlarken de
- en fazla unutulan şeydir.
- AMERİKA'NIN HEGEMONİK İSTİKRARI SAYESİNDE
- Nedir?
- Mesele basitçe "hegemonik istikrar" kavramında gizlidir. Ortadoğu'da
- 2003'den 2010'a kadar bir Amerikan hegemonyası vardı. Amerika bir mahallenin
- kabadayısı gibi, o mahallenin en merkezi yerinde olduğu için diğer ülkeler
- birbirlerinden güvenlik tehditleri hissetmiyorlardı. Sistem istikrarlıydı.
- Mahallenin bir kabadayısı var ve o diğerleri onu sevmese de sataşmaya
- cesaret gösteremez. Ama İran ile Türkiye, Türkiye ile Suriye, Suriye ile
- Suudi Arabistan, Suudi Arabistan ile Mısır birbirlerinden de güvenlik
- tehdidi hissetmezler bu sayede. Dolayısıyla 2003-2010 arasında Türkiye'nin o
- açılımlarını yapabilmesini sağlayan şey aslında Amerika'nın bizim
- Ortadoğulular olarak hiç istemediğimiz bölgedeki Amerikan varlığıydı.
- AMERİKA BÖLGEDEN AYRILDI, ORTADOĞU KARIŞTI
- Ama mahalleyi de o kabadayı mahvetti?
- Evet Irak'ta milyonarca insanın hayatına mal oluyor, bölgeyi karıştırıyor,
- sorunlar çıkartıyor. Demokratikleşme olacaktıysa bile ket vuruyor, terörü
- bölgeye taşıyor. Yan etki olarak da devletlerarası ilişkilerin daha
- istikrarlı yürümesine sebep oluyor. Uluslararası istikrar denilen bu kamu
- faydasını Amerika ürettiği ve maliyetine Amerika katlandığı, diğer ülkeler
- de böyle bir güvenlikçi maliyet üstlenmek zorunda olmadıkları için,
- kendileri başka alanlara yatırım yapabiliyorlardı. Asıl mesele buydu.
- Amerika'nın 2010-2011 Irak'tan çekilmesinin ardından sistem çöktü. Ondan
- önce bu sayede İran'nın nükleer müzakerelerinde İran'la beraber Amerika'ya
- karşı oy kullanabilirsiniz. Ama Amerika'nın gittiği günün ertesinde
- Kürecik'e kalkan koydurursunuz. Öncesinde Suriye'de ortak bakanlar kurulu
- toplantısı yaparken sonrasında Suriye'de olaylar depreştiğinde, biz bir
- tarafı tutalım çünkü işin sonu karmaşaya gider, güvenlik tehdidi olmasın,
- diye davranmaya başlarsınız. Dolayısıyla o güvenlik maliyetini kendiniz
- üstlenmek zorunda olduğunuz için güvenliğinizi artırmaya çalışırsınız. Diğer
- taraf da güvenliğini artırmaya çalışır. Sizin artmış güvenliğiniz diğer
- taraf için güvensizliktir. Dolayısıyla bu bir spiral, kendi kendini yaratır.
- Bir güvensizlik ortamı kendi kendine doğar.
- SURİYE TÜRKİYE YÜZÜNDEN Mİ BU HALDE?
- 2011 sonrasında bölgenin durumuna dair Türkiye'de yapılan siyasi okumalardan
- biri şunu iddia eder: "Suriye'nin bu halde olmasının sebebi Türkiye'nin
- yanlış dış politikasıdır"?
- Çok ideolojik bir okuma bu. Birilerinin birilerini suçlamak, muhalefet
- yapmak için yaptığı bir okumadır. Halbuki net: Sistemden Amerika çekildiği
- için bu oldu. Türkiye'nin bu kadar uluslararası bir sistemi etkileyebilecek,
- bozabilecek bir etkisi yok, çarpan etkisi de yok. Türkiye'nin kendince
- öncelikleri var ve o öncelikleri takip ediyor. O dönemlerde Türkiye çok daha
- geniş bir perspektiften takip ediyordu bunu. Ama artık güvenlikçi
- söylemlerinin arttığı yeni dönemde Türkiye o tür bir ajanda takip edemez.
- Ama Suriye savaşının erken döneminde hala o ajandayı takip etmek gibi bir
- sorun vardı.
- BÖLGEDE DEMOKRATİK TALEP HİLALİ DÜŞÜRÜLDÜ
- Peki neden takip etti, adapte mi olamadı Türkiye yeni duruma?
- Yani şöyle olur, sistem dönüşür ona devletlerin ayak uydurması biraz zaman
- alır. Mesela Suriye'de çatışmalar başladığında Türkiye'nin ilk pozisyonu
- demokratikleşme taraftarıydı. Büyük kitlelerin talepleri iktidara gelsin,
- Suriye' de dönüşüm yaşansın. O dönemi hatırlayın. Arap Baharının başladığı
- Tunus düşüyor, Mısır düşüyor, Libya düşüyor, hepsi bir bir düşüyor.
- Türkiye'den Tunus'a kadar bir hilal kuruldu. O zincirin son halkası Suriye
- idi. Eğer Suriye de demokratikleşme tarafına düşmüş olsaydı bütün resim
- Türkiye lehine çok ciddi anlamda dönüşmüş olacaktı. Ama sonra ne oldu? Bunun
- birileri için çok ciddi bir sorun olduğu düşünüldüğü için Mısır'da Mursi
- indirildi, Sisi'nin yolu açıldı. Libya ikiye bölündü, Suriye iç savaşa gark
- edildi, Yemen karmakarışık bir hale geldi. Yani bütün o devrim denilenler
- tersine döndü, ki devrim değildi.
- YİNE, YENİDEN "BÖL PARÇALA YÖNET"
- Arap Baharındaki siyasi değişimler devrim değilse neydi?
- Mursi nasıl geldiyse öyle gitti aslında. Mursi'nin gelmesini sağlayan sokak
- hareketleri yürüyor, Mübarek gitmeli fikri batı kamuoylarında
- dillendiriliyordu. Fakat sonra Mursi ve benzerlerinin iktidara gelmesi ciddi
- sorun olarak görüldü. Refah sınır kapısının falan açılıvermesi
- kaldırılabilecek sonuçlar değildi. Çok ileri gidiyor, bu olmamalı dendi.
- Bütün bölge tek bir tarafa verilmemeli dendiği andan itibaren de İran ve
- Rusya'nın önü açıldı bölgede. Sisi'nin önü açıldı, Gannuşi'nin kolu kanadı
- kırıldı. Aslında yapılan şey tipik bir "böl parçala yönet"tir. Yeni
- aktörleri devreye sokarak bir mücadele alanı yaratılmasıdır. Bunun öyle bir
- yerlerde Masonik kafalarla, külahlar giyerek, gizli yeminler edilerek
- yapması gerekmiyor. Çok basit bir şekilde yaparsınız. Amerika, Mısır'da Sisi
- darbesi gerçekleşmeye başladığında üç gün konuşmayıp dördüncü gün "Mısır'ın
- istikrarı için gereklidir" diyorsa darbeye hem meşruiyet hem destek
- sağlamıştır. Bu bile o ordunun darbeyi gerçekleştirmesi için yeterli
- sebeptir.
- FACEBOOK'LA, TWİTTER'LA DEVRİM OLSAYDI TÜRKİYE'DE OLURDU
- Bu destek sadece bir kaç cümleyle sınırlı mıdır yoksa bizatihi bir el
- işlemiştir?
- Gizli istihbaratlar neler yapar, sahada ne kadar destek sağlanır bilemem ama
- Bin Ali neden gitti Tunus'tan? Gitmezdi oysa. Arap sokaklarında ilk defa bir
- genç kendini yakmadı. Arap sokakları, ilk defa isyan etmedi. Facebook etkisi
- diyorlar. Facebook vb. şeylerin devrim getirmediğine en güzel örnek Türkiye
- Gezi örneğidir. Facebook, Twitter'la devrim ayaklanma falan olmaz. Onlar
- hikâyedir. Bin Ali'nin Tunus'tan çıkmasını sağlayan nedir? Bin Ali her zaman
- ki gibi askeri sokağa çıkarır, bir kaç insan öldürür ve sokak hareketlerini
- yani değişimi engellerdi. Ama Obama arayıp da "kusura bakma arkadaş, askeri
- sokağa çıkaramazsın" dediğinin ertesi günü Bin Ali Suudi Arabistan'a kaçtı.
- Mısır'da orduya Mübarek'in yanında olmayacaksın dendiği anda Mübarek develi
- adamlara mahkûm kalır. Hepsini gördük. İşte Libya'da hükümeti deviremeyince
- Gidip Tobruk'ta yeni hükümet kurdular.
- BUSH DA OBAMA DA AYNI POLİTİKAYI GÜTTÜ
- Bütün bu müdahalelerin sahibinin Amerika olduğunu mu anlıyoruz buradan?
- Bakın Obama yönetiminin takip ettiği bir dış politika var. O dış politika
- Bush dönemini baş aşağı etmeye yönelik. Bush döneminde çok agresif, tek
- taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti
- başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor. İkisi de aynı derecede agresif dış
- politikadır ama. Sadece stilleri, tarzları farklıdır. Bush'un stili askeri
- yöntemler kullanarak, önleyici müdahale ile, Obama'nınkisi ise beleşçilik de
- denebilecek "mevzilenme stratejisi"dir. Suriye'de İran'ın karşısına çıkma
- görevini Türkiye'nin ve Suudi Arabistan'ın üzerine atarsanız, Rusya'nın
- karşısına çıkma görevini Türkiye'nin üstüne atarsanız bunlar birbirini
- yerken siz de kenarda güçlenirsiniz.
- TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SURİYE'DE TOPLADILAR
- Hem sizin dediğiniz olur hem de taş atıp eliniz yorulmaz?
- Kesinlikle. Cenevre benzeri toplantılarda Amerika hep kenarda. Bakın
- Amerika, Suriye gibi bir ortamı Irakta yaşatabilmek, yani dünyanın dört bir
- tarafındaki terörist örgütleri bir noktaya toparlayabilmek için milyarlarca
- dolar harcadı. Irak'ta bunu yaptılar ve Irak'ı istikrarsızlaştırdalar. Bütün
- terör örgütleri oraya toplandı. Çeçenistan'daki cihatçı örgütlerin hepsi
- Irak'a gelmişti. Şimdi nereye geldi? Hepsi Suriye'de! Neden? Orası artık bir
- terör cenneti. O terör cennetinde kimler savaşıyor? Hizbullah ile DAEŞ.
- Hizbullah ile Nusra. Bunlar birbirleri ile savaşmasa kimle savaşacak?
- Amerika ile Batı ile savaşacaklar.
- BATIDA TERÖR BATI İÇİN KATLANILABİLİR BİR MALİYET
- Bumerang kendilerine de dönüyor ama?
- Bu katlanabilir bir maliyettir, Batılılar açısından. Ama neticede bütün
- terör örgütlerinin bugün Suriye'de birbirini katlediyor olması ve
- Amerika'nın rakibi sayılabilecek bütün devletlerin birbirlerini dengeleyerek
- Amerika'yı rahat bırakması gibi bir durum yaşanıyor.
- AMERİKA KENARA BİLEREK ÇEKİLDİ
- Amerika açısından bakıldığında Obama siyaseti Bush siyasetinden daha
- akıllıca o halde?
- Tabi canım kendi adına çok daha agresif, çok daha başarılıdır. Obama'nın
- izolasyoncu olması, mevzilenme stratejisi yeni bir strateji değil aslında.
- Amerikalıların yüzyıllardır hep bildikleri dile getirdikleri yöntemlerden
- biridir. Çünkü Amerika etrafı okyanuslarla çevrili, güvenli bir bölgededir,
- dolayısıyla ulusal güvenliği tehlikede değildir. Amerika için asıl sorun
- uluslararası güvenliği nasıl sağlayacağız meselesidir. Doğrudan müdahil
- olarak mı, Amerika'nın üstünlüğünü her yerde tek taraflı güçle göstererek
- mi? Bu Bush sitili. Yoksa uluslararası kurumları kullanarak daha tilkice bir
- meşruiyet zemininde işleri yöneterek mi? Yoksa seçici angajman denilen
- sadece gerekli yerleri, Basra Körfezindeki petrol yatakları, Filipinler'deki
- geçiş hatları, Panama'daki bilmem neyi gibi noktasal operasyonlarla mı?
- Yoksa Obama'nın yaptığı gibi Amerika'nın tamamen kenara çekilip herkesin
- birbirlerini dengelediği bir sistemle mi?
- ABD'DE DEMOKRAT BAŞKAN TÜRKİYE İÇİN DERT DEMEK
- Obama ilk geldiğinde, ABD Bush dönemine göre tüm bu coğrafyaya Ortadoğu'ya
- daha ılımlı yaklaşacak, köklerinde Müslümanlık var dendi. Yurt dışı
- ziyaretlerine ilk Türkiye ve Mısır'labaşlaması buna yoruldu vs. Ama böyle
- olmayınca da giderayak "Obama bir hayal kırıklığı" deniyor. Fazla naif ve
- gerçeklerden uzak mı buluyorsunuz bu bakışı?
- İnsanlar bunu nasıl üretiyor, bilmiyorum. Ama Obama'nın Ortadoğu'ya barış ve
- istikrar getirmek diye bir derdi yok. Amerikalıların genelde şöyle bir
- anlayışı vardır. Bunlar bizim gibi demokratik değerleri, liberal değerleri
- özümsemedikleri için kavga ediyorlar. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda
- Amerikalıların Avrupalılara dair de böyle bir düşüncesi vardı. Bugün
- Ortadoğululara dair düşünceleri budur. Demokratikleşirlerse barışı
- sağlayacak, daha ılımlaşacaklar ve barış olacak. Buna inanmış, ılımlı
- muhalefetin yolunu açmış olabilirler erken dönemde ama beklenen sonuçların
- doğmadığını gördüğü anda da Obama yönetimiyle bunun yolunu kapadılar.
- Amerika'da ne zaman bir demokrat iktidara gelse Türkiye'nin başı belaya
- girer. Ne zaman bir Cumhuriyetçi gelse Türkiye'nin önü açılır. Genelde
- böyledir. Biz de genelde söylemleri daha hoş, barışçıl diye demokratları
- severiz.
- YENİ BAŞKANLA HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞMEZ
- Peki, yeni başkan ile birlikte Obama siyaseti değişecek mi? Tramp ya da
- Clinton'a göre?
- Çok beklememek lazım. Trump gibi yarım akıllı biri bile gelse Amerikan
- başkanları dış politikada çok etkilidir. Yetkileri vardır. Kendi rengini
- koyar, ekipleri koyar politikaya. Ama Soğuk Savaşın bittiği günden bu yana
- bütün Amerikan başkanlarının dış politikalarındaki ortak özellikler
- çıkartılabilir. Ortak özellikleri farklılıklarından fazladır. Neyi
- kastediyorum? Hepsi agresiftir, hepsi Soğuk Savaş döneminde olduğundan çok
- daha fazla dünyaya şekil vermeye yöneliktir. Clinton döneminde biraz daha
- gitgel ile olmuştur bu. Somali'ye git gel, Kosova'ya git gel, Bosna'ya git
- gel. Baba Bush döneminde yeni dünya düzenidir. Yeni dünya düzeni diye git
- işgal et ile. Oğul Bush döneminde git vur dönüştür şeklinde. Obama döneminde
- ise sert bir Amerika'nın gücünü artırmak, başkalarının güçsüzleştirmek
- şeklinde. Temel fikir bu olduğu için aslında her biri agresif politikadır.
- AMERİKA'NIN DEMOKRASİ EŞİĞİ
- Agresif olmayan Amerikan politikası nedir?
- Mesela Soğuk Savaş boyunca Amerika'nın kullandığı strateji dengeleme
- stratejisidir. Sovyetlerdeki gücü kes, soğuk savaş sonrası dönüştür.
- 1970'lerde yumuşama döneminde de silahlanmayı engelle, karşı tarafı böl,
- kendini güçlendir değil, karşıyı zayıflat. Soğuk Savaş sonrası bütün ortak
- özellikleri, sistemin güç dağılımıyla alakalı. Tarz farklılıkları hepsinde
- var ama. Birisi tek taraflılığı, birisi çok taraflılığı ön planda tutarak
- yapar. Ama demokrasiye inanırlar. Demokrasiye de bir yere kadar inanırlar.
- Hamas geliyorsa inanmazlar mesela. Hamas iktidara geliyorsa o demokrasi
- değildir onlar göre.
- AMERİKA SÜREKLİ YALAN SÖYLÜYOR
- Amerika, Türkiye için nasıl strateji uyguluyor peki?
- Maalesef Amerika kadar Türkiye'ye zarar veren başka bir aktör bilmiyorum ben
- şuanda. Rusya da dahildir. Bunu inanarak söylüyorum çünkü aslında
- =============================================================================
- Konu: AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI : 6 Soruda Brexit Ne Anlama Geliyor
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e7f1edfabb29e741
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 08:59PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f23499c86e7
- Avrupa'da AB karşıtlarının oranının her geçen gün arttığını söylememiz
- gerekiyor. AB içerisindeki birlikten yana yerleşik siyasetçiler bu trende
- karşı koymak konusunda başarısız.
- 1. İngiltere-Avrupa Birliği ilişkileri nasıl kuruldu?
- İngiltere Avrupa Birliği içerisinde hiçbir zaman Almanya ve Fransa gibi,
- birlik içerisindeki bağları çok ileriye taşımayı hedefleyen bir ülke olmadı.
- Avrupa Birliği kurulurken kurucu üye olmaya davet edilen İngiltere
- transatlantik ortaklığı tercih edip Fransa önderliğinde kurulan Avrupa Kömür
- Çelik Topluluğu (AKÇT) ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) dışında kalmış
- ve hatta bu kuruluşlara alternatif bir olarak nitelendirilebilecek olan
- Avrupa Serbest Ticaret Birliği'nin (EFTA) kurulmasına öncülük etmişti. Bu
- İngiltere'nin geleneksel Kıta Avrupası politikasıyla ilgili bir tercih
- olarak karşımıza çıkıyor. Bu politika çerçevesinde İngiltere, Kıta
- Avrupası'nın doğrudan parçası olmaktan kaçınarak izlediği dengeleyici rolle
- bu bölgede kendisi açısından risk oluşturabilecek bir gücün ortaya çıkmasını
- engellemeye çalışmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren de bu politikasında
- kendisine doğal müttefik olarak gördüğü ABD'ye yakınlaşmayı ve Avrupa'ya
- mesafeli durmayı tercih etmiştir. Ancak AKÇT ve AET çerçevesinde Avrupa'da
- ekonomik yönde atılan entegrasyon adımlarının dışında kalmanın kendisine
- zarar vereceğini fark ettiğinde bu birliklere üye olmak istemiş, bu defa da
- kendisini ABD'nin "Truva Atı" olarak tanımlayan de Gaulle'un vetosuyla
- karşılaşmıştır. Zorlu bir sürecin ardından, de Gaulle'un ölümünün ardından
- 1973 yılında AB üyesi olan İngiltere'de Muhafazakar Parti bu üyeliği isteyen
- ve gerçekleştiren parti olarak öne çıkmıştı. Ancak 1980'li yıllarda
- Muhafazakar Parti'nin lideri olarak başbakan olan Margaret Thatcher, Almanya
- ve Fransa'nın AB'yi ekonomik entegrasyonun yanında siyasi bir birliğe
- dönüştürmek istemelerinden ciddi bir rahatsızlık duymuş ve üye devletlerin
- egemenlik devrini öngören adımlara şiddetle karşı çıkmıştır. Bundan sonraki
- süreçte İngiltere, gerek ekonomik gerekse siyasi ve güvenlik konularında
- egemenlik devri gerektiren entegrasyon adımlarına hep karşı çıkmış, ortak
- paraya katılmayı reddetmiş ve AB içerisinde ortak güvenlik ve savunma
- politikası (AGSP) geliştirilmesine NATO'yu ve ABD'nin Avrupa güvenliğindeki
- rolünü anlamsızlaştıracağı gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Ancak AB içerisinde
- güçlü pozisyona sahip olan Almanya ve Fransa gibi entegrasyon isteklisi
- üyelerin baskıları karşısında gerek ortak para gerekse AGSP konusunda atılan
- adımları engelleyememiş ve giderek birlikten uzaklaşmaya başlamıştır.
- 2. Bu noktadan referanduma nasıl gelindi?
- 2014 Avrupa Parlamentosu seçimleri İngiltere'nin AB'den ne kadar
- uzaklaştığının açık göstergesi olmuştur. Bu seçimlerde İngiltere'de en fazla
- oyu AB karşıtlığı ve yabancı düşmanlığıyla bilinen Birleşik Krallık
- Bağımsızlık Partisi (UKIP) alırken, ikinci sırayı ülkedeki AB karşıtlarına
- üyelikten ayrılmak için istedikleri referandum sözünü veren Başbakan David
- Cameron'un Muhafazakar Partisi almıştır. Bu seçim sonuçları İngiltere'nin
- artık kendi isteği doğrultusunda etkileyemediği Avrupa Birliği'nden iyice
- koptuğunu ve Cameron'un, ekonomik sonuçlarından korksa da söz vermiş olduğu
- referandumu gerçekleştirmekten başka çaresi olmadığını göstermiştir.
- Brüksel'in, İngiltere'yi birlikte tutmak için son hamle olarak Londra'ya
- birlik içerisinde özel statü ve haklar veren bir anlaşmayı kabul etmesi de
- işe yaramamış ve Perşembe günü yapılan referandumda İngiltere AB'den ayrılma
- yönünde oy kullanmıştır.
- 3. Brexit AB açısından ne anlam ifade ediyor?
- Her şeyden önce diğer üye ülkelerdeki AB karşıtları tarafından çok heyecan
- verici ve cesaretlendirici bir sonuç olarak okunacağını ifade etmek gerekir.
- Avrupa'da artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin siyasal
- hareketlere evrilmesinin ne gibi sonuçlara yol açtığını ve AB içerisindeki
- yerleşik siyasi yapıları nasıl değiştirdiğini son yıllarda görüyoruz. Buna
- Brüksel bürokrasisi ve müdahaleciliğinden ciddi şekilde rahatsızlık duyan
- çiftçiler ve orta büyüklükteki işletme sahipleri gibi halk kesimlerini de
- eklediğimizde Avrupa'da AB karşıtlarının oranının her geçen gün arttığını
- söylememiz gerekiyor. AB içerisindeki birlikten yana yerleşik siyasetçiler
- bu trende karşı koymak konusunda başarısız olurken AB karşıtlığıyla bilinen
- Marine Le Pen, Nigel Farage, Beppe Grillo ve Frauke Petry gibi siyasetçiler
- giderek halkı ikna etme ve merkez siyasete yerleşme konusunda başarılı
- oluyorlar. AB karşıtlığı ve yabancı düşmanlığıyla bilinen bu siyasetçilerin
- ülkeleri olan Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya'da etkinliklerini
- artırmaları her şeyden önce Avrupa barışı için alarm zillerinin çalması
- anlamına geliyor. Avrupa ülkelerinin, büyük bir yıkıma sebep olan İkinci
- Dünya Savaşı'nın ardından aynı felaketi yeniden yaşamamak kaygısıyla
- kurdukları Avrupa Birliği'nin Avrupa'ya gerçekten uzun yıllar barış
- getirdiği hatırlanırsa, Avrupa'nın sürüklendiği bu yeni ırkçılık girdabının
- önce AB'nin sonra da Avrupa barışının sonunu getireceği endişeleri ortaya
- çıkıyor. AB'nin kurulması öncesinde Avrupa'nın sürekli olarak yaşadığı
- savaşlar bu endişelerin hiç de haksız olmadığının açık göstergesi olarak
- tarihin sayfalarında yerini alıyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda
- olduğu gibi, Avrupa'nın başlattığı savaşların bu kıta ile sınırlı kalmayıp
- bütün dünyaya yayıldığı gerçeği ise sadece Avrupa değil dünya barışı
- açısından da endişe edilmesini gerektiriyor.
- 4.Avrupalı liderler bu sorunu çözme konusunda neden başarısız oluyor? Bundan
- sonra ne olacak?
- Sorunu ele alış biçimleri maalesef çok yanlış ve amatörce. Panik içerisinde
- hareket ediyorlar. Yabancı düşmanı ve ırkçı söylemlere karşı AB'nin üzerine
- inşa edildiği değerleri savunmak yerine ırkçı partilerin oylarına ortak
- olmak kaygısıyla kendileri de yabancı düşmanı söylemlere sürükleniyorlar. Bu
- noktada akla Alman Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) partisinin eski başkanı
- Franz Josef Strauss'un 1986 Bavyera seçimlerinde aşırı sağcı Republikaner
- partisinin yüzde 3 oya ulaşmasını yorumlarken söylediği, "CSU'dan daha sağda
- demokratik açıdan meşru bir parti var olamaz" sözü geliyor. En sağdaki
- seçmene de talip olan CSU'nun bu seçmeni elde etmek için geliştirdiği
- söyleme bakıldığında, yabancı düşmanlığına ve zaman zaman AB karşıtlığına
- savrulan bir söylemle karşılaşılıyor. İngiltere Başbakanı Cameron'un
- referandum sürecinde Türkiye'nin üyeliğine karşı söylediği sözler de bu
- panik halinin açık göstergesidir. Yakın zamana kadar AB içerisinde
- Türkiye'nin üyeliğine en sağlam desteği veren ülke olarak görülen
- İngiltere'de başbakan koltuğunda oturan kişinin referandumdan AB'den ayrılma
- yönünde bir sonuç çıkması endişesiyle kolayca bu politikayı değiştirmesi ve
- "Bu hızla Türkiye ancak 3000 yılında AB'ye üye olur" gibi gayriciddi sözleri
- halk tarafından hiç ciddiye alınmadı. Tam tersine, bu şekilde panik halinde
- ne yapacağı belli olmayan bir lider görüntüsü veren Cameron yerine
- izledikleri politikalarda daha tutarlı davranan yeni liderlerin ülkeyi
- yönetmesinin daha doğru olacağına dair bir kanaatin ortaya çıktığı bile
- söylenebilir. Brexit oylaması, AB'ye uzun bir dönem barış getiren değerleri
- savunmak yerine, popülizme kaçan ve ırkçı siyasetçilerle yarışırcasına
- onlara benzer söylemler geliştiren Avrupalı liderlerin halk tarafından nasıl
- cezalandırıldığının göstergesi olmuştur. Eğer diğer ülkelerdeki Avrupalı
- liderler de aynı reaksiyoner popülizmi sürdürür ve bütün Avrupa'yı tehdit
- eden ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı etkili tedbirler almak yerine bu
- gidişata ayak uydurmaya devam ederlerse benzer sonuçların o ülkelerde de
- ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor.
- 5.Bundan sonra İngiltere ne yapacak?
- Referandum sonucunun ayrılma yönünde çıkmasının İngiltere açısından anlamına
- gelince, öncelikle bu yönde bir sonuç çıkmasının son düzlükte üyeliğin
- devamı kampanyasına destek veren Başbakan Cameron için bir yenilgi olacağı
- ve bu durumda istifa etmesi gerekeceği konuşuluyordu ki, Cameron bu yönde
- bir açıklama yaptı. Üyelikten ayrılma süreci iki yıla kadar uzayacak
- müzakerelerin olacağı zor bir döneme işaret ediyor ve gerek İngiltere
- gerekse AB açısından yukarıda değinilen siyasi sonuçların yanında önemli
- ekonomik hasarlara da yol açacaktır. Bu sonucun Avrupa'da oluşturacağı
- ekonomik hasarın Türkiye dahil olmak üzere küresel piyasalarda da ciddi
- olumsuz yansımaları olacaktır.
- 6.Bu sonuç Türkiye açısından ne anlam ifade ediyor?
- Öncelikle, Avrupa'daki merkez siyasetçilerin Türkiye'nin üyeliği meselesini
- seçimler ya da halk oylamalarında siyaset malzemesi yapmalarının bir işe
- yaramadığını gösteriyor. Bu sonuç Avrupalı liderlere, kendi halklarının AB
- konusundaki olumsuz tutumlarının Türkiye'nin üyeliği gibi konulardan değil,
- kendi güven vermeyen politikalarından ve aşırı Brüksel bürokrasisinden
- kaynaklandığını anlamaları için bir düşünme fırsatı veriyor. Ancak Avrupalı
- liderlerin bu fırsatı değerlendirip Türkiye konusunda daha tutarlı bir
- politikaya yönelecekleri kuşkulu görünüyor. AB'deki bütün kesimlerin giderek
- Avrupa'nın temsil ettiği değerleri ve barış vizyonunu terk edip popülist
- politikalara sürüklenmesi ise belki de Ankara'nın artık Avrupa ile
- ilişkilerini üyelik dışında daha gerçekçi bir düzleme oturtma vaktinin
- geldiğini gösteriyor. Çünkü gerek Brexit kampanya sürecinde Avrupalı
- politikacıların Türkiye'nin üyeliği konusundaki samimiyetsiz tutumları ve
- gerekse oylama sonucunun Avrupa'daki yabancı düşmanı ve AB karşıtı
- kesimlerin sayısının arttığının yeni bir göstergesi olması Türkiye'yi böyle
- bir tercihe artık eskisinden daha fazla zorluyor.
- [Sabah Perspektif, 25 Haziran 2016]
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags AVRUPA BİRLİĞİ DOSYASI, Brexit]
- --
- Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/join
- .
- Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için [email protected] adresine bir e-posta gönderin.
- [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 24 konu konuda 25 güncelleme ileti
- From:[email protected]
- Date: 2016-07-01 16:39
- Subject: [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 24 konu konuda 25 güncelleme ileti
- =============================================================================
- Bugünün konu özeti
- =============================================================================
- Grup: [email protected]
- Url:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/topics
- - E-KİTAP : Osmanlıda Harem (EPUB) [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e72f2564df9e4c32
- - İRAN DOSYASI : Nükleer Anlaşma Sonrası İran Siyaseti [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bb7fbc6e88ed2b88
- - TARİH /// HAMİT ZÜBEYR KOŞAY : Cumhuriyet Dönemi'nin İlk Müzeler Genel Müdürü [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/1b8ee73a284e275c
- - TARİH /// Atatürk'ün Bilim Dünyasına Büyük Mirası : Türk Tarih Kurumu [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/401d4e52814eab9d
- - AMERİKA DOSYASI /// UFUK ULUTAŞ : ABD'nin Ortadoğu'dan Geri Çekilmesi [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/cf992f89f1fbc3ad
- - Tarihimizde Irkcilik (5): Inonu'den Kurtler hakkinda bir rapor [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9c4807d8013d60b1
- - Tarihimizde Irkcilik (6): Gayri Muslim nufustaki degisimin anlattiklari [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/74d4d1426d4dc524
- - Hz.Ali'li,Hacı Bektaş-ı Veli'li, Atatürk'lü PKK Propagandası ! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/3b0365da99e42cb3
- - Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk'ün ardından... [2 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7860506e80f1eee5
- - Turkiye-Israil anlasti; Ozur-tazminat-Gazze'ye yardim [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/15c945704b04d9e1
- - YAŞAR NURİ HOCA YAŞAYARAK GİTTİ [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a87daa74b088ee81
- - برامجنا شهر اغسطس 2016 مكان الانعقاد دبي " تنظيم مركز ارض المعرفة [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b93ebaf651044f26
- - FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// Rus Ortadoğu uzmanı : 'Gülen'e ABD istihbaratı destek sağlıyor' [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ac4e3819dba54d53
- - KUTLAMA MESAJI : Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın 2225. yılı kutlu olsun !! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/93a09410f3f627c9
- - TARIM DOSYASI : Ektiğimizi Biçeceğiz [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bda616d5bd4a64f2
- - ERMENİ SORUNU DOSYASI : 2016 Bundestag “Soykırım” Kararı Üzerine [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/6539bd33723fed17
- - Canerhan Tipi'den Muhteşem Bir Sunu! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c4c530f7f3906623
- - Depremin nedeni anlaşıldı! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7f6e2fd9c0e7966d
- - GÜVENLİK DOSYASI : Cemaat'in yeni "keşfettiği" SADAT'ın perde arkası... Kim bu Adnan Tanrıverdi [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/aa9d1a438606945a
- - FETULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI : FETÖ'den domuz bağıyla infaz ! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/8aca9ec5a5277d77
- - ÖZEL-BÜRO /// TARİH : 1922 YILINDA CAMİMİZDE İNGİLİZLERİN "TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN" MAHLASI /// O GÜNLERİ UNUTMA UNUTTURMA !! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e3507d4406bf7175
- - TARİH : Atatürk'ün Türk Basınına Mirası [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/2eb02cbc175635b7
- - ERMENİ SORUNU DOSYASI : "ALMANLARA TARİH DERSİ" /// Ermeni tehciri Alman komutanların kararıdır [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/64ba5fee20d0554
- - ULAŞIM DOSYASI : Cumhhuriyet'in İlanından Günümüze Demiryollarının Tarihi [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/29b01c1c64a112df
- =============================================================================
- Konu: E-KİTAP : Osmanlıda Harem (EPUB)
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e72f2564df9e4c32
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 02:48AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fa0d16a25f8
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category araştırma]
- [tags E-KİTAP, Osmanlı, Harem, EPUB]
- =============================================================================
- Konu: İRAN DOSYASI : Nükleer Anlaşma Sonrası İran Siyaseti
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bb7fbc6e88ed2b88
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 02:10AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fa0a396000f
- Geçen yıl Temmuz ayında İran ile 5+1 grubu arasında yapılan nükleer
- anlaşmada (Kapsamlı Ortak Eylem Planı, Bercam) 17 Ocak itibariyleyeni bir
- aşamaya, 'uygulama' aşamasına geçildi. Nükleer programı nedeniyle İran'a
- uygulanan yaptırımların kalkması anlamına gelen bu gelişme, şüphesiz en çok
- anlaşmanın İranlı mimarı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi mutlu etti.Bütün
- siyasi stratejisini nükleer meselenin diplomatik yollardan çözümü üzerine
- kurmuş olan Ruhani, anlaşmayı İran'ın zaferi olarak nitelendirdi. Nükleer
- anlaşmanın yanı sıra 26 Şubat'ta yapılan parlamento seçimleri ve Uzmanlar
- Meclisi seçimleri Cumhurbaşkanı Ruhani'yirahatlattı. Onun destekçileri
- parlamentoda ve Uzmanlar Meclisi'nde mutlak bir çoğunluk elde edemedi, ama
- Ruhani hükümetinin politikalarını ve nükleer anlaşmayı sert bir şekilde
- eleştiren 'usulgera' (ilkeciler) cephesine kıyaslaseçimlerden güçlü bir
- şekilde çıktı.
- Ruhani'nin Yeni Toplumsal Sözleşme Arayışı: İkinci Bercam
- Kapsamı itibariyle İran'ın nükleer programı üzerindeki ihtilafların çözümüne
- yönelik olsa da nükleer anlaşmanın, ekonomik ve siyasi sonuçları açısından
- İran'ın iç ve dış politikasında önemli değişikliklere yol açması bekleniyor.
- Bu hususta şimdiye kadar çok sayıda spekülasyon ve değerlendirme yapıldı. Bu
- çalışmaların çoğunda nükleer anlaşma İran siyaseti açısından dönüm noktası
- olarak görülüyor ve 'nükleer anlaşma sonrası İran'dan bahsediliyor. Bu
- çerçevede yapılan değerlendirmelerden birisinde Arang Keshavarzian Middle
- East Report adlı dergide kaleme aldığı yazıda, nükleer anlaşmayı İran için
- yeni bir 'toplumsal sözleşme' olarak nitelendirdi. Nitekim Ruhani, nükleer
- anlaşma ile birlikte İran'ın dış ilişkilerinde yeni bir aşamaya geçildiğini
- söyledi.Seçim sonuçları ile konumu biraz daha güçlenen Ruhani, Nevruz
- konuşmasında nükleer anlaşmanın 'gururla hatırlanacak bir başarı' olduğunu
- ifade ettikten sonraİran'ın ekonomik ve siyasi sorunlarının çözümü için
- tıpkı nükleer anlaşmada olduğu gibi 'ulusal eylem planı, İkinci Bercam'
- yapılması gerektiğini, bu sürecin seçimlerle birlikte başladığını söyledi.
- Ne var ki seçimlerin hemen ardından Ruhani, yeni sorunlarla karşılaştı. Bir
- taraftan nükleer anlaşma ile ilgili tartışmalar yoğun şekilde devam ederken
- öte yandanİran siyasetindeki hareketlilik ve gerilimseçimler sonrasında da
- artarak devam etti. İran'da seçin sonrası siyasi gerilim, Nizamın
- Maslahatını Teşhis Heyeti Başkanı ve Cumhurbaşkanı Ruhani'nin müttefiki
- Ayetullah Haşimi Rafsancani ile Rehber Ayetullah Ali Hamanei arasındaki söz
- düellosuyla ayyuka çıktı. Rafsancani'nin twitter hesabından 23 Mart'ta
- 'yarının dünyası füzelerin değil söylemlerin dünyasıdır' yazılı bir mesaj
- atıldı. Buna tepki olarak Hamanei, 30 Martta yaptığı bir konuşmada
- 'geleceğin dünyasının füze değil müzakere olduğunu söyleyen kişinin ya
- ihanet içinden olduğunu yada cahil olduğunu' söyledi. Bunun üzerine
- Rafsancani geri adım attı ve söz konusu mesajın önceki konuşmalarında bir
- cümlenin parçası olduğunu ve yanlış anlaşıldığını belirtti ve İran'ın füze
- programını kendisinin başlattığını hatırlattı.
- Bugünlerde İran'da en önemli tartışma konusu ise nükleer anlaşmanın
- uygulanması ile ilgili. Füze programı üzerindeki tartışma da nükleer
- tartışmanın bir boyutu olarak görülebilir. Ayetullah Hamanei, baştan beri
- müzakerelere destek verse de anlaşmaya açık bir şekilde karşı çıkmamış veya
- destek vermemişti. Yalnız Batılılara tam olarak güvenilemeyeceği hususuna
- dikkat çekmişti. Gerçekten de anlaşmanın uygulamaya geçmesinden sonra üç
- aydan fazla bir süre geçtiği halde yaptırımların kaldırılmasında bazı
- problemlerin var. Avrupa Birliği insan hakları ihlalleri iddiasıyla İran'a
- uyguladığı yaptırımları bir yıl daha uzattı. Keza ABD, nükleer mesele ile
- ilgili yaptırımları kaldırsa da İran'ın Suriye politikası, terörizme destek
- vermesi ve insan hakları ihlalleri gibi iddialar ile İran'a hala yaptırım
- uyguluyor. ABD Hazine Bakanı Jacob Lew, Nisan ayının başında yaptığı bir
- açıklamada, İran'ın Amerikan finans sistemine dönmesine izin
- vermeyeceklerini belirtti. Keza hem Amerikalı hem de İranlı yetkililer,
- İran'ın yurtdışında 100 milyar dolar civarında olduğu iddia edilen finansal
- varlıklarından yalnızca üç milyar dolarına erişebildiğini teyit etti.
- Nükleer anlaşma kapsamında İran'ın en çok ısrar ettiği konu nükleer mesele
- ile ilgili yaptırımların kaldırılması idi. Bu çerçevede İran'ın uluslararası
- para transfer sistemi SWIFT'ten çıkarılması ve İran Merkez Bankası'nın her
- türlü işlemlerinin AB ve ABD yaptırım kapsamına alınması İran'ın
- uluslararası ticaretine çok büyük darbe vurmuştu. Şimdi söz konusu
- yaptırımlar hukuki olarak kalktığı halde gerek teknik sorunlar, gerekse
- yaptırımların statüsündeki karmaşıklık nedeniyle İran'ın bankacılık
- işlemleri hala normale dönmedi. Zira Avrupalı bankalar ve büyük şirketler
- hala bir şekilde Amerikan yaptırımlarına maruz kalmaktan endişe ettikleri
- için İran ile ilgili işlemlerde son derece ihtiyatlı davranıyor.
- İran'ın bütün yükümlülüklerini yerine getirdiği halde uygulamada ortaya
- çıkan sorunlar Ruhani'nin elini zayıflatıyor. Hamanei, 21 Mart'ta Meşhed'de
- yaptığı konuşmada nükleer anlaşmanın bazı kırmızı çizgileri ihlal ettiğini
- ifade etti ve ülkenin sorunlarının çözülmesi için - isim vermeden Ruhani'yi
- kastederek- 'ikinci, üçüncü anlaşmayı önerenlerintehlikeli bir tutum
- içinde' olduğunu söyledi. Ona göre 'ikinci bercam' İran'ın ekonomik,
- toplumsal ve siyasal sorunlarının çözüm yolu olarak ABD ile diyalog
- kurulması ve bazı politikalarını değiştirmesi anlamına geliyor. 'İkinci
- bercam' çağrısının tehlikeli olmasının üç sebebi var; ABD'nin talepleri
- bitmez, İran bölge politikalarını değiştirirse ve adım adım geri çekilirse
- devrimden eser kalmaz ve yakın zamanda görüldüğü gibi kendi yükümlülüklerini
- yerine getirmeyen Amerikan hükümetine güvenilmez.
- Ayetullah Hamanei'nin sert açıklamalarından sonra Devrim Muhafızları Ordusu
- Komutanı Tümgeneral M. Ali Caferi, - Ruhani'nin iddia ettiğinin aksine
- 'nükleer anlaşmanın hiçbir zaman iftihar edilecek bir belge olmadığını'
- söyledi. Nisan ayının başından beri Cuma hutbelerinde nükleer anlaşmanın
- sonuçsuz kaldığı, Batılıların sözlerinde durmadığı belirtiliyor. Anlaşmadaki
- rolü nedeniyle Cumhurbaşkanı Ruhani ve destekçileri de eleştirilerden
- paylarını alıyor.
- Nükleer anlaşma yüzünden eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde uygulamaya
- ilişkin sorunların çözülmesi içinhem Dışişleri Bakanı Zarif, hem de İran
- Merkez Bankası Başkanı Veliyullah Seif ABD'ye giderek bazı görüşmeler yaptı.
- Cumhurbaşkanı Ruhani 20 Nisan'da yaptığı konuşmada suçlamalara cevap verdi.
- Anlaşmanın uygulanmasının üzerinden daha yalnızca üç ay geçtiğini, anlaşma
- öncesinde İran'ın petrol satışları neredeyse durma noktasına gelmişken şimdi
- yaptırım öncesi düzeye geldiğini ve çok sayıda yabancı yatırımcının İran'a
- yatırım yapmaya hazırlandığını hatırlattı.
- Anlaşma Sonrası İran Siyasetinin Dinamikleri
- Görünürde nükleer anlaşma üzerinden yürüyen siyasi gerilimin üç boyutu var.
- Birincisi İran'ın Batı ile siyasi ilişkileri. Ruhani'nin dış politika
- stratejisinin temelinde nükleer meselenin hallinden sonra Batı ile
- ilişkilerin geliştirilmesi var. Nitekim uzun bir aradan sonra Davos
- Zirvesi'ne katılan ilk cumhurbaşkanı oldu. Keza 16 yıl aradan sonra ilk defa
- cumhurbaşkanı düzeyinde bazı Avrupa ülkelerine ziyaretler gerçekleştirdi.
- Hamanei, bu konu ile ilgili yaptığı bir konuşmada 'Batı ile ilişkilerin
- kesilmesini desteklemiyorum, fakat kiminle muhatap olduğumuzu bilmemiz lazım
- ... ABD ve Siyonist rejim dışında bütün dünya ile ilişki kurmalıyız, fakat
- dünya Batı ve Avrupa ile sınırlı değildir' dedi.
- İran siyasi dinamiklerinin ikinci boyutu, İran ekonomisinin yeniden
- yapılandırılması ve dışa açılması ile ilgili. Nevruz mesajlarında
- Cumhurbaşkanı Ruhani ekonomik sorunların çözümü için 'ikinci bercam'
- çağrısı yaparken Ayetullah Hamanei 'direniş ekonomisi' çağrısı yaptı.
- Hamanei, Nevruz'da başlayan yeni İran yılını (1395), 'Direniş Ekonomisi:
- Eylem ve Uygulama Yılı' ilan etti. Direniş ekonomisi kavramı ilk defa İran'a
- yaptırımlar uygulanmaya başladığında ortaya atılmıştı. Bu kavramın şimdi
- 'yaptırımlar sonrası İran' ekonomisi için kullanılması oldukça manidar.
- Düşman tehditlerinin devam ettiği ve İran'ın ekonomik sahadaki
- zayıflıklarının asgariye düşürülmesi anlamına gelen direniş ekonomisi,
- Ruhani'nin dış dünya ile ekonomik entegrasyon yaklaşımı ile neredeyse taban
- tabana zıt. Zira, direniş ekonomisi söylemi kendi-kendine yeterliliği ve
- Batı ile angajmanların sınırlı düzeyde tutulmasını esas alıyor. Hamanei ve
- muhafazakar destekçileri, Batı ile ekonomik ilişkilerin gelişmesinin İran'ın
- iktisadi bağımsızlığına zarar vereceğini, keza yabancı yatırımlar üzerinden
- Batılıların İran'da siyasi ve kültürel nüfuzlarını artırmaya çalışacaklarını
- ileri sürüyor.
- Üçüncüsü, İran'ın balistik füze programının Batılı ülkeler tarafından yeni
- bir anlaşmazlık konusu yapılmasıdır. Nükleer müzakereler sırasında bu konu
- gündeme gelmiş, İran'ın füze programları ile ilgili yaptırımların beş yıl
- daha devam etmesi ve İran'ın nükleer başlık taşıyacak kapasitede balistik
- füze yapmaması konusunda mutabakata varılmıştı. Devrim Muhafızları'nın Mart
- ayının başında 750 kg başlık taşıyabilen 1700 km menzilli füze denemesi,
- ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından 'tehlikeli ve kışkırtıcı'
- olarak değerlendirildi. Bu devletler, söz konusu denemelerin BM Güvenlik
- Konseyi'nin 2231 sayılı kararını ihlal ettiği iddiasıyla BM Güvenlik
- Konseyi'ne başvurdu. Bu durum İran'ın güvenlik elitini ve muhafazakarları
- son derece rahatsız etti. Daha nükleer anlaşmanın uygulanmasındaki sorunlar
- çözülmeden füze programının gündeme getirilmesi, Hamanei'nin ifade ettiği
- gibi Batılılara güvenilemeyeceği ve Batılıların taleplerinin bitmeyeceği
- algısını güçlendirdi.
- Ruhani, nükleer anlaşmayı İran siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı
- olarak görmek istiyor fakat, hem Batı ile ilişkilerin niteliği, hem de
- temel ekonomi politikaları konusundaki görüş farklılıkları devrim sonrası
- İran siyasetinin başlıca kırılma noktalarını oluşturuyor. Bu konulardaki
- görüş ayrılıkları, bir yandan kabaca muhafazakar - reformcu/pragmatist
- ayrışmasının temeli olarak görülse de diğer yandan Mahmud Sariolghalam'in
- tabiriyle 'küreselleşmeciler' ile 'yerliciler' arasında bir mücadelenin
- zeminini oluşturmaktadır.Bu uzun soluklu mücadele, bugün Ruhani'nin
- iktidarının devamı üzerinde bir tartışmaya ve rekabete dönüşmüştür. Hem
- nükleer anlaşmanın uygulanmasında ortaya çıkan belirsizlikler, hem de
- gelecek yıl Haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri İran'daki
- mücadelenin şiddetli bir şekilde devam etmesine sebep oluyor.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags İRAN DOSYASI, Nükleer Anlaşma, İran, Siyaset]
- =============================================================================
- Konu: TARİH /// HAMİT ZÜBEYR KOŞAY : Cumhuriyet Dönemi'nin İlk Müzeler Genel Müdürü
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/1b8ee73a284e275c
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 02:00AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fa03bb459bf
- Kuzey Türklerindendi, Prof. Zeki Velidi Togan ve Balenin Çarı diye bilinen
- Rudolfo Nureyef gibi Başkurdistan'lıydı. 1897 de Tamyan köyünde doğmuştu, 9
- Yaşında küçücük bir çocukken birkaç hemşerisiyle birlikte İstanbul'da okumak
- üzere Orenburg'tan trene bindirilmişti. Arkadaşları İstanbul'da kalırken o
- henüz minareler şehri olan Selanik'te bir okula yatılı gönderilmişti.
- Ortaokul öğrencisi iken Balkan Savaşında Selanik askeri hastanesinde
- hastabakıcılık yapıyordu. Selanik elden gidince İstanbul'a gönderildi ve
- öğretmen okuluna gird (Dar ül Muallimin). Öğrenciliğinde bir taraftan da
- Macarca öğrenmeye başlamıştı. Beden Eğitimi öğretmeni olarak mezun olduğunda
- İttihat/Terakki bursuyla Macaristan'a gitti ve ünlü Türkolog Prof.
- Dr.Nemeth Gyula'nın yanında felsefe doktorası yaptı. Doktorasını Türk Silah
- Adları konusunda pek iyi derece ile bitirdikten sonra bir yıl süreyle
- Almanya'da Prof. Kaup'un derslerini takip etti.
- 1925 yılında İstanbul Darülfünun'unda öğretim üyesi olmak niyetiyle yurda
- döndüğünde kadro bulunmadığı için arzusunu gerçekleştiremedi. Arkadaşı Faik
- Reşit (Unat)'tan aldığı bir telgrafla Atatürk'ün kendisini Ankara'ya davet
- ettiği haberini aldı ve Maarif Vekâletinde Kütüphaneler Müfettişi olarak
- göreve başladı. Kendi ifadesiyle 38 yıl 2 ay sürecek olan Maarif Vekâleti
- hizmeti başlamıştı. Vakıf Kütüphanelerinin durumuyla ilgili raporundan sonra
- boşalan Hars (Kültür), Asar-ı atika, (eski eserler) ve Kütüphaneler genel
- müdürlüğüne atandığını, Hars dairesi Müzeler, kütüphaneler ve Güzel sanatlar
- Müdürlükleri'ne ayrılınca yeni inşa edilen Etnoğrafya Müzesi Müdürlüğüne
- getirildiğini öğrencisi arkeolog Sadi Bayram'ın yazdığı Biyografi'sinde
- ifade etmektedir. Etnoğrafya müzesinin kuruluşuyla Atatürk bizzat
- ilgilenmekte ve Afgan Şahı Amanullah Han'ın gelişine yetiştirilmesini
- istemektedir. Dr. Hamit Zübeyr Koşay'ın Müze müdürlüğü 1931'e kadar
- sürmüştür. Daha sonra Müzeler Genel müdürü olmuştur. 1950 yılından itibaren
- de tekrar kendi isteğiyle Ankara Etnoğrafya Müzesi müdürlüğüne dönmüştür.
- 1962 de yaş haddinden emekli oluncaya kadar.
- Dr. Koşay Tarafından Alacahöyük'te Bulunan Hitit Geyiği.
- Sadi Bayram onun hikayesini ilk Türk Hafiri H. Z. Koşay'ın Belgelerle
- Biyografisi adıyla 2014 yılında yayınlamış. Hafir kazıcı anlamında, kazdığı
- ilk yer Ankara'da Ahlatlıbel, Atatürk'ün isteği üzerine. Dr. Koşay Çorum
- Alacahöyük'te de çalışmış ve ünlü "Hitit Geyikleri"ni bulan o. Doktorasının
- Türk Silah Adları üzerine olmasına bakmayınız o dört dörtlük bir kültür ve
- sanat adamı. Bu sessiz, suskun alim doğduğu yere bir daha dönememiş ve
- ailesini hiç görememiş. Dayısı Rusya Müslümanları müftüsü Sibirya'ya sürülüp
- orada öldürülünce ailesine zarar gelmesin diye Rusya'da kongrelere bile
- gitmemiş ve amcazadeleri olan profesörlerle bile görüşememiş (Başkurt'lar
- Sovyet Devrimine 40 bin süvari ile katılmıştı, Kızıl Emperyalizmden
- karşılığını böyle gördüler).
- Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Çağlarında Türk Kazı Tarihi
- adlı altı ciltlik bir dev eser hazırlamış ama eseri ancak ölümünden sonra
- Türk Tarih Kurumu tarafından 2013 yılında basılabilmiş. İlgilenebileceklere
- duyurulur. Ardında 6 ciltlik dev bir kaynak eser yüzlerce makale bırakan ve
- bize Ankara'da ki Anadolu Medeniyetleri Müzesini bırakan Erken Cumhuriyetin
- bu adsız, ünsüz, alim kahramanı unutulmamalı. Ankara kalesinde yıkık dökük
- ve çöplük halinde ki iki Osmanlı yapısından bir dünya müzesi yaratmanın
- öncüsü Hamit Zübeyr beydir. Vezir Mahmud Paşa Bedesteni ve Kurşunlu han
- bugünkü halleriyle kendi başlarına bile birer müzedir. Kültür mirasımız bir
- taraftan gericiliktir diye modernleşme adına itilip kakılırken, satılırken
- hatta yakılıp yıkılırken onları korumak için çırpınanlara bugün çok şey
- borçluyuz, en azından yetiştirdikleri öğrenciler onların yolunda ve onlar
- gibi sessiz ve derinden mücadeleye devam ediyor. Dr. Hamit Zübeyr Koşay'ın
- kendi hayatını anlattığı bir de kitabı varmış adı: İzgü Mescidi.
- <http://www.altayli.net> Nazan SEZGİN
- [email protected] 11.05.2016
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category araştırma]
- [tags TARİH, HAMİT ZÜBEYR KOŞAY, Cumhuriyet Dönemi, Müzeler Genel Müdürü]
- =============================================================================
- Konu: TARİH /// Atatürk'ün Bilim Dünyasına Büyük Mirası : Türk Tarih Kurumu
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/401d4e52814eab9d
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 02:07AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fa022bd03b7
- Atatürk'ün Türk tarihini dünyaya tanıtmayı amaçlayan mirası ve günümüzde
- politikaya alet edilmesinin hikayesi...
- Türk Tarih Kurumu
- <http://www.bilgeturksam.com/haberleri/t%C3%BCrk+tarih+kurumu> (TTK)
- Atatürk, Türklerin Avrupa ders kitaplarında ikinci sınıf ve barbar
- gösterilmesinden duyduğu rahatsızlıkla Türk Tarih Kurumunun açılmasına
- öncülük etmiş; böylece Türk tarihinin önemini ve medeniyetlere sunduğu
- hizmetleri bütün dünyaya göstermeyi amaçlamıştır.
- 28 Nisan 1930 tarihinde, Atatürk'ün de bizzat katıldığı Türk Ocakları'nın
- VI. Kurultayı'nda yapılan görüşmelerde "Türk Tarihi Tedkik Heyeti"
- oluşturularak Türk Tarih Kurumunun temeli atılmıştır.
- Böylece temeli atılan Türk Tarih Kurumu, 29 Mart 1931 tarihinde Türk
- Ocakları'nın VII. Kurultayı'nda kapatılma kararı alınınca, bu defa 12 Nisan
- 1931'de "Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti" adı ile yeniden teşkilatlanmış ve
- 1930'daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etmiştir. Kurumun adı
- 1935 yılında "Türk Tarihi Araştırma Kurumu" olarak değiştirilmiş, daha sonra
- ise "Türk Tarih Kurumu"na çevrilmiştir.
- Kurum bu dönem içerisinde dört ciltlik lise tarih kitaplarını, İsmail Hakkı
- Uzunçarşılı'nın Anadolu Beyliklerini, bazı kazı raporlarını, Pîrî Reis'in
- "Kitâb-ı Bahriye" ve haritasını basmış, 1937 yılından itibaren ise, adını
- bizzat Atatürk'ün koyduğu, BELLETEN yayın hayatına başlamıştır.
- Türk Tarih Kurumu, ilmî araştırma ve yayınları yanı sıra, ilki 2-11 Temmuz
- 1932 tarihlerinde toplanan ve belli aralıklarla günümüze kadar XVI.'sını
- gerçekleştirdiği milletlerarası nitelikte "Türk Tarih Kongreleri"
- yapmaktadır. 20-25 Eylül 1937 yılında Dolmabahçe'de yapılan II. Kongre,
- uluslararası nitelik kazanmış, yabancı bilim adamları da bu kongreye
- katılmışlardır. Bu Kongre, Türk tarihinin açıklanması ve belgelenmesi
- amacını gütmüştür.
- Atatürk, miras bıraktığı bütün eserler gibi Türk Tarih Kurumunun
- gelişmesiyle de yakından ilgilenmiştir. Bütün toplantı ve kurultaylara
- katılmış, her çalışmayı titizlikle incelemiştir. O'nun bu Kurum'a ve tarihe
- verdiği önem, 5 Eylül 1938'de düzenlediği vasiyetname ile İş Bankası'ndaki
- hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu'na bağışlamasından
- anlaşılmaktadır. Fakat Atatürk'ün vasiyetnamesi 1983'te bu kurum
- devletleştirilerek çiğnenecektir. Darbe döneminde başlayan bu çalışma askıda
- kalmış, bir süre sonra kurum Atatürk'ün mirasındaki hisselerini almış fakat
- yasal boşluklardan dolayı gerekli harcamaları yapamamıştı.
- Akp döneminde ise durum daha karmaşık ve vahim bir hale gelmiştir. 2008
- yılında dönemin kurum başkanı Yusuf Halaçoğlu, "Bazı Ermenilerin kendilerini
- Kürt ya da Alevi gibi gösterdiği" şeklindeki açıklamasından dolayı bilim
- anlayışından uzak bir şekilde görevinden alınmıştır.
- Daha büyük skandal ise 2011 yılında yaşanmıştır. Dönemin Yüksek Kurum
- Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız tarafından hazırlanan ve kurumların
- bağlı olduğu başbakanlık tarafından TBMM'ye sunulmak üzere Başbakan
- Yardımcısı Bülent Arınç'a verilen tasarıda, Tarih ve Dil Kurumları'nın tüzel
- kişilikleri kaldırılıyor ve bütün yetkileri ile hakları Atatürk Kültür Dil
- ve Tarih Yüksek Kurumu'na devrediliyor. 40 maddeden oluşan tasarıda bu iki
- kurumun yanı sıra Atatürk Araştırma Merkezi ile Atatürk Kültür Merkezi'nden
- sadece tek bir maddede bahsediliyor ve Atatürk'ün vasiyeti de devreden
- çıkartılarak tüzel kişilik ile bütün hakların Yüksek Kurul'a ait olduğu
- söyleniyor.
- Yine tasarının 30. maddesinde Atatürk'ün vasiyetnamesinden kaynaklanan bütün
- gelirler, Yüksek Kurul'un gelir kaynakları arasında gösteriliyor.
- Vasiyetnamenin, İş Bankası'nın gelirlerinin doğrudan doğruya Tarih ve Dil
- Kurumları'na verilmesini emreden 6. maddesi böylelikle uygulanması
- tartışmalı bir hale getiriliyor ve CHP'ye bankanın gelirlerini her iki
- kuruma devretmeyi reddetme imkânı da tanıyor. Tüzel kişilikleri yeni yasa
- ile kaldırılmış olan Tarih ve Dil Kurumları'nın bu şekilde bir gelişmeye
- itiraz ve dava açma hakları da ortadan kalkmış oluyor.
- Taraflı, sözde bilim insanlarının eliyle kurum bilinçli bir şekilde maddi
- sıkıntılara itilmiştir. Kurumların bilimsel kurulunun yanı sıra oluşturulan
- danışma kurullarının siyasilerden oluşması kurumu taraflı hale
- getirmektedir. Bu nedenle kurum, bugün Atatürk'ün miras bıraktığı halinden
- uzak, amacı bilimden çok siyasi çıkar olan bir kurum haline gelmiştir.
- Kaynakça
- Türk Tarih Kurumu, http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa
- <http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=1> &No=1
- Türk Tarih Kurumu tarih oluyor Atatürk'ün vasiyeti çöpe gidiyor, Murat
- Bardakçı,
- http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/664054-turk-tarih-kurumu-ta
- rih-oluyor-ataturkun-vasiyeti-cope-gidiyor
- Türk Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu görevinden alındı,
- http://www.milliyet.com.tr/turk-tarih-kurumu-baskani-halacoglu-gorevinden-al
- indi/siyaset/siyasetdetay/23.07.2008/970162/default.htm
- BİLGETÜRK
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category araştırma]
- [tags TARİH, Atatürk, Bilim Dünyası, Miras, Türk Tarih Kurumu]
- =============================================================================
- Konu: AMERİKA DOSYASI /// UFUK ULUTAŞ : ABD'nin Ortadoğu'dan Geri Çekilmesi
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/cf992f89f1fbc3ad
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:57AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71fa0085d2572
- UFUK ULUTAŞ
- Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Filistin'i himayesi altına alan İngilizler,
- Filistin'den ayrılma kararı verdiklerinde etkileri günümüze kadar sürecek
- şartların mimarı oldular. Manda döneminde serpilen ve örtülü ve açık İngiliz
- desteğiyle devletleşme adımlarını bir bir atan İsrail, 1948'de
- bağımsızlığını ilan etti. İngilizler Filistin'den çekilirken arkasında
- demografisi değiştirilmiş, yüz binlerce yerlisi evinden edilmiş bir Filistin
- ve İsrail işgali bıraktı. Fransızlar da Lübnan'da aynısını yapmamışlar
- mıydı? Ayrıcalıklar tanınan ve palazlandırılan kesimler, siyasi dengeleriyle
- oynanan Lübnan hâlâ toparlanamadı.
- En son Irak'ta izledik bu filmi. ABD yalanlarla ve kara propagandayla Irak'ı
- işgal etti. Ortadoğu'da zenginliğiyle hatırlanan şehirlerden Bağdat ve
- Irak'ın geneli Irak savaşıyla yüz yıl geriye gitti. Ülke kelimenin tam
- anlamıyla harap oldu. Sonra Obama yönetimi geldi ve ABD'yi Irak'tan
- çıkaracağız dedi. En başta neden geldiler? Şimdi neden gidiyorlar? ABD
- arkasında İran'ın nüfuzu altında yaşayan, demografik yapısıyla oynanmış,
- DAİŞ gibi terör örgütlerinin saha hâkimiyeti olan bir Irak bırakarak
- Irak'tan ayrılmayı marifet sandı.
- Şimdilerde de Obama'nın bir facia olan Ortadoğu politikasını anlatmak için
- retrenchment (geri çekilme) kavramı fazlasıyla kullanılır oldu. 'Askeri
- harcamaları kısma, dış politika önceliklerini yeniden tanımlama ve savunma
- külfetini müttefiklerin üstüne yıkma' olarak anlaşılabilecek geri çekilme,
- ABD'de de tartışılıyor. Obama göreve geldiğinde odağını Asya'ya çevireceğini
- söylemişti aslında. Irak'tan ayrılma sözü de vermişti. Yani Ortadoğu'da bir
- geri çekilme sözü verdiğini kabul etmek lazım. Fakat karşımızda iki sorun
- var: Birincisi şimdiye kadar gerçekten de bu kavramın içerisini doldurdu mu?
- İkincisi ise mevcut şartlar altında bu kavram Ortadoğu'ya ne vaat ediyor?
- ABD'nin Ortadoğu'daki üsleri duruyor. Hatta bazı duyumlara göre ABD,
- Kıbrıs'ta yeni bir üs açmak için çaba sarf ediyor. Doğu Akdeniz üzerinden
- Levant'a ulaşmak hem askeri hem de enerji politiği açısından oldukça önemli.
- Belki İncirlik'in ABD için önemini de azaltabilecek bir hamle bu. Aynı
- zamanda ABD hava saldırılarını Irak ve Suriye'de yoğunlaştırıyor. Yani
- askeri angajman devam ediyor. Tabii bir de çatışmalar üzerinden İran ve PKK
- gibi yeni ortaklarla iş tutmaya çalışıyor. Bu durumda ABD Ortadoğu'daki
- angajmanını düşürüyor mu yoksa yeni müttefikler devşirip, farklı askeri
- angajmanlara girip yeni müttefiklerini savunma görevini mi üstleniyor?
- PKK'ya neden silah akıtıyor? Irak'ta neden İran destekli milislere hava
- desteği veriyor? ABD farklı formlar ve yol arkadaşlarıyla da olsa
- Ortadoğu'da varlığını devam ettiriyor; tıkandığı yerde ise geri çekilme
- retoriğine başvuruyor.
- Sadece ABD'nin değil tüm bölge dışı aktörlerin bölgeden çekilmesi lazım.
- Fakat zamanlama ve şartlara bir bakınca ABD geri çekilmesi sanki ABD'nin
- bölgeye daha güçlü geri dönmesi için atılan bir taktiksel adım gibi
- görünüyor. Filistin'den çekilen İngilizler gibi ABD, DAİŞ'in serpildiği,
- Rusya'nın bölgeye güçlü bir şekilde geri döndüğü, İran'ın yayıldığı ve
- devlet otoritelerinin çöktüğü bir Ortadoğu'nun ortaya çıkmasına katkıda
- bulunduktan sonra geri çekilme politikası izliyor. Afrika'da çatışmaları
- körükleyip diğer bütün fay hatlarını hareketlendirdikten sonra Afrikalıları
- fakirlik ve çatışmalarıyla baş başa bırakıp uzaktan izleyen Avrupalıları
- andırırcasına ABD de bu kritik dönemde geri çekilmeden bahsediyor.
- ABD Ortadoğu'dan geri çekilsin tabi ki ama Ortadoğu'da kendi ürettiği
- sorunları da beraberinde alıp gitsin. En azından geri çekilmeden bahsederken
- PKK'ya verdiği destek gibi giderayak yeni ve köklü sorunlar üretmeye
- çalışmasın.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags AMERİKA DOSYASI, UFUK ULUTAŞ, ABD, Ortadoğu]
- =============================================================================
- Konu: Tarihimizde Irkcilik (5): Inonu'den Kurtler hakkinda bir rapor
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/9c4807d8013d60b1
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: [email protected]
- Tarih: Jun 26 10:10PM -0400
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f9fcbd13ce9
- https://eksisozluk.com/entry/32010533
- Ismet Inonu'den, zamanin hukumetine, günümüzdeki ırkçılığın nereden geldiğini hatırlatatan bazi ırkçı tavsiyeler:
- “ milliyet tek birleştiricimizdir. diğer unsurlar türk çoğunluğu karşısında etkileme gücüne sahip değildir. vazifemiz türk vatanı içinde bulunanları derhal türk yapmaktır. türklere ve türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız. vatana hizmet edeceklerde arayacağımız nitelikler her şeyden evvel o adamın türk ve türkçü olmasıdır…”
- Ismet Inonu, 80 yıl önce, dersim katliamı öncesinde gezip dolaştığı şark vilayetleri’nden şu düşüncelerle dönmüş:
- • kürtlerin şehirlere yerleşmesi engellenmelidir.
- • kürtlerin etkisini azaltmak için karadeniz’den buraya muhacirler getirilmelidir. örneğin van’a yerleştirilen karadenizli türkler. böylece diğer muhacirlerin kürt bölgelerine gelmeleri kolaylaştırılmalıdır,
- • türk ve kürt şehirleri olarak ayırdığı mıntıkalar ayrı şekillerde hizmet almalıdır.
- • kürtlerin bulunduğu yerlerde henüz okul açılmamalı, açılacaksa türkler için okul açılmalıdır, ikinci planda kürtleşmiş fakat türkçe’yi çok daha çabuk öğrenebilecek yerlerde açılmalıdır.
- • fransız ve diğer ülkelere karşı mardin, urfa ve hakkari gibi sınır bölgelerinde iyi bir idare kurulmalıdır.
- • boşaltılmış olan ermeni köylerine kürtlerin yerleşmesi engellenmelidir.
- • kürt bölgesi, nüfusu bakımından kalabalık olmasına rağmen, ülkeye kalabalığı oranında katkı sunmamaktadır, bundan dolayı yeraltı zenginliklerinin (petrol, linyit) daha çok nasıl kullanılabileceği araştırılmalıdır.
- • bölgede trahom ve cüzzam (sadece kars’ta bin dolayında cüzzamlı var) hastalıkları çok yaygındır.
- • kürt çekim kuvvetine karşılık türk merkezleri oluşturulmalıdır.
- • kürdistan coğrafyası şimendifer (tren) hattı ile kontrol altında tutulmalı.
- • dersim’e müdahale edilmeli.
- • kaçakçılığın önüne geçilmeli. kürtlerin ekonomik güç elde etmeleri engellenmeli.
- gerekirse bunun için vergiler indirilmeli.
- • bütün bu tasavvurlar gizlidir.
- _________ Tabi, butun bu irkci tavsiyeler, istisnasiz insan haklarina aykiridir. Sadece, Birlesmis Milletler'in deklere ettigi haklara degil; Islami insan haklarina da toptan aykiridir. Dolayisiyle, bu yonde gerceklestirilen icraatlar insanliga karsi islenmis suclardir./Gunes Ecer
- =============================================================================
- Konu: Tarihimizde Irkcilik (6): Gayri Muslim nufustaki degisimin anlattiklari
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/74d4d1426d4dc524
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: [email protected]
- Tarih: Jun 26 10:43PM -0400
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8aca67228a
- Turkiye'de, son yuzyilda gayrimuslim nufusunda buyuk azalmalaroldu.
- Gayrimuslim nufus 1914'te %19.1 iken, 2005'te %0.2'ye dustu.
- Bu manzara Osmanli'nin son donemlerinde ortaya cikan Genc Turkler
- ve Ittihat ve Terakki cemiyeti'nin (Ingiliz-Siyonist etkisiyle) baslattigi, ve Kemalist cumhuriyet donemindedevlet
- politikasi haline gelen Turkculuk-Turk irkciligi-Turklestirme akiminin sonucu idi.
- Bu akim, bilhassa, 1930'lardan itibaren, ikinci Dunya Savasi'nin sonuna kadar
- guclu bir sekilde Turkiye'nin doktrini haline gelmisti. Ilk onceleri Japonlari taklit etmek istediler; sonra Almanlari.
- Zamanin idarecileri Almanyanin buyuk bir endustriyel guc olmasini, ve disiplinini Alman irkciliginayoruyorlardi.
- Ve, Turkiye, gozleri bagli, kulaklari tikali, Avrupayi kopyelemekle mesguldu. Biz de, onlar gibi,irkciligi kitleleri ateslemekte kullanabilirdik.
- Ikinci Cihan Harbi'nin sonlarina dogru, Alman irkciliginin miyonlarca Yahudinin firinlarda can vermesiylesonuclandigini gorunce
- Turkiye'de de irkcilik yavasladi; fakat hic yok olmadi. Cunku, aksi yonde konusmak, her seyden once, Mustafa Kemal'in sozleri ile celisecekti. Ve bu en buyuk tabu idi.
- Irkcilik, Kemalist egitim vesoylev sayesinde gunluk hayatimizin bir parcasi haline geldi. Mustafa kemal'in Turkler hakkindaki sozde 'veciz" sozleri aslinda irkciligin temelinde yatan ideoloji idi. Kemalizmin bir parcasi halinegelmesi sayesinde irkcilik, neredeyse butun dunyada kotulenirken, bizde normalmis gibi kabulgordu.
- ('000)
- Sene…………..1914…..1927…1945.…..1965…..1990…...2005
- Muslumanlar
- 12,941
- 13,290
- 18,511
- 31,139
- 56,860
- 71,997
- Rumlar
- 1,549
- 110
- 104
- 76
- 8
- 3
- Ermeniler
- 1,204
- 77
- 60
- 64
- 67
- 50
- Yahudiler
- 128
- 82
- 77
- 38
- 29
- 27
- Diger Azinliklar
- 176
- 71
- 38
- 74
- 50
- 45
- Toplam
- 15,997
- 13,630
- 18,790
- 31,391
- 57,005
- 72,120
- % gayrimuslim
- 19.1
- 2.5
- 1.5
- 0.8
- 0.3
- 0.2
- Ref.http://en.wikipedia.org/wiki/Racism_in_Turkey
- Tablo, nufus sayimlarini gosteriyor. Yukardaki referanstan alinmistir. Bozuk cikarsa orada gorulebilir.
- Gururlacikip uluslararasi toplantilarda anlatabilecegimiz bir manzara degil maalesef.
- Egitimsistemimizde, ogretilen milliyetciligin, hatta son senelerde azalmis olsa da
- irkciliginyerini irkciligin tarihimizde getirdigi utanc verici zulmun ve katliamlarin anlatilmasi almadan bu degismez.
- Vegelecekte alinlarimiza kara lekeler surulmesi devam eder; kimseyiaksine inanmaya ikna edemez duruma geliriz.
- Turk irkciliginin (ustunlugunun) vatanperverlikle veya milliyetcilikle ilgisinin olmadigi, aksine, ayirimci ve yikicilik getirdigi okullarda ve medyada surekli anlatilmalidir.
- Lakin, bir sorunumuz var.
- Irkcilik anlatildikca ucu Kemalizm'e dokunacaktir.
- Buna ragmen, millet olarak, gelecegimiz, ve gelecek nesillerimiz bahis mevzu oldugu icin, mutlaka irkcilik yok edilene kadar gundemde kalmalidir; cunku, tarih degismelidir, ve tarih, gecmis icin degil, gelecek icindir.
- GunesEcer
- =============================================================================
- Konu: Hz.Ali'li,Hacı Bektaş-ı Veli'li, Atatürk'lü PKK Propagandası !
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/3b0365da99e42cb3
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Lale Gurman <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 10:01PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8ab69e67cd
- Değerli Dostlar,
- Arkalarına Emperyalizm'i ve onların maşalarını alarak Türkiye'yi bölmeye
- çalışan bölücüler ve aşırı mezhepçiler sahneden hiç inmemekte. İnmeye de
- niyetleri yok.
- Hesap edemedikleri, onların bu davranışları karşısında bizlerin
- meselelerimize daha fazla sahip çıkma azmimiz, irademiz! Farkında bile
- olamıyorlar bu tarafımızı uyandırdıklarının...Sarhoşluklarına öylesine
- kapılmışlar ki artık akıl edemiyorlar terörle aralarına mesafe koyma
- gereğini...
- Altta konuyla ilgili görüntülü bir haber var. İbretlik!
- Geniş paylaşılması dileğiyle...
- Lâle Gürman
- *http://www.ensonhaber.com/hz-alili-ataturklu-pkk-propagangasi-2016-06-26.html
- <http://www.ensonhaber.com/hz-alili-ataturklu-pkk-propagangasi-2016-06-26.html>*
- Değerli Dostlar,
- Almanlar bir kaç hafta önce sözde soykırım kararı almışlardı. Şimdi de
- Aleviler üzerinden saldırıya geçtiler.
- http://odatv.com/iste-ilk-alevi-mezarliginin-goruntuleri-1104161200.html
- *Emperyalizm'de oyunlar çok.*
- Yıllarca Cemaleddin Kaplan'ı koruyup gözettiler, örgüt müridlerinin
- Almanya'da kapalı spor salonlarında tahta kılıçlarla askeri eğitim
- yapmalarını seyrettiler, amaçları Anadolu'da Anadolu Federe İslam Devleti
- kurdurtmaktı. C. Kaplan'ın ölümünden sonra işi oğlu Metin Kaplan üstlenmiş,
- Türkiye'nin bastırmasıyla da M. Kaplan Türkiye'ye iade edilmişti, şimdi
- hapiste.
- Almanya iki yıl kadar önce de Hamburg Üniversitesi'nde Alevilik Ana Bilim
- Dalı açtı. Amacı Alevilere, "sizler Müslüman değilsiniz" öğretisi vermek!
- Nitekim bir Ceviz Kabuğu programında Alevi Bektaşi Fed. Başkan Yard. Ali
- Yıldırım'a, "Bizler Müslüman değiliz" sözlerini söyletmiş, programa gelen
- tepkiler üzerine Yıldırım çark ederek, "Ben onu demek istemedim, yanlış
- anlaşıldım" demek durumunda kalmıştı.
- https://www.youtube.com/watch?v=RVR2ScmEVxg
- *Emperyalizm'de oyunlar çok demiştik.*
- 3 Temmuz 2016 tarihinde Çorum'da bazı Alevi Derneklerinin, 12 Eylül öncesi
- Çorum'da mezhep çatışmalarını anma etkinliği ile ilgili haberler gelmeye
- başladı...
- İstanbul Barosu Gen. Sekreteri Avukat Hüseyin Özbek,
- *"*
- *Türkiye'de iki tür Alevilik var.Birincisi en az 1000 yıllık
- sosyolojik-reel Alevilik. Buna Anadolu Aleviliği ya da Köy ( Türkmen )
- Aleviliği diyebiliriz.İkincisi ise imal edilen, batı tornasında amaca
- hizmet edecek bir çatışma dinamiği olarak tasarlanan Metropol Aleviliği ya
- da Politikleş-tiril-miş Alevilik.*
- *İkincisine Dersim Travması üzerinden PKK lokomotifine son katar olarak
- ilave edilmek istenen Alevilik de diyebiliriz.*
- *" *diyor.
- Ve ekliyor,* "*
- *Dünyada ilk kez emperyalizmin yenilebileceğini, emperyalizme rağmen
- bağımsız bir devlet kurulabileceğini kanıtlamış, mazlumlara direniş modeli
- olmuş onurlu bir geçmişe sırt çevirmenin ömür boyu sürecek utancından
- kurtulmanın tek yolu var.*
- *Mazlum figanıyla zalimin çığırtkanlığı yapmaktan tez elden vazgeçip
- kapatıldığı mühre kafesini parçalayarak mazlumlardan yana kanat çırpmak…*
- *"*
- Bakalım Aleviler bu oyuna gelecek mi!
- Eklerde Özbek'in konuyla ilgili çok önemli yazıları var.
- Paylaşılması dilekleriyle,
- Lâle Gürman
- * *
- --
- *“Yüreği yılmadan düşen, dizleri üstünde de savaşmayı sürdürür.”*
- *Seneca*
- =============================================================================
- Konu: Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk'ün ardından...
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7860506e80f1eee5
- =============================================================================
- ---------- 1 / 2 ----------
- Gönderen: Sili Ozerdim <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 12:02PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8a7398ff94
- Konu: Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk'ün ardından...
- *Sayın Ayşenur Arslan, *
- *Sayın Hüsnü Mahalli,*
- *Değerli ilahiyatçı Prof.Dr.Yaşar Nuri ÖZTÜRK* hocamızı kaybettiğimiz *22
- Haziran 2016 tarihinde Halk Tv deki programınızda,* onun İslam dinine
- yaptığı hizmetlerini, birbirinden değerli eserlerini, dünya çapında bir din
- bilgini olduğunu anlatmak varken, her ikinizin de bu değerli hocamızın
- ardından sarf ettiği sözler, bizleri gerçekten hayal kırıklığına
- uğrattı..Ve inanılmaz derecede şaşırttı...
- Yaşar Hocamızla yaşanmış anılarınız olabilir, kendisiyle çok samimi de
- olabilirsiniz ama bu sizlere; *Cumhuriyet'e, Atatürk'e ve İslam dinine
- bağlılığını her yerde, her zaman ve her fırsatta hemde program yaptığınız
- Halk Tv. ekranlarından haykıran hocayı yerme, huysuzluğunu, sinirliliğini
- ön plana çıkarma ve eğlenme hakkını vermez.. *Bizim kültürümüzde ölen
- birinin arkasından iyilikleri anlatılır, hataları, günahları Yüce Allah'a
- bırakılır.
- *Aslında anlamadığınız şey şu;* Türk Milleti Yaşar Hocayı o huysuz ve
- sinirli, yerine göre kızgın haliyle *TANIDI ve SEVDİ.. *
- Onu olduğu gibi kabul etti, ağzından çıkan her sözü dinledi.* Dinini onun
- dilinden sevdi, İbadetini onun gösterdiği şekilde yerine getirdi..*
- Bu değerli Cumhuriyet aydınının Türk Milletine ve İslam Dinine yaptığı
- hizmet ölümüyle bitmeyecek. *O, ardında bıraktığı 50 den fazla eseriyle
- Türk Milletini aydınlatmaya ve Allah ile Aldatanlarla mücadele etmeye devam
- edecek...*
- Ve Türk Milleti onu unutmayacak ve daima sevecektir...
- Milletin bağrına bastığı böyle değerli insanların ardından konuşurken daha
- dikkatli olmanız temennisiyle...
- *Derin Kaygılarımızla,*
- *ULUSALCI GÖNÜLLÜLER*
- *Engin Demirkollu Sarıkartal-Lâle Gürman- Muazzes İlmiye Çığ-Ümit Gönüldaş-
- Kemal Rastgeldi- Zerrin Bayrakdar-Halûk Tarcan-Sefer Tan- Leyla Edinç-Tarık
- Konal-Şükrü Server Aya- -Suay Karaman-Orhan Çekiç-Gülay Çekiç- Sevil
- Onaran-Bertan Onaran-Türker Ertürk-Ahmet Avcı- Necmi Akyalçın- Müge
- Gülses-Mehmet Gözgücü-Adile Onaran-Kemal Onaran-Halil Kıral-Nejat
- Kıral-Lütfiye Kıral-Nilgün Şarman-Zeliha A. Uzunalp-Emin Uzunalp-Sara
- Saatmen-İbrahim Saatmen-Erdoğan Altıntarak-Güler Cangil-Salim Cangil-Vural
- Cangil-Kıral Cangil-Fethiye Çiftçi-Halil Çiftçi-Suzan Gürman-Celal
- Gürman-Metin Gürman-Efdal Gürman-Nuriye Sınayış-Filiz Sınayış-Türkmen
- Sınayış-Halil Kaya Aynar-Hatice Ertem-Şadıman Ertem-Musa Ertem-Mustafa
- Ertem-Melih Ertem-Huriye Ertem-Şerif Ertem-Cemal Bozkurt-Alis Okay-Bedri
- Okay-Fidan Temel-Fazlı Temel-Fuzuli Temel-Faruk Temel-Yakup Temel-Zekiye
- Karagöz-Dursun Karagöz-Aysel Çiftçi-İhsan Çiftçi-Mürvet Çiftçi-Şaban
- Çiftçi-Cemil Bozkurt-Ülfet Güler Erkli-İsmail Erkli-Nezihe Var-Ragıp Var-H.
- Oğuz Günaydın- Özenç Altıntarak-Yıldız Ertem-Emine Ertem-Adnan
- Pelvanlar-Atakan Mert- Sabahattin Gökkaya-**Sili Özerdim-Nazmi Doyan-Gülnar
- Erinç-Ahmet Erinç-Sıla Doğru-Güney Doğru*
- *Arslan Adsız-Ramazan Saraçoğlu-Emre Özgen-Ela Korcan*
- *Lale Korcan-Bahri Erdem-Serdar Okan-Sami Ayaz-Halil Yavru*
- *Ergun Çağrı-Sündüz Çağrı-Halise Demir-Şenay Karlı-Kemal Karlı*
- *Nermin Öz-Kemal Öz-Sadık Öz-Galip Çimenli-Kemal Çimenli*
- *Sevil Zorlu-Şeniz Zorlu-Adnan Pars-Sevda Cura-Ahmet Demir*
- *Zeki Demir-Süreyya Erdim-Hilmi Erdim-Dr. Ferit Erdim*
- *Dr. Zafer Pektaş-Dr. Nazlı Uçan-Dr. Hüsnü Aydın*
- *Dr. Kamuran Gelenbe-Dr. Ahmet Lütfü Saraç-Dr. Ferzan İzmirli *
- *Nermin Cebbar-Şevket Rodoplu-Şükriye Geldiay-İlter Geldiay*
- *Sevil Yurtoğlu-Lebit Yurtoğlu-Kadriye Evkuran-Hayriye Evkuran*
- *Sevilay Yargıcı-Feral German-Ayşen Kolcu-Sevin Kayabaysal*
- *Pertev Kayabaysal-Lerzan Yurdatapan-Gülsün Kulalı-Koray Kulalı*
- *Nuray Adalı-Çiçek Altaylı-Şekip Altaylı-Ayla Öksüz-Şermin Savat*
- *Seyfi Savat-Durdu Hasoğlu-Galip Hasoğlu-Nazlı Niş-Hasan Niş*
- *Füsun Alnıaçık-Giray Alnıaçık-Nişan Severcan-Mehmet Severcan*
- *Nazlıcan Gümüşbaş-Dursun Gümüşbaş-Samiye Günlükçü*
- *Yeter Gazioğlu-Seyit Gazioğlu-Sevin Arcan-Oktay Düzlük*
- *Mehmet Emin Gün-Soner Bayır-Songül Bayır-Güner Kaptan*
- *Neslihan Gün-Barış Can-Canan Can-Osman Evliya-Nil Evliya*
- *Ülkiye Avcı-Kemal Avcı-Servet Avcı-Ahmet Acar-Pervin Acar*
- *Şükrü Gülesin-Cahit Acıpayam-Lütfü Can Gürses-Ali Nusret Kanlı*
- *Saliha Menevişli-Tayfun Tüylücan-Ali Servet-Mine Sazlı*
- *Aydın Örme-Hasan Örme-Selim Güloğlu-Leyla Tanmak*
- *Mustafa Tanmak-Ünver Taşçıoğlu-Meliha Taşçıoğlu-Erdem Tunç*
- *Sıdıka Kayrak-Ayşe Kayrak-Avni Kayıral-Mesarret Kayıral*
- *Selime Coşkuncan-Salih Arısoy-Filiz Arısoy-Olcay Yılgın-*
- *Selim Yılgın-Sevil Kapani-Benan Akşit-Selva Karacasu*
- *Neşet Karacasu-Tunç Bilge-Yamaç Su-Sekine Kibirli-*
- *Günnur Bahçeli-Hasan Bahçeli-Halil Bahçeli-Ali Ekber Tütüncü*
- *Korkmaz Elveren-Zişan Mutlu-Ziya Mutlu-Semih Akyakalı*
- *Selim Akyakalı-Cemile Sazlı-Akın Sazlı-Ülkü Sönmezcan*
- *Gülsüm Sönmezcan-Aylin Tapan-Vildan Tapan-Mustafa Rodoslu*
- *Dürdane Rodoslu-Kamil İçli-Selma Yaşlı-Hüseyin Yaşlı*
- *Berrin Soylucan-Yüksel Soylucan-Namık Zorlu-Vefa Zorlu *
- *Nilgün Pusmaz-Hayal Kuleli-Orçun Kuleli-İlker Buğra-Soner Buğra *
- *Dilek Karman-Vacide Karman-Saliha Karman-Mete Karman *
- *Ümit Komanlı-Şükriye Komanlı-Defne Komanlı-Çetin Bora*
- *Elvan Bora-Şeyma Burcu-Cengiz Burcu-Nerime Yılmaz*
- *Atilla Yılmaz-Şule Görköy-Erdoğan Görköy-Fidan Albayrak*
- *Doğan Albayrak-Kısmet Eray-Vasfi Eray-Seyfi Eray-*
- *Handan Eray-Sabite Alaylı-Kudret Alaylı-Firdevs Alakuş*
- *Nimet Alakuş-Civan Vardar-Selime Vardar-Neslihan Gün*
- *Mehmet Emin Gün-Meltem Selvi-Güneş Selvi-Kamer Konuk*
- *Aysun Konuk-Kaan Yüce-Mustafa Kemal Alkan-Nabi Özturan*
- *Hulusi Özturan-Adviye Özlü-Refika Özlü-Seyhan Korkmaz*
- *İncila Korkmaz-Sevinç Peker-Haşim Peker-Emine Peker*
- *Ruşen Peker-Bergüzar Köken-Kevser Köken-Nükhet Menet*
- *Salih Menet-Haver Kurt-Esat Kurt-Yüce Kurt-Elva Kurt*
- *Nurdan Kurt-Şule Görgülü-Zeliha Kutlu-Fethi Kutlu*
- *Mehmet Ayaşoğlu-Sinan Ayaşoğlu-Sertap Küllahçı-Bengü Küllahçı*
- *Meziyet Elmas-Ali Bilgin Elmas-Sabite Çiftçioğlu-*
- *Muzaffer Çiftçioğlu-Süreyya Alansu-Şakir Alansu-Seda Burkut*
- *Sinan Burkut-Sevilay Büke-Aydın Büke- Ahmet Kılıçarsal Aytar, Emine
- Lemika, Süleyman Çelik - Nefise Yurtseven - Hatice Metin - Gülin Yıldırım -
- Ayşe Güksel - Zafer Sarıkartal - Ceylan Sarıkartal*
- --
- *TC Sili*
- [image:
- http://sphotos-a.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/215290_10200934840280643_385814596_n.jpg]E-Posta
- ile gönderdiğim tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve
- sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
- *MADDE 25:* "*Düşünce ve Kanaat Hürriyeti*";
- *MADDE 26:* "*Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti*"
- kapsamında tarafımdan yapılmıştır.
- Demokratik düşünce ve kanaatlerimin engellenmesi ve/veya şiddet/baskı
- altına alınması, bu nedenle
- "*hakkımda olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi*",
- TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her
- türlü yasal haklarım saklı kalmak üzere, peşinen reddederim.
- * ek* — Tüm ekleri indir
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
- (sıkıştırma
- hedefi:
- Türkçe
- [image: Dosya adı kodlama menüsü]
- ) Tüm resimleri görüntüle
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
- [image: ata ve bayrak.jpeg]
- <https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>
- *ata
- ve bayrak.jpeg*
- 31
- .
- YURTTA SULH CİHANDA SULH
- PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
- K. ATATURK
- ---------- 2 / 2 ----------
- Gönderen: Sami Toprak <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 11:21AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8a9fd1aa4f
- Engin hanım,çok haklısınız.
- Bu davranış saygısızlıktan da öte bir şey.
- Ve bunu tüm topluma seslenen medya kanallarını kullanma ayrıcalığı
- olanların yapması topluma karşı büyük su.
- Son zamanlarda bu türlü hormonlu,aydınlıkları kendilerinden menkul
- 'aydınlarımızın' sayısı hayli çoğaldı.
- Bunlara fırsat verilmesi de ayrı bir konu.
- Ayşenur Aslan ve Hüsnü Mahalli yi bu saygısız davranışından dolayı
- kınıyorum.
- Yaşar Nuri Öztürk hocamız Türk aydınının çok önemli bir açığını yani onun
- dine yanlış pencereden bakışını sürekli olarak vurguladı ve aydınların bu
- durumu farketmesini sağladı.
- Ona yanlış pencereden bakanlar ya onu hiç izlemeyenler,kitaplarını hiç
- okumayanlar ya da onu anlamaya niyeti olmayanlardır.
- Saygılar,
- Sami Toprak
- 27 Haziran 2016 01:14 tarihinde Engin Demirkollu <[email protected]>
- yazdı:
- =============================================================================
- Konu: Turkiye-Israil anlasti; Ozur-tazminat-Gazze'ye yardim
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/15c945704b04d9e1
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: [email protected]
- Tarih: Jun 27 05:27AM -0400
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8a8b5b1857
- a
- 27.06.2016 07:35 - Güncelleme: 27.06.2016 07:37 STAR
- Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni dönem
- Türkiye-İsrail ikili ilişkilerinin normale dönmesi hakkındaki mutabakatın 26 Haziran Pazar günü Roma'da sonuçlandırıldığı bildirildi.
- Türkiye ile İsrail arasında ikili ilişkilerin normale dönmesi hakkında varılan mutabakatta, Hamas ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığı bildirildi.
- Üst düzey bir Türk yetkiliden edinilen bilgiye göre, Türkiye-İsrail ikili ilişkilerinin normale dönmesi hakkındaki mutabakat, 26 Haziran Pazar günü Roma'da sonuçlandırıldı.
- "İsrail tarihte ilk kez özür diledi"
- İsrail'in Mart 2013'te Türkiye'nin ilk talebini karşılayarak, tarihte ilk kez "yabancı bir devletten özür dilediği" belirtilirken, varılan mutabakat kapsamında Türkiye'nin diğer iki şartının da İsrail tarafından kabul edildiği kaydedildi.
- "İsrail tazminat ödemeyi kabul etti"
- Bu doğrultuda İsrail, Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi ve Türkiye'nin Gazze'deki insani duruma müdahalesini de kabul etti.
- "Gazze'de kapsamlı projeler hayata geçirilecek"
- İki ülke arasında varılan mutabakat çerçevesinde, Türkiye'nin Gazze'ye insani yardım dahil sivil amaçlı malzemelerin girişini sağlayacağı ve altyapı yatırımlarını gerçekleştireceği, bu doğrultuda Gazze halkının kullanımı için konutlar inşa edileceği ve 200 yataklı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin de en kısa zamanda hizmete alınacağı ifade edildi.
- Gazze halkının en acil ihtiyaçları olan elektrik ve içme suyu sorunu da Gazze'ye verilen elektrik ve su miktarının artırılması ve yeni santraller yapılmasıyla çözüme kavuşturulacak. Böylece Gazze'ye ilaveten Batı Şeria'ya yönelik öngörülen Cenin Sanayi Bölgesi gibi kapsamlı projelerin hayata geçirilmesi de kolaylaşacak.
- "Mutabakatta Hamas ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmuyor"
- İddiaların aksine iki ülke arasındaki mutabakatta Hamas ile ilgili herhangi bir hüküm ise bulunmuyor.
- Türkiye'nin Filistin Devleti ve halkına güçlü desteğinin aynı şekilde süreceğini belirten üst düzey yetkili, İsrail ile sağlanan uzlaşmanın, Türkiye'nin 31 Mayıs 2010'dan beri sergilediği ilkeli ve kararlı tutum sayesinde kazanılmış bir diplomatik başarı olduğunu belirterek, "Türkiye'nin tüm şartlarının kabul edildiğini, Filistin halkının koşullarının iyileştirilmesi için tarihi bir adım atıldığını" ifade etti.
- "Gazze'ye insani yardım yapılmasının yolu açıldı"
- İki ülke arasında varılan mutabakatla Mavi Marmara'da hayatını kaybedenlerin arzuladığı şekilde Gazze'ye insani yardım yapılmasının yolunun açıldığına işaret eden yetkili, Türkiye-İsrail ikili ilişkilerinin normale dönmesine ilişkin süreçte Filistin Hükümeti ve Hamas'ın da Türkiye'ye destek verdiklerini bildird
- =============================================================================
- Konu: YAŞAR NURİ HOCA YAŞAYARAK GİTTİ
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/a87daa74b088ee81
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Neval Çeto" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 09:41PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8a560eedce
- YAŞAR NURİ HOCA YAŞAYARAK GİTTİ!
- CEMİL CAN
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/cemil.can.94009&sa=D&ust=1466950143153000&usg=AFQjCNG9eC7Io4rx9B6YFMQ_3dHeY83d_A>
- ·26 HAZİRAN 2016 PAZAR
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/notes/cemil-can/ya%25C5%259Far-nuri-hoca-ya%25C5%259Fayarak-gitti/633158013514234&sa=D&ust=1466950143154000&usg=AFQjCNEjcYM1bbVDC9QaAXsE8I80lq1azA>
- “Yaşar Nuri Öztürk, çağdaş bir İslam bilgini ve aydınlıkçı bir Türk
- filozofuydu.(1)
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Ftr.wikipedia.org%252Fwiki%252FFelsefe%26h%3D6AQESzwru%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143155000&usg=AFQjCNGVnGG-kNhFuPQiNZWkfJHovxoIMw>
- İslam
- şeref ve haysiyetini, kendi onursuzlukları ile karartmaya çalışan sözde din
- adamlarının korkulu rüyası Yaşar Hoca… Son nefesine kadar Atatürk
- Cumhuriyeti’nin bilim, akıl ve çağdaşlaşma yolunda kararlılıkla
- mücadelesine bütün varlığı ile katıldı… Cehalet ve her türlü yobazlığa, din
- simsarlığına ve ahlaksızlığa karşı gücünün ötesinde savaştı… “
- Prof. Dr. Şahin Filiz, Yaşar Hocayı bu vurucu tarihi cümlelerle uğurladı.
- Öztürk’ün arkasından “kurtulduk” diyecek kadar, kendini kaybetmiş; akıl ve
- bilgi fukaraları da vardı.
- Taşıdığı bayrağı devralmak için kollarını sıvayanlar da…
- Meydanı boş bulup zırvalamaya başlayanlar ise herkesten önce sahne aldı:
- Bolu’da İl Milli Eğitim Müdürünün 10’uncu Yıl Marşı’nı yasaklaması üzerine,
- yapılan protesto gösterilerinde; polisin göstericilere gaz sıkmasını, haber
- sitesi Medya 14, din temelli bir soru haline getirdi.
- İl Müftüsü İzani Turan’a, polisin sıktığı biber gazının orucu bozup
- bozmayacağı soruldu.
- Müftü Efendi, kara kaplı kitabını açtı, cevabın yerini bulup, fetvayı
- verdi: “İrade dışı bir durum olduğu için oruç bozulmaz” dedi.
- İsmailağa Cemaati’ne sorulan, "taharatte mübalağa yaparak içeriye su kaçsa
- oruç bozulur mu"
- <https://www.google.com/url?q=http://l.facebook.com/l.php?u%3Dhttp%253A%252F%252Fodatv.com%252Ftaharette-abartarak-iceri-su-kacarsa-oruc-bozulur-mu-1006161200.html%26h%3DZAQH-jLlD%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143159000&usg=AFQjCNFnmiED7TjpNwf3oEArX8-CDIDvwg>
- (2)
- <https://www.google.com/url?q=http://l.facebook.com/l.php?u%3Dhttp%253A%252F%252Fodatv.com%252Ftaharette-abartarak-iceri-su-kacarsa-oruc-bozulur-mu-1006161200.html%26h%3DZAQH-jLlD%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143159000&usg=AFQjCNFnmiED7TjpNwf3oEArX8-CDIDvwg>
- ile
- aynı ayardaki bu soruyu, Yaşar Hoca duysaydı acaba nasıl tepki verirdi?
- Büyük olasılıkla; yine sağ kolunu yana açıp, başını sola doğru çevirerek,
- sessizce bir şeyler mırıldanacaktı!
- Anlayan anladı…
- Yaşar Hocanın “Allah ile aldatmak” adlı kitabı, yüzyılın “uleması”nı çok
- rahatsız etmişti…
- Kitabı okumadan, bugün yaşadıklarımızı anlamamız mümkün değildir!
- 2000’li yılların başında yayımlanan ve 43 baskı yapan “Kur’an’daki İslam”
- adlı eserinden, Türk Mühendisler Birliği Derneği’nde verdiği bir
- konferansta haberdar oldum.
- Belli ki, dinci kesimler üzerinde soğuk duş etkisi yapan bu eseri tanıtmak
- için, Hoca bütün davetlere katılıyordu.
- “Time” dergisinin gerçekleştirdiği “20’nci Yüzyılın En Önemli Kişileri”
- listesinin yüz ismi arsında ilk 10 arasına giren Yaşar Hocayı hava
- alanından alıp, konuşma yapacağa salona getirmek görevi, o gün bana
- düşmüştü.
- Yaşar Nuri Öztürk, yaşarken hakkında 10 doçentlik tezi hazırlanan bir
- akademisyendi. (3)
- Türkiye’nin onurudur…
- İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin Dekanı, daha sonra hiçbir
- etkinlikte adını duymadığım bu kıytırık derneğin bile davetine gelmekten
- erinmedi…
- Yolda havadan sudan konuşuyorduk.
- Derneğin yetkilisi veya görevlisi olmadığımı anlayınca sordu:
- -Beni almaya neden sen geldin?
- “Dernek başkanı yakın arkadaşımdır. Rica etti. Hem hemşeriyiz de, sizi
- yakından görüp tanımak istedim” dedim…
- Aramızda şu konuşma geçti:
- -O zaman Konferansı sonuna kadar dinle, bitince otele de sen götürürsün.
- -Peki.
- -Nerelisin?
- -Çaykaralıyım.
- -Aslen ben de Çaykaralıyım. Akrabalarımızın çoğu Çaykara’dadır.
- Niyazoğulları derler bize. Sonradan Sürmene’ye yerleşmişiz ama Çaykara ile
- alakam hiç kesilmedi. Çocukluğumun ilk yıllarında Dernekli Cansız Hocadan
- (4) okudum…
- -Cansız Hoca ile ilgili birkaç fıkra biliyorum.
- -Onlar fıkra değil, hepsi yaşanmış gerçek olaylardır…
- -!…
- -Din ile aran nasıldır?
- -Namaz ile oruç dışında çok iyi!
- -O ikisi Çaykaralılara farz değil zaten!
- (Gülüştük…)
- Yaşar Hocayı konferansı boyunca nefes almadan dinledim.
- O günden sonra bir daha karşılaşmak nasip olmadı.
- Ulusal Kanal’daki hiçbir programını da kaçırmadım ama.
- Hocanın fikirleri gerçekten “turnusol kağıdı”(5) gibiydi.
- Kim dindardır, kim dinci, hemen ortaya çıkarıyordu…
- Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Şahin Hoca’nın tarif ettiği gibi bir
- aydınlanma neferiydi.
- Gerçek bir Kemalist ve Atatürk hayranıydı.
- İslam Dini’nin laiklikle çelişmediğini o kanıtladı…
- İslam Dini’ni yüceltmek bahanesi ile Sosyalizmi kötüleyenlere verdiği:
- “Sosyalizm deyince mızrak yemiş domuz gibi ne böğürüyorsun, ihtiyaçtan
- artanı paylaş diyen Kur’an değil mi?” şeklindeki yanıt, Osmanlı tokatı
- etkisi yaptı…
- Bilimi ve akılı ikinci plana hiç atmadı!
- Nur içinde yatsın...
- Hocayı yıllar önce okuduğu “Rahman Suresi” (6) ile uğurluyoruz…
- Cemil Can
- DİPNOTLAR:
- (1) Filozof, yeni (farklı) sonuçlara varan ve bu sonuçları ifade etmek için
- yeni tanımlar ve yeni bilgi üreten kişidir. Filozoflar hayata yeni sözler,
- cümleler ve bilgiler koyarak insan yaşamında önemli bir yer edinmişlerdir.
- Öğüt verici bilgileri ile insanların hayatlarında daha kolay bir yaşam için
- uğraş vermişlerdir.
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Felsefe
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Ftr.wikipedia.org%252Fwiki%252FFelsefe%26h%3DUAQEITFyG%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143168000&usg=AFQjCNGKf3iO_i_lKXWE6ywtF7nXMlHB-g>
- (2) İsmailağa Cemaati'ne yakın Yavuz Sultan Selim Derneği vatandaşların
- Ramazan'da dini sorularına yanıt vermeye başladı. Gelen sorulardan
- biri "taharatte
- mübalağa yaparak içeriye su kaçsa oruç bozulur mu" oldu. Ömer Faruk Korkmaz
- yanıtında bu durumda orucun bozulacağını söyledi.
- http://odatv.com/taharette-abartarak-iceri-su-kacarsa-oruc-bozulur-mu-1006161200.html
- <https://www.google.com/url?q=http://l.facebook.com/l.php?u%3Dhttp%253A%252F%252Fodatv.com%252Ftaharette-abartarak-iceri-su-kacarsa-oruc-bozulur-mu-1006161200.html%26h%3DIAQF1hlZs%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143170000&usg=AFQjCNFGgLVhMw4GkBC-OKoOjaHCU91nPg>
- (3)
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Fwww.youtube.com%252Fwatch%253Fv%253DNAlUoeMGH8U%26h%3DvAQFiuhjx%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143170000&usg=AFQjCNGT_EFC3RdTBhrmP-QRkpHdXb1ocQ>
- https://www.youtube.com/watch?v=NAlUoeMGH8U
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Fwww.youtube.com%252Fwatch%253Fv%253DNAlUoeMGH8U%26h%3DvAQFiuhjx%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143170000&usg=AFQjCNGT_EFC3RdTBhrmP-QRkpHdXb1ocQ>
- (4)
- <https://www.google.com/url?q=http://www.dr.com.tr/Kitap/Cansiz-Hoca/Mehmet-Gunaydin/Edebiyat/Biyografi-Oto-Biyografi/urunno%3D0000000442639&sa=D&ust=1466950143171000&usg=AFQjCNFZrlg-FrJA55NXKXtKcDjcI4vBMA>
- http://www.dr.com.tr/Kitap/Cansiz-Hoca/Mehmet-Gunaydin/Edebiyat/Biyografi-Oto-Biyografi/urunno=0000000442639
- <https://www.google.com/url?q=http://www.dr.com.tr/Kitap/Cansiz-Hoca/Mehmet-Gunaydin/Edebiyat/Biyografi-Oto-Biyografi/urunno%3D0000000442639&sa=D&ust=1466950143171000&usg=AFQjCNFZrlg-FrJA55NXKXtKcDjcI4vBMA>
- (5)
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Ftr.wikipedia.org%252Fwiki%252FTurnusol%26h%3DeAQHYcW81%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143172000&usg=AFQjCNGVqWdhzxhChgddcQOlEWFh5PkVAQ>
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Turnusol
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Ftr.wikipedia.org%252Fwiki%252FTurnusol%26h%3DeAQHYcW81%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143172000&usg=AFQjCNGVqWdhzxhChgddcQOlEWFh5PkVAQ>
- (6)
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Fwww.youtube.com%252Fwatch%253Fv%253DUuevwQ9hxpw%26h%3DCAQFpO5zo%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143173000&usg=AFQjCNFrBi0OE2iM6OeYJFB7w6b8PSzW1Q>
- https://www.youtube.com/watch?v=UuevwQ9hxpw
- <https://www.google.com/url?q=https://www.facebook.com/l.php?u%3Dhttps%253A%252F%252Fwww.youtube.com%252Fwatch%253Fv%253DUuevwQ9hxpw%26h%3DCAQFpO5zo%26s%3D1&sa=D&ust=1466950143174000&usg=AFQjCNHgo1yrTPbJbfyLVGHKaq49GMf9sA>
- This is a courtesy copy of an email for your record only. It's not the same
- email your collaborators received. Click here
- <https://support.google.com/drive/?p=courtesy_copy> to learn more. [image:
- Logo for Google Docs] <https://drive.google.com>
- =============================================================================
- Konu: برامجنا شهر اغسطس 2016 مكان الانعقاد دبي " تنظيم مركز ارض المعرفة
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b93ebaf651044f26
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "knowledge Land" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 06:08PM +0400
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f8a33ceedf3
- Training Department
- HEAD OFFICE COMPANY GROUP
- DUBAI -SH.ZAYED ROAD-CITY TOWER 2
- CALL CENTER FOR COMPANY GROUP: 0097143513999
- CENTRAL FAX OF COMPANY GROUP: 0097142557615
- Email: [email protected]
- www.knowledgeland.ae
- www.knowledge-land.org
- Our Vision: To become one of the most important leading centers in the field of training through the development of standards of excellence and the provision of high quality.
- رؤيتنا : أن نصبح أحد اهم المراكز الرائدة في مجال التدريب من خلال وضع معايير التميز وتوفير جودة عالية
- Note: To unsubscribe your email from our Mailing list please click here
- Note: More Training Courses on www.knowledgeland.ae
- =============================================================================
- Konu: FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// Rus Ortadoğu uzmanı : 'Gülen'e ABD istihbaratı destek sağlıyor'
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ac4e3819dba54d53
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 12:14AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f89a6319108
- Rusya'nın önemli Ortadoğu uzmanlarından Musevi asıllı Yevgeni Satanovski,
- Fethullah Gülen'e ABD istihbaratı tarafından destek sağlandığını ifade etti.
- Rus Novostnoy Front haber ajansında özel makale yazan Satanovski, Gülen'in
- halen tehlikeli olduğunu ima etti. Gülen faktörünün unutulmaması gerektiğine
- işaret eden Rus uzman, "ABD istihbaratı Gülen'e destek sağlıyor. Devlet ve
- güvenlik kurumlarından temizlik çalışmalarına rağman Gülen kendi
- yandaşlarından oluşan rezervi korumayı başardı. Gülen, Anayasa değişikliği
- konusunda Türkiye Cumhurbaşkanı'nın atacağı adımlar sırasından oluşan durum
- ve ekonomi kötüleşmesi durumundan kullanabilir. Batı bu senaryoyu mutlaka
- destekler" dedi.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category terör]
- [tags FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI, Rus, Ortadoğu uzmanı, fetullah Gülen, ABD,
- istihbarat, destek]
- =============================================================================
- Konu: KUTLAMA MESAJI : Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın 2225. yılı kutlu olsun !!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/93a09410f3f627c9
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 08:40PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f78a3377894
- Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan şanlı ve şerefli zaferlerin sahibi, milletimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gurur kaynağı Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın 2225’inci kuruluş yıl dönümünü coşku ve sevinçle kutluyor, vatanımızı bizim yapan tüm şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category duyuru]
- [tags KUTLAMA MESAJI, Kara Kuvvetleri Komutanlığı]
- =============================================================================
- Konu: TARIM DOSYASI : Ektiğimizi Biçeceğiz
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bda616d5bd4a64f2
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 08:52PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f788bb5379f
- Sürdürülebilir bir tarımsal gelişim için, hem etkili hem de geleceğe
- uzanacak kadar vizyoner adımlar atmaktan başka yolumuz yok. Bunu yaparken
- ise, geçmişten bugüne ektiğimiz uygulamalardan ne biçtiğimizi iyice tartarak
- ilerlemenin anlamlı olacağını düşünüyorum.
- Geçen hafta bu köşede ilk çeyrek büyüme verilerinin analizini sunarken,
- sektörler kanadında tarımdan yok denecek kadar cılız bir destek aldığımızı
- belirtmiştim. Açıkçası tarımın, son zamanlarda inişli çıkışlı ve kararlılık
- içermeyen bir görünüm sergilediğini söylemek mümkün. Bağlı olduğu doğa
- koşullarının da elbette bunda zaman zaman payı oluyor ancak ülkemizde
- tarımdan daha etkin istifade etmenin mümkün olduğunu da öteden beri
- konuşmaktayız. Ayrıca biliyoruz ki tarım, ekonomiye katkı yapmanın ötesinde,
- gıda arzı güvenliğini sağlaması hasebiyle de oldukça kritik bir sektör.
- Üstelik Türkiye'nin; iklimi, coğrafi yapısı ve bol ürün çeşitliliğiyle,
- tarımda üstün bir potansiyele sahip olduğu da malum... İşte bu bağlamda,
- sürdürülebilir bir tarımsal büyüme için yapısal sorunlara eğilmeye devam
- etmemiz gerekiyor.
- Geçtiğimiz günlerde OECD tarafından yayımlanan Agricultural Policy
- Monitoring and Evaluation (Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme) 2016
- Raporu da, Türkiye'nin son 10 yılda tarım sektöründe yasal ve kurumsal
- çerçeveyi güçlendirmek adına takdire şayan bir ilerleme hikâyesi yazdığını
- belirtirken, birkaç noktaya dikkat çekiyor. Bunlardan biri, ilgili kamu
- kurumlarını, rekabetçi piyasa şartlarında işlev görecek hale getirmek için
- daha çok çaba sarf edilmesi gerektiği. OECD'nin 2016 raporunda bir diğer
- parmak bastığı noktanın ise, Türkiye'de tarıma verilen desteğin içeriğiyle
- ilgili olduğu görülüyor. Ülkemizde üretici desteklerinin daha çok piyasa
- bozucu önlemler kaynaklı olduğunun altını çizen rapor, satır arasına,
- tarımsal verimliliğin iyileşmesinde sürdürülebilirliğe dair bir soru işareti
- koyuyor.
- VERİMLİ TOPRAKLAR İÇİN
- Ve ben de tam bu noktada rapora bir virgül koyarak, verimlilik konusuna
- kısaca değinmek istiyorum. Nitekim tarımda arzu edilen verimliliği
- yakalayamadıkça, hayalimizdeki gürbüz sektöre ulaşmamız da imkânsız olacak.
- Zira memleket topraklarının mücadele ettiği problemlerin kayda değer bir
- kısmı, verimlilik meselesiyle bağlantılı. Söz konusu sorunların arasında
- ise, tarım topraklarının parçalı ve dağınık yapıda olması, başı çekenlerden.
- İşte bu doğrultuda süregelen toplulaştırma çalışmalarının etkin bir şekilde
- devam ettirilmesi, tarımda ölçek ekonomisi avantajlarına kavuşabilmemiz
- adına önem taşıyor. Keza bu minvalde, çiftçilerin de kaynakları birleştirme
- konusuna sıcak bakmaları meselesinin de altını çizmek gerek.
- Tabii daha da tepeden bir bakışla, sektöre ilişkin en kritik hususlardan
- birinin, tarımsal üretim politikası planlamasına olan gereksinim olduğu
- ortaya çıkıyor. Hem de uzun vadeli cinsinden olanına... Zira dönemden döneme
- (mesela rağbete bakıp da) kafaya göre yapılan ekimlerle pekişen arz-talep
- dengesizlikleri, arkasında heba hasatlar, mağdur çiftçiler bırakırken,
- üretimin iç ve dış pazar bağlamında planlı bir görünüme kavuşmasını
- engelliyor. Hatta yine bağlantılı bir konu olarak, tarım alanlarının doğru
- ve verimli kullanılabilmesi için toprak haritasının da önem taşıyan mevzular
- arasında geldiğini eklemeden geçmeyeyim.
- TOPRAĞA BİLGİ EKMEK
- Verimlilik doğrultusunda ehemmiyet arz eden bir diğer unsurun ise,
- girdilerin ve mekanizasyonun bilinçli kullanılması olduğu ifade edilebilir.
- Verimlilik artışı için, modern teknoloji ve tekniklerin daha çok hayata
- geçirilmesi gerektiğine de şüphe yok. Bu arada, teknoloji demişken akla bir
- de hemen Ar-Ge geliyor ki, bunu tarımsal üretime de bağlamak gerek. Kast
- ettiğim, Ar-Ge çalışmalarıyla destek verilebilecek ve sektördeki yeni
- trendlere ayak uyduracak ürün çalışmalarına ivme kazandırma ihtiyacı.
- Tarımda katma değeri artıracak bu yaklaşımı henüz pek benimsediğimiz
- söylenemezken, tam bu noktadan OECD Raporu'na dönerek yazıma son vereyim:
- Raporun Türkiye sayfalarında dikkate sunulan son husus da, bugüne kadar
- toplam tarımsal desteklerin çok küçük bir kısmından yararlanan Tarımsal
- Bilgi ve Yenilik Sistemlerine aktarılan kamu yatırımlarının artırılmasını
- salık veriyor.
- Ve sonuca gelirsem; tarıma dair, OECD raporunda da, bu yazıda da yer
- bulmayan ve iyileşmeye açık daha pek çok mesele olduğu ortada. Dolayısıyla
- da, sürdürülebilir bir tarımsal gelişim için, hem etkili hem de geleceğe
- uzanacak kadar vizyoner adımlar atmaktan başka yolumuz yok.
- Bunu yaparken ise, geçmişten bugüne ektiğimiz uygulamalardan ne biçtiğimizi
- iyice tartarak ilerlemenin anlamlı olacağını düşünüyorum.
- [Yeni Şafak, 24 Haziran 2016]
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags TARIM DOSYASI]
- =============================================================================
- Konu: ERMENİ SORUNU DOSYASI : 2016 Bundestag “Soykırım” Kararı Üzerine
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/6539bd33723fed17
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 28 08:31PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f787278ef98
- Dünya Türkleri Birliği
- Sayın Dünya Türkleri Birliği mensupları,
- Son Alman Federal Meclisi’nin “soykırım” kararından sonra hepimize geçmiş olsun…
- Sizleri bilmem ama ben 2 Haziran 2016 Bundestag soykırım kararına şaşmadım. Ermeni tasarısı Alman Meclisi’ne 2015 Mart ayında getirilmişti, Nisan 2015’de Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) tasarıyı onayladı; ancak tasarı tüm Meclis oyuna sunulmamıştı. Tasarının tüm Meclis’ce onaylanması herhalde küçük bir olasılık olarak görülmüştü.
- O zamandan bu zamana ne değişti ki, tasarı Meclis’te nerdeyse oy birliği ile kabul edildi? Oylamada bir red, bir çekimser oy yer aldı.
- Dikkate değer ki, 2015 Nisan’ından bu yana 2 önemli gelişme bizlerin lehine oluştu: AİHM Büyük Daire kararı (15 Ekim 2015) ve Fransız Anayasa Konseyi kararı (8 Ocak 2016). Ayrıca Almanya’da ABD’deki gibi güçlü bir Ermeni lobisi yok, ve ağırlıklı (3 milyon kadar) Türk toplumu var. Bu gerçeklere rağmen Alman Meclis’i şimdi damdan düşercesine, Ermeni tarafından hatırı sayılır bir baskı gelmeden, hem de malüm Nisan ayı geçtikten sonra, açıkça “soykırım” dedi!
- Bu makus olayın nedenini Almanlara yüklemeden önce bizlerde aranması gerektiğine inanıyorum. Şöyle ki:
- 1. Türkiye’de gündeme gelen son bir yıldaki olumsuz gelişmeler (RTE’nin açtığı ‘hakaret’ davaları ve akademisyenleri hedefleyen tehdidvari girişimler dahil), Türkiye’nin uluslararası itibarını düşürdü. Bu durum en açık bir şekilde Almanya’da kendini gösterdi. Alman Meclisi’ndeki ezici sayıdaki “evet” oyları, Türkiye karşıtı bir öfke ve “hınç” hissi olduğu kanaatını veriyor, tarihi olaylar bahane edilerek Türkiye politik anlamda “cezalandırılıyor.”
- 2. Türkiye bu oylamaya genellikle tepkisiz kaldı. Avuç kadar yurtsever, iki baro, ve bir grup eski CHP vekilleri dışında tasarının onaylanmasını engelleyici girişimler çok yetersiz kaldı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan oylamadan ancak 2 gün önce Merkel’e itirazlarını ve “kuşkularını” telefonla bildirdiler (Oylama esnasında RTE Kenya’da idi). Doğu Perinçek dışında muhalefet parti başkanları, kimi STK’lar ve iş dünyası sessiz kaldı; Ulusal Kanal, Halk TV ve Kanal B dışında medya (Cumhuriyet gazetesi dahil!) konuyu haber konusu bile yapmadı. TBMM Başkanı da sessiz kaldığı gibi bir parlamanter grubu Almanya’ya gönderme ihtiyacını duymadı. Kısacası hükümet başka bir acendaya (“Başkanlık”) odaklandığı gibi, muhalefet umursamadı bile. Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu, tasarının geçmesinde büyük katkısı olan Alman parlamenteri Türk-asıllı Cem Özdemir’in yakın dostu!
- Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra şimdi Meclis’den ve partilerden (HDP hariç) protesta mesajları geliyor, daha önce ağızlarını açmayan yandaş TV kanalları ve gazeteler yaygara koparıyorlar. Yok Alman Meclisi’nin aldığı kararın tarihi ve hukuki geçerliliği yok imiş… Yok Türkiye-Almanya ilişkileri bozulacakmış … Yok Türkiye bunu unutmazmış … Berlin Büyükelçisi hemen geri çekilmiş, vb.
- Sormak gerekir: Daha önce akıllarınız neredeydi? Ellerini vicdanlarına koyup kendilerini sorgulasınlar: Oylamadan önce niçin uyarılarda bulunmadınız, kararın geçmesini engellemeye çalışmadınız, halkı bu noktada bilgilendirmediniz?
- Şimdi ne yapılabilir?
- Almanya’ya karşı gerçek anlamda bir yaptırım olmadığı süre bu tür itirazlar ve laflar birşey ifade etmez. En etkin yaptırım, Alman mallarına boykot getirmek ve ticari ilişkileri kesmek ya da kısıtlamak ile olur. Geçmişe bakılırsa, Almanya’ya karşı anlamlı bir yaptırım olacağı çok şüpheli.
- Ve Türk tarafı Ermeni iddiaları ve yalanları karşısında – hele son AİHM kararından sonra – salt “savunmakla” yetinmeyip artık yargı bağlamında girişimlerde ve atakta bulunmalıdır. Beraberinde atak olmadığı süre salt savunma başarı getirmez. Başarıya ulaşılacaksa soykırım mücadelesinde salt savunma yönteminin dönemi geçti. Türk tarafı bundan böyle yargıda daha proaktif, daha atılgan olmalı.
- BM 1948 Soykırım Anlaşması çerçevesinde “soykırım” olgusu siyasi bir kavram olmayıp, herşeyden önce hukuksal bir olgudur. Parlamentolar dahil hiçbir birey veya kuruluş siyasi ya da politik anlamda “soykırım” kararı veremez. Böyle bir karar sadece ve sadece yetkili (dahili veya uluslararası) bir mahkeme tarafından verilebilir. “Ermeni soykırımı” şeklinde ortada bir yargı kararı yok. Bu gerçek Bundestag’ın yüzüne bir tokat gibi vurulmalıdır.
- Bundestag kararı ile ilgili yapılacak en önemli yargı girişimi, bu kararı Alman Anayasa Mahkemesi veya AİHM’e götürerek kararın iptalini istemektir. Zira Bundestag kararı BM 1948 Soykırım Anlaşması’nı görmezden geldiği gibi hem Alman Anayasa’sına, hem AİHM İsviçre-Perinçek kararlarına aykırıdır. Başka bir seçenek, Lahey’deki Uluslararası Yargı Divanı. Hukukçular bu seçenekleri değerlendirsin.
- Ve biraz da ufkumuzu genişletirsek, Türkiye niçin bu kararı Birleşmiş Milletler’e veya NATO’ya götürüp Almanya hakkında resmi bir şikayette bulunmasın? BM 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmiş değil. O takdirde Almanya nasıl Türkiye’yi soykırımla suçlayabilir? Ve Türkler 1.5 milyon Ermeniyi kesip kıyacak kadar gaddarsa, Türkiye’nin NATO’da ne işi var? Bakalım BM’in ve NATO’nun cavapları ne olur?
- Ve bir noktaya daha dikkat çekelim. Diğer “Ermeni soykırımı” kararlarında olduğu gibi, Bundestag kararında “soykırım” tanınır ve Ermeni kayıpları esefle anılır iken, o dönemde Ermeni çetelerince mezalime uğrayan yarım milyondan fazla Müslüman halkına tek bir atıf yapılmamıştır. Böyle bir ayrımcılık duyarsızlığın ötesinde ırkçılıkdır, ve bu gerçek de Bundestag’ın yüzüne bir tokat gibi vurulmalıdır.
- Bundestag utanmadan, ve hiçbir kanıt olmadan, Ermenilerin yanı sıra diğer Hıristiyan azınlıkları da kasıtlı kıyıma dahil etti. Geçen yıl Papa’nın yaptığı gibi. Sanki Türklere karşı “post-modern,” duygusal bir Harçlı Seferi var …
- Parantez arası
- Bir ekleme yaparsak, acı bir gerçektir ki, RTE’nin 23 Nisan 2014’de (2 Ermeni lehçesi dahil 7 lisanda) ilan ettiği tek taraflı taziye mesajı, “soykırımın” kabulü için Bundestag tasarısında bir “gerekçe” olarak kullanıldı. Tıpkı ABD’deki Ermeni diyasporasının bu taziyeyi bu yönde bir destek olarak kullandığı gibi. Aynı tek taraflı taziye mesajı geçen yıl zamanın Başbakanı Davutoğlu tarafından da yayınlandı. Davutoğlu’nun Ermeni diyasporasına yaklaşma girişimleri hatırlardadır.
- Sonuç ne oldu? Diyaspora daha da azgınlaştı. Papa bile geçen sene “soykırım” dedi. ABD’deki Yahudi lobisini de kaybettik!
- Bu siyasetin bir parçası – ve dış baskıların etkisiyle de – Yusuf Halaçoğlu 2008 yılında TTK Başkanlığı görevinden alındı. O mevkiye getirildiği 1993 yılından itibaren TTK Başkanı olarak Ermeni tarafını oldukça “tedirgin etmişti.” Ardından hiçbir önkoşul getirilmeden Ermenistan ile 2009 protokollerı imzalandı. 1990 Bağımsızlık Bildirgesi’nde 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen ve Türkiye’nin doğu illerini ‘Batı Ermenistan” olarak tanımlayan bir komşuyla “diplomatik açılım” yapıldı.
- Büyük bir sürpriz ve oldu-bitti ile karşılaşan Azeri dostlarımız sitem etmeselerdi protokoller herhalde hala yürürlükte olurdu.
- Ve yine acı bir gerçektir ki, Genel Kurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde Ermenilerin 1900 başlarında yaptığı mezalimi sergileyen arşiv malzemesi 2 yıl kadar önce – hükümetin girişimiyle olacak – o siteden kaldırıldı! Sitede 1915 olaylarının Ermenileri yok etmeye yönelik bir kasıt taşımadığı belgeleniyor, silahlı Ermeni çetelerin Müslümanlara yaptığı vahşet fotoğraflarla dile getiriliyor, 520 bin Müslüman halkının hangi köy ve mekanda öldürüldüklerinin dökümü yapılıyordu. Bu bilgiler hangi nedenle siteden kaldırıldı?
- 4 Haziran 2016
- Dr. Ferruh Demirmen
- http://www.turkishnews.com/content/2016/06/04/2016-bundestag-soykirim-karari-uzerine/
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags ERMENİ SORUNU DOSYASI, 2016, Bundestag, Soykırım, Karar]
- =============================================================================
- Konu: Canerhan Tipi'den Muhteşem Bir Sunu!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c4c530f7f3906623
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Lale Gurman <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 07:50PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f6c68ad082d
- ---------- Forwarded message ----------
- From: Canerhan Tipi
- *"**Türklüğün unutturulmak istenen Altın Marşı"*
- *YouTube video*
- *https://youtu.be/vYqbqszciU4 <https://youtu.be/vYqbqszciU4>*
- --
- *“Yüreği yılmadan düşen, dizleri üstünde de savaşmayı sürdürür.”*
- *Seneca*
- =============================================================================
- Konu: Depremin nedeni anlaşıldı!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/7f6e2fd9c0e7966d
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: [email protected]
- Tarih: Jun 26 01:10AM -0400
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f6614a7a629
- Sn. Dog Keklevi:
- Bak, Eyup Cavusoglu'nun, "https://twitter.com/_eyupcavusoglu_"da sizlere cevabi ne olmus:
- Eyüp ÇAVUŞOĞLU @_EyupCavusoglu_ 8h8 hours ago
- İtin kuyruğuna bastım, sesi #kemalistlerden çıktı. :)) @M_BARISAKSU
- Junk diye oturmus bence!
- Adamin resmi de var yani basinda. Genc bir cocuk. Kunyesi soyle:
- Gaziosmanpaşa Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik, Konaklama ve Seyahat Hizmetleri Öğretmenliği Bölümü Mezunu | Giresun-Tirebolu
- İstanbul, Türkiye
- Joined January 2014
- Yani, bahsettiginiz okulda ogretmen oldugunu uydurmussunuz; oradan mezun olmus.
- Kemalistler, nedense yalan soylemeden duramiyorlar.
- Bence, bu cocuk dini tam, iyi kalpli, bir babayigit.
- Sayfasina bakilirsa, Endenozya'ya yardim gonderenlerin arasinda calisan bir gonullu herhalde.
- Kur'an'in Allah'in kitabi oldugunu biliyor, ve ona gore hayatini tanzim ediyor.
- Allah, hepimize nasip etsin insallah.
- Gonullerine 'alay'in yerlestirildigi sizler ise surekli tas duvarlara tosluyorsunuz.
- Bilimsel olarak, her hangi ufak bir kanitiniz var mi depremlerin Allah'in emri ve/veya dizayni ile olusmadigini gosterecek?
- Yok, tabi.
- Dolayisiyle, alay ederek, kotulugunuzu on plana cikariyorsunuz.
- Size bir sorum var:
- Depremlerin sebebini izah eden, modern zamanimizin teorisi "plate tectonics theory"nin ana hatlari Kuran'da yazili mi degil mi?
- Nasil oluyor da 1400 sene once inen Kur'an'da daglarin da bulutlar gibi yuzdugu, hareket ettigi anlatiliyor da insanoglu bunun aynisini ancak son 100 sene icinde kesfediyor...izah edebilir misiniz?
- Plate Tectonics teorisi sadece bir teori; daha nice insanoglu tarafindan ancak son 100 sene icerisinde kesfedilmis teorilerden ve bilimsel bilgilerden bahsediyor Kur'an-i kerim.
- Nasil oluyor bu is?
- Tek bir izahi var bunun: Kur'an'i Allah gonderdi.
- Kur'an, Allah'in kitabi ise icindekilerin hepsi dogrudur.
- O halde Eyup Cavusoglu'nun yazdiklari da, Kur'an'a uygunsa, dogrudur.
- Genel olarak, herseyin mimari, dizayneri, yurutucusu Allah'tir. Dolayisiyle, depremler de O'nun iradesi/dizayni dahilinde olusur.
- Eyup Cavusoglu'nin sozlerinin dogrulugunun isbati bu sekildedir.
- Ote yandan, asil isbat yukumlulugu siz inkarcilara duser;
- cunku, alay eden, itiraz eden sizlersiniz.
- Sizin, alay etmenizi, inkarciliginizi mazur gosterecek tek bir isbat veya kanit getirebilirmisiniz?
- Getiririz derseniz, iste meydan buyurun!
- Gunes Ecer
- -----Original Message-----
- From: Aydogan Kekevi <[email protected]>
- To: Aydogan Kekevi <[email protected]>
- Sent: Sat, Jun 25, 2016 2:11 pm
- Subject: Depremin nedeni anlaşıldı!
- http://www.sozcu.com.tr/2016/egitim/depremin-nedeni-anlasildi-1291011/
- Depremin nedeni anlaşıldı!
- Bu sabah Yalova açıklarında meydana gelen depremin nedeni, Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde ders veren Eyüp Çavuşoğlu'na göre, oruç tutmamak, namaz kılmamak ve Allah'ı inkar etmek...
- 16:2725 Haziran 2016
- Eğitim
- Bu sabah Yalova açıklarında meydana gelen depremin nedeni, Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde ders veren Eyüp Çavuşoğlu'na göre, oruç tutmamak, namaz kılmamak ve Allah'ı inkar etmek...
- Gaizosmanpaşa Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Bölümü Konaklama ve Seyahat Hizmetleri Öğretmeni Eyüp Çavuşoğlu, depremin nedenini açıkladı! Çavuşoğlu’na göre deprem, oruç tutulmadığı, namaz kılınmadığı ve Allah’ın inkar edilmesi üzerine gerçekleşti.
- Twitter hesabından açıklama yapan Çavuoğlu, “Ramazan ayında oruç tutma, namaz kılma, Allah’ı inkar et sonra deprem oldu çok korktum diye tweetler at. Ders alın ders!” dedi.
- Çavuşoğlu, bir başka Tweet’inde de “Utanmasalar deprem kendiliğinden oluştu diyecekler. Allah’ı inkar etmek için denemedikleri yol kalmadı. Allah ıslah eylesin” dedi.
- Sozcu.com.tr editörü Yurdagül Uygun’un Twitter üzerinden “tweet size ait mi” sorusunu da Çavuğlu yanıtsız bıraktı…
- =============================================================================
- Konu: GÜVENLİK DOSYASI : Cemaat'in yeni "keşfettiği" SADAT'ın perde arkası... Kim bu Adnan Tanrıverdi
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/aa9d1a438606945a
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 08:43PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f654ad4fa6d
- Cemaat sosyal medya hesapları üzerinden, Uluslararası Savunma Danışmanlık
- Ticaret Şirketi (SADAT) dosyasını yeniden açtı...
- Cemaat sosyal medya hesapları üzerinden, Uluslararası Savunma Danışmanlık
- Ticaret Şirketi (SADAT) dosyasını yeniden açtı. Cemaat'e yakın Twitter
- hesaplarından yapılan paylaşımlarda, isim vermeden Erdoğan'ın "iç savaş"
- çıkaracağı ve bunun için kadro kurduğu iddia edildi.
- "Gizli Bildiri" adıyla yeni açılan bir Twitter hesabından paylaşılan bir
- isim listesinde, SADAT'ın kurucusu olan Emekli Tuğgeneral Adnan
- Tanrıverdi'nin de ismine yer verildi ve "Müstebit iç savaş çıkarmakta
- kararlı. Katliam görevi Sadat Güvenlik A.Ş'ye verildi. Kadro 28 Şubatçılar,
- Işid ve El Kaide üyelerinden oluşuyor" diye yazıldı.
- Cemaat hesaplarından ortaya atılan iddialara göre; SADAT kamplarında AKP
- Gençlik Kolları ve Osmanlı Ocakları'ndan toplanan gençlere eğitim verildiği,
- bu kişilerin Türkiye'de ve yurt dışında çeşitli suikastlarda kullanılacağı
- iddia edildi.
- Dahası...
- SADAT'la ilişkili olanların listeleri de dolaşıyor.
- Aslına bakılırsa, söz konusu listeler SADAT'ın resmi web sayfasında da yer
- alıyor.
- Ve o listede, emekli askerlerin yanı sıra iki "sivil" isim de dikkat
- çekiyor:
- Akit yazarları Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Varol.
- Dilipak ve Varol, SADAT'ın "Ortadoğu Danışmanı" olarak görülüyor.
- İŞTE SADAT'IN DANIŞMANLARI
- Peki nereden çıktı bu SADAT?
- Aslında mesele yeni değil.
- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli birliklerinden emekli olmuş 23 subay ve
- astsubayın kurduğu ve başkanlığını emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin
- yaptığı SADAT, ilk olarak 2012'de Aydınlık gazetesi tarafından gündeme
- getirilmişti.
- Aydınlık, SADAT ile ilgili haberlerinde "Suriyeli ve yabancı militanlar, AKP
- Hükümeti'nin özel bir şirket olarak kurdurduğu SADAT tarafından eğitiliyor
- ve silahlandırılıyor" iddiasını öne sürmüştü.
- SADAT ile ilgili iddialar 2012'de gündeme gelse de, Adnan Tanrıverdi'nin
- ilişkileri çok daha önceden Odatv'de sayfalara taşınmıştı.
- VAKİT GAZETESİ YAZARI
- Odatv, şu an SADAT Başkanı olan Tanrıverdi'nin bağlantılarını 2008 yılında
- irdelemeye başlamıştı.
- Gelin önce o günlere gidelim...
- Vakit (Şimdiki adıyla Yeni Akit) gazetesi, yazar kadrosuna çarpıcı bir ismi
- dahil etmişti: Adnan Tanrıverdi.
- Vakit'e Milli Gazete'den transfer edilen Tanrıverdi, 1964 yılında Kara Harp
- Okulu'na girdi. Kenan Evren döneminde yıldızı parlayan Tanrıverdi, İslamcı
- bir kimliğe sahip olduğunu hiçbir zaman gizlemedi ve orduda dini propaganda
- yapmaya devam etti.
- Kurmay subay olarak; 2. Piyade Tümen Komutanlığı'nda (Adapazarı) İstihbarat
- Şube Müdürlüğü ve Kurmay Başkan Vekilliği; Kara Harp Akademisi Öğretim
- Üyeliği; Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı Lojistik ve Harekat Şube
- Müdürlükleri, Kurmay Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu. 1980
- Ağustos'unda Binbaşılığa terfi etti. 1984 yılında Yarbay, 1987 yılında ise
- Albay oldu. 1990 yılında 8'inci Kolordu Topçu Alay Komutanlığı (Malazgirt)
- görevine atandı. Bu görevde iken 30 Ağustos 1992 tarihinde Tuğgeneralliğe
- yükseltildi.
- Tanrıverdi, 1995-1996 yıllarında da Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı
- görevlerinde bulunduktan sonra, 30 Ağustos 1996 tarihinde, İsmail Hakkı
- Karadayı'nın genelkurmay başkanlığı döneminde, kendi rızası olmadan emekli
- edildi.
- Emekli olduktan sonra, Enver Ören'in sahibi olduğu devre mülk şirketi İhlas
- Marmara Evleri'nin Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu'nda görev
- alan Tanrıverdi, Kasım 2004 tarihinden itibaren de, YAŞ kararları ile
- ordudan atılan 7 askerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği'nin (ASDER)
- Genel Başkanlığı görevini üstlendi.
- Adnan Tanrıverdi, 2006 yılında Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e bir de
- mektup yazarak "Emekliliğinize birkaç ay kaldı. Son bir kez daha düşünün,
- milli irade ile çekişme içinde olacak değil, uyum içinde çalışacak bir
- komuta kademesi oluşumuna yardımcı olunuz. Bu gün gelinen noktadan memnun
- olduğunuzu düşünemiyorum. Görevi huzur içinde teslim edebileceğinizi de
- düşünmüyorum. Çünkü, emekliliğimin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen
- TSK'nin gidişat üzerindeki menfi rolünden ben rahatsızım" demişti.
- MEHMET EYMÜR GÜNDEME GETİRDİ
- Son olarak...
- Cemaat'in SADAT'ı "keşfetmesinden" kısa bir süre önce Mehmet Eymür harekete
- geçti.
- MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, emekli Tuğgeneral Adnan
- Tanrıverdi'nin aralarında bulunduğu grubun Türkiye'yi eyaletlere bölen,
- içinde Türklük ve laikliğin olmadığı bir başkanlık sistemini öngören yeni
- anayasa hazırladığını öne sürdü.
- "TBMM'YE YOLLANDI"
- Mehmet Eymür, SADAT'ın hazırladığı yeni anayasayı şöyle anlatmıştı:
- "Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi kendisine ait internet sitesindeki 22
- sayfalık 'YENİ ANAYASAMIZ HAYIRLI OLSUN' başlıklı bölümde hazırladığı
- anayasa taslağının 30 Aralık 2011 tarihinde Onursal Başkanı olduğu ASDER
- vasıtasıyla TBMM'ne yollandığını belirtiyor.
- Tanrıverdi, yeni anayasasının başlangıç bölümünde 'Giriş, Neden Yeni Bir
- Anayasa, Darbelerin Anayasal Dayanakları, 12 Eylül 1980 Darbesinin Yasal
- Dayanağı, 28 Şubat 1997 Post Modern Milli MGK Darbesinin Anayasal Dayanağı,
- 27 Nisan 2007 İnternet Bildirisinin Anayasal Dayanağı' gibi başlıklarla
- tahlillerde bulunuyor.
- Devamında; 'Anayasal Dayanakla Tasfiye Kurulu Haline Getirilen YAŞ, YÖK
- Darbeleri ve Anayasal Dayanağı, Yargı Darbeleri ve Anayasal Dayanakları, 03
- Mayıs 2007 Yargı Darbesi, 05 Haziran 2008 Yargı Darbesi, 30 Temmuz 2008
- Yargı Darbesi, Darbelere Dayanak Olan İstikrarsız Dönemler' gibi başlıklarla
- ağırlıklı olarak kendisince 'yargı darbeleri' olarak nitelendirdiği
- dönemleri inceliyor.
- "TÜRKİYE'Yİ BÖL, İŞİ BİTİR"
- Tanrıverdi'nin yeni anayasasını okuyunca aklıma ilk gelen ABD'nin 'BÜYÜK
- ORTADOĞU' ve 'BÜYÜK KÜRDİSTAN' projeleri oldu. 'Başkanlık' ve 'Eyalet'
- sistemini getir, Türkiye'yi eyaletlere böl, bu eyaletleri bölgeli üniter
- devlet ve idari özerklik ilkelerine göre düzenle ve kestirme yoldan
- Türkiye'yi böl, işi bitir."
- İŞTE SADAT'IN TANITIM BROŞÜRÜ
- (Görselleri büyütmek için üzerine tıklayınız)
- <http://odatv.com/images/resimler/bro%C5%9F%C3%BCr1.jpg>
- <http://odatv.com/images/resimler/paint2.jpg>
- Şahin Çakmaklı
- Odatv.com
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category güvenlik]
- [tags GÜVENLİK DOSYASI, Cemaat, SADAT, perde arkası, Adnan Tanrıverdi]
- =============================================================================
- Konu: FETULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI : FETÖ'den domuz bağıyla infaz !
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/8aca9ec5a5277d77
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 10:13PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f6527db07c5
- FETÖ'den domuz bağıyla infaz!
- Emniyet ve savcılığın araştırmasından: Haydar Meriç, çete lideri Fetullah Gülen’in 1960’larda görev yaptığı Kırklareli’ndeki caminin tuvaletçisiyle ilişkiye girdiği iddialarını da içeren bir kitap yazıyordu. FETÖ'cü polisler, DHKP-C'li olduğu bahanesiyle izlemeye aldıkları Meriç'i kaçırdı. Meriç'in cesedi 18 gün sonra Akçakoca açıklarında domuz bağı yapılmış halde bulundu.
- Sabah, gazeteci Haydar Meriç cinayetinin perde arkasını belgelere dayanarak açıklıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Emniyet Müdürlüğü'nün iki yıl süren araştırması sonucunda ulaştığı bulgulara göre Haydar Meriç'in, 2011'de öldürülmesine uzanan olaylar zinciri Gülen hakkında bir kitap yazacağını duyurmasıyla başladı. Meriç, Fetullah Gülen'in 1960'lı yıllarda Kırklareli'nde görev yaptığı camideki tuvaletçi ile gayri ahlaki münasebetlerde bulunduğu iddialarının yer alacağı bir kitap hazırlığı yaptığını duyurduktan sonra paralel yapıya mensup istihbaratçı polislerce 'teknik abluka'ya alındı. Telefonları DHKP-C'li olduğu bahanesiyle dinlenen Meriç'in evine gizlice girildi, böcek yerleştirildi, bilgisayarının imajı alındı ve Meriç MOBESE kameraları ile adım adım takip edildi. Kıyıköy Limanı'ndan yabancı bir tekneye bindirilerek kaçırıldığı iddia edilen Meriç'in domuz bağı yapılmış cesedi 18 gün sonra denizde bulundu.
- 'O KİTABIN ÇIKMAMASI LAZIM'
- Meriç, Kırklareli'nde yaşayan emekli bir öğretmendi. Aynı zamanda Rumeli 39 adlı bir yerel gazete ile haber sitesinin sahibiydi. Araştırmacılığı ile tanınıyordu ve aynı zamanda defineciliğe merakı ile biliniyordu. Meriç, 2011'de 1964-1965 arasında Kırklareli'nde vaizlik yapan Gülen'in bir tuvalet bekçisi ile gayri ahlaki ilişki yaşadığına ilişkin elinde veriler bulunduğunu duyurdu. Meriç, içkili bir ortamda "Gülen hakkında kitap yazacağım. Gülen'in Kırklareli'nde çalıştığı dönemde yaşadığı cinsel sapkınlıklarıyla ilgili bilgi ve tanıklarım var. Yakında bombayı patlatacağım. Bütün Türkiye çalkalanacak" dedi. Kırklareli İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri bu bilgiyi ilerleyen günlerde Şube Müdürü İbrahim Şimşek'e iletti. Tanıkların ifadesine göre İbrahim Şimşek, bu istihbaratı getiren polis memuruna, "O kitabın çıkmaması lazım, engellemeliyiz" dedi. Bilgiyi çok önemseyen Şimşek, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'yla da paylaştı. <http://www.yeniakit.com.tr/Ankara> Ankara ve İstanbul'dan 7 kişilik bir özel ekip Kırklareli'ne gönderildi. Kırklareli İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışmalarına başlayan bu ekip göreve çıkarken peruk, sakal ve takma bıyık ile kamuflaj yapıyordu.
- MÜŞTERİ KILIĞINDA EVE GİRDİLER
- Paralel Örgüt mensubu polisler o andan itibaren Meriç'in her konuşmasını kayıt altına aldı. Ekibin amacı Meriç'in bahsettiği kitaba ilişkin materyallere ulaşmaktı. Kitabın evindeki bilgisayarında olabileceği değerlendirildi ve satılık ilanı olması fırsat bilinip keşif için müşteri gibi evine girildi. Müşteri kılığındaki istihbaratçı polisler dış kapı kilidinin modeli belirlendikten sonra aile olmadığı sırada çilingir ile eve girip bilgisayarın imajını aldı. Bu sırada tedbir olsun diye evi gören bütün güvenlik kameralarının kabloları da kesildi. Fakat bilgisayardan hiçbir şey çıkmadı. Meriç'in evine dinleme cihazı yerleştirilmişti ama bu cihazından da istenen veriler elde edilemedi. Kitap taslağının çantasında olabileceği değerlendirildi ve asayiş polisi ile görüşülerek hiçbir sebep yokken arkadaşlarının yanında parkta çantası arandı. Gülen hakkında yazıldığı düşünülen kitap taslağı orada da bulunamadı. Evine girildiğini, takip edildiğini anlayan Meriç, 31 Mayıs 2011'i 1 Haziran'a bağlayan gece aniden ortadan kayboldu. Meriç'in 00.58'de 66 saniyelik bir telefon görüşmesi yaptığı telefonun hattının da kendisini takip eden istihbaratçılara ait 'patates hat' olduğu belirlendi. Kıyıköy Limanı'ndan bir tekneye bindirilirken görülen Meriç'in cesedi 18 Haziran 2011'de Düzce Akçakoca'da denizin 400 metre açığında bulundu.
- AMİRİNE KADIN KUMPASI
- Cinayeti araştırmak üzere harekete geçen Kırklareli Cinayet Büro Amiri Ragıp Tunç'un ise başına gelmeyen kalmadı. Meriç'in son görüşmesinin log kayıtlarından silindiğini farkeden Tunç, 'kadın' iftirası atılmak suretiyle görevden uzaklaştırıldı. Yerine gelen Paralel Yapı'ya yakın isim cinayetin aydınlatılmasını engelledi. O dönem Kırklareli İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olan Salih Döğenci, cinayet ile ilgili bildiklerini anlatmak üzere Ankara'ya gitmesine rağmen bir camide sıkıştırılıp Paralelci meslektaşlarınca tehdit edildi. Tehdit eden meslektaşların TEKOP Şube Müdürü Bekir Mert ile Salih Keskinkılıç olduğu belirlendi. Döğenci, o gün Ankara'dan ayrılmak zorunda kalsa da sonraki günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak bütün bildiklerini anlattı ve tezgâhı çökertti. Döğenci, Haydar Meriç gibi bir sonla karşılaşmaktan korktuğunu da belirtti.
- 41 YAKALAMA KARARI, 30 GÖZALTI
- Cinayet ile ilgili iki yıldır soruşturma yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu operasyon için dün sabah düğmeye bastı. Gazeteci Meriç'in öldürülmesiyle ilgili 41 polis hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Savcılığın talimatıyla polis 22 ilde operasyon yaptı ve 30 kişiyi gözaltına aldı. Ünlü istihbaratçılar Lokman Kırcalı ve Serdal Güldalı hakkında yakalama kararı çıkan isimlerden. Şüpheliler "silahlı terör örgütüne üye olmak", "haberleşmenin gizliliğini ihlal", "kişisel verilerin hukuka aykırı elde edilmesi", "görevi kötüye kullanma" ve "tehdit"le suçlanıyor. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ofisi ve evine böcek koyan ekipte yer alan ve hakkında açılan dava kapsamında her yerde aranan Enes Çiğci de şüpheli listesinde yer alıyor.
- Sabah
- LİNK : http://www.yeniakit.com.tr/haber/fetoden-domuz-bagiyla-infaz-188087.html
- ‘Ağabeyimi FETÖ öldürdü’
- Kırklareli’nde domuz bağıyla öldürülen gazeteci Haydar Meriç’in kardeşi Hikmet Meriç: "Ağabeyimi FETÖ’nün istihbarat ekibi öldürdü" dedi.
- Öğretmenlikten emekli olduktan sonra Kırklareli'de 'Rumeli39' adında yerel bir haber <http://www.haber7.com> sitesi kuran gazeteci Haydar Meriç <http://www.haber7.com/etiket/haydar+meri%C3%A7> , Fetullah Gülen'le ilgili kitap yazmaya hazırlandığı 2011'de elleri ayakları domuz bağıyla bağlı halde ölü bulundu. Haydar Meriç'in kardeşi Hikmet Meriç, önemli açıklamalarda bulundu:
- "Ağabeyimi FETÖ <http://www.haber7.com/etiket/fet%C3%B6> 'nün istihbarat ekibi öldürdü. Kaybolduğu gün beni en az 20 defa aradı. "Canım sıkılıyor" diye. Ben de "Çalışıyorum akşam görüşürüz" dedim. Akşam oldu işten çıktım saat 18.30'da aradım "Neredesin" diye. Arkadaşlarıyla içtiklerini söyledi. "İlerleyen saatlerde görüşelim" dedim. Daha sonra saat 23.25'te aradı. Eve daha gitmemişti. Bana defineye gideceklerini söyledi "Sen de gel" dedi. Ben de "Yarın iş var, gelemeyeceğim" dedim.
- 1 Haziran 2011'de eve hiç uğramadan içinde ağabeyimin de bulunduğu siyah bir araçla Kıyıköy Limanı'na gitmişler. Burada 560 TL ödeyerek bir tekne kiralamış ve açılmışlar. Ağabeyimin limanda duran bir balıkçı arkadaşı vardı. O görmüş. O saatten sonra haber alamadık.
- Ağabeyim kaybolmadan 3 gün önce, Gülen hakkında yazılar yazdığı için ve onunla ilgili kitap yazmaya hazırlandığı için tehdit telefonları aldı. Öyle her şeyini paylaşmazdı, bunu bana anlattı. Ben de "Yazma artık bunların PKK'dan farkı yok" dedim, dinlemedi.
- TEŞEKKÜRLER ERDOĞAN
- Emniyete 25 defa gittim, böyle bir baskı görmedim. FETÖ'nün polisleri "Artık bu meseleyi kapatın" dedi. Psikolojimiz bozuldu. Ellerinden gelse bizim öldürdüğümüzü bile söyleyecekler. Üç gün boyunca MOBESE kameraları kayıt yapmamış. Biz artık umudumuzu kesmiştik faili meçhul olarak kalacaktı. 2015'te Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, katillerin bulunması için talimat vermiş. Ve katiller bulundu, buruk bir sevinç yaşıyorum. Teşekkür ederim.
- 'ŞAİRLİK YÖNÜNÜ AZ KİŞİ BİLİRDİ
- Haydar Meriç'in arkadaşı olan mermer ustası Teoman Üstündağ, "Haydar Meriç'i Kırklareli'nde herkes tanır fakat çok az kimse onun arkadaşı olma şansına ulaşabilmiştir. Haydar Meriç'i herkes bir farklı yönüyle tanımıştır. Kimisi öğretmenliğini, kimisi yöneticiliğini, kimisi gazeteciliğini tanımıştır. Ancak onun bilinmeyen şairlik yönünü pek az kişi bilir. Bunlardan biri benim" dedi.
- TARAF MUHABİRİNE KARARTMA GÖZALTISI
- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Kırklareli'nde yaşayan gazeteci Haydar Meriç'in ölümünün aydınlanması için düğmeye bastı. Meriç'in ölümüne ilişkin 41 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkartılmıştı. Gözaltına alınan isimler arasında Meriç'in öldürülmesiyle ilgili dönemin paralel yapının operasyonel haberlerine imza atan Taraf gazetesinin bir muhabiri de yer aldı. Ş.G. isimli dönemin Taraf gazetesi muhabiri Meriç'in ölümünden sonra 22 Ağustos 2011'de "Meriç'in sırrı definede mi" başlıklı bir habere imza attı. Haberde Meriç'in hastalık derecesinde define avcısı olduğuyla ilgili algı çalışması yürütüldüğü belirlendi. Haberde ayrıca Meriç'in sert siyasi yazılar yazdığı, Trakya üzerinde derin güçlerin oyunlar oynadığına yönelik haberler hazırladığı ancak asıl tutkusunun define arayıcılığı olduğu ifade edildi. Savcılık, gözaltına alınan Taraf'ın Ş.G. isimli muhabirinin cinayeti karartma amacıyla haberde Meriç'in define avcısı olduğuna dikkat çektiği, bu hareketin cinayetteki FETÖ izini örtbas etmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirdi.
- LİNK : http://www.haber7.com/guncel/haber/2018149-agabeyimi-feto-oldurdu
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category terör]
- [tags FETULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI, FETÖ, domuz bağı, infaz]
- =============================================================================
- Konu: ÖZEL-BÜRO /// TARİH : 1922 YILINDA CAMİMİZDE İNGİLİZLERİN "TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN" MAHLASI /// O GÜNLERİ UNUTMA UNUTTURMA !!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e3507d4406bf7175
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: YAVUZ ORAN <[email protected]>
- Tarih: Jun 26 08:03PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f603db4e0e5
- Ülkemiz kurtuluş savaşı öncesinde ve sırasında çok
- kötü günler geçirdi. Çok ağır felaketler yaşadı.
- 1922'lerde mahyaların kandillerden oluşturulduğu gerçeğinden de
- habersiz, bu nedenle inandırıcılığı olmayan yukarıdaki (ampullü)
- fotoğrafının öyküsü çok farklı aslında.
- Bu devirde bilgiye ulaşmak çok da kolay. Ne gerek var yalana dolana
- SAYFANIZA YAKIŞMADI BU HABER, güvenimi sarstı. Kınıyorum !
- İlişik kaynaklar farklı şeyler söylüyor :
- http://www.kibrispostasi.com/print.php?col=209&art=20558
- https://dirilissevdasi.wordpress.com/2014/08/21/god-save-the-queentanri-kraliceyi-korusunwelcome-missouri-mahyalari/
- *Saygılarımla,*
- *Av. Yavuz ORAN*
- 2016-06-26 2:59 GMT+03:00 Özel Büro (Dig.Security.İŞNET) <
- =============================================================================
- Konu: TARİH : Atatürk'ün Türk Basınına Mirası
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/2eb02cbc175635b7
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:40AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f4fa9f492ba
- Atatürk'ün Türk basın tarihinde önemi büyük olan eserlerinden Anadolu Ajansı
- ve Hakimiyet-i Milliye gazetesinin tarihçeleri...
- Atatürk Dönemi'nde Kurulan Basın Kuruluşlarından Anadolu Ajansı
- <http://www.bilgeturksam.com/haberleri/anadolu+ajans%C4%B1> ve Hakimiyet-i
- Milliye <http://www.bilgeturksam.com/haberleri/hakimiyet-i+milliye> 'nin
- Günümüze Gelişi
- Anadolu Ajansı
- Kurtuluş Savaşı sürecinde millete doğru kaynaktan haber iletilmesi
- gerekiyordu, bunun için güçlü bir haber teşkilatına ihtiyaç duyulmaktaydı.
- Aynı zamanda verilen mücadelenin dünya kamuoyuna tanıtılması da şarttı.
- Osmanlı İmparatorluğunda daha önceleri "Osmanlı Telgraf Ajansı" mevcuttu. Bu
- ajansın kurulmasına kadar olan sürede, haber kaynakları yabancı ajanslardan
- oluşuyordu. 1911'de kurulan Telgraf Ajansı, ulusal olmaktan çok ticarî
- nitelikte idi. Daha sonra "Osmanlı Millî Ajansı"na dönüşen Telgraf Ajansı,
- Birinci Dünya Savaşı sonunda tarih sahnesinden çekilmişti. 1918 Ekiminde
- "Türkiye Havas-Reuter" bileşimini görmekteyiz. Bu ajansın Türkiye ile ilgisi
- isim benzerliğinden başka bir şey değildi.
- Bu nedende geniş kapsamlı bir haber teşkilatının kurulması gerekliydi. Bu
- amaçla Meclisin açılmasından 17 gün önce, Mustafa Kemal Atatürk
- önderliğinde, Halide Edip (Adıvar) ve Yunus Nadi (Abalıoğlu) tarafından 6
- Nisan 1920'de Anadolu Ajansı kurulmuştur. Ajans, Meclisin çıkardığı ilk
- yasaları duyurmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın arzusu, bütün ülkenin Anadolu
- Ajansı haberlerinden yararlanmasıydı.
- Halide Edip ajansın adı konusunda öneriler yapmış ve Türk Ajansı, Ankara
- Ajansı, Anadolu Ajansı adlarını belirtmiş, "daha da bulunabilir" demişti.
- Yunus Nadi en iyi adın Anadolu Ajansı olabileceğini belirtince, Halide Edip
- de "Evvelâ kendini ve mümkünse bütün vatanı kurtaracak olan Anadolu'dur. O
- halde kararımızı vermiş olalım: Anadolu Ajansı." deyince Yunus Nadi de bunu
- kabul etmiştir. Böylelikle bugünlere miras bırakılan Anadolu Ajansı ismini
- almıştır.
- Ajansın ilk bürosu Milli Mücadele'nin ilk karargahı olan Ziraat Mektebi
- binasında ayrılan bir bölüm olmuştur. Burada Adıvar İngilizce gazetelerin
- siyasete kaçan kısımlarını tercüme etmekte, Mustafa Kemal Paşa'nın katibi
- Hayati Beyin getirdiği telgraflar arasında, Anadolu Ajansı veya Hakimiyeti
- Milliye gazetesi için gerekli olan parçaları kesmekte ve Mustafa Kemal
- Paşa'nın diğer muhaberatına ait yazıları hazırlamaktaydı.
- Günün zor şartları altında kurulan Anadolu Ajansı, ilk haberlerini servis
- etmeye 12 Nisan 1920 tarihinde başlamıştır. Hem yurt içinden hem de yurt
- dışından haberlerin yer aldığı ilk bülten şu şekildedir:
- Devlet Merkezimizin düşman işgali altına geçmesi üzerine Anadolu ve
- Rumeli'nin Müdafaa-i Hukuk azim ve kararlılığı içinde yiğitçe harekete
- geçtiği şu sıralarda din ve vatan kardeşlerimizin en doğru haber ve bilgiler
- alabilmelerini sağlamak için kurulan Anadolu Ajansı bugünden itibaren göreve
- başlıyor. Bugün alınan haber ve bilgilerin oralarda da mümkün olduğu kadar
- fazla kimse tarafından okunup bilinmesi gereğini arz ve açıklamaya yer
- yoktur. Bu amaçla oralarda dahi özel örgütler meydana getirerek her gün
- vereceğimiz bilgilerin telgrafhane kapılarında siyah levhalar üzerine
- yazılması ve yeterli araç olan yerlerde basılması, yayınlanması ve
- dağıtılması, nahiyelere ve hatta köylere kadar gönderilmesi hususlarının
- yerine getirilmesini hepinizin vatan ve millet sevgisinden ve yardımlarından
- rica ederiz. Bu başlangıçtan sonra, bugünkü son bilgiler aşağıdadır...
- Ajans, 2 Mart 1925 tarihinde kurulan Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi ile
- özerk statüye geçmiştir.
- Bugün birçok ülkede temsilciliği bulunan, ürettiği haber, analiz ve görüntü
- gibi materyalleri haber kuruluşlarına servis eden Anadolu Ajansı; maalesef
- kamu haberciliğinden uzaklaşarak AKP propagandası yapar hale gelmiştir.
- Ajansın genel müdürü Şenol Kazancı, Ak Parti İstanbul İl Gençlik Kolları'nın
- Kurucu Başkanıdır.
- Aynı zamanda ajansta bir süre İngilizce haberler bölümünde editörlük
- yaptıktan sonra ajanstan ayrılan Kate O'Sullivan ve Laura Benitez, ajansın
- AKP'nin kuklası haline geldiğini ifade etmiştir. Ayrıca çalışanlar,
- kendilerinin gerçek bilgi vermek yerine AKP basın bülteni yazıyor hissine
- kapıldıklarını ifade etmiştir.
- Milli mücadele döneminde büyük özverilerle kurulan Anadolu Ajansı, bugün
- gerçek bilgi vermekten uzak taraflı bir konuma gelerek milleti kandırmaya
- çalışmaktadır.
- Hakimiyet-i Milliye'den Ulus Gazetesine
- Mustafa Kemal tarafından ismi verilen Hakimiyet-i Milliye gazetesinin
- Atatürk'ün Ankara'ya geldiği dönemde çıkarılmasına karar verilmiş ve
- yayınlandığı 10 Ocak 1920 tarihinde baş yazısı yine Mustafa Kemal Atatürk
- tarafından yazılmıştır. Gazete Anadolu'da kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafa-i
- Hukuk Cemiyeti'nin yayın organıdır. Başlangıçta haftada iki gün yayınlanan
- gazete 18 Temmuz 1920'den sonra haftada üç gün, 6 Şubat 1921'den sonra da
- günlük olarak çıkarılmıştır. Gazete 1934 yılına kadar Hakimiyet-i Milliye
- adıyla, o tarihten sonra da "Ulus" adıyla çıkmaya devam etmiştir.
- 14-15 Aralık 1953'te Demokrat Parti'nin çıkardığı bir kanun doğrultusunda
- Cumhuriyet Halk Partisi'nin mallarıyla birlikte Ulus matbaası, binası ve
- tesisleri de hazineye devredildiğinden gazete kapanmıştır. Daha sonra Barış
- ve Yeni Ulus adlarını alarak açılan gazete bir dönem tekrar kapanmış; en
- sonunda Ulus adıyla haftalık gazete olarak çıkmaya başlasa da eski statüsüne
- ulaşamamıştır.
- Kaynakça
- Anadolu Ajansı Resmi Sitesi, http://aa.com.tr/tr/p/tarihce,
- Milli Mücadelede "Anadolu Ajansı"nın Kuruluşu ve Faaliyetlerine Ait Bazı
- Belgeler, Doç. Dr. Yücel Özkaya,
- http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-02/milli-mucadelede-anadolu-ajansinin-kuru
- lusu-ve-faaliyetlerine-ait-bazi-belgeler,
- Eski editörleri: AA, hükümetin kuklası,
- http://www.diken.com.tr/eski-editorleri-aa-hukumetin-kuklasi/,
- Çankaya Köşkü'nde yeni A Takımı,
- http://www.milliyet.com.tr/cankaya-kosku-nde-yeni-a-takimi/siyaset/detay/193
- 5153/default.htm
- Atatürk'ün Çıkardığı Gazeteler,
- http://www.isteataturk.com/haber/3296/ataturk-8217un-cikardigi-gazeteler
- BİLGETÜRK
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category araştırma]
- [tags TARİH, Atatürk, Türk Basını, Miras]
- =============================================================================
- Konu: ERMENİ SORUNU DOSYASI : "ALMANLARA TARİH DERSİ" /// Ermeni tehciri Alman komutanların kararıdır
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/64ba5fee20d0554
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 12:16AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f4f8f76e701
- <http://nacikaptan.com/wp-content/uploads/2016/06/TEHCİR.jpg>
- Ermeni tehciri Alman komutanların kararıdır
- Alman Parlamentosu 2 Haziran 2016’da yeni bir ‘Ermeni soykırımı’ tasarısını görüştü ve maalesef aleyhimize karar verdi.
- Alman Hükümeti’ni oluşturan CDU-SPD Koalisyonu ile Yeşiller Partisi’nin ortak metni olarak parlamentoya gelen tasarıda ‘101 yıl önce Osmanlı topraklarında Ermeni ve Hıristiyan azınlıklara soykırım uygulandığı’ öne sürülüyor ve Türkiye’nin bunu kabul etmesi isteniyor…
- Tasarıda ayrıca ‘Soykırım’ı Türkler yaptı, biz ise (Almanlar) göz yumduk!’ denerek özür dileniyor…Eh, koskoca Alman Parlamentosu soykırıma gözyumduğu için Ermenilerden 101 yıl sonra açıkça özür dilerse, Türkiye’nin de en azından soykırımı kabul edip, özür dileyip, biraz gözyaşı dökmesi bekleniyor…
- MÜLTECİ PAZARLIĞI İÇİN ‘UCUZ HAMLE’
- Peki koskoca Alman Parlamentosu, bu gecikmiş tasarıyı niye şimdi ısıtıp masaya getiriyor? Mülteci Anlaşması çerçevesinde, AB vizesi şartında direnen Erdoğan’ı korkutup geri adım atmasını sağlamak için…
- Davutoğlu’nun aksine Almanya’ya diklenen Erdoğan’ın burnunu sürtmek için…Türkiye’yi üç kuruşa koskoca bir Mülteci Kampı’na çevirmek için…Almanlar bu nedenlerle 101 yıl sonra Ermeni sopasına sarılıp Türkiye ve Erdoğan’ı dövmeye çalışıyorlar… Ucuz ve seviyesiz bir hamle…
- Almanlar ayıp ediyor! Hem de iki kere…
- Birincisi mülteci konusu gündemdeyken, 101 yıllık bir meseleyi, üstelik AİHM’nin açıkça reddettiği bir soykırım suçlamasını, mülteci pazarlığı için tekrar gündeme getirmekle ayıp ediyorlar…
- İkincisi, 101 yıl sonra Almanların Ermeni tehcirindeki rolünü ‘biz sadece gözyumduk’ diyerek çarpıttıkları, örtbas ettikleri ve yalan söyledikleri için ayıp ediyorlar…Çünkü 1915’teki Ermeni tehciri kararı esas olarak Almanların verdiği askeri bir karardır…
- Çünkü o sırada Osmanlı ordusunu Almanlar ve Berlin yönetmektedir… Merkel bu gerçekleri bilecek kadar ‘okumuş’ bir politikacıdır!..Siyasi oyunlarla Türkiye’yi sıkıştırma çabası tarihi gerçekleri çarpıtmaya dönüşmemeli!…
- PERİNÇEK EKİBİNE YENİ GÖREV
- Şimdi Doğu Perinçek ve Vatan Partililer Berlin’e gidiyorlar…Ermeni konusunda gerçekleri bir daha anlatmak için…İsviçre’yi AİHM kararı ile dize getirdikten sonra şimdi de Almanya’yı hizaya getirmek için…
- Almanya Türk toplumu da 28 Mayıs’ta Ermeni soykırımı tasarısını protesto için Berlin’de büyük bir yürüyüşe hazırlanıyor…Perinçek, VP’liler ve Almanya’daki Türklere başarılar diliyoruz…
- Ve Perinçek’e küçük bir uyarı yapmak istiyoruz: Alman Emperyalizmi 101 yıl önceki gibi müttefikimiz değil, bu kez karşı safta!…Ve Almanlar siyaseti de futbol gibi sert oynarlar, İsviçre’ye benzemezler!..
- Aman Abi, kendine dikkat et!…
- 101 YILLIK GERÇEK: KARAR ALMANLARIN
- Ve tüm bu güncel siyasi kavga içinde pek gündeme gelmeyeceği anlaşılan 101 yıllık tarihi gerçeği, en azından Odatv’nin meraklı okurlarına anlatmak istiyoruz…
- Tarihi gerçek şudur:
- 1915’teki Ermeni tehciri (sürgün) kararı Almanlar tarafından verilmiş bir karardır… Osmanlı’yı o sırada yöneten Enver Paşa ve Talat Paşalar ve İTC (İttihat ve Terakki Cemiyeti) bu kararın tatbikçisi olmuşlardır…
- Almanların Ermenileri Anadolu’dan Suriye’ye sürme kararı, Bağdat Demiryolunu Ruslardan korumak için alınmış askeri bir karardır… Karar Berlin’den gelmiştir!…
- Şimdi 101 yıl öncenin gerçeklerine dönelim ve bu gerçekleri tokat gibi Alman Parlamentosu’nun yüzüne çarpalım!…
- <http://nacikaptan.com/wp-content/uploads/2016/06/General-Bronsart-von-Schellendorf1.jpg>
- General Bronsart von Schellendorf
- BRONSART PAŞA İSTEDİ, ENVER PAŞA YAPTI
- 1915’te Osmanlı topraklarındaki Ermeni halkının Anadolu’dan Suriye bölgesine sürgün edilmesi, Alman askeri yetkilerinin isteği doğrultusunda verilmiş bir karardır… Tehcir (sürgün) kararı askeri nedenlerle, askeri makamlar tarafından verilmiş bir karardır…
- Karar 1. Dünya Savaşı sırasında Alman-Osmanlı askeri ittifakına karşı savaşan Rus Ordusu’nun Doğu Anadolu’da Rus destekli Ermeni çetelerin ve Rus Ordusu içinde yeralan Ermeni taburların öncülüğü ile savaşı Doğu’dan İç Anadolu’ya doğru genişletmeleri nedeniyle verilmiştir…
- O dönemde Osmanlı ordusunu yöneten Almanlardır…Harbiye Nazırı Enver Paşa, Osmanlı Genelkurmay Başkanı ise Bronsart Paşa’dır…Bronsart Paşa’nın tam ismi General Bronsart von Schellendorf’tur…
- ALMANYA ARŞİVİ AÇMIYOR, 100 YILDIR GİZLİYOR
- Schellendorf’un (Bronsart Paşa) tüm resmi ve özel yazışmaları ve evrakı halen Almanya’da Freiburg’daki Alman Askeri Arşivi’ndedir…Bu arşiv çeşitli taleplere rağmen Türk araştırmacılara açılmamıştır…
- Değerli tarihçimiz Prof. İlber Ortaylı’ya da Almanya üzerine araştırma yaptığı sırada Alman askeri arşivinin 1. Dünya Savaşı’na dair bazı bölümleri açılmamıştır…
- General Bronsart von Schellendorf o dönemde İstanbul’da Osmanlı ordusunun başında bulunan ve emirleri doğrudan Berlin’deki askeri karargahtan alan kilit önemdeki Alman komutanıdır…
- Diğer Alman komutan Liman von Sanders (Liman Paşa) İstanbul’da Kayzer’in temsilcisidir, ancak Bronsart Paşa kadar etkili ve yetkili değildir… Berlin, talimatları İstanbul’a Bronsart Paşa aracılığı ile iletmektedir…
- SARIKAMIŞ’A HÜCUM EMRİ DE BERLİN’DEN GELDİ
- Sarıkamış’a hücum kararı Berlin’in kararıdır…
- Liman Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen, Bronsart Paşa’nın Berlin’den gelen kararı dayatması ile Enver Paşa ve Bronsart Paşa’nın öncülüğünde Ruslara karşı kışın en şiddetli zamanında (15 Aralık 1914-15 Ocak 1915) Osmanlı Ordusu, Kafkasya’da Ruslara saldırtılmış ve 60 bin kayıpla Sarıkamış felaketi yaşanmıştır…
- Liman von Sanders, Berlin’e rapor yazarak Sarıkamış’taki askeri faciaya yolaçan büyük hatası nedeniyle Bronsart’ın görevden alınmasını istemiştir… Berlin, Liman von Sanders’e yanıt bile vermemiş… Bronsart Paşa Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı görevinde kalmıştır…
- SARIKAMIŞ FACİASI ERMENİ TEHCİRİNİ TETİKLEDİ
- Doğu’da Osmanlı III. Ordusu’nun Sarıkamış’ta tamamen erimesi sonucu, Ruslara karşı direnecek ciddi bir askeri güç kalmamıştır…
- Bu nedenle 1915 baharında Anadolu’ya doğru ilerleyen Rus ordusu Nisan ayında Van’da Ermeni çetelerin ayaklanması ve Ermeni milislerin girişimi ile Van’ı ele geçirmiş ve İç Anadolu’ya ilerlemeye başlamıştır… Aynı dönemde İngiliz-Fransız gemileri ve askerleri de Çanakkale’ye saldırı halindedir…
- Rus Ordusu’nun ve Ermenilerin hedefi Erzurum, Erzincan ve Ermenilerin güçlü olduğu Sivas’tır…Rus Ordusu’nun asıl stratejik hedefi ise Almanların inşa ettiği Bağdat Demiryolu’dur…İşte bu şartlar altında Almanların isteği ile bölgedeki Ermenilerin sürülmesi kararı alınmıştır…
- Sarıkamış faciasındaki rolünü ve sorumluluğunu örtbas etmek isteyen Bronsart Paşa, Ermenilerin sürülmesinde aktif rol almıştır…Bronsart Paşa, Enver-Talat ve Sait Halim Paşa’ya verdiği gizli bir brifingde Ermeni çetelerin terör faaliyetlerini listeleyerek ‘önlem’ (tehcir) alınmasını istemiştir…
- Karar askeri gerekçelerle Almanların istediği bir karardır…
- BRONSART PAŞA’DAN TEHCİR GEREKÇESİ
- Bronsart Paşa, ayrıca 1921’de Talat Paşa’nın bir Ermeni tarafından katledildiği davada, Talat Paşa lehine tanıklık yaparken, Ermeni tehcirinin gerekçesini de açıklamıştır… Bronsart Paşa, o sırada DAZ (sonra FAZ adını aldı) gazetesinde yayınlanan savunma metninde şunu vurgulamıştır:
- ‘Ermeni çeteler öncülüğünde Rus birliklerinin Anadolu içlerine ilerlemesi sonucu Türk ve Müslüman halk bölgeyi terkederek kaçıyordu… Onları durduramıyorduk… Bölge boşalıyordu ve askeri açıdan savunulamaz hale geliyordu… Ermenilerin tehciri kararı bu nedenle alındı!’
- Bronsart Paşa, Ermeni tehcirinin nedenini bu kadar açık ve net yazmıştır…Bu belge açıkça gazeteye basılı olarak durmaktadır…Merak eden herkes ve Alman Parlamentosu üyeleri bulup okuyabilir…
- Bronsart Paşa o sırada Osmanlı Ordusu Genelkurmay Başkanı’dır…Bu askeri kararı veren en yetkili makamdır…Harbiye Nazırı Enver Paşa da bu kararı kaleme alan makamdır…
- Enver Paşa tehcir kararını ayrıca Goltz Paşa’ya da imzalatmıştır…Yani Ermeni tehciri kararının arkasında en azından Bronsart Paşa ve Goltz Paşa gibi iki en üst düzey Alman komutanın imzası vardır…
- Bunlar açıktır… Gizli olan ve 101 yıldır hala açılmayan ise Bronsart Paşa’nın özel arşividir… Alman Parlamentosu önce bu arşivdeki yasağı kaldırsın da, Ermeni konusunda Almanların rolü ve kararları 101 yıl sonra nihayet tümüyle açığa çıksın!…
- TEHCİR ALMAN YÖNTEMİDİR
- Almanlar beğenmedikleri halk kitlelerini oradan oraya sürmeyi (tehcir) Afrika’da sömürgeci bir politika olarak 1. Dünya Savaşı’ndan önce uygulamışlardır…Osmanlı sömürgeci bu kitlesel göç yöntemini bilmez…
- Birinci Dünya Savaşı’nda ise Almanlar önce Belçika’yı işgal etmişler ve Belçikalıları ‘zorunlu çalışma’ adı altında sürerek, askeri kamplarda toplamışlardır…Ermenilerin sürülmesi ise yine Almanlar tarafından Belçika’dan hemen sonra uygulanan bir politikadır…
- Sonuca gelelim:
- Ey Almanya!…
- Yok öyle ‘Türkler soykırım yaptı, biz sadece gözyumduk!’ yalanları…
- Ermeni tehciri kararı Alman komutanların kararıdır…
- Önce tarihinle yüzleş, sonra Türkiye’ye bulaş!…
- Berlin’e selam, gerçekleri anlatmaya devam!…
- Kerem Çalışkan
- Odatv.com
- LİNK : http://odatv.com/ermeni-tehciri-alman-komutanlarin-kararidir-2305161200.html
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags ERMENİ SORUNU DOSYASI, ALMAN, TARİH DERSİ, Ermeni tehciri, Alman komutan]
- =============================================================================
- Konu: ULAŞIM DOSYASI : Cumhhuriyet'in İlanından Günümüze Demiryollarının Tarihi
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/29b01c1c64a112df
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:43AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/71f4f7ecd359d
- Atatürk'ün önem verdiği demiryolu politikası ve bugün geldiği nokta...
- Osmanlı Devleti'nden Günümüze Demiryolları
- <http://www.bilgeturksam.com/haberleri/demiryollar%C4%B1> Tarihi
- Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD
- <http://www.bilgeturksam.com/haberleri/tcdd> ) resmi bilgilerine göre
- Osmanlı Döneminde yapılan toplam 8.619 km uzunluğundaki demiryolu hattının
- 4.136 km.lik bölümü milli sınırlarımız içerisinde kalırken, bu hatların
- 2.404 kilometresi ise yabancı şirketler, 1.377 kilometresi de devlet eliyle
- işletilmekteydi.
- Cumhuriyetin kurulmasının ardından ise demiryolları devletleştirilerek
- demiryolu işletmeciliği için 24 Mayıs 1924 tarih ve 506 sayılı Kanun ile
- Nafia Vekâletine (Bayındırlık Bakanlığı) bağlı "Anadolu- Bağdat Demiryolları
- Müdüriyeti Umumiyesi" kurulmuştur.
- Cumhuriyet öncesinde yapılan ve yabancı şirketler tarafından işletilen
- hatlar ise 1928-1948 yılları arasında satın alınarak millileştirilmiştir.
- 1953 tarihinde çıkarılan 6186 sayılı Kanunla Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı
- olarak demiryolları teşkilatı, "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
- İşletmesi (TCDD)" adı altında haline getirilmiştir.
- Atatürk, demiryolu ulaşımının gelişmesi konusunda çok hassas davranmıştır.
- Demiryolu ulaşımının önemi bilincine sahip politikacıların da desteğiyle
- demiryolu projeleri, kalkınma planlarının ana unsurlarından biri olmuştur.
- 1923 - 1938 döneminde demiryolları ülkenin en önemli sorunu olmuş ve büyük
- bir ciddiyetle ele alınmıştır. "Bir karış fazla şimendifer" sloganıyla
- "milli vahdet, milli mevcudiyet, milli istiklal meselesi" olarak örülmüştür.
- Cumhuriyet döneminin ilk 15 yıllık sürecinde yabancı şirketlerden satın
- alınan 3387 kilometre demiryolu için 42.515.486 TL. ödenmiştir. Yine aynı
- dönemde 341.599.424 TL. harcanarak 2815 kilometre demiryolu inşa
- edilmiştir.39 Böylece 1923'de 4112 kilometre olan demiryolu uzunluğu 1938'de
- 6927 kilometreye ulaşmıştır.
- 2012 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadıköy-Kartal metrosu
- açılışında 10. yıl marşının 'demir ağlarla ördük' sözlerine atıfta bulunarak
- "'Demir ağlarla ördük' falan. Neyi ördün? Hiçbir şey örmüş falan değilsin"
- diyerek cumhuriyetin ilk yıllarını, aslında Atatürk'ü eleştirmiştir. Şehir
- içi metro hatlarını, şehirlerarası demiryolu hatlarıyla karıştıran Erdoğan;
- 1923 ile 1950 arası 3 bin 764 km demiryolu yapıldığını, 2004'ten 2012 yılına
- kadar ise bütün teknolojik gelişmelere rağmen sadece 1086 km yol yapıldığını
- bilmemektedir. Daha basit bir anlatımla Mustafa Kemal Atatürk döneminde
- yılda 250 km demiryolu yapılmışken, AKP döneminde bu sayı ancak yılda 135
- km'yi bulabilmektedir.
- Deprem vergileriyle yapılan çift yolların yanı sıra (hızlanamayan) yüksek
- hızlı tren projeleri de skandallar eşliğinde yürütülmektedir. İnsan taşıması
- bakımından hayati önem arz eden projeler, deneme yanılma yollarıyla
- yapılmış, ilk sürüşlerde yaklaşık 40 kişinin ölümüne sebep olan kazalarla
- milletimiz üzerinde koku ve ön yargı oluşturmuştur.
- Son olarak Bursa-Bilecik hattının yapımında ortaya çıkan skandal durumun
- vahametini göstermektedir. Projeleri yapım aşamasında denetlemeyen hükümet,
- doğal olarak bölgede zemin etüdü yapılmadan inşaata başlandığını da
- bilmemektedir. Zeminin uygun olmadığı inşaat sırasında anlaşılan ya da
- kasıtlı olarak gerçekleşen bu durum, 75 km'lik hattın 50 km'sinin yeniden
- yapılmasına, bu da devletin 447 milyon lira zarara uğratılmasına sebep
- olmuştur. Birçok olay gibi bu haber de ana akım medyada yerini bulamamıştır.
- Projeler yapımında ortaya çıkan zararların mali yükünü taşıyamaz hale gelen
- hükümet, 1 Mayıs 2013 tarihinde çıkarılan Türkiye Demiryolu Sektörünün
- Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile demiryolu taşımacılığında
- serbestleşme dönemini başlatmıştır. Özelleştirmenin bir başka yolu olan bu
- uygulama ile demiryolları 5 yıl devlet desteğinin ardından özel şirketlerin
- himayesine bırakılacaktır. Bununla yetinmeyen AKP, AB'den teknik destek alma
- bahanesiyle dış ülkeleri Osmanlı'dan sonra tekrar demiryollarımız üzerinde
- söz sahibi yapacaktır.
- Son olarak Osmanlı'dan günümüze inşa edilen demiryolu hatlarının listesini
- paylaşmak durumu özetleyecektir:
- 1856-1923 DEMİRYOLU HATLARI (Dış Ülkelerin Himayesinde)
- 1856 - 1923 yılları arasında Osmanlı topraklarında şu hatlar inşa edildi.
- . Rumeli Demiryolları 2.383 km normal hat
- . Anadolu-Bağdat Demiryolları 2424 km normal hat
- . İzmir -Kasaba ve uzantısı 695 km normal hat
- . İzmir -Aydın ve şubeleri 610 km normal hat
- . Sam-Hama ve uzantısı 498 km dar ve normal hat
- . Yafa-Kudüs 86 km normal hat
- . Bursa-Mudanya 42 km dar hat
- . Ankara-Yahşihan 80 km dar hat
- Toplam 8.619 km
- Cumhuriyet Döneminde Açılan Hatlar
- GÜZERGAH
- HAT
- CİNSİ
- KM.Sİ
- YIL
- Ankara-Kayaş
- 1
- Normal
- 11.951
- 1925
- Kayaş-Irmak
- 1
- Normal
- 57.792
- 1925
- Irmak-Yerköy
- 1
- Normal
- 133.718
- 1925
- Samsun-Kavak
- 1
- Normal
- 47.553
- 1926
- Samsun-Çarşamba
- 1
- Dar
- 36.465
- 1926
- Samsun-Gümrük
- 1
- Normal
- 3.000
- 1926
- Yerköy-Boğazköprü
- 1
- Normal
- 161.529
- 1927
- Boğazköprü-Kayseri
- 1
- Normal
- 14.950
- 1927
- Kavak-Kayabaşı
- 1
- Normal
- 98.314
- 1927
- Kayabaşı-Zile
- 1
- Normal
- 69.256
- 1928
- Narlı-Gölbaşı
- 1
- Normal
- 69.120
- 1929
- Fevzipaşa-Narlı
- 1
- Normal
- 68.680
- 1929
- Kütahya-Emirler
- 1
- Normal
- 63.824
- 1929
- Kayseri-Hanlı
- 1
- Normal
- 152.285
- 1930
- Hanlı-Kalın
- 1
- Normal
- 45.625
- 1930
- Kalın-Yapı
- 1
- Normal
- 17.238
- 1930
- Yapı-Sivas
- 1
- Normal
- 7.172
- 1930
- Zile-Kunduz
- 1
- Normal
- 69.889
- 1930
- Gölbaşı-Doğanşehir
- 1
- Normal
- 56.014
- 1930
- Emirler-Balıköy
- 1
- Normal
- 36.176
- 1930
- Irmak-Çankırı
- 1
- Normal
- 102.255
- 1931
- Doğanşehir-Malatya
- 1
- Normal
- 56.745
- 1931
- Kunduz-Kalın
- 1
- Normal
- 92.750
- 1932
- Malatya-Fırat
- 1
- Normal
- 32.536
- 1932
- Balıköy-Balıkesir
- 1
- Normal
- 152.542
- 1932
- Boğazköprü-Bor
- 1
- Normal
- 126.453
- 1933
- Bor-Kardeşgediği
- 1
- Normal
- 45.360
- 1933
- Çankırı-Atkaracalar
- 1
- Normal
- 86.134
- 1934
- Alsancak-Kemer
- 2
- Normal
- 1.790
- 1934
- Fırat-Yolçatı
- 1
- Normal
- 62.313
- 1934
- Yolçatı-Elazığ
- 1
- Normal
- 23.926
- 1934
- Atkaracalar-Ortaköy
- 1
- Normal
- 56.084
- 1935
- Sivas-Bostankaya
- 1
- Normal
- 27.993
- 1935
- Bostankaya-Eskiköy
- 1
- Normal
- 35.488
- 1935
- Yolçatı-Maden
- 1
- Normal
- 75.950
- 1935
- Maden-Diyarbakır
- 1
- Normal
- 82.670
- 1935
- Narlı-Gaziantep
- 1
- Normal
- 84.077
- 1935
- Ortaköy-Karabük
- 1
- Normal
- 49.232
- 1936
- Karabük-Çatalağzı
- 1
- Normal
- 111.524
- 1936
- Eskiköy-Çetinkaya
- 1
- Normal
- 48.500
- 1936
- Malatya-Hekimhan
- 1
- Normal
- 70.300
- 1936
- Adana Gar-Şehir
- 1
- Normal
- 2.969
- 1936
- Afyon-Karakuyu
- 1
- Normal
- 112.400
- 1936
- Bozanönü-Isparta
- 1
- Normal
- 13.360
- 1936
- Gümüşgün-Burdur
- 1
- Normal
- 23.892
- 1936
- Çatalağzı-Zonguldak
- 1
- Normal
- 10.008
- 1937
- Çetinkaya-Divriği
- 1
- Normal
- 64.847
- 1937
- Hekimhan-Çetinkaya
- 1
- Normal
- 69.520
- 1937
- Divriği-Erzincan
- 1
- Normal
- 155.570
- 1938
- Erzincan-Erzurum
- 1
- Normal
- 214.857
- 1939
- Diyarbakır-Bismil
- 1
- Normal
- 47.382
- 1940
- Hadımköy-Kurukavak
- 1
- Normal
- 10.936
- 1941
- Bismil-Sinan
- 1
- Normal
- 28.424
- 1942
- Sinan-Batman
- 1
- Normal
- 14.726
- 1943
- Batman-Kurtalan
- 1
- Normal
- 68.818
- 1944
- Malatya-Malatya Şehir
- 1
- Normal
- 2.964
- 1944
- Tavşanlı-Tunçbilek
- 1
- Normal
- 13.373
- 1944
- Zonguldak-Kozlu
- 1
- Normal
- 4.279
- 1945
- Elazığ-Palu
- 1
- Normal
- 69.947
- 1946
- Palu-Genç
- 1
- Normal
- 62.741
- 1947
- Köprüağzı-Kahramanmaraş
- 1
- Normal
- 27.903
- 1948
- Sirkeci-Halkalı
- 2
- Normal
- 28.200
- 1949
- Haydarpaşa-Gebze
- 2
- Normal
- 43.700
- 1949
- Ereğli-Armutçuk (2009 yılında söküldü)
- 1
- Normal
- 15.559
- 1953
- Genç-Muş
- 1
- Normal
- 108.419
- 1955
- Gaziantep-Karkamış
- 1
- Normal
- 90.857
- 1960
- Kütahya-Seyitömer
- 1
- Normal
- 26.512
- 1962
- Muş-Tatvan
- 1
- Normal
- 93.984
- 1964
- Sincan-Behiçbey
- 2
- Normal
- 16.400
- 1970
- Behiçbey-Ankara
- 2
- Normal
- 8.700
- 1970
- Ankara-Kayaş
- 2
- Normal
- 12.200
- 1970
- Pehlivanköy-Edirne-Hudut
- 1
- Normal
- 67.852
- 1971
- Tatvan-İskele
- 1
- Normal
- 4.773
- 1971
- Van-Hudut
- 1
- Normal
- 116.691
- 1971
- Gabze-İzmit
- 2
- Normal
- 46.500
- 1975
- Köseköy-Arifiye
- 2
- Normal
- 29.900
- 1975
- Behiçbey-Ankara
- 3
- Normal
- 8.700
- 1977
- Samsun-Gelemen
- 1
- Normal
- 13.000
- 1983
- Behiçbey-Ankara
- 4
- Normal
- 8.600
- 1984
- Alsancak-Halkapınar
- 2
- Normal
- 340
- 1984
- Basmane-Şirinyer
- 2
- Normal
- 700
- 1984
- Alsancak-Halkapınar
- 2
- Normal
- 550
- 1984
- Basmane-Halkapınar
- 2
- Normal
- 4.300
- 1984
- Halkapınar-Çiğli
- 2
- Normal
- 13.200
- 1984
- Yapı-Sivas
- 2
- Normal
- 6.761
- 1984
- Yenice-Adana
- 2
- Normal
- 24.600
- 1987
- Adana-İncirlik
- 2
- Normal
- 10.100
- 1987
- Sincan-Behiçbey
- 3
- Normal
- 16.400
- 1990
- Eskişehir-Hasanbey (2009 yılında söküldü)
- 2
- Normal
- 9.600
- 1991
- Hanlı-Bostankaya
- 1
- Normal
- 46.029
- 1994
- Menemen-Aliağa
- 1
- Normal
- 26.014
- 1995
- Çiğli-Menemen
- 2
- Normal
- 16.000
- 1995
- Yenice-Mersin
- 2
- Normal
- 43.209
- 1995
- İnönü-Eskişehir
- 2
- Normal
- 33.600
- 1996
- Şirinyer-Adnanmenderes
- 2
- Normal
- 11.702
- 1996
- Adnanmenderes-Cumaovası
- 2
- Normal
- 3.328
- 1996
- İzmit-Köseköy
- 2
- Normal
- 8.826
- 1998
- Basmane(hilal)-Halkapınar
- 2
- Normal
- 1.642
- 1999
- Menemen-Aliağa
- 2
- Normal
- 25.880
- 2003
- Basmane-Halkapınar(Müselles)
- 2
- Normal
- 2
- 2008
- Alayunt-Kütahya
- 2
- Normal
- 10
- 2009
- Tekirdağ-Muratlı
- 1,2
- Normal
- 63
- 2010
- Tecer-Kangal
- 1
- Normal
- 48
- 2011
- Marmaray
- 1,2
- Normal
- 28
- 2013
- Cumaovası-Tepeköy
- 2
- Normal
- 30
- 2013
- Tekirdağ-Muratlı
- 2
- Normal
- 29
- 2013
- Başkentray Kuzey Hattı(Ankara-Behiçbey)
- 6
- Normal
- 6
- 2013
- Başkentray Kuzey Hattı(Ankara-Sincan)
- 5
- Normal
- 24
- 2013
- Kemalpaşa-Turgutlu
- 1
- Normal
- 27
- 2014
- YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU
- GÜZERGAH
- HAT
- CİNSİ
- KM.Sİ
- YIL
- Esenkent-Hasanbey
- 1,2
- Normal
- 394
- 2009
- Sincan-Esesnkent
- 1,2
- Normal
- 30
- 2010
- Hasanbey-Eskişehir
- 1,2
- Normal
- 12
- 2010
- Ankara(Polatlı)-Konya
- 1,2
- Normal
- 425
- 2010
- (Ankara)Polatlı-Konya
- 1
- Normal
- 5
- 2010
- (Ankara)Polatlı-Konya
- 2
- Normal
- 6
- 2010
- Hasanbey-Eskişehir
- 1,2
- Normal
- 6
- 2014
- Eskişehir-Pendik
- 1,2
- Normal
- 306
- 2014
- Kaynakça
- TCDD Resmi Sitesi, http://www.tcdd.gov.tr/tarihce+m76,
- Atatürk döneminde yılda 250 km, son 8 yılda 1086 km demiryolu döşendi,
- http://t24.com.tr/haber/ataturk-doneminde-yilda-250-km-son-8-yilda-1086-km-d
- emiryolu-dosendi,213558
- Atatürk döneminde ne kadar demiryolu yapıldı ?,
- http://www.dunyabulteni.net/haber/289910/ataturk-doneminde-ne-kadar-demiryol
- u-yapildi-
- Hangi dönem kaç km ray döşendi?,
- http://www.haberturk.com/polemik/haber/769325-hangi-donem-kac-km-ray-dosendi
- Atatürk Dönemi Demiryolu Politikasına Bir Bakış, YRD. DOÇ. DR. İSMAİL
- YILDIRIM,
- http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-35/ataturk-donemi-demiryolu-politikasina-b
- ir-bakis
- TCDD Taşımacılık AŞ yılın ikinci yarısında kuruluyor,
- http://www.memurlar.net/haber/511698/
- TCDD'de yolsuzluğun üstü örtüldü,
- http://www.evrensel.net/haber/256423/tcddde-yolsuzlugun-ustu-ortuldu
- Bursa-Yenişehir YHT hattının 50 kilometresi değişti, zarar büyük!,
- http://www.bursadabugun.com/haber/bursa-yenisehir-yht-hattinin-50-kilometres
- i-degisti-zarar-buyuk-703430.html
- BİLGETÜRK
- [status publish]
- [geotag on]
- [publicize off|twitter|facebook]
- [category istihbarat]
- [tags ULAŞIM DOSYASI, Cumhhuriyet, İlan, Demiryolları, Tarih]
- --
- Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/join
- .
- Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için [email protected] adresine bir e-posta gönderin.
- [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 17 konu konuda 18 güncelleme ileti
- From:[email protected]
- Date: 2016-06-27 20:49
- Subject: [Türkiye] [email protected] adlı grubun özeti - 17 konu konuda 18 güncelleme ileti
- =============================================================================
- Bugünün konu özeti
- =============================================================================
- Grup: [email protected]
- Url:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/topics
- - EİN OFFENER BRIEF AN DIE BUNDESTAGSMITGLIEDER, DIE AM 2 JUNI 2016, DIE BEHAUPTUNG ÜBER DEN VÖLKERMOND AN DEN ARMENIERN AKZPETIERTEN. [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/744660e987843cf
- - BİR MÜSLÜMAN AİLE, KAÇ ÇOCUK YAPMALIDIR? [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/1afc670cf7a6ece9
- - İsrail'le neden ve nasıl anlaştık? (Süleyman ÖZIŞIK) [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/abffa17f95aadeb0
- - YÜKSEL SARI/ YA HERRO YA MERRO [2 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c1e3e824366fad4a
- - ROBOT [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/f1ac5a464fb8f228
- - STALİN' DEN PUTİN' E // Ahmet Kılıçaslan Aytar [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/f1ed9d121da214ed
- - Doğan Cüceloğlu'ndan bir hikaye.... [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/d6461ccccf08636d
- - BİR SANATÇININ YANSITTIĞI KONU!.. [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bb90d129be83b35f
- - ulusal haber [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b8a09990640d3d0f
- - Haset etmek [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/93ce962c0ff5ecb8
- - dostların durumu hakkındadır!........ [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e6916f1fd882a9ef
- - OSMANLIYI YIKAN 3 YAHUDİ-SİYONİST MASON GERÇEĞİ [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/431126ead50a2b27
- - Gençler Yücel Kültür Vakfından Mesajınız Var! [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/32148f9d678661ce
- - YENİ YAZI: Ebedȋ Muhabbetin Sırrı [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ad637b128f088d83
- - KAMİL İNSAN AZLIĞI [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/3d5370cb93445955
- - DR. AMCA BÖYLE BUYURDU!.. [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b14256ded5aea052
- - Sosyal Devlet Nafaka Harcını Ödetmez [1 Güncelleme]
- http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/d81e8ac0580c8147
- =============================================================================
- Konu: EİN OFFENER BRIEF AN DIE BUNDESTAGSMITGLIEDER, DIE AM 2 JUNI 2016, DIE BEHAUPTUNG ÜBER DEN VÖLKERMOND AN DEN ARMENIERN AKZPETIERTEN.
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/744660e987843cf
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Mustafa Nevruz SINACI <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 10:15PM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5f12b0eab34ed
- http://ulusalajans-zekeriyatumer5.blogspot.com.tr/2016/06/mehmet-arif-demirer-2-haziran-2016-gunu.html
- MEHMET ARİF DEMİRER ::: "2 HAZİRAN 2016 GÜNÜ ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARINI İÇEREN ÖNERGEYİ KABUL EDEN SAYIN BUNDESTAG ÜYELERİNE AÇIK MEKTUP"
- =============================================================================
- Konu: BİR MÜSLÜMAN AİLE, KAÇ ÇOCUK YAPMALIDIR?
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/1afc670cf7a6ece9
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "ismet.soner" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 12:14PM -0700
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5e746097fddf5
- Allah teala Kitabında "çok çocuk yapın" tavsiyesinde bulunmuyor. Ama
- çocuktan kaçmamamızı da tavsiye ediyor; sizin de mealini verdiğiniz ayet-i
- kerimesinde "onların rızkını biz veriyoruz" diyerek. Bu ayeti aktardıktan
- sonra da yazının sonunu "bakabileceğimiz kadar" çocuk diyerek
- bağlıyorsunuz. Nasıl yani? Onların her birinin rızkını Allah teala
- yaratmıyor muydu? Yazının son paragrafı "öyle ama..." diyerek bundan şüphe
- izhar etmiyor mu? Yüce Kelâmı dünya görüşlerimize ve nefsimize destek
- yapmak için ayetleri eğip bükmemeliyiz.
- Üstelik bildiğim kadarıyla devletlerin çok çocuk tavsiyesi dini endişelerle
- değil, ekonomik endişelerle dile getirilmektedir. Yaşlı bir nüfus, ülke
- ekonomisinin başına büyük ve kısa vadede savuşturulamayacak bir derttir.
- 13 Haziran 2016 Pazartesi 12:35:34 UTC+3 tarihinde halukgta yazdı:
- =============================================================================
- Konu: İsrail'le neden ve nasıl anlaştık? (Süleyman ÖZIŞIK)
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/abffa17f95aadeb0
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: ahmet dogan simsek <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 06:20PM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5e45efdfc15ad
- Süleyman ÖZIŞIK
- İsrail'le neden ve nasıl anlaştık?
- Türkiye ile İsrail uzun ve çetin geçen pazarlıklar sonucu anlaşmaya vardı. Bilindiği üzere, ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye'nin üç şartı vardı.
- İsrail dünya kamuoyu önünde Türkiye'den özür dileyecek, Mavi Marmara Gemisi'nde şehit edilenlerin ailelerine tazminat ödenecek ve Gazze'ye uygulanan ambargo kaldırılacaktı.
- İlk iki şart çok önceden kabul edilmişti zaten.
- Ancak Türkiye'nin en önemli şartı, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasıydı. Aslına bakarsanız o şart da çok önceden kabul edilecekti. Ancak İsrail'li yetkililer bu konuyu zamana yaymayı uygun buldular.
- Çünkü, planlarını AK Parti'nin ve Erdoğan'ın gitmesi üzerine kurdular.
- Gezi ayaklanmasının başarılı olmasını beklediler, olmadı. Ardından Fethullah Gülen'i devreye sokarak 17/25 Aralık darbesi üzerinden Erdoğan'ı indirmeye çalıştılar, yine olmadı.
- Bu kez Çözüm sürecinin derin dondurucuya kaldırılmasına bel bağladılar. Güvendikleri PKK hem kırsalda, hem de şehirlerde helak olup gitti.
- Son olarak Rusya ile yaşadığımız uçak düşürme krizi de sonuç vermeyince çaresiz şekilde masaya oturmak zorunda kaldılar.
- Şimdi gelin, anlaşma maddelerini tek tek detaylandıralım.
- 1 - İsrail'in özür dilemesi...
- Bu maddeyi kuru bir özürden ibaret görmeyin. Yani bu basit bir"Pardon" meselesi değildir. İsrail, kurulduğu tarihten bu yana ilk kez bir ülkeden resmi olarak özür diliyor.
- Bu özür, "Biz Mavi Marmara Gemisi'nde suçsuz günahsız insanları öldüren bir ülkeyiz" anlamına geliyor. Bunu söyleten ülke Türkiye, söyleten adam Erdoğan'dır.
- 2 - Tazminat ödenmesi...
- Bazı kesimler, "Öldürülen onca insanın kanı ve canı 20 milyon dolarcıkmış. AK Parti şehit kanlarını ucuza sattı" diye yorumlar yapıyor.
- Bu kesimlerin anlamadığı şey şu:
- Mesele üç beş kuruşun pazarlığı değil. Uluslararası hukukta bir devletin tazminat ödemeyi kabul etmesi demek, suçun tamamını itiraf ve kabul etmesi anlamı taşıyor. Yani 50 cent ödense dahi bu durum tarihe not olarak düşülüyor.
- Şöyle bir örnek verirsem sanırım daha iyi anlaşılır.
- Ermenistan, soykırım hayali üzerinden yıllardır Türkiye'ye özür diletmek ve tazminat ödetmek için lobi çalışmaları yapıyor ama başarılı olamıyor.
- Biz İsrail'e tazminat ödeterek bunu başardık!
- 3 - Gazze'ye ambargonun kaldırılması...
- Bu maddenin Türkiye'nin istediği ve dayattığı gibi kabul edildiğini söylemek mümkün değil. Zaten Türkiye ambargonun kaldırılması isteğinin gerçekleşmeyeceğini en başından itibaren biliyordu.
- İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu tamamen kaldırması demek, bir kaç yıl içinde yok olmayı göze alması demekti. Bir başka deyişle 1948 şartlarına geri dönüp, işgal ettiği toprakların yüzde 26'sını Filistinlilere geri vermesi demekti.
- Bunun olmayacağı biliniyordu ve Türkiye bu nedenle çıtayı çok yukarıdan koydu. Gelinen noktada, Gazze'ye uygulanan ambargonun esnetilmesinde karar kılındı.
- Sahi...
- Mavi Marmara Gemisi neden Filistin'e gidiyordu? Ambargoyu delmek ve açlıkla, yoklukla mücadele eden Gazze halkına insani yardım götürmekti değil mi?
- Peki Türkiye'nin altına imza attığı anlaşmada ne yazıyor? Gazze'ye bir elektrik santrali kurulması, gıda, su ve diğer sağlık ihtiyaçlarının karşılanması. Ayrıca arıtma tesisi yapılması...
- Bu şartlar Gazze'yi, Gazze'de yaşanan insanlık dramını bilmeyenler için basit olabilir.
- Ama şunun bilinmesini isterim.
- Gazze'ye sokulan bir küçük çikolata bile, 75 çocuğa bölüştürülüyor. Temel gıda maddelerini Gazze'ye sokmak mümkün değil. Siz gidin bu maddenin şartlarını Gazze'de yaşayanlara sorun.
- Hamas lideri Halid Meşal, "Türkiye'ye Gazze ablukasının kaldırılması şartını koştuları için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eğer Türkiye Gazze'de ablukanın kaldırılması şartıdan vazgeçseydi uzun zaman önce anlaşma olurdu" diyerek minnetini sunuyor.
- Filistin lideri Mahmut Abbas, Türkiye'ye teşekkürlerini ve dualarını gönderiyor. Erdoğan, hem Halid Meşal, hem de Mahmut Abbas'la konuşarak ve onların rızasını alarak İsrail'le pazarlık yapıp anlaşıyor.Filistin halkı bayram ediyor, İsrail medyası, "Türkiye karşısında diz çöktük? Teslimiyet anlaşması imzaladık!" diyerek Netenyahu hükümetini yerin dibine sokuyor.
- Ama içimizdeki bazı ruh hastalarına göre Diz çöken ülke Türkiye'ymiş! Bir kaç ay önce, "Bize ne Gazze'den, bize ne araplardan" diyen namussuz, şimdi "Arapları mücadelelerinde sattınız" diyor.
- Düne kadar "Güneyde sevdiğimiz ülke" diyen, "Otoriteden izin alınmalıydı" diyen hahamın müritlerini bir görseniz.
- Hepsi El Kassam Tugayı'nın generali gibi yazıp çiziyor.
- Hele CHP'li tayfa...
- Anlaşmadan önce, "Bölgede hiç dostumuz kalmadı. AKP'nin dış politikası bir facia. Ülke iyi yönetilmiyor, gelince herkesle dost olacağız" diyenler şimdi ise "Yahudi dostu Erdoğan, İsrail'le niye anlaşıyoruz, AKP tükürdüğünü yalıyor" diyor.
- Dostlar...
- Dünyada dengelerin değiştiği inanılmaz bir dönemden geçiyoruz. İsrail'le nasıl anlaşma yapılır diyerek olaya duygusal bir gözle bakacak durumda değiliz.
- Biz bir kabile değil, devletiz devlet!
- Devletlerin mantık ve menfaat çerçevesinde yönetildiğini hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Kimsenin İsrail'le kanka olma gibi bir niyeti, düşüncesi yok.
- Yapılan anlaşmayı "Türkiye tükürdüğünü yaladı" diyerek pazarlamaya çalışan sosyal medya soytarılarına aldanmayın.
- Bırakın "Bizim otoritemiz nasıl olur da düşmanımız Erdoğan'ın elini öper" diye kudurup dursunlar!
- Dipnot: Konuyu medyaya yansıyış biçimiyle ele alıp yorumladım. Başbakan Binali Yıldırım'ın bugün kapsamlı bir açıklama yapması bekleniyor. Farklı detaylar ve eksik maddeler olursa bunu bir başka yazıda ayrıca değerlendiririz.
- http://www.internethaber.com/israille-neden-ve-nasil-anlastik-1606211y.htm
- twitter.com/slymnoz
- facebook.com/suleymanozisik
- =============================================================================
- Konu: YÜKSEL SARI/ YA HERRO YA MERRO
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/c1e3e824366fad4a
- =============================================================================
- ---------- 1 / 2 ----------
- Gönderen: "avukat Yüksel" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 05:07PM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5e06900d74c73
- ---------- 2 / 2 ----------
- Gönderen: "avukat Yüksel" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 05:26PM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5e16428903a0d
- YA HERRO YA MERRO
- Yüksel Sarı
- Tayyip
- Erdoğan’ın 2013 yılı Haziran ayında İstanbul’dan başlayarak bütün ülkeye yayılan Gezi ayaklanmasından ne
- kadar çok korktuğunu,saraylar,çalışma ofisleri ve bakanlıkların
- asker tarafından nasıl da koruma
- altına alındığını henüz unutmadık. O halde neden“Oraya topçu kışlası
- yapacağız” ve “Oraya bir Selahattin cami yakışır” diyerek yeniden meydan okuyor? Neden yeni bir Gezi
- ayaklanmasını bu sefer de kendisi
- kışkırtıyor ?
- Bir durum
- tespiti yaparak açıklamaya çalışalım;
- 2013 Haziranından
- bu yana Erdoğan’ın yüreğine düşen iktidarı kaybetme korkusunu başta ABD olmak
- üzere bütün Batı ülkeleri alabildiğine kullanmaktadır. Bir yandan Batı
- medyasında Erdoğan’a karşı darbe yapılacağı yönünde haberler yayınlanırken, diğer
- yandan onu terslemek, soğuk davranmak ve
- görüşme isteklerini kabul etmemek suretiyle
- bu haberler daha inandırıcı ve etkileyici hale getirilmektedir. Erdoğan onlar için artık oltadaki bir balık gibidir ve
- her istediklerini vermek zorundadır.
- Uluslar arası
- alandan dışlanan ve Batı medyası tarafından her gün aşağılanan Erdoğan, tıpkı
- planlandığı gibi, içinde bulunduğu dışlanmışlıktan kurtulabilmek amacıyla
- ABD’nin bir dediğini iki etmemiş, bütün kırmızı çizgilerimizden vazgeçmiştir.
- Ne var ki, tutarsız politikaları yüzünden
- “serseri mayın” olarak değerlendirildiğinden kendisine güven duyulmamaktadır.
- Bu yüzden gerektikçe oltayı gerip
- istediklerini alırken, diğer yandan “Erdoğansız bir Türkiye” hazırlıklarına devam etmişlerdir. Nede olsa
- onlar için Erdoğan tek alternatif değildir!
- ABD’nin Türkiye planında Gezi
- benzeri bir halk hareketi, patlayan bombalar, iç çatışmalar, kaos ortamı ve belki
- de oluşturulan bu ortam sayesinde gerçekleştirilecek bir askeri müdahale vardır. Son zamanlarda yabancı
- basında yer alan makaleler ve ABD’nin Türkiye’deki uzantılarında görülen
- hareketlilik bu iddiaları inandırıcı hale getirmektedir. Bu beklenti o kadar
- yüksektir ki, Türkiye deki tüm kesimler artık bu beklentiye göre
- konumlanmaktadır.
- Son
- operasyonlarla iyice kan kaybedip güçten düşen Fethullah Gülen Örgütü kendi kurtuluşu için bu planı muazzam bir
- fırsat olarak görmüş ve başarısı için bütün imkanlarıyla seferber olmuştur.
- Bir yıldır
- sürmekte olan çatışmalarda büyük kayıplar yaşayan ve Kürt halkının gözünden düşen
- PKK, içinde bulunduğu bunalımdan çıkabilmek için, büyük şehirlerde
- gerçekleştireceği kitlesel eylemler ve patlatacağı bombalarla bu planda
- önemli görevler üstlenmiştir.
- Muhalefetin bir
- kısmı,“Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” mantığından hareketle ABD ve PKK ile işbirliği yapabilmektedir.
- Bir kısmı da, iktidar
- mücadelesinde ABD ve PKK ile yan yana gelmemek adına Tayyip Erdoğan’ın savunucusu durumuna
- düşmektedir.
- Kendisinden her isteneni yapmış olmasına
- rağmen yine de böyle bir planın yürürlüğe konmuş olduğunun farkına varan
- Erdoğan ise, kavganın kendi istediği koşullarda ve kendi sahasında
- gerçekleşmesini sağlayarak avantaj elde etmeye çalışmaktadır.
- Bu amaçla,
- Taksimde Topçu kışlası ve Selahattin Cami
- kışkırtmalarını bizzat kendisi başlatmıştır.
- Gezi ayaklanmasında örgütsüzlüğün ve
- öndersizliğin hareketin başarıya ulaşmasını nasıl engellediğini gördüğünden,
- vaktinden önce gerçekleşecek bir kalkışmayla ön almak istemektedir.
- Bunun için, 2013 Haziranında eylemleriyle halk
- hareketini marjinalleştiren grupları yeniden oraya çekmek istemektedir.
- “Camiye karşı çıkıyorlar” diyerek
- ,nüfusun %60’ını arkasına almak istemektedir.
- PKK, FTÖ ve türevlerinin bu hareketin içinde
- yer alması sayesinde “Görüyor musunuz birleştiler? ” diyerek sadece bir yıl
- içinde yüzlerce şehit vermiş olan halkın iktidardan yana tavır koymasını
- sağlamak istemektedir.
- Kolluk
- güçleriyle desteklenen %60 sayesinde muhalefet hareketini oldukça sert bir
- şekilde bastırmak, arkasından gelecek seçim ve referandumlar yoluyla başarısını
- meşrulaştırmak istemektedir.
- Tayyip Erdoğan,
- kavganın kendi istediği koşullarda ve kendi sahasında gerçekleşmesini sağlar,
- planlarını da başarılı bir şekilde
- uygulayabilirse, sadece devrilme
- tehlikesini atlatmış olmakla
- kalmayacak, aynı zamanda devlet gücüyle desteklenen ve iktidarın eli sopalı
- militanı haline dönüşen %60 ile beraber mutlak iktidarını kurumsallaştırmış
- olacaktır.
- Yani,Erdoğan’ın önünde iki yol vardır;
- Ya
- mağlup olup iktidarını kaybedecek ve yargılanmak da dahil olmak üzere tüm sonuçlarına
- katlanacak,
- Ya da kavgayı
- kazanıp, iktidarın eli sopalı militanı haline gelen %60 ile beraber
- muhalefetsiz bir Türkiye’yi kuracaktır.
- İşte bu yüzden ‘ya herro ya merro’ demektedir.
- ABD ve PKK’nın planları içinde yer almak, tartışmasız bir şekilde vatana ihanettir.
- Halk hareketinin dışında kalarak Tayyip
- Erdoğan’ın destekçisi durumuna düşmek ise kırk yıl geçse bile asla af edilmeyecek bir gaflettir.
- Öyle ise ne yapmalı?
- Öncelikle halk hareketinin içinde ve önünde
- yer alınmalıdır.
- Kavga Erdoğan’ın sahasının dışına çıkarılmalı,
- mücadele Gezi zemininden yoksulluk ve yolsuzluklar zeminine doğru çekilmelidir.
- PKK,FTÖ ve türevleri halk hareketi içinden sökülüp atılmalıdır.
- ABD’nin
- müdahale ve yönlendirmelerine fırsat verilmemelidir
- Halk hareketin öncülüğü ele alınmalı ve halka
- doğru önderlik edilmelidir.
- =============================================================================
- Konu: ROBOT
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/f1ac5a464fb8f228
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "M.Kemal Adal" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 08:09PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5e0847cb86376
- ÇOK İLGİNÇ
- Selam...
-
- T.C. / M. Kemal Adal
- https://kemaladal.blogspot.com.tr/
- google.com/+MKemalAdal
- ---------- Forwarded message ----------
- From: Zerrinadal
- Date: 2016-06-27 19:52 GMT+03:00
- Subject: ROBOT
- To:
- iPad'imden gönderildi
- =============================================================================
- Konu: STALİN' DEN PUTİN' E // Ahmet Kılıçaslan Aytar
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/f1ed9d121da214ed
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Ahmet Kılıçaslan Aytar" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 06:45PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5dbe7c18f1740
- *STALİN' DEN PUTİN' E*
- 1941'de Sovyet Ordusu ve İstihbaratı son bir yıldır Alman birliklerinin
- konuşlanması, güçleri, taktikleri ve saldırının tam gününe ilişkin
- ayrıntılı ve sürekli bilgi akışı sağlamıştı.
- Sovyet çevreleri Sovyet-Alman saldırmazlık anlaşmasının şartlarının yerine
- getirildiğine inanıyordu.
- Onlara göre Almanya'nın anlaşmayı bozma ve Sovyetler Birliğine karşı
- saldırı başlatma niyeti asılsızdı.
- Stalin, saldırı konusunda hem Churchill hem Roosevelt tarafından da
- uyarılmıştı ama halâ Alman birliklerinin doğu ve kuzey bölgelerine doğru
- hareketlerinin başka nedenlerle açıklanması gerekir diye düşünüyordu.
- Alman basını, Hitler'in Kavgam adlı kitabının Almanya'nın Ukrayna'ya ve
- Rusya'ya doğru genişlemesine değinen seçilmiş bölümlerini dizi halinde
- yayınlıyordu.
- Giderek Alman uçaklarının Sovyet hava sahasını ihlâlleri arttı.
- Almanya'nın SSCB'ye mal göndermesi durma noktasındaydı,askeri ihracatlar
- iptal edilmişti.
- Stalin ise Hitler'e rekor seviyelerde tahıl, petrol, pamuk, kauçuk ve
- çeşitli metal teslimatlarıyla övünüyordu...
- *
- Bugün geçen yüzyılın çözülmemiş sorunları geri dönmüştür.
- Almanya dünyanın yeniden paylaşılması ve hammaddeler ile pazarlar arayışı
- için yenilenen mücadeleden eli boş dönmeyeceğinden emin olmak istiyor.
- Giderek Alman emperyalizmi ve militarizmi bir kez daha çirkin yüzünü
- gösteriyor.
- *
- İki yıl önce federal hükümet, askeri kısıtlamanın sonunu ilan etti.
- O zamandan beri militarizm sistematik olarak teşvik ediliyor.
- Alman ordusu "Bundeswehr" NATO'nun Doğu Avrupa'da Rusya'ya karşı
- konuşlanmasında, Ortadoğu'daki savaşlarda ve hatta Afrika'da ön cephede yer
- alıyor.
- *
- Federal hükümet askeri harcamaları önümüzdeki yıllarda 130 milyar Euro'ya
- çıkarma planlarını ilan etti.
- Ultra-modern kara, hava ve deniz kuvvetleri ile "Siber vuruş gücü"
- oluşturuluyor...
- Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, "Günümüzdeki durum Soğuk Savaş
- döneminde olduğundan daha tehlikelidir. Eski düzenin yerini halâ bir yenisi
- almış değil. Nüfuz ve egemenlik uğruna bu mücadele barışçıl bir ortamda
- gerçekleşmiyor" diyor.
- *
- Militaristleşme ABD ile sıkı işbirliği içinde uygulanıyor.
- Başkan B.Obama Almanya'ya yaptığı son ziyarette, Suriye'de ve Libya'da yeni
- bir askeri saldırı hazırlamak için bir savaş zirvesi düzenlemiş,
- Bunun hemen ardından Bundeswehr, Rusya'ya yönelik Batı saldırganlığını
- güçlendirmek için Litvanya'ya ağır askeri donanım konuşlandıracağını
- duyurmuştu.
- *
- Alman militarizminin yeniden canlanması, yalnızca Rusya ile karşılıklı
- cepheleşmeyi şiddetlendirmekle kalmıyor.
- Aynı zamanda Avrupalı güçler arasındaki gerilimlerin artmasına da yol
- açıyor.
- Bütün siyasi partiler ve sendikalar savaş politikalarını desteklerken;
- siyasi partiler ve medya birlikte halka karşı siyasi komplo kuruyor.
- *
- ABD ise medyada hiçbir tartışma yaşanmadan ve başkanlık kampanyasında hiç
- sözü edilmeden trilyon dolarlık nükleer silah modernleştirme programı
- ilerletiyor.
- ABD'nin dünyadaki tüm ülkeler üzerindeki devasa nükleer üstünlüğü göz
- önünde bulundurulduğunda, yeni nükleer silahların ve gönderme araçlarının,
- özellikle de ordu kurumunun kimi kesimlerinin durup düşünmesine yol açacak
- kadar tehlikeli olanların geliştirilmesine her zamankinden fazla para
- akıtmak için neden acele ettiği, anlaşılamıyor?
- *
- ABD'nin Rus güçlerinin Letonya'ya yönelik müdahalesine yanıt verdiği bir
- Nükleer senaryonun taslağı konuşuluyor.
- İki küresel nükleer güç arasındaki terör dengesi değiştiği için nükleer
- silaha başvurma konusundaki senaryolar değişmiştir.
- Sonuçta, "İkinci Nükleer Çağ"; Nükleer bir silahı, bir çatışmada hem
- erkenden hem de ayrım yapmaksızın nasıl kullanabileceğini enine boyuna
- düşünen savaşçıları içeriyor.
- Daha küçük ama daha yeni hassas yedek stoka: Daha düşük ve çeşitli ürünlere
- ve özel etkili silahlara: Daha değişik gönderme araçlarına: Daha büyük
- dağılıma ve sevkiyata: Nükleer olmayan yeteneklerle daha fazla entegrasyona
- yönelmeye: Esnekliği ve güvenirliği en üst düzeye çıkarmaya dayanıyor.
- *
- Bu planın bileşenleri arasında, geçen ay Romanya'da kurulmuş olan gibi
- Rusya ve Çin sınırlarına füze savunma sistemleri yerleştirmek ve Güney Çin
- Denizi'nde, Baltık Denizi'nde, Karadeniz'de olduğu gibi önemli su yollarına
- egemen olmakta bulunuyor.
- Bu politikalar, Rusya'nın ve Çin'in, balistik füze taşıyan denizaltılar
- aracılığıyla gerçekleştirilecek olanlar dahil, bir nükleer ilk vuruşa
- misilleme yapmasını zorlaştırmayı amaçlıyor.
- *
- Ancak ABD'nin nükleer egemenliğine akıtılan paraya ve kaynaklara rağmen,
- Rusya'ya ya da Çin'e karşı bir nükleer savaşı kazanılabileceği düşüncesi
- bir çılgınlıktır.
- Düşük verimli taktik nükleer silahların kullanılması dahi milyarlarca
- insanın, hatta bütün insanlığın öleceği bir çatışmaya dönüşebilecektir.
- *
- ABD militarizminde pervasız entrikacılığının derinlere giden tarihsel bir
- geçmişi bulunuyor.
- İçeride artan toplumsal muhalefetle ve küresel ekonomik gücünün uzun süreli
- gerilemesiyle karşı karşıya olan Amerikan Plutokrasisi, zorlu krizini
- askeri yollarla çözmeye çalışıyor.
- Onun pervasız eylemleri, daha şimdiden birbirini izleyen yıkıcı ve kanlı
- maceralarla sonuçlanmıştır.
- *
- Obama yönetimi, birbirini izleyen yaklaşık sekiz yıldır savaş sürdürmüş
- olmakla ayırt edilmesine karşın, Ortadoğu'da ve Rusya ile Çin'e karşı her
- zamandan daha saldırgan bir askeri güç sergileme peşinde koşan bir ordu ve
- siyaset kurumundan gelen baskı ile karşı karşıya bulunuyor.
- Bu baskılar, Kasım seçimlerinden sonra, ister Clinton seçilsin isterse
- Trump, hesaplanamaz sonuçlarla patlayacaktır...
- *
- Bu noktada Rusya Devlet Başkanı V.Putin, St. Petersburg Ekonomik Forumu'nda
- gazetecilerin sorularını yanıtlıyor:
- "ABD'nin Avrupa'da askeri varlığını arttırmasının nedenini bilmiyorum,
- ancak buna karşılık vermek zorunda kalacağımızı kesinlikle biliyorum.
- Halbuki dünyayı tamamen farklı bir boyuta taşıyoruz.
- Ama dünyadaki güç dengesini korumak bizim için de önemli.
- ABD, Doğu Avrupa'ya 500 km. kadar uzaklıktaki bir hedefi etkileyebilen füze
- savunma sistemlerini yerleştiriyor.
- Fakat teknoloji gelişiyor, bir yıla kadar ABD'nin ne zaman 1000 km. hatta
- daha uzun menzilli yeni bir füze alacağını biliyoruz.
- O andan itibaren de bizim nükleer gücümüzü tehdit etmeye başlayacaklar"
- diyor...
- 28.6.2016
- Ahmet Kılıçaslan AYTAR
- =============================================================================
- Konu: Doğan Cüceloğlu'ndan bir hikaye....
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/d6461ccccf08636d
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Celal Çelik" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 06:24PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5dac62f3bb284
- Doğan Cüceloğlu'ndan bir hikaye....
- <http://celal1973sevdikleri.blogspot.com.tr/2016/06/dogan-cuceloglundan-bir-hikaye.html>
- *Doğan Cüceloğlu'ndan bir hikaye....*
- "Yirmi altı yaşındaydım. Amerika'ya yeni gitmiştim. Osgood'un araştırma
- asistanlığını yapıyorum. Aynı odada, John ve Gary adında iki asistan daha
- var. Bir cumartesi günü ofise gittiğimde, halının üstünde emekleyen bir
- oğlan çocuğu gördüm. Gary oğlunu getirmişti. Herkes kendi işini yapıyordu,
- ben de masama oturdum, çalışmaya başladım. Odada oldukça alçak meşin bir
- koltuk vardı. Fark ettiğimde, çocuk ona çıkmaya çalışıyordu. Bir bacağını
- atıyor, tutunuyor ama bir türlü koltuğa çıkamıyordu. Çocuk bunu dört beş
- kez denedi. Baba bir yandan çalışırken bir yandan göz ucuyla oğlunu takip
- ediyordu. John ise hiç ilgilenmiyordu; tamamiyle kendi işiyle meşguldü.
- Çocuk yine deneyip çıkamayınca yerimden kalktım, çocuğun koltuk altlarından
- tuttum. 'Hoppa!' dedim ve onu meşin koltuğun üstüne bıraktım. Çocuk hiç
- beklemiyordu, önce şaşaladı, sonra koltuğun üstünde öyle kalakaldı.
- O zaman bilmiyordum, ama şimdi biliyorum, benim anlam çerçevem içinde o
- küçük çocuk benim yeğenimdi, ben de onun amcası. İçinde büyüdüğüm kasabanın
- anlam çerçevesi o çocukla aramızdaki ilişkiyi öyle tanımlamıştı. Yeğenim
- koltuğa çıkmaya çalışıyordu ve amcası olarak ona yardım etmek bana düşerdi.
- Çünkü babası Gary ve amcası John bir şey yapmaya pek niyetli gözükmüyordu!
- Vazifesini yapmış bir amcanın mutluluğu içinde gülümseyerek Gary'e baktım.
- 'Neden yaptın?' diye sordu. Vazifesini yapmış bir amcanın rahatlığı içinde,
- 'Çıkmaya çalışıyordu' dedim. Gary, 'ben de biliyordum çıkmaya çalıştığını,
- sen niye yaptın?' diye üsteledi. Şaşırdım ve sinirlendim. İçimden, bu
- Amerikalılara iyilik yaramıyor, diye düşündüm. Ama merak etmekten de
- kendimi alamıyorum. Sonra sordu, 'Sen ne yaptığının farkında mısın?'
- İçimden yine sinirlendim. İstanbul psikolojiyi bitirmiş, iki yıl asistanlık
- yapmış, aydın bir insandım. Ne yaptığımın farkında olmayacak biri değildim.
- 'Bak' dedi, 'Çocuk koltuğa çıkacağına inanıyordu. Belki yarım saat, belki
- bir saat uğraşacaktı ama eninde sonunda çıkacaktı. Öyle ucundan tutmuyordu,
- çıkacağına inanmış biri olarak, kedi yavrusu gibi tutunmuştu.
- Bırakmayacaktı, deneyecek, deneyecek, en sonunda çıkacaktı. Çıkınca dönüp
- bana bakacaktı. Ben de ona, çıktın, diyecektim. Sonra inecekti, yine
- uğraşacaktı, bir saatte çıktığını belki yirmi dakikada çıkacaktı. Bugün
- bütün gün onunla uğraşacaktı ve belki de beş dakikada çıkar hale gelecekti.
- Bu onun bugünkü zaferi olacaktı. Sen onun zaferini çaldın!'
- Öylece bakakaldım. Bu hayatımda hiç unutmayacağım bir ders olmuştu bana.."
- Biliyor musunuz, iki hafta sonra Gary'e sordum. Neden sadece 'Çıktın!'
- diyecektin? Neden 'Aferin sana oğlum, alkış alkış' değil? Verdiği cevabı
- hiç unutmayacağım: 'Ben zaferine sadece tanık olurum, onun benden aferin
- almak için başarı peşinde koşması doğru değil. Kendisi için başarır ama
- benim bildiğimi, gözlediğimi, tanık olduğumu bilir!"
- Doğan Cüceloğlu - Gerçek Özgürlük
- =============================================================================
- Konu: BİR SANATÇININ YANSITTIĞI KONU!..
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/bb90d129be83b35f
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 03:50PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5d258f2c50fa2
- =============================================================================
- Konu: ulusal haber
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b8a09990640d3d0f
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Mustafa Nevruz SINACI <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 11:42AM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5ce9f76b9440f
- ULUSAL HABER & 27 HAZIRAN 2016 PAZARTESIAVRUPA BİRLİĞİ-1 (+2. ve 3. Bölümlerin tamamı; Üç Bölüm Birden) Ertuğrul MAT, Avukat – 14. Dönem Bursa Milletvekili
- http://ulusalajans-zekeriyatumer2.blogspot.com.tr/2016/06/avrupa-birligi-1-2-ve-3-bolumlerin.html
- =============================================================================
- Konu: Haset etmek
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/93ce962c0ff5ecb8
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Celal Çelik" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 02:37PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5ce64d7e44e2e
- Haset etmek
- <http://celal1973sevdikleri.blogspot.com.tr/2016/06/haset-etmek.html>
- *Haset etmek*
- Haset, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o
- kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir.
- Onda olduğu gibi kendisinde de olmasını istemek haset olmaz. Buna gıpta
- etmek, imrenmek denir. Günah değildir.
- Başkasının, kendinden üstün olan her şeyini kıskanana, yani ondaki
- üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyene, kıskanç denir. Bu hâl, en
- kötü huylardan biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsız insandır.
- Böyle insan, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve
- varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır.
- Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere razı olmayan
- insan demektir. Allahü teâlânın verdiğine razı olmayan insandan, Allahü
- teâlâ da razı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan razı olmaması ise,
- felaketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyada da, ahirette de
- zarardadır.
- Bunun için, kendisinde kıskançlık ve haset duygusu olduğunu gören, bu kötü
- huyundan kurtulmalıdır. İnsanlar, kendilerini ıslah edebilirler.
- Kıskançlıktan kurtulanlar rahat ve huzura kavuşur. Bu iş, zenginlik ve
- fakirlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakirliği işidir.
- Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmek kazanınca, Allahü teâlâya şükreder
- ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. Nice zenginler de vardır ki,
- milyarlarına daha birkaç milyar ekleyemediği için üzüntü içindedir.
- Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını
- hazmedemez. Yani onun boyunu bosunu, güzelliğini, çalışkanlığını,
- başarısını kıskanır. Daha kötüsü, onun başına gelen fenalıklara sevinir.
- İşte bu hâl, kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan, Allahü
- teâlânın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olur. İyi kalbli ve herkesin
- iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın himayesinde demektir.
- Bir hadis-i şerifte, *(Bir müslüman, kendisine istediği bir iyiliği, başka
- bir müslüman için istemezse ve bir müslüman, kendisine gelecek bir
- kötülüğü, istemediği halde, o kötülüğü başka bir müslüman için isterse,
- onun imanı tam değildir) *buyuruldu.
- Yani, Peygamber efendimiz yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka
- müslümanları düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Düşünün bir
- kere; bütün dünya, Peygamber efendimizin bu emirlerini yapmış olsa, dünyada
- kavga, gürültü kalır mı?
- Haset, tekebbüre sebep olur. Başkasında bulunan nimetlerin ondan ayrılarak
- kendisine gelmesini ister. Onun haklı olan sözlerini ve nasihatlerini
- reddeder. Ondan bir şey sorup öğrenmek istemez.
- Kendinden yüksek olduğunu bildiği halde, ona tekebbür eder. İmam-ı Gazali
- hazretleri, (Bütün kötülüklerin başı, kaynağı üçtür: Haset, riya, ucub)
- buyurdu.
- Haset eden, çekemediği kimseyi gıybet eder, çekiştirir. Onun malına, canına
- saldırır. Kıyamette, bu zulümlerinin karşılığı olarak, hasenatı alınarak
- ona verilir.
- Haset edilendeki nimetleri görünce, dünyası azap içinde geçer. Uykuları
- kaçar. Hayır hasenat işleyenlere on kat sevap verilir. Haset bunların
- dokuzunu yok eder, biri kalır. Haset edenin duası kabul olmaz.
- Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
- *(İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, düşmanlık
- ve haset etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman
- Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı
- görmez.) *[Buhari]
- * (Müminin kalbinde imanla haset bir arada bulunmaz.) *[Beyheki]
- *(Müslüman hayırlı olur. Haset edince hayır kalmaz.) *[Taberani]
- * (Hasetten kurtulmak zordur. Haset ettiğiniz kimseyi incitmeyiniz!)*[İ.
- Ahmed]
- *(Hasetten sakınınız! Ateş odunu yakıp yok ettiği gibi, haset de hasenatı
- yok eder.)* [Ebu Davud]
- KAYNAK: http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1232
- --
- .
- =============================================================================
- Konu: dostların durumu hakkındadır!........
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/e6916f1fd882a9ef
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: Mustafa Nevruz SINACI <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 11:06AM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5ccb2b52444b1
- BAK: ULUSAL HABER
- http://ulusalhaber-zekeriyatumer.blogspot.com.tr/2016/06/ya-cok-kirli-bir-oyun-ya-siyasi-cehalet.html
- From: [email protected]
- Date: Mon, 27 Jun 2016 10:07:10 +0000
- Subject: [OzgurGundem] BUNLAR YENİ DOSTLARIM!..
- BUNLAR YENİ DOSTLARIM!..
- İnsanın insana ettiğini başka kimse etmiyor. Halbuki, yaradılış gayemiz böyle değil...
- Birbirimizi kırmadan, üzmeden, yok etmeden ve karşılıklı haklarımıza saygı göstererek yaşamalıyız.
- Ancak bu şekilde yaşamadığımız bir gerçek!
- Birbirimizin maddi ve manevi anlamda boğazını sıkıyoruz..
- Siyaset, ticaret, eğitim, kültür hayatımız ile sosyal ilişkilerimiz bir felakete doğru gidiyor..
- Aramızda samimiyet, anlayış, hoşgörü ve tevazu kalmamış...
- İçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan Ayının feyzi, bereketi, rahmeti bile bu karanlık tabloyu dağıtmakta zorlanıyor.
- Hayvanlar ise hem birbirine hem de insana karşı büyük bir samimiyet içinde... Keşke insanlarda birbirine karşı benzer bir samimiyet ve anlayış içinde olsa..
- Fotoğrafta gördüğünüz yavrular Akbaş cinsi bekçi köpekleri... Akbaşlar Asya menşeli Türk çoban köpekleri.. Sahibine ve evine çok bağlılar... Samimiyetleri had safhada!!!
- Evimizin yeni misafirleri olan bu yavruların dişi olanın adı "Sultan" erkek olanın adı ise "Reis"..
- Gelin birbirimize en az bunlar kadar samimi ve dost olalım...
- Unutmayalım ki; biz insanlar yaratılmışların en şereflisiyiz.. Buna uygun yaşayalım.. Her şey gelip geçer dostluklar baki kalır!!!
- Özcan PEHLİVANOĞLU
- https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU
- Outlook'tan gönderildi
- __._,_.___
- Posted by: =?UTF-8?Q?=C3=96zcan_PEHL=C4=B0VANO=C4=9ELU?= <[email protected]>
- Reply via web post
- •
- Reply to sender
- •
- Reply to group
- •
- Start a New Topic
- •
- Messages in this topic
- (1)
- Have you tried the highest rated email app?
- With 4.5 stars in iTunes, the Yahoo Mail app is the highest rated email app on the market. What are you waiting for? Now you can access all your inboxes (Gmail, Outlook, AOL and more) in one place. Never delete an email again with 1000GB of free cloud storage.
- Guruptan ayrilmak icin, icin asagidaki adrese bos bir eposta gonderin:
- Visit Your Group
- New Members
- 1
- • Privacy • Unsubscribe • Terms of Use
- .
- __,_._,___
- =============================================================================
- Konu: OSMANLIYI YIKAN 3 YAHUDİ-SİYONİST MASON GERÇEĞİ
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/431126ead50a2b27
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: ahmet dogan Simsek <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 01:35PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5caf6e1610a27
- Bizlerde 60-70 sene önceleri Refik Halid Karay'ın yazdığı kitapları
- okurduk.
- Ama bu aşağıdaki yazıları hiç kimse açıkça yazamazdı ve yayınlatamazdı.
- Çünkü o zaman sadece Osmanlıya lanet okutmaya çalışan İttihatçıların
- koskoca devlet-i aliye'yi satıp tüketmiş olanların adamları ittihatçıların
- yerini almış Osmanlıyı yağmalatıp kendi diktalarını düşman desteği ile
- kurmuş milletin ileri gelenlerini ortadan kaldırmak ile meşgullerdi.
- Yazı biraz uzun ama romanlaşmış anılar tadında olduğundan o günleri
- muhayyilemizde canlandıra bilen bir yazı.
- Selamlar
- A.D.Şimşek
- Tarih: 26 Haziran 2016 19:07
- Konu: OSMANLIYI YIKAN 3 YAHUDİ-SİYONİST MASON GERÇEĞİ
- Alıcı: ahmet dogan Simsek <[email protected]>
- *BU GARİBİN BEBEK SEMTİ HATIRALARINDAN BİR BÖLÜM VE OSMANLIYI YIKAN 3
- YAHUDİ-SİYONİST MASON GERÇEĞİ:*
- HATIRALARIMA BAŞLAMADAN ÖNCE BU YAZIYI Mutlaka okuyun.
- 83 sene önce yazılan, bugün de kalıntıları devam eden* “Ittihat Terakki
- kimdir**”* görün.
- *83 yıl önce 83 yıl sonra / **Mustafa İslamoğlu *
- *Devşirme… *
- Önceleri biz devşirmiştik Batı yakasının cins kafalarını. Onların
- içerisinden bir çok sadık idareci devlet adamı, yönetici çıktı. Kimi zaman
- ihanet edenler de oldu.
- III. Ahmet döneminde Batı hayranlığıyla başlayan yabancılaşma, II. Mahmud
- döneminde yepyeni bir dönemece girdi. Doğunun cins kafa Müslüman çocukları,
- kendine yabancılaşan Osmanlı idarecileri kadroları tarafından 'medeniyetin
- beşiği' Fransa'ya gönderilmiştiler. Niçin? Elbette *“devşirilsinler"* için.
- Anlayacağınız, iş tersine dönmüştü. İslâm’ın cins evlatlarının kafaları ve
- kalpleri yıkanarak Batı’dan kendi memleketlerine birer 'devşirme' olarak
- döndüler. Artık onlar Batı'nın yeniçerileriydi...
- Hepsi de, ırzına geçen zorbaya âşık olan ahmak kız sendromuna
- tutulmuştular. Batı'da gördükleri her şeye körü körüne hayran olmuş, kendi
- öz kimliklerinden ise nefret eder hâle gelmiştiler. Batılı gibi yemeye,
- batılı gibi giymeye, batılı gibi tüketmeye, batılı gibi yaşamaya başlamış
- ve fakat yine de hiçbir zaman Batılı olamamıştılar. Leylek olmaktan çıkmış,
- fakat güvercin de olamamıştılar. Artık onlar ne Müslüman ne gayr-ı müslim
- idiler. Ne Doğulu ne Batılıydılar. Ne yabancı ne yerliydiler. *Hisleri,
- duyguları karışık, düşünceleri karışık, hayatları karışık, tasavvurları
- karışıktı. Kişilikleri parçalanmış, kimlikleri kaybolmuş, imanları
- kundaklanmış, inançları çalınmıştı. *Önce Genç Osmanlı idiler. Her
- fırsatta: *“Hürriyet, hürriyet!**”* diyorlardı. Abdulmecid'e* Tanzimat'*ı
- ilan ettirdiler.
- Abdulaziz'i katlettiler. Abdulhamid'i korkusuna esir ettiler. Küfrettikleri
- padişah onları hem sürdü, hem de maaşa bağladı. (Sonrasıyla kıyaslayın!)
- Sonra *“terakki**”* ve *“müsavat"* sloganlarını *"hürriyet*"in yanına ilave
- edip eklediler; *"İttihat ve Terakki"* koydular adını. Selanik meydanında
- padişaha küfrettiler, İstanbul’u basıp padişahı tahtından edince her biri
- bir padişah oldu.
- Astılar,
- Meclis bastılar,
- kestiler,
- soydular,
- vurdular,
- kırdılar.
- Kimse hesap sormadı. Milyonlarca kilometre karelik Osmanlı toprağını yangın
- yerine çevirdiler. 8 yılda avuç içi kadar Anadolu dışında koskoca
- İmparatorluğu param parça edip erittiler. Ellerinde idare edilecek devlet,
- zulm edecek millet, soyacak hazine kalmayınca her biri bir tarafa sıvışıp
- gittiler.* Talat Paşa* Berlin'de bir kör kurşuna gitti. *Enver Paşa* "Büyük
- Turan" hayallerinin ardında telef oldu. *Cemal Paşa* Tiflis'te vuruldu.
- Gittiler de bitti mi? Ne gezer!.. İttihat ve Terakki'nin lanetli ruhu, bu
- milleti her batırışında başka bir isimle, başka bir suratla hortluyordu.
- Ama, daha o zamandan bazıları onların bittiğini sandı. Bunlardan biri de *Refik
- Halid* (Karay) idi. Bugün köşeme, Refik Halid Bey'in bundan tam 83 yıl önce
- İttihat ve Terakki'nin üçlü çetesinin memleketi terk edişlerinin ardından
- yazdığı bir yazıyı taşımak istiyorum:
- *Efendiler nereye**? *
- "Ziyafet bitti, fakat ağzınızı silmeden, elinizi yıkamadan, bir acı
- kahvemizi içmeden; efendiler nereye? Yaz başlarında sırtı karnına yapışmış,
- sarı, sıska, cansız bir takım tahtakurular çıkar, iğne gibi vücudumuza
- batar, derimizi haşlarlar, kanımızı emerler, sonra sabaha karşı etli,
- canlı, iri yarı, şuraya buraya kaçarlar... Galiba şafak attı, güneş
- doğuyor; tahta kuruları nereye? Ücra dağ başlarında, gözleri ateşli,
- dişleri keskin, tüyleri dimdik aç kurtlar vardır. Köpeksiz sürülere
- dalarlar, etrafa kan kemik saçıp, mideleri dolu inlerine koşarlar... Galiba
- çoban göründü, köpekler havlıyor: Tok kurtlar nereye? Kedisiz evlerde
- fareler vardır. Kilerlere girerler, dolaplara dalarlar, şunu bunu kemirip
- sağa sola koşuşup baş köşede gezerler, bir patırtı olunca deliklere
- girerler. Galiba koku aldınız. Kedi geziyor: koca fareler nereye?
- Dul annelerin haylaz çocukları vardır? Sandıkları kırarlar, paraları
- çalarlar, bohçaları aşırıp tefeciye satarlar ve sonra korkup sokak sokak
- kaçarlar... Galiba foyanız meydana çıktı. Yakanız ele geçecek: Ziyankâr
- evlatlar nereye? Vurdular, kırdılar, yaktılar, yıktılar, astılar, kestiler,
- kızdılar, kavurdular; nihayet leşimizi meydanlara sererek yılan gibi
- kaçtılar. Memlekete düşmanları sokarak üstümüzden aştılar. Eli sopalı, beli
- palalı, gözü kapalı paşalar damdan dama nereye?
- O zamanlar kalemler kırık, gözler yumuk, boyunlar eğri, ağızlar
- kilitliydi. “Gel” diyordunuz, halk karnını yerde sürüye sürüye ezile büzüle
- koşuyor, ayaklarınızın altına sokulup tir tir titriyordu. “Git" diyordunuz
- kapıya kendini dar atıyor, merdivenleri dörder dörder atlayarak canını güç
- kurtarıyordu.
- “... As” deyince sıra sıra dar ağaçları kurulur, “yak" deyince alev alev
- meşaleler tutuşur, "bas" deyince tabur tabur jandarmalar üşüşürdü. Elinizde
- zindan anahtarları, belinizde idam ipleri, sırtınızda dar ağaçları vilayet
- vilayet dolaştınız. Ali'ye çattınız, Veli'yi bastınız, Ahmed'i kazıdınız,
- Mehmed'i kavurdunuz, beş senedir her tarafta kargalara insan leşinden
- ziyafet çektiniz.
- Muhalif mi? Al aşağı.
- Muharrir mi? Vur başına…
- A padişah olma heveslileri... Şam'da, Halep'te az daha adınıza hutbe
- okutup, isminize para bastıracaktınız! Yenilik sizde, kahramanlık sizde,
- avurt zavurt sizde, caka tavır hepsi sizdeydi. Şimdi böyle sinsi sansar
- gibi tavandan tavana nereye?
- Evet, nereye gidiyorlar?
- Mahalle kahvesinden bir adımda sadarete, meyhaneye iskemlesinden bir
- basışta nezarete (bakanlık), tulumbacı koğuşundan bir hamlede valiliğe eren
- bu türediler: nereye gidiyorlar? Kendileri kürklere büründüler, milletin
- derisini soydular. Kasalarına altın doldurdular, bizim ceplerimize kağıt
- tıktılar. Halk sersefil cami avlularında yatarken çiftlikler aldılar,
- kâşâneler yaptılar. Açlıktan ölenlerin lokmasını ağzından çalarak haspalara
- ziyafet çektiler. Susuzluktan kavrulanların testisini aşırıp havuzlarını
- doldurdular…
- Halk sokaklarda pösteki kemirirken, onlar konaklarda *“ebabil beyni"*
- yediler, *kuş sütü* içtiler. Anamıza sövdüler, babamızı dövdüler,
- tırnaklarımızı söktüler. İşte milleti artık büsbütün öldürdüklerinden emin
- olsunlar. Zira damarlarımızda bir damla kan, kollarımızda bir zerre kuvvet
- kalmış olsaydı yakalarına yapışır, öcümüzü alırdık. Halbuki kollarını
- sallaya sallaya yüzümüze tüküre tüküre gittiler!..
- Aşk olsun, at da size yaraşır, meydan da!..
- Bizde bu ölü kan, sizde o yaman surat olduktan sonra bir gün olur yine
- gelirsiniz. Eteklerinizi öptürüp ciğerlerimizi söndürürsünüz. Biz size* "Kırk
- katır mı, kırk satır mı?" *diye sormadık. Yarın sizin bize: *"Ölümlerden
- ölüm beğen"* demek artık hakkınızdır. Lâyığımız olan paşalar! Topumuzun
- kellesini kesmeden nereye?”
- Giden miden olmadı aslında. Sadece isim ve cisim değiştirdiler. Bu yazının
- üzerinden tam 83 sene geçti. Siz söyleyin, ne değişti?
- Kuklacıya değil de kuklaya baktığımız sürece, değişen pek bir şey de
- olmayacak.
- *GELELİM KONUMUZA, *
- *O ZAMANKİ BEBEKLİ TÜRK AİLELER ÇOK KÜLTÜRLÜ, MAL, MÜLK SAHİBİ İDİ. KİMİ
- AVUKAT, KİMİ DOKTOR, KİMİ ESNAF İNSANLARDI. ÖYLE BİR ÇEVREKİ 2,5 -3 YAŞINDA
- LÜTFENSİZ, EFENDİMSİZ SÖZ SÖYLEMEZDİK. APARTMAN KAPI KOMŞUMUZ ÇOK NAZİK
- AMERKALI BİR BAYAN ROBERT KOLEJ HOCASI VARDI. ÇOK EĞİTİMLİ BİR SİYAH AV
- KÖPEĞİ VARDI. KÖPEĞİ BAKKALDAN ALIŞ VERİŞ YAPAR BOYNUNDA SEPETİNDE SİPARİŞ
- YAZILI KAĞIT VE PARA İLE BAKKALA GİDER EKMEK, GAZETE ALIR DÖNERDİ..
- SAHİBİNİ AKŞAM 5 TE KÜÇÜK BEBEK DOLMUŞ DURAGINDA KARŞILAR VE SABAHTA ORAYA
- BIRAKIP GELİRDİ VE YABANCI KİMSEYİ ONA YAKLAŞTIRMAZDI. BU KÖPEK HAVLAMAZ,
- BİZİM HERZAMAN YEMEK İÇİN OTURDUĞUMUZ MUTFAK SERVİS KAPIPISINI TIRMALAR
- EVİNİN ZİLİNİ ÖN AYAGINLA GÖSTERİR ÇALMAMIZI İSTERDİ. ZİLİ ÇALARDIK
- BALKONDAN GELEN SAHİBİ BİZE TEŞŞEKKÜR EDER, KÖPEĞİ İÇERİ ALIRDI. *
- *RUMLARDA VARDI. *
- *BOSTAN İŞLETEN VE 10 METRE AGIZLI 100 METRE DERİNLİKTE BÜYÜK BİR KUYU İLE
- SEBZELERİNİ SULAYAN RUM KADINDAN TUTUN KARŞIMIZDAKİ TAHTA EVDE OTURAN RUM
- AİLEYE KADAR HEPSİ BAŞ ÖRTÜLÜ BAYRAMA, ORUCA HÜRMET EDEN, KİLİSELERİNE
- GİDEN MUTEDİL İNSANLARDI. BUNLARIN YERİNE YUNANİSTANDAN HEP SABETAYLAR
- GETİRİLİP MUBADELE İSMİ ALTINDA YERLEŞTİRİLDİ. GEREK 1924 TE DE BÖYLE BİR
- MUBADELE OLMUŞ VE KİLİT TOPRAKLARA SABETAYLAR GETİRİLİP YERLEŞTİRİLDİ.
- ŞEBİNKARAHİSAR YERLEŞEN RAHŞAN’IN AİLESİYE DE BÖYLEYDİ. GEREK İSE 6-7 EYLÜL
- OLAYLARINDA BİZİ SEVEN VE ARTIK BAŞKA BİR YERE GİTMEK İSTEMEYEN AZINLIKLAR
- HEDEF ALINIYOR VE BİTMEYEN BİR DÜŞMANLIK TESİS EDİLMEK İSTENİYOR İDİ. BUNUN
- YANINDA, KOMŞU YERLİ ESKİ İSTANBULLU AİLELERİ ÇOCUK AKLIMIZLA SEYREDERDİK. *
- *AMAN EFENDİM NE NEZÂKET NE NEZÂKET… *
- *MAİDE HANIM, AVUKAT BEYi EVE GELDİĞİNDE BÜYÜK BİR SÂÂDETELE DIŞ KAPIDA
- KARŞILAR, BEYİDE “EVİMİN SULTANI NASILLAR, İYİLERMİ?” DİYE HAL HATIR SORAR
- KENDİSİNE SUNULAN TERLİKLERİNİ GİYER EVİNE GİRER, YORGUNLUK KAHVESİNİ
- İÇERDİ. BİZLERDE ÇOK NAZİKTİK. MESELA “LÜTFEN SU VERİRMİSİNİZ ANNECİĞİM.
- SİZ BİLİRSİNİZ EFENDİM” DERDİK. BABAM ANNEME YARDIM ETSİN DİYE MERZİFONLU
- BİR HACI AMCANIN KIZI FATMA ABLAYI ALDI. YETİŞTİRDİ VE EVLENDİRDİ. BİZE
- EPEY BAKTI VE ÜZERİMİZDE HAKKI VARDIR. *
- *MÜLK SAHİBİMİZ RIZA BEY VE HANIMI DA ÇOK NAZİKTİ. KIZI MUALLA** YÜKSEK
- TAHSİL YAPIYORDU. EVLATLIK ALDIKLARI LEYLA ABLA VARDI. KAPICIMIZIN MUHLİS
- BEYİN OĞLU TAHA’ YI DA OKUTTULAR. VE YARDIM ETTİKLERİ DAHA BİR SÜRÜ İNSAN
- VARDI. LEYLAYI DA BİRAZ GEÇ EVLENDİRDİLER.*
- *GELELİM İHTİYAR KAYIKÇI DEDEYE. *
- *BU İHTİYAR KAYIKÇI BİLEMEDİĞİM DEĞİŞİK VE ESKİMİŞ BİR DENİZCİ ÜNÜFORMASINI
- HİÇ ÜZERİNDEN ÇIKARMAZDI. TEREKLİ BİR ŞAPKASI CEKETİ VE BUNA UYGUN BİR
- PANTALONU VARDI. KAYIĞIYLA HEP RIHTIMDA BEKLERDİ. BİZ AİLECEK KAYIĞINA
- BİNERDİK. BAZEN KARŞIYA KÜÇÜKSUYA GÖTÜRÜRDÜ. BAZENDE BİZİ KAYIKLA AÇIĞA
- GÖTÜRÜR, ANNEM, BABAM BELİMİZE İP VEYA SİMİT BAĞLAR DENİZE SALI VERİRDİ.
- 2,5 YAŞIMDAN BERİ YÜZMEYİ BÖYLE ÖĞRENDİK. AKLIMIZ ERECEK YAŞA GELDİĞİMİZDE
- BİR GÜN KÜÇÜK BEBEK SAHİLİNDE İDİK. *
- *YAŞLI İHTİYAR KAYIKÇI BU KİTABI YAZACAK İKİ KÜÇÜK ÇOCUĞA ŞÖYLE ANLATDI: *
- *“AH EVLAT BU KULAKLAR NELER DUYDU, BU GÖZLER NELER GÖRDÜ ” *
- *İKİ KARDEŞ ANLATMASI İÇİN ONA YALVARDIK. DEDİ Kİ: **“İTTİHATÇI PAŞALAR
- YAĞMURLU BİR GÜNDE FAYTONLARLA GELDİLER, SIRILSIKLAM, PERİŞAN HALDE, DENİZE
- İNEN BU RIHTIM MERDİVENLERİNDEN FİLİKAYA BİNDİLER, AÇIKTA ONLARI BİR GAMBOT
- ALDI. İÇLERİNDEN BİRİNİN ŞÖYLE DEDİĞİNİ VE DİĞERLERİ DE TASDİK ETTİGİNİ
- KULAKLARIMLA DUYDUM: “BİZ SULTAN ABDÜLHAMİD’İ ANLAYAMADIK. O BÜTÜN BU
- OLACAKLARI BİLİYORU. BİZ, MASONLARIN OYUNUNA GELDİK. HEM KENDİMİZİ PERİŞAN *
- *ETTİK, HEMDE DEVLTİ MAHVETTİK DİYORLARDI” *
- *BU KONUŞMANIN ASLI ŞU YAZIDA GİZLİDİR:*
- Burada bir ara veriyor, İttihat Terakki Liderlerinden Enver Paşa’nın,
- (tahta oturan Sultan V. Mehmet Reşad’ın dahi haberi olmadan) Alman Genel
- kurmayı ile birlikte yaptıkları bir oyunla Osmanlı Devleti’ni I. Dünya
- Harbine sokarlar ve savaşın kaybedilmesi üzerine Enver Paşa, (1 Kasım 1918
- Cumartesi gecesi bir Alman denizaltısı ile) Memleketi terk ederek
- Almanya’ya giderken yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya söylediklerini
- aktarıyoruz: *-“Paşam, bütün ef’âlimin *(yaptıklarımın, eylemlerimin) *hesabını
- vermeye hazırım.. Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız,
- hatamız Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık paşam, çok yazık!
- Siyonistlerin oyununa âlet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”(5)*
- *Burada ikinci bir notun daha düşülmesi elzemdir. *(Bizdeki bilinen ismi
- ile İtalyan vatandaşı) Selanik Mebusu; *Emanuel Karasu*…
- *İŞTE İHTİYAR KAYIKÇININ BAHSETTİĞİ MASONLARDAN BİRİ BUDUR.*
- *“..Komiser Dario, İstanbul’dan “Carasso adından bir şahsın”, Cavir, Nogara
- ve Toeplitz ile alakalı bir iş için kendisine telgraf çektiğini
- bildirmiştir… Selanik asıllı Sefarad Yahudisi Avukat Emanuele Carasso
- Abdülhamid döneminde. Büyük İtalyan Doğu Locası ile Jön Türkler arasındaki
- “bağlantının gerçek halkası”* olmuştur.* Makedonya Risorta Locası Üstad-ı
- Azam’ı olan ve harp esnasında tükenmiş bir toplumun gıda karneleri
- üzerinden kendisine menfaat sağlayarak zengin olmakla suçlananan Caruso,
- (Emanuel Karasu) Yunanistan’ın hakimiyetine geçen bölgedeki diğer Yahudiler
- gibi, 1919 sonrası Napoli’ ye göç etmiştir. Oldukça esrarlı ve hakkında
- fazla bilgiye sahip olmadığımız kişiliktir. **(6)*
- Şimdi söz sırası, İttihat Terakki kurucularından Emanuel Caraso’da*-“Emanuel
- Karasu*, İtalyan Bankası’ndan aldığı 400.000 liralık altınları dört teneke
- içerisinde Mitroviçalı Necip Draga isminde zengin bir adama vermiş ve o da
- bu parayı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir uzvu olan merhum Eyüp Sabri
- Bey’e (Çorum Mebusu) verdi. Bu para *31 Mart’ın ortaya çıkmasına* sarf
- edildi.
- *-Emanuel Karasu, müteaddit defalar, ‘**Sultan Hamit’e 5 milyon altına
- yaptıramadığımız işi* *(Kastedilen Filistin bölgesinde Yahudilere toprak
- talebidir.)* *biz İttihatçılara 400.000 liraya yaptırdık,’* diye
- övünmüştür.’(7) *” **(Bütün bu olanların baş müsebbi, Mason Talat paşa
- dahil ittihatçıların istanbuldan kaçışını anlatıyordu. İstanbulda İSTİNYE
- KOYUNDA Goben
- zırhlısında misafireten bulunanTalat paşa, Bebekten bir filikayla
- Alman gabotuna binip ona intikal
- eden Enver paşa ve diğer hempaları ile birlikte istinye koyunda
- bulunanadı geçen Goben zırhlısında
- toplanıp İngiliz filosunun İstanbul limanına girmesinden önce **Enver*
- <http://tr.wikipedia.org/wiki/Enver_Pa%C5%9Fa>*, **Talat*
- <http://tr.wikipedia.org/wiki/Talat_Pa%C5%9Fa>* ve **Cemal*
- <http://tr.wikipedia.org/wiki/Cemal_Pa%C5%9Fa>* Paşalar, 2 Kasım 1918’de
- Alman torpidobotu 'R-1' ile İstanbul'u terkederek 3 Kasım 1918'de
- Sıvastopol'a ulaştı.)”*
- *ŞİMDİ BU NASIL OLDU ?*
- *EMANUEL KARASSO BU YETKİYİ İLLİMUNATİ ADINA KULLANIYORDU:*
- *Dönem*, Osmanlı ile Rusya arasında cereyan eden "93
- =============================================================================
- Konu: Gençler Yücel Kültür Vakfından Mesajınız Var!
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/32148f9d678661ce
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Yücel Kültür Vakfı" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 12:30PM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5c843b613ed52
- YKV - Yücel Kültür Vakfi
- Sevgili Bursiyerimiz,
- Yücel Kültür Vakfi’nin burs yönetmeligi içerisinde 4 Haziran 2015 tarihli Yönetim
- Kurulu karari ile yapilan degisiklikler ile ilgili sizi bilgilendirmek isteriz.
- Magdur olmamaniz için lütfen burs yönetmeligimizi bastan sona dikkatlice okuyunuz.
- Burs yönetmeligimizin tamamina ulasmak için http://www.yucelkulturvakfi.org/icerik/12
- adresini ziyaret edebilirsiniz.
- Ayrica Vakfimizda gerçeklesen tüm kültür - sanat etkinliklerine http://www.yucelkulturvakfi.org/etkinlikler
- adresinden ulasabilirsiniz. Yapilan Kültür Avcilari Projesi etkinlikleri için
- katilan üyelerden yillik 25 TL katilim depozitosu alinmasina ragmen, BURSIYERLERIMIZ
- için bu bedel Vakif tarafindan ödenecektir.
- Depozitonuzu yakmadiginiz sürece tüm etkinliklerden (tiyatro , konser, opera,
- bale, sergiler, diger sahne performanslari, festivaller, sinema vs) ücretsiz
- istifade edebilirsiniz. 2015 yilindan itibaren, bütün bursiyerler her sene
- bastan degerlendirilecek ve burslarinin devam edip etmeyecegine veya bursunun
- kesilerek baska bir ögrenciye verilmesi konusunda karar verilecektir. Bu noktada
- burslari devam edenlerin (yeni bursiyerler hariç) Vakif etkinliklerine katilim
- raporlari dogrultusunda degerlendirilecektir. (Yani hiçbir etkinlige katilmiyanlarin
- puanlari düsecegi için belki de burs haklarini kaybedeceklerdir.)
- Bilgilerinize sunariz.
- Yücel Kültür Vakfi Burs Yönetmeligi’ni okudugunuzu ve yapilan degisikleri anladiginizi
- belirten maili [email protected] adresine yollamaniz gerekmektedir.
- Bagdat Cad. No: 15 Keylan Is Merkezi 2/8 Kiziltoprak - Kadiköy - Istanbul
- Telefon: +90 216 363 45 97 Fax: +90 216 356 40 17 E mail: [email protected]
- Copyright © 2014 - Yücel Kültür Vakfi - Tüm Haklari Saklidir.
- =============================================================================
- Konu: YENİ YAZI: Ebedȋ Muhabbetin Sırrı
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/ad637b128f088d83
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Celal Çelik" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 11:12AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5c334de29749f
- *Ebedȋ Muhabbetin Sırrı*
- *Bendeniz, sürekli Kur’an ve sünnet ölçüsünde hayat yaşamış/yaşayan, bütün
- âlimlerin sohbetlerini dinleyip, eserlerini okuyup balarısı gibi öz
- toplamaya gayret etmekteyim.*
- *Aşağıda Büyük islam âlimi Bediüzzaman Said Nursi’nin** (1876-1960) **6000
- sayfalık Risale-i Nur külliyatında olan Lemalar eserinden faydalı bilgiler
- aktaracağız.*
- *
- <https://2.bp.blogspot.com/-IoMIY8VE28A/V1aDJ5BvLfI/AAAAAAAAeD4/TBEKU5wndRkalL0bk1dDmvMIogD5YtiRQCLcB/s1600/bediuzzaman-said-nursi-sozleri.jpg>*
- *İnsanın fıtratında yaratılıştan bekaya karşı **(yani devamlılık, ebedilik,
- ölümsüzlük)** gayet şiddetli bir sevgi vardır. Yani Allah içimize bu hissi
- doğuştan koymuştur.*
- *İnsan, sevdiği herşey için bir ölümsüzlük olduğunu düşünür, sonra sever.*
- *Mesela bir eşya, bir araba, bir bahçe, bir kızı severken farkında bile
- olmadan onda ebedîlik hayal eder, sonra sever.*
- *Ne zaman ondan ayrılacağını düşünse veya görse içten içe feryad eder.*
- Şimdi *Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin* *Lemalar *adlı eserinden
- muhabbetle ilgili bölümü kopyalayıp bilinmeyen kelimeleri parantez içinde
- yazacağız; Çünkü yazıyı okuyanlar kendi idrak ölçüsünde fakirden daha
- ziyade anlayacaklarına eminim.
- *BİRİNCİ NÜKTE**: **Birinci defa *يَا بَاقِى اَنْتَ
- الْبَاقِى * (Ya
- Baik entel Baki) **bir ameliyat-ı cerrahiye** (cerrahi ameliyat)** hükmünde
- kalbi masivadan** (Allah’tan gayrı herşey)** tecrid ediyor, kesiyor. Şöyle
- ki: İnsan, mahiyet-i câmiiyeti** (İnsan iç yapısı )** itibariyle mevcudatın**
- (yaratılmış herşey)** hemen ekserîsiyle alâkadardır. Hem insanın mahiyet-i
- câmiasında hadsiz bir istidad-ı muhabbet dercedilmiştir.** (sınırsız bir
- sevme kabiliyeti verilmiştir.)*
- <https://2.bp.blogspot.com/-3W_IGaOth8o/V1aFVlVhNEI/AAAAAAAAeEY/P4KLu4lFknwJN8veL1UjCZTRLCEfEyeSgCLcB/s1600/1510602_686023988084322_577007664_n.jpg>
- *Onun için insan da umum mevcudata karşı bir muhabbet besliyor. Koca
- dünyayı bir hanesi gibi seviyor. Ebedî Cennet'e bahçesi gibi muhabbet
- ediyor. Halbuki muhabbet ettiği mevcudat durmuyorlar, gidiyorlar. Firaktan**
- (Ayrılıktan)** daima azab çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir
- manevî azaba medar oluyor.** (sebep oluyor)*
- *O azabı çekmekte kabahat, kusur ona aittir. Çünki kalbindeki hadsiz
- istidad-ı muhabbet,** (kalbindeki sınırı olmayan sevgiyi)** hadsiz bir
- cemal-i bâkiye mâlik bir zâta tevcih etmek için verilmiş.** (sınırı olmayan
- bir güzellik olan Allah’a sevgi için verilmiş.)** O insan sû'-i istimal
- ederek** (kötüye kullanarak)** o muhabbeti fâni mevcudata sarfettiği
- cihetle kusur ediyor, kusurun cezasını, firakın azabıyla çekiyor.** (o
- sınırsız sevgisini fani geçici şeylere vermekle kusur ediyor ve ondan
- ayrılma azabıyla cezasını çekiyor.)*
- * İşte bu kusurdan teberri edip** (yüz çevirse)** o fâni mahbubattan
- kat'-ı alâka etmek,** (o fani sevgililerden ilgisini kesmek)** o mahbublar
- onu terketmeden evvel o onları terketmek cihetiyle Mahbub-u Bâki'ye**
- (Ölümsüz sevgili olan Allah)** hasr-ı muhabbeti ifade eden** (sevggisini
- ifade eden)* يَا بَاقِى اَنْتَ الْبَاقِى* olan birinci cümlesi: "Bâki-i
- Hakikî yalnız sensin. Masiva** (O’ndan gayrısı)** fânidir. Fâni olan
- elbette bâki bir muhabbete ve ezelî ve ebedî bir aşka ve ebed için
- yaratılan bir kalbin alâkasına medar olamaz.** (sebep olamaz)**" manasını
- ifade ediyor. "*
- *****
- *Madem o hadsiz mahbubat fânidirler, beni bırakıp gidiyorlar; onlar beni
- bırakmadan evvel ben onları *يَا بَاقِى اَنْتَ الْبَاقِى* demekle
- bırakıyorum. Yalnız sen bâkisin ve senin ibkan ile mevcudat beka
- bulabildiğini bilip itikad ederim.** (Herşey Allah’ın bakileştirmesi ile
- ebedidir.)** Öyle ise senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe
- lâyık değiller." demektir. İşte bu halette kalb, hadsiz mahbubatından
- vazgeçiyor. Hüsün** (güzellik)** ve cemalleri üstünde fânilik damgasını
- görür, alâka-i kalbi keser. Eğer kesmezse, mahbubları adedince manevî
- cerihalar** (manevi yaralar)** oluyor.*
- *****
- * İkinci cümle olan *يَا بَاقِى اَنْتَ الْبَاقِى* o hadsiz
- cerihalara hem merhem, hem tiryak oluyor. Yani: *يَا بَاقِى *"Madem sen
- bâkisin, yeter; herşeye bedelsin. Madem sen varsın, herşey var." *
- *Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal,** (Evet
- bütün varlıkların sevilmesine sebep olan güzellik, iyilik ve mükemmellik,)**
- umumiyetle Bâki-i Hakikî'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı**
- (tümüyle gerçek sonsuzluğun sahibi olan Allah’ın güzellik, iyilik ve
- mükemmelliğine işaret)** ve çok perdelerden geçmiş zaîf** (zayıf)**
- gölgeleridir; belki cilve-i esma-i hüsnanın** (Allah’ın güzel isimlerinin
- görüntüsünün)** gölgelerinin gölgeleridir.*
- *
- <https://3.bp.blogspot.com/-r_xsrpOaxzI/V1aEv3KsthI/AAAAAAAAeEE/uBmdfjrHqwYg3xK9DwXEBIgSDK5C4Pq_QCLcB/s1600/924095_878430605550445_185522569_n.jpg>*
- *Güzelliklerin kaynağı* <https://www.blogger.com/null>
- *Şimdi Ehli sünnet bir alimin güzel bir sohbetinden dinlediklerimi
- aktaracağım: *
- *Allah, doğuştan insana sonsuz sevme kabiliyeti ve sonsuza kadar yaşama
- duygusu vermiştir. *Fakat insanların çoğu bu duyguları yanlış
- kullanıyorlar.
- Mesela biriktirdikçe mal biriktiriyor, üçüncü, beşinci evi alıyor, zekat
- verince mal eksilecek sanıyorlar. Velhasıl hiç ölmeyecek gibi yaşıyorlar.
- *Halbuki sonsuza kadar yaşama hissi verilmiş ki, ölümsüz bir hayata
- kavuşmanın yollarını arayıp bulalım. *
- *Çoğumuz, ben dahil, kalbimizdeki sonsuz sevme duygusunu fani bir
- kız/oğlana veriyoruz. *
- *Sonunda ayrıldığımızda ise teselliyi içki, sigara, arabesk şarkılar da
- arıyoruz. *
- *İşte sevdiğimiz terkettiğinde bunun için acı çekiyoruz. *
- *Zaten insanın bu özelliğinden dolayı dünyanın heryerinde arabesk türü
- müzikler çıkmıştır. *
- *Halbuki o sonsuz sevme kabiliyeti, bütün güzelliklerin kaynağı Baki olan
- Cenab-ı Hakk’ı sevmemiz için verilmiştir. *
- *Şimdi bir baba düşünün, oğluna kısa bir müddet için beş milyon dolar para
- veriyor. *
- *Oğlu gidiyor, o paranın hepsini Murat124 arabaya yatırıyor. *
- *Eve döndüğünde babası ne der, çok kızmaz mı sizce? *
- *Ben kendimi bahtiyar kullardan sayıyorum. İlahi aşk yolculuğuna başladım
- elhamdülillah… *
- *****************
- *İKİNCİ NÜKTE:* *İnsanın fıtratında** (yaratılıştan)** bekaya**
- (ebedilik, ölümsülük)** karşı gayet şedid bir aşk** (şiddetli bir sevgi)**
- var. Hattâ her sevdiği şeyde kuvve-i vâhime cihetiyle** (vehim, hayal
- duygusu ile)** bir nevi beka tevehhüm eder** (ölümsüz olduğu, varlığının
- sonu olmayacağı hissine kapılır)**, sonra sever. *
- *Ne vakit zevalini** (sona ereceğini, yok olacağını)** düşünse veya görse,
- derinden derine feryad eder. Bütün firaklardan gelen feryadlar**
- (ayrılıklardan gelen faryadlar – mesela cenaze başında-)**, aşk-ı bekadan**
- (içimizdeki ebedi var olma sevgisi)** gelen ağlamaların tercümanlarıdır.
- Eğer tevehhüm-ü beka** (ölümsüz olma hissi)** olmazsa muhabbet edemez. *
- *****
- *Hattâ denilebilir ki: Âlem-i bekanın ve ebedî Cennet'in bir sebeb-i vücudu**
- (cennetin yaratılma sebeplerinden birisi)**, şu mahiyet-i insaniyedeki**
- (insanın içindeki)** o şiddetli aşk-ı bekadan çıkan gayet kuvvetli arzu-yu
- beka ve beka için fıtrî** (o şiddetli ebedi olma hissinden gelen kuvvetli
- ölümsüz olma arzusu için, her insanın yaratılıştan içten ettiği duadır ki)**
- umumî duadır ki, Bâki-i Zülcelal** (Varlığı sonsuz olan Celal sahibi Allah)**
- o şedid sarsılmaz fıtrî arzuyu, o tesirli kuvvetli umumî duayı kabul
- etmiştir ki, fâni insanlar için bâki bir âlemi halketmiş** (Allah o
- şiddetli içten gelen duayı kabul etmiştir ki sonsuzluk yurdu cenneti
- yaratmıştır)**. Hem hiç mümkün müdür ki: Fâtır-ı Kerim** (Bol lütuf
- keremiyle yaratan Allah)**, Hâlık-ı Rahîm** (Pek şefkatli yaratıcı Allah)**,
- küçük midenin cüz'î arzusunu ve muvakkat bir beka için** (küçücük midenin
- fıtri duasını geçici dünya için kabul etsinde…)** lisan-ı hal ile duasını
- hadsiz enva'-ı mat'umat-ı leziziyenin** (sayısız lezzetli gıdalarla)**
- icadıyla kabul etsin de, umum nev'-i beşerin** (bütün insanların)** pek
- büyük bir ihtiyac-ı fıtrîden** (çok büyük yaratılıştan gelen ihtiyacımız)**
- gelen pek şiddetli bir arzusunu ve küllî ve daimî ve haklı ve hakikatlı,
- kalli, halli, bekaya dair gayet kuvvetli duasını kabul etmesin? *
- *Hâşâ, yüzbin defa hâşâ. Kabul etmemek mümkün değildir. Hem hikmet ve
- adaletine ve rahmet ve kudretine hiçbir cihetle yakışmaz.*
- *****
- * Madem insan bekaya âşıktır, elbette bütün kemalâtı**(olgunluğu,
- kusursuzluğu)**, lezzetleri, bekaya tâbi'dir. Ve madem beka, Bâki-i
- Zülcelal'e mahsustur ve madem Bâki'nin esması bâkiyedir ve madem Bâki'nin
- âyineleri** (sonsuz olan Allah’ın göstericileri)** Bâki'nin rengini,
- hükmünü alır ve bir nevi bekaya mazhar olur**(sonsuzlaşır)**. *
- *****
- <https://1.bp.blogspot.com/-PoP2tbfzf7U/V1aFBAnToiI/AAAAAAAAeEM/u-LaXapQVSEnbiVeAtL5JdmGI2VWeWAjgCLcB/s1600/12923089_1175434735801273_9136452538632645207_n.jpg>
- *Elbette insana en lâzım iş, en mühim vazife; o Bâki'ye karşı alâka peyda
- etmektir ** (sonsuz olan Allah ile bağ kurmaktır)**ve esmasına yapışmaktır**
- (isimlerine)**. Çünkü Bâki yoluna sarf olunan her şey, bir nevi bekaya
- mazhar olur. İşte o ikinci *يَا بَاقِى اَنْتَ الْبَاقِى * (Madem sen
- bakisin her şey baki)** cümlesi bu hakikati ifade ediyor. İnsanın hadsiz
- manevî yaralarını tedavi etmekle beraber, fıtratındaki gayet şiddetli
- arzu-yu bekayı** (ebedi yaşama arzusunu)** onunla tatmin ediyor. (3. Lema)*
- *http://www.erisale.com/#content.tr.3.40
- <http://www.erisale.com/#content.tr.3.40>*
- *Eğer Rabbimizin emir ve yasaklarına uygun ömür geçirmişsek, *
- *inşallah bizi lütfuyla, keremiyle, affıyla, rahmetiyle cennetine alırsa, *
- *orada sonsuza dek Rabbimizin Cemalini seyretmekle müşerref olacağız
- inşallah. *
- *Efendimizin SAV tabiriyle mehtabı seyreder gibi… *
- *Celalin Penceresinden*
- http://celal1973.blogspot.com/2016/06/ebedi-muhabbetin-srr.html
- Sevgilerimle...
- Celal Çelik
- =============================================================================
- Konu: KAMİL İNSAN AZLIĞI
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/3d5370cb93445955
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Bedrettin Keleştemur" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 11:09AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5c30e3567abf0
- KAMİL İNSAN AZLIĞI
- Bedrettin KELEŞTİMUR
- Asrın başında bir büyük Veli’ye sual ederler;
- “Toplumdaki olayların neden önüne geçilemiyor?”
- Verilen cevap, kısa ve özlü;
- “Kamil insanların azlığı…”
- Hz. Kur’an da buyruluyor; “Veltekun minkum ummetun yed’ûne ilel hayri
- Ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker ve ulâike humul muflihûn”
- Mealen, “içinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten men eden,
- Bi topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır” (Ali İmran, 104)
- *** ***
- İslam Coğrafyası denildiğinde ilk akla gelen nedir?
- “Güvenilir, emin olunan coğrafya…” hafızalara gelir!
- Aydınlık ve karanlık nasıl birbirlerinin zıddıysa;
- “İslam ve İslam dışı hareketlerde (kötülüklerde) birbirinin zıddıdır!”
- Ayet, “Hata dışında bir mü’min diğer bir mü’mini öldüremez” (Nisa, 92)
- Bu ülkede, cinayetlerle irkiliyorsunuz?
- Ve özellikle de, “terör…”
- Onun canlara kasteden mantığı; “akıl ve i’zan dışıdır…”
- Ayet, “Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, çinde ebedi olarak
- kalacağı cehennemdir.
- Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap
- hazırlamıştır” (Nisa, 93)
- *** ***
- Nelerin “haram” yani kesinlikle “yasak” olduğunu Hz. Kur’an bizlere açıklıyor;
- “De ki; Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım;
- O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın,
- Ana-babaya iyilik edin,
- Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin,
- Sizin de onların da rızkını biz veriyoruz.
- Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
- Haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın.
- Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.” (En’am, 151)
- Hayatımızın, kırmızıçizgileri…
- O çizgiler, birer ok oluyor Ve sahibine dönüyor;
- “Hayat bir uykudur, ölünce uyanır insan;
- Sen erken davran, ölmeden önce uyan”
- “Ölmeden önce ölmek!”
- Kamil insanların varlığına işarettir!
- *** ***
- Hadis, Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa;
- Allah’ın bütün insanları gazaba uğratması pek yakındır”
- “Zulme rıza zulümdür; taraftar olsa, zalim olur”
- Kamil insanların duruşu!
- O duruşu, “emniyet kemerine…” benzetebiliriz!
- Sizlere, Hakk’tan gelen uyarıları haber veriyorlar.
- “Biz sözlerimizi artık satırlara değil, sadr’ımıza yazdık!
- Kalbimizin gözü varsa okur, kulağı varsa duyar, dili varsa konuşursunuz..!”
- Bizim Yunus ne diyorlar;
- “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
- Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz”
- Burada, sözün; “kâmil insanın diliyle…” tesirine şahit oluyoruz.
- **** ***
- Mü’minin Mü’mine olan hukukunu sindirerek okumalıyız;
- Daha da ötesinde, “hayatımızın felsefesi…” olarak yorumlamalıyız.
- Nedir bunlar?
- Hadis, “Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki,
- Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz.
- Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.
- Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi?
- Aranızda selamı yayınız!"
- Mü’minin, Mü’mini sevmesi, “bir hak, bir hukuk…” olarak karşımıza çıkıyor!
- Hadis, "Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirini bütünleyen bir
- bina gibidir."
- Ne kadar güçlü bir bağ değil mi?
- Hadis, "Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi,
- Kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz" (Buhârî, imân, 7)
- İnancımız, “enaniyet duygularını…” törpülüyor;
- Toplum hayatında, “ben…” değil; “biz…” diyeceğiz!
- “Bir ve diri, iri olacağız…”
- İslam’da yardımlaşma hukukundan da bahsediliyor;
- Ayet, “İyilik ve takvâda yardımlaşın,
- Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Mâide sûresi, 5/2)
- Hadis, “Müslüman Müslümanın kardeşidir.
- Ona hiyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez.
- Her Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır.
- Takvâ buradadır.
- Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.”
- (Tirmizî, Birr 18)
- Birbirimize merhamet edeceğiz…
- Birbirimize, şefkat nazarlarıyla bakacağız…
- Ayet, “Şüphesiz mü’minler birbiri ile kardeştirler.” (Hucurât sûresi, 49/10)
- Birbirimize, ayette ifade edildiği gibi, “kardeşlik hukukuyla” yaklaşacağız!
- Birbirimize, “bir vücudun organları…” hükmünde bakmak,
- Bütün nazarları şüphesiz ki, değiştirecektir.
- İçimizde bizleri kalbi ve hasbi bir yürekle uyarıcı,
- “kâmil insanmlara…”
- Halkımızın diliyle, “aksaçlılara…” o kadar ihtiyacımız var ki!
- =============================================================================
- Konu: DR. AMCA BÖYLE BUYURDU!..
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/b14256ded5aea052
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "erdal akalın" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 10:44AM +0300
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5c1a667842267
- =============================================================================
- Konu: Sosyal Devlet Nafaka Harcını Ödetmez
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/t/d81e8ac0580c8147
- =============================================================================
- ---------- 1 / 1 ----------
- Gönderen: "Kazım ARSLAN" <[email protected]>
- Tarih: Jun 27 07:43AM
- Url: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/msg/5c19d56087fb8
- CHP Denizli Milletvekili Kazım ARSLAN'dan Yeni Kanun Teklifi:
- "SOSYAL DEVLET NAFAKA HARCINI ÖDETMEZ"
- Yatırım Ortamının İyileştirilmesi amacıyla hazırlanan kanun tasarısı bu hafta görüşülecek. Tasarı, Harçlar Kanununda da birçok değişiklik öngörüyor. CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Harçlar Kanununun harç istisnası tanıyan düzenlemeleri için önerdiği değişiklikle, binlerce nafaka mağduru eş, çocuk ve yaşlının taleplerini Meclis'te gündeme getirdi. Kazım Arslan, kanun teklifiyle, icra yoluyla tahsil edilecek nafakalar için dava açma ve takip işlemlerinin tamamında harç istisnası getirilmesini önerdi ve bunun sosyal devletin bir gereği olduğunu savundu.
- SOSYAL DEVLET MAĞDURA HARÇ ÖDETMEZ
- CHP Milletvekili Kazım Arslan, açıklamasında şu ifadeyi kullandı:
- "492 Sayılı Harçlar Kanununun "Harçlardan Müstesna İşlemler" başlıklı 13 üncü maddesinde harç bedeli ödenmeyecek işlemler sıralanmıştır. Kanunun 13 üncü maddesinin (c) fıkrası "Ayda 100 Yeni Türk Lirasını geçmeyen nafakalara ait dava ve takipler, 'Birden fazla kişiler lehine nafakaya hükmedilmesine dair ilamlarda her kişi lehine hükmedilen miktar müstakil olarak nazara alınır.," hükmünü içermektedir.
- KADIN VE ÇOCUKLAR BİR DE NAFAKA HARCIYLA MI UĞRAŞSIN?
- Ne var ki, boşanma davaları sonucunda hükmolunan nafakalar, temelde eş ve/veya çocukların yaşamlarını sürdürebilmeleri içindir. Bu nafaka bedellerinin icra kanalıyla tahsilinde harç bedeli almak, Anayasamızda yer bulan "sosyal devlet" ilkesini aşındıracak sonuçlar doğurmaktadır. Zira yoksulluk ve açlık sınırı altında milyonlarca insanın yaşadığı ülkemizde, başta kadın ve çocuklar olmak üzere gelir ve istihdam olanakları zaten oldukça sınırlı olan boşanma mağduru kişilerin, icra kanalıyla tahsil edilecek bedeller için ayrıca bir yük getirecek harç gibi kesintilerle karşı karşıya bırakılmaları sosyal devlet ve fırsat eşitliği ilkelerine uygun düşmemektedir.
- HER TÜR NAFAKA İCRA TAKİBİ HARÇTAN İSTİSNA TUTULSUN
- Harç kesintisinin icra kanalıyla tahsil edilecek nafakalarda uygulanmaması, eş ve çocukların ek yükler ve kesintilerle karşı karşıya bırakılmamasını sağlayacaktır. Teklifimizle, icra kanalıyla tahsil edilecek nafakalardan harç alınması uygulamasına, üst sınır gözetmeksizin, son verilmesini öngörüyoruz."
- TBMM Yeni Halkla İlişkiler Binası Oda No. 4038 ANKARA
- Tel.: 03124205654-55
- Faks:03124202133
- Cep: 05322173848
- --
- Bu grubun güncellemelerine abone olduğunuz için bu özeti aldınız. Ayarlarınızı grup üyelik sayfasından değiştirebilirsiniz:
- https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/Turkiye-icin-el-ele/join
- .
- Bu grup aboneliğini iptal etmek ve buradan e-posta almayı durdurmak için [email protected] adresine bir e-posta gönderin.
Advertisement
Add Comment
Please, Sign In to add comment
Advertisement