4.BÖLÜM : Yok Oluş Bölüm 4 ; Kendin Ol

4.BÖLÜM : Yok Oluş Bölüm 4 ; Kendin Ol

Anlatıcı 3.Şahıs

   Herkes Terazi'ye doğru bakıyordu, ağzından çıkan kelimeler sanki ona ait değildi gibi... Aslan'nın ve Akrep'in bakışları, bir aynaya bakan bir kişinin ki kadar aynı duruyordu. İkisi de ağızlarını biraz açmış ve ikisi de garipser bir biçimde Terazi'ye bakıyordu.

   Terazi biraz etrafa baktı ve tekrarladı "Ben okula başlayacağım..." dedi. Bu sözleri tekrar duyan Aslan ise bu sefer kendini topladı ve "Neden okula gitmek istiyorsun ki? Sorun para değil biliyorsun... Asıl sorun dışarıda dolanan o herifler... Sana bir kere saldırdılar, biliyorsun öyle değil mi..."

   Terazi bu kelimelerden sonra bir an gözlerini fal taşı gibi açtı... Ardından elini ağzına götürdü ve yere doğru bakmaya başladı... Bir kaç saniye sonra, ağzındaki elini yavaşça yüzünden geçirerek öne doğru sarkmış saçını geriye doğru attı ve boğuk bir sesle "Benim amacım sadece okula gitmek değil..."

   Bir kaç saniye bekledi ardından kafasını Aslan'a doğru kaldırdı, öfkeyle bakan gözleri önünde duran her şeyi yakıp yıkacakmış gibi gözüküyordu. Terazi kafasını tamamıyla kaldırdıktan sonra konuşmaya başladı, fakat bu sefer konuşurken, sesindeki az önceki buğu tamamıyla kaybolmuş, yerine öfkeli ve kendinden emin bir ses gelmişti. Bu ses aynen şu cümleyi söyledi "Benim amacım sadece okula gitmek değil! Aynı zamanda bu Dünya'daki adaletin ne olduğunu öğrenmek! Ve onu yeniden düzenlemek!

   Terazi'nin sözleri odada yankılanıyordu, herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. Bu şaşkınlığı dağıtan, olayın farkına varan Oğlak oldu... Terazi'nin ne yapacağını ve nasıl birisi olacağını çoktan anlamıştı bile, bu yüzden kısa bir gülümseme attı ve ardından "Sen okula gitmek isteyebilirsin, fakat çoğumuzda burada olacağız... Ben bu odada senin gibi okula "İSTEYEREK" gidebilecek birisini olduğunu sanmıyorum. Sana önerim, tekrar düşün... Okulda tek başına olacaksın, bunu kaldırabilir misin?" dedi.

   Terazi gözlerinde ki öfke seviyesini biraz aşağı düşürdü ve Oğlak'a doğru döndü. Ardından "Ben zaten depremden beri yalnız  birisiyim..." dedi.

   Oğlak'ın o gülen yüzü, bu sözlerden sonra aşağı düştü. Çünkü, o sırada Terazi'yi söyleyeceği hiç bir sözün kurtaramayacağını anladı. Deneyebileceği her olasılığı aklından geçirdi fakat tüm olasılıkların sonu aynıydı...

   Akrep biraz düşündükten sonra, Aslan'a doğru yaklaştı ve kulağına bir şey fısıldadı. Aslan onaylar gibi kafasını salladı ve "Olur..." dedi. Ardından Terazi'ye doğru döndü ve "Tamam... Sen kazandın... Seni okula göndereceğiz... Akrep'in bana söylediğine göre buradan deprem sadece 30 km çapında etkili olmuş... 40 km ileride bir ilk okul varmış... Seni her sabah oraya götürürüz fakat erken kalkmak ve hızlı olmak zorundasın. Okul ile ilgili para sıkıntını da bildiğimiz yoldan gidereceğiz... Benim ve Akrep'in evindeki bilgisayarımızın kasası çok sağlamdı, enkazın altlarına bakıp sağlam parçaları çıkaracağız ve kendimize toplama bir bilgisayar yapacağız. Onunla bir kaç program üretip satabiliriz, böylelikle okul giderlerini de sağlamış oluruz." dedi.

   Terazi duyduklarından memnun olmuş gibi duruyordu. Aslan'ın bu sözlerinin ardından elini hafifçe yere vurdu ve "Onlara karşılıksız adaletin ne olduğunu göstereceğim" dedi.

   3 Sene Sonra : Yer ; New Light [Yeni Işık] Orta Okulu

   Aradan geçen üç seneden sonra bir çok şey değişmişti... Depremden sonra ortaya bir çok fırsatçı çıkmış ve bir çok para kazanmıştı... Fakat onların arasında en çok parayı koparan kişi muhtemelen New Light orta okulunun sahibi Derek Nolan'dır... Depremden sonra ortaya bir çok proje sürdü ve bunlardan biriside New Light projesiydi. Bu projenin başarılı olmasını sebebi muhtemelen olan depremdi. Bu depremi lehine çevirdi, New Light okulu için bağış kampanyaları topladı ve harika birde slogan ortaya sürdü "Çocuklarımızı içerisinde yaşadığımız karanlıktan kurtaralım... Hadi hep birlikte Yeni Bir Işığa!"

   Yaptığı sloganlar ve bağış kampanyaları, Derek'in tahmin ettiği gibi ilerledi ve okulu ülkedeki en iyi orta okul olarak seçildi. Bu okula o kadar çok kayıt edilmek isteyen oldu ki, en sonunda okula kayıt tıpkı liselerde olduğu gibi sınavlarla yapılmaya başlandı. Tabi ki sadece sınavı geçmek gerekmiyordu, okula girebilmek için ilk 10,000 kişi arasında olmanız , ve aynı zamanda okula kayıt için 2,000$ gibi yüksek bir para ödemeniz gerekiyordu. Dolar seçmesinin sebebi ise normalin 2 katı para kazanabilmesiydi tabi ki... Fakat okun otoritesini arttırmak için bazı evsizler bu okula kura ile kayıt olabiliyordu... Tabi ki bu kayıt olacak kazazedelerin de en az ilk 50'de olması gerekiyordu.Ve okula sadece 50 tane parasız öğrenci alıyorlardı.

   Terazi bu okula en üst sıralamada girdi, fakat bedava olarak kayıt olmadı okula... O da diğer 9,950 kişi gibi 2,000$ dolar ödemişti okula...

   3 sene içinde gerçekten çok şey değişmişti, Terazi'nin bu parayı edinebilmesi hiç zor olmamıştı çünkü Aslan ve Akrep küçük bir iş olarak başlattıkları programcılığı büyütmüşlerdi. Geçen üç yıl içerisinde Aslan ve Akrep bilgisayarlarından kalan parçalarla bir bilgisayar yapmış ve bu bilgisayarda bir anti virüs uygulaması yazmışlardı. Bu anti virüs uygulaması onlara yeterli miktarda para kazandırdıktan sonra yeni bir bilgisayar aldılar ve daha gelişmiş bir tanesini yazdılar. Akrep virüslerle ilgili olan bilgisini biraz daha geliştirdi ve henüz hiç bir anti virüs programının bulamadığı bir virüs yazdı, ardından ise bunu kendi programlarına tanıttı. Böylelikle, anti virüs programları çok tanınan bir yazılım oldu ve onlara çok para kazandırdı. Aslan'ın ayda bir yaptığı güncellemelerle birlikte program daha da yaygınlaştı ve öncekinden daha çok para kazandılar... Terazi bu taktik sayesinde bu okula gelebilmişti.

   Terazi New Light'ta okuyalı bir sene olmuştu bile. Derslerinde iyi olmasına rağmen hiç kimseye kendinden taviz vermeyişi ve her şeyi ciddiye alışı, ona bu okulda bir lakap edinmesine sebep olmuştu. Bu lakap "Soğuk Dahi"ydi. Öğretmenlerine hep karşı gelir ve bu karşı gelmede hep galip olurdu. Öğretmenleri ise ona kızmaktan başka bir şey yapamazdı, çünkü Terazi okulun en dahi öğrencisiydi ve puanı 100'ün altına asla düşmezdi. Okul için iyi bir reklam olduğu için, üzerinde dokunulmazlığı vardı.

   Okulun bittiğine işaret eden zil çalalı beş dakika olmuştu bile... Sınıfta Terazi ve başka 9 kişi daha vardı. Bunlardan 4'ü kız ve diğer geri kalan 5'i ise erkekti. Terazi tam çantasını alıp sınıfın kapısından çıkacakken, duyduğu bir kelime ile hızla arkasını döndü. Bu kelime "...Evsiz..."di.

   Sınıftaki erkeklerden üçü bir sırasında tek başına oturan kızı  aşağılıyorlardı. Ve bundan zevk alıyor gibi gözüküyorlardı. Diğer geri kalan 3 kız ise erkekleri izliyor ve kıs kıs gülüyorlardı. Terazi kızların böyle güldüğünü gördükten sonra erkekleri bu kızın üstüne salanın onların olduğunu anladı.

   Terazi hızla önündeki sıranın üzerinden atladı ve kızın yanına doğru koştu. Terazi o kadar hızlı bir depar atmıştı ki, diğer 4'ünün yanına gelene kadar kimse fark edememişti bile. Terazi kızın yanına gelince, onu rahatsız eden oğlanların birisinin yakasına yapıştı ve gözlerinin içine öfkeyle baktı. Bu bakışlar o kadar keskindi ki, oğlan bu gözleri gördüğü zaman irkildi ve geriye kaçmaya çalıştı, fakat Terazi onun yakasından sımsıkı tutmuştu.

   Diğer 3'ü bu durumu fark edince Terazi'ye doğru saldırmaya çalıştılar fakat Terazi'nin omzunun üzerinden attığı bakışla birlikte, hepsi geriye doğru ilerledi.

   Terazi diğerlerinin yavaşça uzaklaştığını görünce, oğlanı yakasından çekti ve "Evsiz olması seni rahatsız mı ediyor Ronald? O buraya senin gibi parasıyla gelmedi, seni kadar rahat yaşamadı... Şimdi, konuş... Neden onu rahatsız ettin..."

   Ronald önce yutkundu ardından hafif korku dolu yüzü fakat bunu kapatmaya çalışan güler yüzü ile "Hey! Te-Terazi! Neden bu kızı koruyorsun ki?! Dostum sadece ona ne kadar görgüsüz olduğunu söylüyordum... Sence de bu gerçek değil mi? Onun gibiler hep-"

   Ronald sözünü bitiremeden Terazi burnuna doğru sağlam bir yumruk attı. Neye uğradığını şaşıran Ronald, kanayan burnunu arkasındaki duvara doğru yaslandı... Burnu kanayan Ronald hiddetle bağıdı ve "Ne yaptığını zannediyorsun sen!" dedi.

   Terazi ise o korkunç gözleri ile yerde duran Ronald'a biraz baktı, ardından ise "Benim de ailem yok Ronald..." dedi.

   Terazi bu sözleri söyledikten sonra ona doğru bakan kızlara doğru o keskin gözleriyle baktı. Kızlar bu bakışı gördükten sonra kaçışmaya başladılar.

   O sırada Terazi, kavga boyunca yerinden hiç kalkmamış olan beşinci oğlan'ı gördü. Eğer kalkmak için sırasını iteklemeseydi onun orda olduğunu hiç hatırlamayacaktı. Oğlan yavaşça oturan kıza yaklaştı ve onu oturduğu yerden kaldırdı. Ardından ise hızla sınıftan çıktılar. Terazi ne olduğunu hiç anlamamıştı, fakat umurunda da değildi zaten. Yerde yatan Ronal'a son bir kez daha baktı, o sırada Ronald'ın sinsi sinsi güldüğünü gördü. Ronald "Anladın öyle değil mi?" dedi ve ardından kana bulanmış ağzıyla bir gülüş attı.

   Terazi hızla kapıdan dışarı çıktı ve o çıkan ikisini aramaya çıktı. Terazi yolda giderken içinden "Nasıl bu kadar salak olabilirim! O kızların benim korkunç gözlerimden korkmasına imkan yok! Zaten o gözlere sahip onlar! Diğerlerine haber uçuşturup ortalığı karıştırmaya gittiler! Nasıl bu kadar salak olabilirim ben! Şimdi ikisinin de benim yüzümden başı belada!" diye geçirdi.

   Kız ve Oğlan'ı en sonunda okulun bahçesinde yakaladı. Önleri 10 kişi tarafından kapatılmıştı fakat henüz kavga başlamamıştı. Terazi son bir deparla birlikte ikisinin yanına vardı ve ikisini de arkasına aldı. Ardından önündekilere baktı ve "Uzak durun, yoksa hepinizi dümdüz ederim!" dedi. Fakat önündeki hiç kimse bu tehditten etkilenmemişti. Sonuçta Terazi sadece bir kişiydi...

   Terazi korkutma taktiğinin işe yaramayacağını anlayınca aklından bir şeyler hesaplamaya başladı, ardından ise arkasını döndü ve "Size sadece 30 saniye kazandırabilirim... Bu zaman sürecinde koşu-"

   Terazi henüz sözünü tamamlayamamıştı ki, gruptan birisi onu kollarından kavradı ve sıkıştırdı. O sırada Terazi oğlanın yüzünü daha net görme şansını yakaladı. Oğlan bir güneş gözlüğü takıyor ve bir kapüşon giyiniyordu.

   Terazi'nin yakalanmasını fırsat bilen diğerleri, güneş gözlüklü oğlanı ve kızı da yakaladılar. O sırada Terazi kızın yüzünü daha net gördü, bu popüler olabilmek için diğer kızların arasında onlardan farklı olmadan yaşıyordu, tıpkı bir Balık gibi. En azından Terazi böyle görüyordu.

   Terazi izlemekten başka hiç bir şey yapamıyordu. Fakat izlerken görüyordu da, güneş gözlüklü oğlan sanki etrafındaki herkesi parçalayacak gibi duruyordu.

   Terazi oğlanın bu durumunu gördükten sonra, onunda kendisi gibi olduğunu gördü, aralarındaki tek fark onun kendini tutabilmesiydi.

   Terazi biraz düşündükten sonra güneş gözlüklü oğlana doğru baktı ve sakin bir sesle "Kendini tutmana gerek yok... Senin nasıl bir kişiliğin olduğunu anladım... Sen tıpkı bir Boğa gibisin fakat bunu herkesten saklıyorsun..."

   Bu sözlerinden sonra Terazi sakin sözlerinden kurtuldu ve bağırarak "Sen bir Boğa gibisin! Şimdi sana söylüyorum! Nefret ettiğin rengi bu dünyadan yok et! Peki söyle bana! Nefret ettiğin renk ne senin! "

   Boğa kafasını hızla kaldırdı ve "Siyah!" diye bağırdı, ardından ise onu tutan iki kişiden kurtuldu. Ardından ise ikisinin kafasını tutup birbirine çarptı.

   Terazi diğerlerinin şaşkınlığından faydalanıp onu tutan adamın ellerinden kurtuldu, ardından arkasından itekleyip yere vurdu.

   Terazi, Boğa'nın yanına doğru gitti ardından sırt sırta verdiler. Boğa'nın az önceki sakinliğinde eser kalmamıştı artık...  Geriye sadece 7 kişi kalmıştı, fakat artık sayılar onlar için önemli değildi... İkisi de kalan 7 kişiye doğru koşmaya başladılar ve fazla geçmeden hepsini aşağıya almaya başladılar. Terazi'nin yumrukları çok güçlüydü, fakat Boğa'nın ki gibi değillerdi... Boğa hem onları şaşırtıyordu, hem saldırıyordu, hem de savunma yapıyordu...

   Kavganın sonunda ayakta kalan sadece iki kişi oldu, onlarda nefes nefes'e kalmış Terazi ve Boğa'ydı. Boğa, biraz nefeslendikten sonra Balık'ın yanına doğru gitti ve iyi olup olmadığını sordu. Fakat aldığı cevap onu pekte memnun etmedi, "Seni salak... Ne yaptın sen! Sence bu olaydan sonra bizim yurtta kalmamıza izin verirler mi?! Okuldan bile atılabiliriz!" diye bağırdı Balık.

   Terazi durumun onun başının altından çıktığını hatırlayınca, diğer ikisinin yanına yavaşça yaklaştı ve "Eğer sorun kalacak yerse benim yanımda kalabilirsiniz, daha doğru 'bizim'. Okulun sizden para isterse onu ödeyebilirim" dedi. Ardından yapmayı nerdeyse unuttuğu bir şey yaptı... Sözlerinden sonra hafifçe gülümsedi...

   Boğa yavaşça Terazi'ye doğru yaklaştı ve "Bir sorun olmayacağında emin misin? Yani..."

   Terazi, Boğa'nın elini tuttu ve "Tanıştığımıza memnun oldum yeni ev arkadaşım... Benim adım Terazi. Ve sanırım senin adın bundan böyle Boğa... Ve onun adı da Balık..."

   Balık içten içe mutluydu fakat sevincini dışa vuramayacak kadar sert bir kişiliği vardı. Terazi'nin ona koyduğu adı duyunca sadece "Balık mı?!" diye bildi...

   Terazi'nin hayatını değiştiren bu günü o bir daha asla unutmayacaktı. En sonunda ailesiyle ilgili yaşadıklarının üstesinden gelebildiği bu gün, aynı zamanda karanlıktan çıkıp, aydınlığa vardığı gündü.