Advertisement
Guest User

Untitled

a guest
Jun 17th, 2013
91
0
Never
Not a member of Pastebin yet? Sign Up, it unlocks many cool features!
text 9.84 KB | None | 0 0
  1. 3.BÖLÜM : Yok Oluş Bölüm 3 ; Beni Takip Et
  2.  
  3. Anlatıcı ; 3.Şahıs
  4.  
  5. Karanlığın içinde Başak'tan başka bağıran başka çocuklarda vardı... Fakat bu karanlık öyle bir şeydi ki, birinin önünden geçene kadar görmenize izin vermezdi, sizi devamlı kör bırakırdı... Fakat bağıran bir çocuğun yanından geçtiğiniz ve onu gördüğünüz zaman, o zaman karanlık bile sizi durduramıyordu...
  6.  
  7. Aslan evde yemek yiyen iki çocuğa bakıyordu Akrep'le birlikte. Başak devamlı Terazi'ye bakıyor ve yemeği nasıl yediğini dikkatlice izliyordu. Terazi ise usulca yemeğini yiyordu.
  8.  
  9. Terazinin aklında bin bir düşünce vardı ve bunların sebebi tabi ki de paramparça olmuş hayatını yeniden oluşturmaya başlamasıydı. Yeniden oluşan hayatı bazı çelişkilere takılıyor ve Terazi'yi düşüncelere itiyordu.
  10.  
  11. Aslan ve Akrep, ikisi de bu tabloyu izlerken, kaybettikleri ailelerinin acısını unutuyorlardı.
  12.  
  13. Akrep üst dolabı açtı ve biraz içerisini kurcaladı, ardından ise "Sebze kalmamış..." dedi. Aslan ise Akrep'in bu sözünü duyduktan sonra hemen sağ alttaki dolabı açtı ve yüzünü buruşturarak çocuksu bir sesle "Sosta kalmamış!" dedi.
  14.  
  15. Aslan bu ani "KITLIK" durumu hakkında biraz düşündü ve "Benim bildiğim bir yer var, orada halen bir kaç şey olması gerekiyor... Senin sebze bulabileceğin bir yer var mı?" diye soru.
  16.  
  17. Akrep ellerini birleştirdi ve biraz gerildikten sonra "Evet... Bildiğim ve sebzelerin halen sağlam olduğu bir manav var... Çoğu kişi orayı yıkılmış olarak biliyor fakat içerisi sebze ve meyvelerle dolu..."
  18.  
  19. Aslan ve Akrep durumu kararlaştırdıktan sonra sırt çantalarını yüklendiler ve evin kapısına doğru yöneldiler. Akrep çıkarken Terazi'ye doğru döndü ve "Biz yokken kapıyı kimseye açma... Evin anahtarı zaten bizde var... Eğer kaybedersek de..."
  20.  
  21. Akrep elini kapıya üç kere hızlı ve bir kere yavaş bir biçimde vurdu. Ardından "Bu işareti yaparsak kapıyı açacaksın, anladın mı?"
  22.  
  23. Terazi onaylar biçimde başını salladı ve yemeğine geri döndü... Başak ise Terazi'nin bu hareketini gördükten sonra oda kafasını salladı ve "Anladım!" dedi.
  24.  
  25. Akrep bu sahneyi gördükten sonra kapıdan gülerek çıktı ve "Yakında döneceğiz" dedi...
  26.  
  27. Aslan, Akrep'le ayrı yollara düşeli çok olmuştu... Mağazaya gitmiş ve aradığı şeyleri bulmuştu fakat döküntüler yüzünden yolunu kaybetmişti, bu yüzden devamlı daireler çiziyordu ve eve dönemiyordu.
  28.  
  29. En sonunda tahta seslerinin geldiği bir sokağa geldi ve biraz duraksadı. Az ileride satranç tahtasında, satranç taşlarını yavaşça hareket ettiren bir çocuk gördü. Aslan önce ne yapacağını bilemedi, ardından biraz geriden durum izlemeye başladı.
  30.  
  31. Aslan biraz dikkatli baktıktan sonra bu çocuğun karşısında onunla oynayan başka bir adam gördü... Aslan adamın sesinden, onun bu çocuğa karşı yenildiğini anlayabiliyordu.
  32.  
  33. En sonunda çocuk son bir taşı hareket ettirdi ve "Şah mat" dedi. Çocuğun karşısında duran adam önce bu duruma çok şaşırdı, ardından ayağa kalkıp çocuğa bağırmaya başladı. En sonunda elinde bir torba ile basıp gitti.
  34.  
  35. Çocuk ise arkasından sadece "Yemek..." diye bağırabildi bir kere...
  36.  
  37. Ellerinde torba ile Aslan çocuğa doğru yürümeye başladı. Çocuk, Aslan'ın geldiğini görünce hemen taşları düzeltti ve Aslan'ın yakınına gelmesini bekledi. Aslan biraz yaklaştıktan sonra, cılız bir sesle "Yemeğine satranç oynamak ister misin?" diye sordu.
  38.  
  39. Aslan'ın amacıda buydu zaten, çocuğun önüne oturdu ve elindeki torbayı hemen yanına koydu. Ardından oyunu başlattı ve oynamaya başladı.
  40.  
  41. Oynarken aynı zamanda çocukla sohbet ediyordu Aslan. "Neden böyle bir şey yapıyorsun?" diye sordu çocuğa ilk olarak. Çocuk kafasını oyundan hiç kaldırmadan "Yemek yemek için, belli değil mi?" diye hemen cevap verdi.
  42.  
  43. Aslan aldığı cevaptan memnun değildi, hemen başka bir soru yöneltti "Neden çocuk polislerinin yanına gitmedin? Onlar sana hem kalacak bir yer, hem de yemek verirlerdi..."
  44.  
  45. Çocuk oyuna odaklanmış bir şekilde Aslan'a "Onların çocuklara ne yaptığını gördüm... Onların yanına gitmektense burada böyle yemek yemeyi tercih ederim" diye cevap verdi.
  46.  
  47. Ardından Aslan biraz duraksadı ve gülerek "Peki sana son bir soru... Neden bu kadar acemi oynuyorsun?" diye sordu...
  48.  
  49. Çocuk önce biraz afalladı ve "N-Ne demek istiyorsun?!" diye sordu hiddetle. Aslan ise eliyle satranç tahtasını gösterdi ve "Şah mat" dedi gülerek.
  50.  
  51. Çocuk endişe ile tahtayı inceledi, ardından durumun farkına vardıktan sonra Aslan'a yalvaran gözlerle dönerek "Lütfen! Yemeğimi alma! Az önceki adamdan bir şey alamadım zaten! Eğer elimdeki son yemeği de sen alırsan b-ben..!"
  52.  
  53. Aslan ayağa kalktı ve torbasını yerden kaldırdı... Ardından çocuğa gülerek döndü ve "Merak etme... Yemeğini almayacağım, aksine sana yemek teklif edeceğim... Benim öğrencim olmaya ne dersin?" diye sordu...
  54.  
  55. Çocuk biraz şaşırdı ardından ayağa kalktı ve "Evet! Tabi ki olmak isterim!" diye cevapladı... Ardından Aslan'la birlikte yolda yürümeye başladılar...
  56.  
  57. Yolda soru sorma sırası bu sefer çocuğa geçmişti, biraz düşündükten sonra Aslan'a döndü ve "Beni satrançta yenen daha önce kimse olmamıştı... Acaba senin ile benim aramdaki farkı söyleyebilir misin?" diye sordu.
  58.  
  59. Aslan biraz düşündü, ardından ise "Sanırım... Bak, benim beynim bir bilgisayar gibidir. Ben her taşın hareket ettikten sonra ne gibi bir sonuç çıkaracağını hesaplayabiliyorum... Fakat sen yeteneklerini kullanarak sadece bir taşı hesaplıyorsun ve bu taşın neyle alabileceğini bilebiliyorsun. Aramızdaki fark bu... Ben bir bilgisayarım, sen ise yetenekleriyle önündeki engelleri aşmaya çalışan bir Oğlak'sın..." dedi...
  60.  
  61. Oğlak önce biraz duraksadı, ardından ise "Yetenekli bir 'Oğlak', öyle mi..." diye fısıldadı...
  62.  
  63. O Sırada Başka Bir Yerde
  64.  
  65. Akrep manavdan alabileceği her şeyi almış ve evin yolunu tutmuştu bile. Yolda ilerlerken yerdeki kan izlerine bakıyor ve kendini neyden kurtardığını anlıyordu.
  66.  
  67. Bir kaç metre daha yürüdükten sonra ileride bir kaç adama bağıran bir çocuk gördü. Akrep bu durumlarda hep aynıydı, elindeki torbaları yere bıraktı ve çocuğun olduğu yere doğru koşmaya başladı.
  68.  
  69. O sırada çocuk diğer adamlara bağırıyordu "Siz sadece küçük çocukların yemeklerinden beslenen şerefsiz korkaklarsınız! Fakat şunu bilin, ben güçsüz bir çocuk değilim!"
  70.  
  71. Adamlardan birisi çocuğunu bu lafını duyduktan sonra çocuğa doğru bir yumruk salladı fakat yumruğu havada kaldı... Akrep yumruğa tam zamanında yetişmişti.
  72.  
  73. Akrep kafasını omzunun altından geriye doğru döndürdü ve çocuğa baktı, ardından ise "Söylediğin sözlerin ne kadarına güveniyorsun?" diye sordu. Çocuk ise hiç duraksamadan "Hepsine! Hem ben inanmadığım hiç bir söz söylemem! Ben hiç bir zaman güçsüz olmadım ve olmayacağım" diye bağırdı Akrep'e...
  74.  
  75. Akrep ise çocuğun bu lafına güldü ve "İyi o zaman... Bu gün biraz yorgun gözüküyorsun, bu yüzden senin için bu adamların icabına ben bakacağım..." dedi.
  76.  
  77. Yumruğunu tuttuğu adam Akrep'in bu sözünden sonra sinirlendi ve "Tek kişi olan sen, beş kişi olan bizi yene--"
  78.  
  79. Adam daha sözünü tamamlayamamıştı ki Akrep diğer yumruğu ile adamı al aşağı etti. Bunu gören diğerleri Akrep'in üzerine saldırmış olsa da, hepsi teker teker yeri boyladı.
  80.  
  81. Akrep sonuncuyu da yere indirdikten sonra çocuğa doğru döndü ve "Sanırım açsın, bak bende biraz yemek var... Eğer istersen benim evime yemek yemeye gelebilirsin..."
  82.  
  83. Çocuk önce yemeği görünce heyecanlandı, fakat sonra "Ben o kadar da aç değilim..." dedi somurtarak...
  84.  
  85. Fakat çocuğun yalanı çabucacık ortaya çıktı, çünkü bu sözlerinden sonra karnından derin bir gurultu geldi. Akrep ise bu uğultuyu duyduktan sonra çocuğun boyuna gelebilmek için biraz eğildi ve "Bana kendinin bile inanmadığın sözleri söylemeyeceğini söyledin, fakat neden şimdi bana yalan söylüyorsun... Senin ne olduğunu anladım ben, sen önündeki her şeyi gücüyle yok etmek isteyen bir Koç'sun, işte bu gücün yüzünden beni takip etmelisin... Çünkü eğer beni takip edersen sana hem yemek, hem kalacak bir yer, hem de eğitim veririm... Bu adamları nasıl yere serdiğimi öğrenmek istemez misin?" dedi.
  86.  
  87. Çocuk önce biraz çekindi ardından "Tamam, geliyorum..." dedi somurtarak...
  88.  
  89. Terazi yemeğini bitirmişti ve uzun zamandır düşündüğü şeyi sonunda karalaştırmıştı... Terazi bu durumu düşünürken birde kapı açıldı ve içeri yanında bir çocuk ile Aslan geldi... Aslan önce elindeki torbayı bıraktı ardından ise "Bu yeni arkadaşınız, adı Oğlak... Yani gerçek adı bu değil ama ona Oğlak diyeceğiz..." dedi.
  90.  
  91. Aslan sözünü bitirdikten sonra bu sefer kapıdan yanında bir çocuk ile Akrep girdi... Akrep'de elinde ki torbayı bir köşeye fırlattıktan sonra "Çocuklar bu Koç... Evet gerçek adı Koç değil... Bu arada bayağı asabi bir tip, fazla üzerine gitmezseniz iyi olur..." dedi.
  92.  
  93. Terazi bir kaç saniye bekledi ardından ise kelimelerin bile anlatamayacağı bir suratla "İkiniz yemek almaya gittiniz ve yanınızda çocuk mu getirdiniz..?"diye sordu...
  94.  
  95. Aslan ve Akrep birbirlerinin suratına baktı, ardından ise çocuklara. Ortamın sessizliğini Akrep'in bir kızı anında tavlayabilecek kahkahası bastı, ardından ise diğerleri gülmeye başladı...
  96.  
  97. Terazi bu komik durumun ardından ayağa kalktı ve Aslan ve Akrep'e doğru döndü, ardından ise "Size söylemem gereken bir şey var... Okula devam etmeye karar verdim..." dedi...
Advertisement
Add Comment
Please, Sign In to add comment
Advertisement