Advertisement
Not a member of Pastebin yet?
Sign Up,
it unlocks many cool features!
- Pensilvanya ve Fethullah Gülen izlenimleri
- From:[email protected]
- Date: 2015-02-18 22:17
- Subject: Pensilvanya ve Fethullah Gülen izlenimleri
- İrfan Sönmez'den Pensilvanya ve Fethullah Gülen Hocaefendi izlenimleri
- İrfan Sönmez'den Pensilvanya ve Fethullah Gülen Hocaefendi
- izlenimleri_resim
- <http://www.yerelgundem.com/uploads/haberler/2015/02/19/0f796af_b.jpg>
- Bazıları Pensilvanya ifadesini Kandil, İmralı gibi güya orada oturan
- zatın ismi anılmaya değmez anlamında kullanıyor, benim maksadım o değil.
- İsimle eyalet özdeşleştirildiği için okuyucu yazının içeriğini daha
- kolay tahmin etsin diye bu başlığı attım.
- Anlaşılacağı gibi, yazı Hocaefendi'nin yaşadığı yeri ve orada tanık
- olduklarımı konu ediniyor.
- *İRFAN SÖNMEZ / YERELGUNDEM.COM*
- *Bir grup arkadaşın Gülen Hocaefendiyi ziyaret edeceğini öğrenince --
- bir mahsuru yoksa-beni de kafileye dahil etmelerini istedim.* Öyle ya
- dışarıdan birini götürmek istemeyebilirlerdi. Dışarıdan tabirini
- kendimle cemaat arasına bir sınır koymak için kullanmıyorum. Bilakis
- ahlak mayalayan gruplarla adımın yan yana anılmasından ancak şeref
- duyarım. Dışarıdan tabiri gördüklerimi objektif olarak yansıtacağımın
- bilinmesi içindir. Maksadım hem Hocaefendi'nin yaşadığı mekanla ilgili
- spekülasyonların doğru olup olmadığını öğrenmek, hem de gecikmiş bir
- teşekkürde bulunmaktı. *Tutuklu olduğum dönemler Hocaefendinin ciddi bir
- yardımını görmüş, bir türlü teşekküre fırsat bulamamıştım.*
- Uzun bir yolculuktan sonra önce Newyork'a, oradan da bazı gazetelerin
- Hocaefendi'nin sarayı diye takdim ettikleri köye geldik. Köy diyorum
- çünkü burası şehrin çok dışında etrafı ağaçlarla kaplı tipik bir Anadolu
- köyünü andırıyor.
- Cemaatin kalbinin attığı mekan 60-70 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu.
- İçinde her biri 110-120 metrekarelik bir zemin üzerine inşa edilmiş 8
- tane iki katlı ev var.
- Bu evler misafirhane olarak kullanılıyor.
- Odalar genellikle 2 veya 3 kişilik. Her odada tuvalet, banyo, elbise
- dolabı ve birkaç kitaptan oluşan bir kitaplık bulunuyor. Bu evlerin
- dışında ibadet veya toplanma mekanı diyebileceğimiz 3 katlı iki ayrı
- bina mevcut. Biri yeni yapılmış Ramazan ayında kullanılıyor takriben 400
- metrelik bir alana inşa edilmiş, ötekisi ise Hocaefendi'nin yaşadığı
- daha küçükçe bir bina.
- *
- [http://cdnimage.zaman.com.tr/2014/09/12/irfansonmez.jpg]
- Av. İrfan Sönmez
- *
- *Misafirhaneler prefabrik malzeme ile yapılmış,oda duvarları
- kartonpiyer.* Yani maliyetler mümkün olduğunca düşük tutulmuş, her
- birini 50 bin dolara çıkarabilmek mümkün. Girişte, nizamiyede bütün
- elektronik aletler bırakılıyor. İçeri girenin dış dünya ile temasının en
- aza indirilmesinin amaçlandığını sanıyorum. Burada kafilenin kalacağı
- odaların anahtarları teslim ediliyor.
- Nizamiyeden girdikten hemen sonra Hocaefendi'nin kaldığı 3 katlı
- yukarıda bahsettiğim bina var. Birinci kat yemekhane ve mutfak olarak
- kullanılıyor, günde 3 öğün yemek çıkıyor.
- *Sabah kahvaltı, akşam çorba, öğleyin iki kap yemek. *Yemekler tabildot
- usulü, herkes tabağını alıp servisini kendisi yapıyor. Belki abarttığımı
- düşünenler olacak ama *son yıllarda yediğim en leziz yemekleri orada
- yedim*. Hep tekke yemeğinin tadını mekanın manevi havasından aldığını
- söylerlerdi de inanmazdım. Mekanın tadı yemeklere de sirayet etmiş.
- İkinci katta mescit olarak kullanılan yaklaşık 70-80 metre büyüklüğünde
- bir salon ve içinde bir kitaplık mevcut. Namazlar burada kılınıyor.
- Namaz saatleri dışında herkes ya Kuran ya Cevşen yahut dini bir kitap
- okuyor.
- Müthiş bir sessizlik, insana huzur veren bir sükut var. Arada bir
- çevrilen kitap sayfalarının sesi kulağınızda ilahi akisler bırakıyor.
- Üst kat Hocaefendi'nin gününün tamamını geçirdiği mekan. 40 metre
- büyüklüğünde Bamteli çekimlerinin yapıldığı salona girdiğinizde sizi
- hemen karşı duvarda fon kağıdından yapılmış bir *Türk bayrağı karşılıyor. *
- [http://www.yerelgundem.com/uploads/resimler/1/96/279d743_o.jpg]
- Salon Hocaefendinin odasına açılıyor. Bazı medya organlarının saray
- benzetmesi yaptığı *Hocaefendinin odası en fazla 25-30 metre
- büyüklüğünde* son derece mütevazı döşenmiş duvarları kitaplarla kaplı
- bir oda , yine kitaplığın üzerinden sarkıtılmış *Türk bayrağı
- Hocaefendi'nin her anına eşlik ediyor*. Toplu bulunan mekanlarda
- duvarlara monte edilmiş LCD ekranlardan günün her saatinde ayetler,
- hadisler, şiir ve güzel sözler akıyor. İçeri girenin nazarının değdiği
- her yerde İslami bir mesajla karşılaşması murat edilmiş. Ne bir lüks ne
- bir şatafat göremiyorsunuz. *Halısından duvarına kadar sinmiş bir gül
- kokusu ciğerlerinizi dolduruyor.*
- Günlük program namaz ve ibadetlere göre tanzim edilmiş. Gece saat 04.00
- de kalkılıp teheccüt ve toplu olarak 4 rekat hacet namazı kılınıyor.
- Sonra sabah namazına kadar dua, Kuran veya tefekkür. Sabah namazının
- sünneti kılındıktan sonra Hocaefendi müsaitse üst kata çıkılıp beraberce
- namaz eda ediliyor.
- *Sonra uzun bir tesbihat faslı, esmai hüsna çekilmesi, ve dua.. *
- Kahvaltı saat 8.5 da 10.00 ile 12.00 arası Hocaefendi özel talebeleri
- ile ders yapıyor. Ardından öğle namazı ve yine uzun bir Risale-i Nur
- geleneğine mahsus tesbihat faslı. İkindi namazına kadar mescit olarak
- kullanılan mekanda herkes bir köşeye çekilip Kuran, kitap veya namazla
- meşgul oluyor.
- *İkindi namazı*nda yine sünnetler alt katta, farz üst katta Hocaefendi
- ile birlikte kılınıyor.
- Akşam namazından yarım saat önce bir dua saati var. Bamteli'nin
- çekildiği küçük salonda herkese dua kitapları dağıtılarak belli
- sayfaların okunması isteniyor. Biz oradayken bir hafta boyunca *Füyuzatı
- Rabbani* okundu.
- [http://www.yerelgundem.com/uploads/resimler/1/96/9e02217_o.jpg]
- Tabi Hocaefendi bu dua faslına riyaset ediyor. O okumasını bitirince
- kitaplar toplanıyor. Hocaefendi genelde dua saatinden sonra sorusu olan
- olunca kısa kısa sohbetler yapıyor. Öyle sanıldığı gibi günlük siyasete
- dair bir sohbet söz konusu değil. Daha çok dini konular konuşuluyor ama
- zaman zaman anlatılanların günümüze bakan yönlerini de hissediyorsunuz.
- Akşam namazından sonra Yatsıya kadar aynı Kuran, kitap okuma veya nafile
- namaz faslı devam ediyor. Yatsıdan sonra duruma göre Hocaefendi küçük
- sohbetler yapabiliyor. Bu bazen öteki vakitlerde de olabiliyor, yeter ki
- düşüncesine çöp dürtebilen birisi çıksın.
- Gördüğüm kadarıyla insanlar oraya manevi bir temizliğe geliyorlar. Bir
- kaç gün de olsa dünyanın hay huyundan kaçarak sığınılacak bir liman gibi
- görüyorlar.
- Bütün manevi mekanlarda hissettiğinizi orada da hissediyorsunuz. Birkaç
- saat içinde içinize derin bir huzur çöküyor. O kadar ki hiç kıpırdamak
- istemiyorsunuz, saatlerce günlerce öyle içinize kapanmış bir halde
- kalmak istiyorsunuz. Barınma imkanları talepleri karşılayamadığı için
- insanlar 3-5 ay öncesinden yer ayırmaya çalışıyorlar. Benim gittiğim
- grubun yaklaşık bir yıl uğraştığını orada öğrendim.
- Hocaefendi'nin yoğun bir trafiği var, bir taraftan yukarıda saydığım
- meşguliyetler öte taraftan dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen
- heyetler... Bu tempoya adanmamış bir insanın bir ömür dayanabilmesi çok
- zor. Dünyevi hiçbir karşılık bu fedakarlıkları bir insana yaptıramaz.
- *Bir insan ancak Allah için bu kahırlara, bu zorluklara bu nobranlıklara
- katlanabilir.*
- Gittiğimizin ikinci günü kendisiyle tanışma ve yüz
- <http://www.myphototr.com/> yüze görüşme imkanı bulduk. Biliyorum siz
- yaptığınız iyilikleri unutursunuz ama bizde gördüğümüz iyiliği
- unutmayız, dedim. mahpushane faslını hatırlatarak gecikmiş bir
- teşekkürde bulundum.
- Nasıl mahcup oldu,nasıl utandı anlatamam. Çocuk saflığında bir edaya
- büründü.
- *Bu arkadaşlar dedi, Komunizme karşı dik durdular. Muhsin Yazıcıoğlu ve
- arkadaşları eğilmediler, onunla çok görüşür, çok sevişirdik diyerek
- ağlamaya başladı, o günün sohbeti de o teessür ifadesiyle sona erdi.*
- Sonraki günlerde de birkaç defa kendisini dinleme imkanı bulduk.
- Dikkatimi çeken şeyleri kısaca şu şekilde özetleyebilirim.
- [http://www.muhsinyazicioglu2009.com/uploads/haberler/2014/05/12/4f15ec2_o.jpg]
- Hocaefendi bir defa lafı eveleyip gevelemeden *Türk milleti* diyor. Öyle
- milletimiz filan gibi saçmalıklara rağbet etmiyor.
- Dışarı çıkınca bahçede takke benzeri şeyler giyilmesine müsaade
- edilmiyor. Takip edilmekten duyulan bir korku var. Ben bu korkuyu hayra
- yordum. Bu korku ABD'nin kontrolündeler iddiasını çürütüyor. ABD'nin
- emrinde olsalardı bu korkuya gerek var mıydı?
- Yeni bir buluş yapan bir ekip geldi, meyve ve sebzelere serpilen
- kimyasal ilaçların etkisini yok eden tamamen doğal bir ilaç üretmişler.
- Bütün deneyler müspet. TÜBİTAK'tan da teyit ettirmişler. *Hocaefendi
- sizi engellemediler mi* diye sordu, engellediler onun için Patent almaya
- buraya geldik dediler. Hocaefendi keşke Afrika'ya gidip orada alsaydınız
- onlar Türk Milletini daha çok severler dedi.
- Oraya gelenlerin profiline dikkat ettim, hepsi eğitimli, kariyer yapmış,
- birkaç dil bilen insanlar. Yani bir başka ifadeyle en zor idare
- edilebilen, dinlediklerine eleştirel bakabilen toplum kesimi. Bu
- kalitede insanlar *Hocaefendi'de en küçük bir sapma veya enaniyet
- belirtisine tanık olsalardı bir gün bile orada kalmazlardı.
- *
- Hocaefendi'nin müthiş bir birikimi var. Çok zengin bir kelime
- dağarcığına sahip. Yaşayan edebiyatçıların hiç birinin konuşurken ve
- yazarken onun kadar çeşitli kelime kullanabileceğini sanmıyorum. Bir
- soru sorulduğu zaman irtibatlı onlarca ayeti, hadisi, hatta şiiri
- sıralayabiliyor.
- *Yazılanların aksine orada kimseye beddua edilmiyor. Sadece Sabah ve
- akşam namazlarının farzlarının son rekatlarında rükudan sonra eller
- semaya açılarak kunut duaları okunuyor. *Böyle bir duruma ilk defa şahit
- olduğum için sordum, Allah resulünün çok sıkıntı çektiği dönemlerde
- sabah ve Akşamın farzlarını böyle eda ettiğini söylediler.
- Bir çok dini grup, tarikat ve cemaatle zaman içinde temasım oldu.
- Hepsini sevdim, saygı duydum. Ama en eğitimli, dünyayı en iyi bilen ekip
- Hocaefendi cemaati. Bu insanlar Türkiye'nin geleceğini temsil ediyorlar.
- Batının işine yarayacak sapkınlıkları yok. *Kolayca manipüle edilebilme
- potansiyeli taşımıyorlar.* Hem Müslüman hem aydınlar.
- Son 15-20 yılda Amerika'ya eğitime giden binlerce gence klavuzluk
- yapmış, heder olup gitmelerine mani olmuşlar. Hala kızını oğlunu
- Amerika'ya gönderenler mutlaka cemaatin kontrolünde olan evleri tercih
- ediyor. Bu potansiyel siyasetin temelsiz saldırılarıyla kolay kolay yok
- edilemez.
- *Pioneer* isimli bir okula gittik. Temizliğinden düzeninden çok
- etkilendim. Bize okulu gezdiren müdür yardımcısı 140'ı yatılı 240
- öğrencileri olduğunu söyledi. Hepsi de Türk ailelerin çocukları. Bu
- okullar sayesinde dillerini, dinlerini, tarihlerini unutmaktan, savrulup
- gitmekten kurtulmuşlar. Müdür Yardımcısına ABD'de farklı dillerle eğitim
- yapılıp yapılmadığını sordum. *Amerika'da eğitim tek bir dille İngilizce
- yapılır.* Sadece yeterli talep olursa bazı bölgelerde İspanyolca seçmeli
- olarak öğretilir dedi. Yani farklı dillerle eğitim taleplerine ABD geçit
- vermemiş...
- [http://www.yerelgundem.com/uploads/resimler/1/96/d5a915b_o.jpg]
- Hocaefendi klasik bir din adamı tipi değil. Onun için bazılarının
- şablonlarına uymuyor. *Hem din adamı hem lider.. *
- Rahatsızlık da buradan kaynaklanıyor. Öngörüleri sağlam, zihni 77
- yaşında olmasına rağmen hala çok berrak, çağrışımları güçlü. Şimdiye
- kadar yürütülen kampanyanın okullar yönünden hiç zarar vermediğini
- hizmetlerin aynen devam ettiğini söyledi. Sadece Azerbaycan'da okullar
- devredilmiş, ama yine o okullardan yetişen öğrencilere. Sahip önemli
- değil, hizmetin yürütülmesi önemli sözünü bir çok kişiden duydum.
- Orada olduğumuz süre boyunca Hocaefendi sevenlerine, hep kıvamınızı
- koruyun, kimseye kapıları kapatmayın, yarın hatalarını anlayanların
- dönecek yüzü olsun telkininde bulundu. *Mazlum olmak için size yapılan
- haksızlıkları hissedecek, üzülecek ve bu üzüntüyü gayret ve himmetinizi
- artırmanın vesilesi yapacaksınız* dedi.
- [http://www.yerelgundem.com/uploads/resimler/1/96/0e6d26a_o.jpg]
- IBM'deki gururumuz Enes Kanter hafta boyunca oradaydı. Başında takkesi
- sırtında sadece Hocaefendinin talebelerinin giydiği cübbemsi
- pardesüsüyle orada görünce gurur duydum. Bir zamanlar sporun bazı
- dalları sadece Batılılaşmış ailelerin çocuklarına mahsustu. Onlar
- üzerinden sporcu solcu olur, sanatçı solcu olur denilerek, çocuklarımızı
- etkilemek için ne kampanyalar yürütülürdü. *Hakan Şükür ve benzeri
- sporcularla bu algı kırıldı.*
- Bir sohbette Firavunla şeytan arasında geçen bir kıssayı --günümüze de
- ayna tuttuğu için- anlatmasını istediler. Hocaefendi şunları anlattı.
- İnsan gelişebilen bir varlık kötülükte şeytanı, Allaha kurbiyette
- melekleri geride bırakacak istidada sahip. Şeytan bile bazı insanların
- hile ve desiselerinden dehşete düşmüştür. Onlardan biri de Firavun'dur.
- Şeytan bir gün Firavun'a utanmıyormusun şu yaşa geldin, bir ayağın
- çukurda hala ene rabikümül ala (ben sizin rabbinizim)diyorsun, demiş.
- Firavun yarın gel sana Rabliğimi göstereyim demiş. Hemen münadilerini
- salarak bir mahalleye siz yarın köpek gibi havlayacaksınız, bir başka
- mahalleye siz koyun gibi meleyeceksiniz, ötekine öküz gibi
- böğüreceksiniz demiş..
- Yani bugün medyanın yaptığı algı operasyonuna benzer şeyler yapmışlar.
- Sabah şeytan Firavun'a giderken bir mahallede havlayanları, birinde
- meleyenleri, ötekinde böğürenleri görünce şaşırmış. Firavun'a çıkıp bu
- ne diye sorunca işte ben bunların Tanrısıyım, Musa ve kardeşi Harun'a
- yıllardır bunların hiç birini dedirtemedim, hiçbir dediğimi yaptıramadım
- demiş...
- Hocaefendi'nin bu kıssayla bize de dedirtemeyecekler mesajı verdiğini
- algıladım.
- Gördüğüm farklı şeyler de var, ama yazılmasının faydası yok. Cemaat
- planında bir suç yapılanmasının olduğuna asla inanmadım, yanılmadığımı
- da hakkel yakin müşahede ederek gördüm..
- Fert, fert yanlış yapanlar olabilir. Ama yürütülen kampanya suçla
- suçluyla mücadele değil, tamamen bir sivil toplum hareketini yok etmeye
- matuf. *Küçümsedikleri, basit bir imam diye hafife aldıkları adam orada
- mütevazi kürsüsünde 163 ülkeye Türkçe sesleniyor.*
- Bütün bunları şunun için yazdım, çok acımasız bir kampanya yürütülüyor.
- Bu 12 Eylül'den önce bize, Ülkücülere de yapıldı.
- Ne Amerikancılığımız ne faşistliğimiz kaldı.
- Hep vicdanlı bir sesin çıkıp bizi savunmasını bekledik. Ben burada
- gördüklerimi yazarak onu yapıyorum.
- Elçiye zeval olmaz. Gerisi herkesin kendi vicdanına kalmış. Üç beş tane
- adamın muhasebe yapmasına vesile olursa bile bu yazı görevini yapmış
- sayılır...
- Haber Orjinal Linki:
- http://www.yerelgundem.com/haberler/677917/irfan_sonmezden_pensilvanya_ve_fethullah_gulen_hocaefendi_izlenimleri.html
- İRFAN SÖNMEZ / YERELGUNDEM.COM - www.yerelgundem.com
Advertisement
Add Comment
Please, Sign In to add comment
Advertisement