Advertisement
Guest User

Untitled

a guest
Jan 19th, 2017
80
0
Never
Not a member of Pastebin yet? Sign Up, it unlocks many cool features!
text 10.16 KB | None | 0 0
  1. "Sana bu yazını yazmadan önce "bitmekten" kastımın tek başına yeterli gelmediğini zaten söylemiştim. Yine de bunun üzerine yazmaya devam etmişsin."
  2. ***
  3. Şimdi "bitmekten" kastının tek başına yeterli olduğunu söylediğin varsa ben hatırlamıyorum açıkçası ancak buna rağmen yine eksik görüyorum ben, yetersiz olma ihtimali için de aynı savunma geçerlidir çünkü yetersiz olma durumu yoktur bilimin. Sen bunun bittiği yerde (yetersiz geldiği yerde) felsefenin (düşünbilimin) devreye girdiğini söylemişsin ancak ben sana "felsefe" kelimesinin ne anlama geldiğini TDK'dan bizzat aktarmaya çalıştım.
  4.  
  5. ---------------------
  6. "Bilim, Belli bir temel ve kurallar çerçevesinde ilerler ama bittiği yerde düşünbilim olan felsefe ortaya çıkar; aradığı ise kaynak ve var olanın varlığı gibi konulardır. Felsefe düşünce bazlı olduğu ve bilim gibi 'kesin' temellere dayanmadığı için mantığın ötesinde belli kalıpları yerleştirmeyi amaçlar. "
  7. demiştin, ardından benim yorumumu irdelemek olarak ele alıp bir de bunu demişsin,
  8. "Bilimin "kesin" temellere dayanır konusunda anlam karmaşası olacağını tahmin ettiğim için "belli bir temel ve kurallar çerçevesinde" diye en başında belirtmiştim. Aynı şekilde bu konuyu da yazında uzun uzun irdelemişsin."
  9.  
  10. Şimdi ilk kurduğun cümlelerden sonra, benim "irdelemelerimden" sonra attığın bu cümle, söylediğin şeyi sanki söylememişsin gibi bir duruma getirmiş ancak demagojiye lüzum yok bence çok açık yazdıkların, ben beyninin içini göremiyorum dostum, yazdıkların üzerinden yorum yapıyorum. Böyle bir cümle kurup, karşındaki insanı seni anlayamadığı için suçlayamazsın çünkü cümle çelişiyor.
  11.  
  12. "Bilim, Belli bir temel kurallar çerçevesinde ilerler, bittiği yerde felsefe ortaya çıkar. Felsefe düşünce bazlı olduğu ve bilim gibi "kesin" temellere dayanmadığı için mantığın ötesinde belli kapılar yerleştirmeyi amaçlar." Bak cümleni biraz daha sade haline getirdim okumanı rica ediyorum tekrardan. Her türlü saçma oluyor zira bilim kesin bir temel veya belli kurallar çerçevesinde ilerlemiyor diyorum, bir çok bilimsel yöntem ortaya atılmıştır. Bilimi düşünceden soyutlamak saçma geliyor bana bu noktada. Zaten bilimsel yöntemin çalışabilmesi için, düşünce şarttır, bunu bilimsellikten saymamak, bilimin yapılmasına engel olur. Hayal gücü de bilimin parçasıdır, düşünce de. Bunları neden ayrı kulvarlarda değerlendirme gereği duyuyoruz bilmiyorum ben diyorum ki her şey imkanlar dahilindedir, bunu bana en iyi bilim kanıtlar çünkü düşüncelerin somuta gelmiş halleridir. Bir çok imkansız gibi görünenleri ve söylediğin üzere "felsefi düşünceye" gerek bile yok. Ben basamak olarak görüyorum bunu. Yani düşüncenin ne olduğu üzerine sayfalarca tartışılacakken, tatmin edecek bir sözcük anlamı bulamazken bir de bunu "hayır efendim düşünbilim olan felsefede düşünürüz, bilimi bundan sonra yaparız, çünkü bilimin bittiği yerde düşünbilim ortaya çıkar yani felsefe. Bu arada düşünbilim TDK'da geçmiyor, ekstra kaynaklarda geçiyor, kişi bu kaynakları da kabul etmeye bilir, kendisi bilir" gibi düşünceler üretilmemelidir. Sen bunu elbette direk söylemiyorsun ancak ben, bunu çıkarıyorum.
  13.  
  14. ***
  15. "Ve bilimin ise bir düşüncenin, bir durumun eksikliği veya fazlalığı sonucunda ortaya çıktığı bir ihtiyaç karşılayıcı olduğunu söylemek istiyorum. İhtiyaç nasıl ortaya çıkarı kabaca söylemek gerekirse şuan oturduğun yerde rahatsan kalkıp bir koltuğa oturmazsın."
  16.  
  17. İlk cümlen çok cüretkâr bir cümle olur ve kısmen katılırım.
  18. "Bir tek bilim her şeyi tartışmaya açar. Üstelik onda da amaç, tartışmanın sonucunda doğruyu bulmak değil, ona yaklaşmaktır. Bunu da yanlışları eleyerek yapar."
  19. İhtiyaca cevap verebilir ancak tek işi bu değildir, üstelik ihtiyaca verdiği cevap da zamanla yanlışlıklarından arınır, daha çok gerçeğe ve doğruya yaklaşır.
  20.  
  21. ****
  22. "Ben bir eksiklik hissediyorum. Daha önce bazı insanlar doğa olaylarını çeşitli tasvirlerle anlatmaya çalıştılar; kimisi şimşek çakmasını Zeus'un kızdığını, denizin kabarması Poseidon'un gürlediğini, Nil döneminin bereketli geçmesini ise İsis'in rahmeti Ra'nın güneşinin merhametine bağladılar. Aynı şekilde sen de ilki şapkadan çıkan bir tavşana bağlıyorsun. Ben bunu sormuyorum.
  23. Ben o şapkadan tavşan çıkaran sihirbazı oraya gönderen koordinatörün baronunun kaynağını soruyorum. Geçirdiğimiz onca zamana nazaran bu sorunun cevabı olmadığının farkındayım. Ama kendimi tatmin etmek için buna çeşitli tasvirler bulmuyorum."
  24.  
  25. Şimdi öncelikle, şapkadan çıkan tavşan benzetmem ile, yanardağın hiddetini bir tanrının hiddeti sanan insanların yaptığı benzetmeyle asla bir tutmamalısın. Üstelik ben ilki, bununla bağdaştırmıyorum sadece doğru soruları sormana yardımcı olmaya çalışıyorum. Kaldı ki, bu "sen de ilki şapkadan bir tavşan çıkarmaya bağlıyorsun" söylemin, ilk dediğin şeyin yoktan var olma olarak kabul ettiğini gösterir, ben bunu söylemek de istemedim zaten. Bu konunun algıya göre değişeceğini belirttim.
  26. Zira ben aynen böyle yazdım, kendimden alıntı yapacak olursam, "Yoktan var etme konusu, ciddi ciddi bana her zaman komik gelen bir konudur zira yoktan var etmek, izleyicilerin algısına göre değişken bir konudur.
  27. Daha da açacak olursam, perde arkasını bilmediğin bir sihir numarasında ilizyonistin, şapkadan tavşan çıkarması ile yoktan var etmesi aynı kulvardadır. " tekrar değerlendirmeni rica ediyorum.
  28.  
  29. *****
  30.  
  31.  
  32. "Hayır bunu bilen var etmeye çalışmaz. Bunu bilen ihtiyaç duyulduğu zaman var etmeye çalışır. Düzen, eksiklikten baskındır. Ne zaman ki eksikler ciddi bir boyuta ulaşır; o vakit düzensizlik baş gösterir ve ihtiyaç doğar. Neye ihtiyaç doğacağı ise “?”’dir."
  33.  
  34. Bu konuya bakış açımızın farklı olduğunu gösteriyor bana, çünkü bence bu konuyu bilen adam var etmeye çalışır, çünkü ihtiyaç duyulduğu için araştırır zaten bunu adam, buluyorsa da -ki bu çok iddialıdır- ihtiyacını giderir.
  35. Düzen, evrimin bir sonucu olduğu için bizler var oluşun şu anlık "yolunda" (her şey yolunda anlamında) olduğunu düşündüğümüz için düzenin olduğu algısına kapılıyoruz ancak düzen yoktur, kaos eksikliğin de düzenin de üstündedir.
  36.  
  37. ******
  38.  
  39. "Öncelikle ben bir öğretiden kaynak aldığımı sana söylemedim burada senin önyargın ile davrandığını seziyorum" burada da çıkarım yaptım zira sen, "Çünkü ilk tektir" demiştin, ardından da bunun bölünmesi durumunda diğer ilklere bağlı olduğunu söylemiştin, gerçi zaten algıya göre değişim gösterebileceği konusunda hem fikir olduğumuzu görüyorum burada. Bu açıdan bir sorun yok.
  40. Bu paragraftaki, yine tavşan örneğinde anlatmak istediğim algı konusunu farklı yere çekip söylemişsin ki bu kötü değil de, kaçırdığımız nokta şurası dostum, cevap istiyorsun benden ancak burada bilim yapıyoruz ve bilim, cevap bulmayı amaçlamaz zaten cevap bulunduğu vakit, bilimin ciddili bittiği artık ihtiyaç duyulmadığı vakittir. Sürekli benden cevap bekliyorsun, bilim soru bulmak için cevap bulur, o mucizevi anahtar cevabı zaten unut. Bilime girmez o zaten, bilimin amacı tekrar söylüyorum, "Bilim gerçeği bulduğunu değil, yanlışı teşhis edip onu elediğini iddia eder." buradaki gerçeği aradığın cevap olarak ele al, söylemek istediğimi anlayacaksın. Cevap bulduğun zaman da cevabın, yalnızca şu an için geçerli olacaktır, daha iyi bir cevap, yanlışlarından arındırılmış bir cevap ger zaman gelecektir zira bilim bunu amaçlıyor ve yapıyor.
  41.  
  42. "Örneğin: Sen bana bir kuşun uçma mantığını anlatıyorsun, ben sana neden o fizik kurallarının öyle olduğunu soruyorum." kuşun uçması için, mevcut fiziki koşullarının sağlanması gerekiyordu. Fiziki koşullar evrimleştikten sonra, kuşun da bu evrimleşen fiziki oluşuma göre evrimleşip uçmasıdır olay. Yani fizik kurallarının da çeşitli faktörlere göre evrimleştiğini, atıyorum yer çekimi farklıdır, kütle çekim farklıdır vb durumlara göre yani çevresel faktörlere göre evrimleştiği, -bu yüzdendir ki fiziki kuralların farklı olduğu yerler vardır- haliyle bu evrimleşmenin sonucu olarak da, kendi içerisindeki canlıları, mevcut fiziki koşullara göre evrimleştirdiğini söylüyorum. Hayvanlardaki evrime neden olan etmenleri az çok bilmekteyiz, ancak şu anlık benim bilgi dahilimde fizik kurallarının neden böyle evrimleştiğini anlatacağım yalnızca kendi fikirlerim var ve onlar da söylediğim gibi, uzay zamandaki kütle çekimden, gezegenlerin konumlarından, fiziki uzay ortamından kaynaklandığını düşünüyorum yani kısaca.
  43.  
  44. ****
  45. "Bu dediğine kısmen katılıyorum. Çünkü doğru diye bir şeyden ziyade bizim kabul ettiklerimiz vardır. Biz bunlara doğru deriz. Bizim doğrularımız bir başkasınınki ile örtüşmeyebilir, bilinen doğrular en büyük yanlışlar olabileceği gibi bilinmeyen doğrularda olabilir."
  46. bu paragrafta ben de sana katılmaktayım ve eklemede de bulunayım, şayet toplumdaki insanlar bir doğruyu fazlaca kabul etmektelerse bu o toplumun insanları için su götürülmez doğru oluyor, ancak doğrunun da değişebilir olduğunu unutmamak gerekiyor sonuçta söylediğin gibi "bilinen doğrular en büyük yanlışlar olabileceği gibi.." ki doğrunun doğru olduğunu test ettiğin araçlarla bunu söylüyorsun, bir gün bu araçları daha iyi kullanan veya farklı araçlar üreten birisi, doğruların aslında o kadar da doğru olmadığını öne sürebilir, bilimle olur bu da.
  47.  
  48. "Son olarak" ile başlayan paragrafın için de, zaten sorun yok dostum. İstediğin zaman yazabilirsin şayet benim de internet erişimim varsa gayet okuyup, geri dönüş yapmaya çalışıyorum. Böyle şeyler de zaten sorun değil. Amacımız tartışırken öğrenmek zaten, bunu da başardığımızı ben kendi adıma düşünüyorum. Umarım sen de bu fikirdesindir zira değilsen, tartışmalarımız amacına ulaşmıyor demektir.
Advertisement
Add Comment
Please, Sign In to add comment
Advertisement