Zodiac Hacker Bölüm 9

9.BÖLÜM : Çöküş Bölüm 1 ; Fazla Öz Güven

3. Şahıs Anlatıcı

   Gurubun tamamlanmasıyla birlikte bir çok başarıya imza atmıştı Zodiac Gurubu geçen 2,5 ay içerisinde... Gurup, yaptığı işlerden çok, gizemli-bilinmeyen karakteristik üyeleriyle dikkat çekiyordu artık. Şifreleme kısmında; Balık, Yay ve Başak'ı birbirlerine düşürürlerken, saldırı kısmında devamlı Boğa ve Koç'u ve zeka bakımında ise devamlı Yengeç ve Oğlak karşılaştırılıyordu bu "DIŞ İZLEYİCİLER"...

   Diğer kişilerin üzerinden hiç geçinilmiyor, karşılaştırılma tapınılmıyordu... Bunların sebebi gayet açıktı da zaten; Kova'dan kimsenin haberi yoktu, onu karşılaştırabilecek hiç kimse de yoktu, varsa da bilinilmiyordu zaten. İkiz ise o kadar aktif değildi bu gibi konular hakkında, genelde farklı şeyler yapıyordu, acil bir durum yoksa eğer.

   Terazi, Aslan ve Akrep hiç karşılaştırılmazdı çünkü bu üç kişi işlerinde o kadar iyilerdi ki, bir tarafından tutup da diğeriyle karşılaştırmaya kalktıklarında, hiç bir şey bulamıyorlardı... Üçü de mükemmel, üçü de fazlasıyla iyiydi... Fakat bu lafları onlara söyleseniz mutlaka bir tarafından kıvırıp, size bir kusurlarını söylerlerdi çünkü bu üç kişinin arasında değişmeyen bir sözleşme vardı, onlara göre "Öz Güven" denen bu lânet kelime, başarısızlığa doğru giden kısa bir yol, bir yokuş olarak görünüyordu. Bu yüzden övünülmeyi hiç sevmezlerdi.

 2,5 Ay Sonra ; Yer : Zodiac Hackers Ana Kalesi

   Terazi her zaman yaptığı gibi, kalenin üzerindeki en rahat yere oturmuş, "FocusVision" alıştırması yapan; daha doğrusu onu geliştirmeye çalışan Oğlak ve Yengeç'e doğru dik dik bakıyordu. Eline bir top almış ve devamlı havaya atıyordu bu ikisi. FocusVision'un en berbat özelliği olan, sınırlamasını ortadan kaldırmaya veyahut onu yükseltmeye çalışıyorlardı.

   Terazi uzandığı yerden hiç rahatını bozmadan konuşmaya başladı "Şu lanet topu sallamayı kesin artık... Başım ağrıdı. 'TAK-TAK-TAK-TAK'! Yok mu başka bir top, bu soktuğumun tenis topundan başka?"

   Yengeç, dikkatini hiç bozmadan topu atmaya devam ediyordu. Ardından ise o hafif soluk sesini Terazi'nin bu sorusuna cevap verebilmek için ortaya çıkardı "Topun sesi olması gereken bir faktör... Bildiğin gibi, FocusVision odaklanmaya dayanan bir "Şey". Bu özelliği onu en zor yapan faktör zaten. Sen bir kaç hafta içerisinde bu hareketi tamamen öğrenmiş olabilirsin, fakat hâlen mükemmel hâline getirebilecek kadar şey bilmiyorsun. Eğer şu anda yaptığımız deney başarıya ulaşabilirse, FocusVision sayesinde sadece gözlerinle alev bile yakabilirsin..."

   Terazi, Yengeç'in bu cümlesini duyduktan sonra aşağılar biçimde ona doğru döndü ve "Gözünle alev yakmak mı? Salak mısın sen?" diye sordu açıklanamayan bir ses ile.

   Yengeç, dediği şeyin ne kadar garip bir şey olduğunu, anlattığı şeyle bağlantılı olmadığını anladığında havadaki topu eliyle tuttu ve avuç içiyle kafasına hafifçe vurdu. Sonra ise eliyle Oğlak'a bir işaret yaptı "Düzeltir misin?" lütfen tarzından.

   Oğlak önce derin bir iç çekti, ardından ise Terazi'ye doğru döndü ve "Anlatmaya çalıştığını aslında anladın öyle değil mi?" diye sordu.

   Terazi pozisyonunu hiç bozmadan, kafasını tavana doğru yasladı ve "En başından beridir ne demek istediğini biliyorum. Sadece verdiği örnek biraz fazla konu dışı kaçtı."

   Oğlak Terazi'nin bu sözlerini duyduktan sonra elini beline doğru koydu ve "Sırf o istedi ve prosedüre uysun diye sana yine de anlatacağım olayı... Bu şekilde, etrafta odaklanmanı bozacak farklı faktörler olsa bile, yine de odak noktan sen isteyene kadar bozulmayacak... Kısacası beyin hücrelerini geliştireceğiz; ve bu sadece daha hızlı, daha mantıklı ve daha sağlam kararlar çıkarmanı sağlayacağız."

   Terazi, Oğlak'ın bu sözlerini duyduktan sonra önce biraz düşündü, ardından ise rahat yerinden hızla kalktı ve "Şunu bi' denemek istedim... Nasıl yapıldığını bir gösterir misin?"

   Aşağılama sırası bu sefer Oğlak'a geçmişti. Hemen fırsatı değerlendirdi oda "Demin pek ilgileniyor gibi gözükmüyordun? Ne oldu, söyler misin bana?"

   Terazi, ifadesini hiç bozmadan Oğlak'a doğru döndü ve "Sesin o kadar sağlam ki... Eğer televizyonda hiç işe yaramayacağını bildiğim bir ürünü satsan, bilmeme rağmen yine de alırdım o ürünü..."

   Oğlak iltifat mı yoksa hakaret mi olduğunu anlayamadığı bu soru karşısında biraz afalladı, ardından ise kendini toparladı ve "Yengeç, sen geç şuraya otur... Şu adama bir kaç şey öğreteyim bende..." Bu sözlerin ardından ağır gözleri ile Terazi'ye doğru döndü ve "Hadi...başlayalım artık" dedi.

1 Hafta Sonra; Akşam Saatleri 18:16, Yer: Zodiac Hacker Ana Kale

   Havada fırtınayla karışık bir yağmur vardı, dışarısı saatin henüz erken olmasına rağmen zifiri karanlığa gömülmüştü bile günlerin kısalmasından dolayı. Sanki hava o gün olacakları görüyor ve üzerinde yaşayan bu kötü insanlara nefretini kusuyordu. O gün, Zodiac Gurubu uzun süredir yapmayı düşündükleri bir saldırıda bulunacaklardı. Future Bankası'na yapılacak bu saldırı, çoğu kişinin kaderini değiştirecekti.

   Aslan, Akrep ve Terazi dışındaki herkes, sırf bu gün için Ana Kale'de toplanmış ve üzerlerindeki stresten kurtulmaya çalışmaya başlamışlardı. Operasyon büyük olduğu gibi, daha önceden böyle bir tecrübelerinin olmaması, onları tedirgin eden ana faktörlerden bir tanesiydi.

   Tam bu sırada kapı ağır bir tonla çalındı. Kapının çalınmasıyla İkiz hemen kapıya koştu. Önce delikten bakıp, kimin geldiğini kontrol etti, ardından ise kapıyı büyük bir hızla açtı, gelenler beklenilen kişilerdi; Aslan, Akrep ve Terazi... Dışarıdaki yağmur yüzünden üstleri sırılsıklam olmuştu.

   Aslan kapının kilit sesini duymasıyla birlikte hızla kapıyı aralamış ve içeriye doğru hızlı adımlarla girmişti bile. Arkasından elinde kollarının altına bir şey saklamış olan Akrep girdi içeri. En sonda ise Terazi kafası hafif düşük, tedirgin bir biçimde içeri girdi.

   Akrep, kollarının altında tuttuğu şeyleri masanın üstüne koydu ve diğerlerine doğru dönüp "Bu gördükleriniz şimdilik kontrol etmeniz gereken şeyler, size 15 dakika veriyorum, hemen üstünden geçin."

   Akrep'in bu sözleriyle birlikte, tüm gurup dokümanların üzerine doğru çullandı ve herkes kendi konusunun yazdığı kağıt tomarını alıp hızla okumaya başladı.

   Onlar kağıtları kontrol ederken, Terazi, Aslan'dan gelen kesin bir emirle birlikte bilgisayar sistemini toparlamaya başladı. Aslan ise Terazi'yi izlerken sert bir sesle Akrep'le konuşuyordu "Şerefsiz herif... Ona bu kadar tahammül ettik, artık yeter! Kiminle uğraştığını ona göstermemiz gerekiyor, yoksa kendini bir şey sanıp üzerimize çullanmayı deneyecek."

   Bu ses tonunun fark eden Akrep, kendi yöntemiyle Aslan'a cevap verdi "Yeterli ekipmanımız, yeterli adamımız, yeterli bilgimiz var... Önümüzde durabileceklerini bile sanmıyorum. O bankanın tamamını sömüreceğim, hem de hiç bir şey kalmayana kadar ve işim bittikten sonra öyle bir virüs bırakacağım ki geride, bir daha güç tuşuna basmaya bile korkacaklar!"

   Terazi, bu iki büyük adamın alışılagelmedik konuşması altından sadece bir şey sorabildi "Her şey mükemmel, her şey bizim plânımızın bir parçası fakat... Bu kadar özgüven sizce iyi mi? Yani, ya eğe-"

   Terazi, cümlesini tamamlayamamıştı ki, Akrep direk bu sözlerin üstüne çıktı "Biraz erkek ol Terazi! Bu adamlar bizim gibi yetim çocukların paralarını çalan adamlar! Korkunun üstüne çık!"

   Terazi, Akrep'in bu sözlerini duyduktan sonra işine daha da odaklandı ve tüm teçhizatı toplamaya döndü.

   İçeride ki hava iyice birbirine karışmıştı, kablo sesleri, kasa sesleri birbirine girmişti. Bu sesler bir kaç saniye sonra iyice artmaya başlamıştı, çünkü 15 dakika dolmuştu.

   Aslan, son bir kez saatine baktıktan sonra "Saat 18:32... Hadi, artık başlıyoruz!"

   Aslan'dan gelen bu büyük emirle birlikte, herkes kendi tarafına geçti ve bilgisayarlarını yapılacak olan bu savaşa hazırladılar. Herkesle birlikte; Terazi, Aslan ve Akrep'te ekranlarının başına geçmişlerdi. Her zamanki gibi, ana komutayı Terazi alacak, tüm tayfayı o yönetecekti.

   Terazi, son derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Üzerinden akan terlerin durmaya başladığını anladıktan sonra, Future Bankası'nın sisteminin sitesini açtı, ardından ise sakin bir biçimde Veri Tabanına geçti.

   Gerekli kod bağlantılarını ekranlara yansıttı ve herkese başlaması için beklemelerini söyledi. Ekrandaki yüklenme henüz bitmediği için, henüz saldırıya başlayamamışlardı.

   Ekrandaki yüklenmenin dolmasıyla birlikte, Terazi'nin ekranında küçük bir balon belirdi. Bu balon tahmin ettikleri şeydi aslında; SAVAŞ DAVETİYESİ.

   Future Bankası neden yenilememişti şimdiye kadar? Neden kimse onu alt üst edememişti? Bunun tek bir sebebi var, o da hackerlarla bütünleşik olarak çalışmaları. Bankanın sahibi, fiziksel saldırıdan daha çok zarar verebilecek ortama, direk elinin atmıştı ve Hackerlarla bütünleşik bir banka açmıştı.

   Baloncuğun üzerine faresini yavaşça götürdü Terazi, ardından ise "Başlıyoruz Çocuklar" dedi diğerlerine.

   Düğmeye basmasıyla birlikte, ekranda Future Bankasının baş hacker'ı olan Allessandro Fenica gözlüklü yüzü belirdi.

   Allessandro, gayet ciddi bir surat ifadesiyle Terazi'ye doğru baktı, ardından ise "Çocuklarla uğraşmaktan nefret ederim... Umarım beni biraz uğraştırırsın evlat..."

   Terazi, Allessandro'nun bu sözlerinin ardından "Çocuk mu? Biraz fazla küçük görmüyor musun beni, dörtgöz?!"

   Allessandro, Terazi'nin bu küçümser lafına karşı hemen bir cevap yetiştirdi kafasından bir kaç saniye içerinde kurguladığı "Bu gözlük, bu iş içerisinde ne kadar uzun süreden beridir olduğumun bir simgesidir!"

   Terazi, Allessandro'nun sözlerine hemen bir laf yetiştirdi "Geri zekalı... Tam tersini temsil eder o gözündekiler... Eğer benim gibi 5 yaşından beridir bu iş içerisinde olsaydın, o gözlükleri takmana gerek kalmazdı çünkü gözlerin bu ekrana alışmış olurdu ve bozulmazdı!" Bu cümlelerinin ardından hemen savaşı başlattı ve kodlamaya başladı.

   Kodlar ekranda uçuşuyordu, herkes elinden gelenin en iyisini yapıyordu fakat, sayı üstünlükleri çok fazlaydı. Artık olaraktan, Zodiac gurubunun 15 dakikalık beyin egzersizi bu savunma konusunda üstünleşmiş adamların karşısında işe yaramıyor, minicik kalıyordu.

   Terazi, kodlamaya devam ediyordu aynı fakat ellerini ne kadar hızlı kullanırsa kullansın, bir türlü bu savunma gurubunun önüne geçemiyordu...

   En sonunda Terazi'nin kafasındaki engelleyici bariyer, Allessandro'nun "Ne oldu evlat? Çocuksun henüz demiştim sana!" demesiyle birlikte, tamamen yıkıldı. Terazi kafasını öfkeyle kod ekranına doğru son bir kez daha kaldırdı ardından ise "Kimmiş çocuk göreceğiz şimdi! FOCUSVİSİON!"

   Terazi'nin ağzından çıkan bu kelime ile birlikte, herkes kafasını birden ona doğru çevirdi, o ise pozisyonunu hiç bozmadan diğerlerine doğru bağırdı "DURMASANIZA! DEVAM EDİN! HADİ!"

   Terazi bu fedakarlığı, aldığı bu riskle beraber; deminki Aslan ve Akrep'in yerini almıştı bile ve işe de yaramıştı bu taktik. FocusVision sayesinde ekrana tamamen odaklanmış ve kodları aklında yavaşlattığı gibi Allessandro'nun klavyesini okumaya başlamıştı.

   Terazi, öne geçtiklerini fark edince önce derin bir kahkaha attı, ardından ise "Bakalım şimdi ne yapacaksın! Çocuk kimmi-"

   Terazi sözünü tamamlayamamıştı ki, gözüne fena bir acı girdi. Bu acının sebebi, gözünden akan kanlardı tabii ki de. O fark edememişti, fakat gözleri bir kaç saniyedir kanıyordu ama o odaklandığı için bunun farkına varamamış-hissedememişti kanı. Fakat en sonunda gözünde oluşan çatlamalar yüzünden oluşan acı, beynine vurmuş ve tüm odağını yerle bir etmişti.

   İçinde bulunduğu bu acı ile birlikte Terazi, klavyeyi bir kaç saniyeliğine bıraktı, onunla birlikte diğerleri de. Ardından ise Terazi gözlerinden bulanıklaşmamış olanını bulabilmek için elini sırayla gözlerine koydu. Sonra ise "Sol gözüm... Sol gözüm hâlen görebiliyor, hâlen bulanık değil! Hadi devam edin!"

   Terazi'nin bu durumuyla birlikte, Aslan direk şalterin olduğu yere doğru koştu ve tüm elektriği kesti. Ardından ise diğerlerine doğru döndü ve "Hemen çıkın buradan. Hemen! Nereden çıktığını önemli değil! Sadece çıkın, kaçın!" diye bağırdı.

   Terazi, Aslan'ın yaptığı bu hareket ve söylediği bu sözlerle birlikte ona doğru döndü ve "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" diye çıkıştı.

   Aslan'ın yüzü birden düştü ardından ise "Gözün acı verdiği sırada, kaçırdığımız kodlar... Daha doğrusu bıraktığımız açıklık... Yerimizi belli ettik. Birazdan tepemize binerler, fakat bu olmadan önce çıkmanız gerek."

   Aslan'ın bu sözleri ile birlikte Boğa hemen bir karşılık verme gereği duydu "Bize çık diyorsun, fakat sen kılını bile kıpırdatmıyorsun Aslan!"

   Aslan, Boğa'ya doğru döndü ve mavi gözleriyle ona sert bir şekilde baktı, aynı biçimde diğerlerine de. Sonra ise düşük fakat sert bir sesle "Çıkın...diyorum...size... Biz yetişeceğiz" dedi.

   Durumu kimse anlayamamıştı, fakat Aslan'ın bu emrivakisiyle birlikte herkes odadan ağır adımlarla çıkmaya başladı. Herkes çıktıktan sonra Akrep, Terazi'nin koluna sokuldu ve onu kapıya doğru götürmeye çalıştı fakat Terazi eliyle Akrep'i itti ve "Durum çoktan anladım... Ne yapmaya çalıştığınızı... Yerimizi belli ettik, bu yüzden bulunacağız fakat buradan kaçarsak hiç bir şeyden kurtulamayacağız...Bizi takip edecekler, değil mi? Siz kendinizi yem olarak onlara veriyorsunuz, değil mi?!"

   Terazi sözünü tamamlamıştı ki, Polis sirenleri duyulmaya başladı. Evin önüne hızla girmişler ve oradan içeriye bir birlik yollamışlardı bu bilgisayar kurtlarını yakalamak için.

   Terazi, merdivenden gelen sesleri dinlerken konuşmasına devam ediyordu "Bu olayda benim hatam çok büyük, sadece sizin yanmanıza izin vermeyeceğim... Sanırım üçümüzde beraber yanacağız"

   Terazi sözlerinin ardından hafifçe gülümsedi. Gülümsemesiyle birlikte kapı kırıldı ve içeriye Polis Birimleri sırayla girmeye başladı. Hareket dahi etmeyen bu üç kişiyi hızla yakalayıp, merdivenden aşağıya ite-kaka indirmeye başladılar.

   Terazi, yaralı gözüyle merdivenden aşağıya inerken, onları uzaktan izleyen üyelere doğru baktı. Ardından ise kanlı yüzüyle onlara doğru güldü ve "Hoşçakalın" dedi kısık sesle.

   Arabaya tıkıştırılırken bu KAHRAMANLAR, televizyon kanallarında şu şekilde tanımlanılıyorlardı; "ŞEYTANLAR"...