Advertisement
Not a member of Pastebin yet?
Sign Up,
it unlocks many cool features!
- Şu anda herhangi bir yerde olabilir, herhangi bir şey yapabilirdin.
- Bunun yerine bir ekranın önünde yalnız başına oturuyorsun.
- Öyleyse bizi istediğimiz şeyi yapmaktan alıkoyan ne? Olmak istediğimiz yerde olmaktan?
- Her gün aynı odada uyanıyor, aynı yolu kullanıyor, dün yaşadığımız günün aynısını yaşıyoruz.
- Ancak bir zamanlar her yeni gün yeni bir maceraydı.
- Zamanla bir şeyler değişti. Önceleri günlerimiz sonsuzdu
- Şimdiyse planlı.
- Yetişkin olmak bu mu? Özgür olmak?
- Ama, gerçekten özgür müyüz?
- Gıda, su, toprak. Hayatta kalmak için muhtaç olduğumuz en temel öğeler şirketlere ait.
- Bizim için ağaçlarda meyve yok, nehirlerde içme suyu yuva kurabileceğimiz bir arazi yok.
- Eğer dünyanın sizlere sunduğunu almaya çalışırsanız, hapse atılırsınız.
- Bu yüzden onların kurallarına itaat ediyoruz.
- Dünyayı kitaplar aracılığıyla keşfediyoruz.
- Yıllarca arkamıza yaslı oturup bize söylenenleri ezberliyoruz. Laboratuvar denekleri gibi sınava tabi tutuluyor, derecelendiriliyoruz.
- Bu dünyada farklı bir şey yapmak için değil, farklı olmamak için yetiştiriliyoruz.
- İşlerimizi yapacak ancak onu niye yaptığımızı sorgulamayacak kadar akıllı. Böyle çalışıp duruyoruz uğruna çalıştığımız hayatı yaşamaya vaktimiz kalmadan.
- Ta ki yaşlanıp işlerimizi yapamayıncaya kadar.
- İşte tam burada ölüme terk ediliyoruz.
- Çocuklarımız oyunda bizlerin yerlerini alıyor. Bize göre yollarımız eşsiz ancak birlikteyken biz, yakıttan başka hiçbir şey değiliz. Elitler için bir güç kaynağı.
- Şirket logolarının arkasında saklanan elitler için.
- Bu onların dünyası.Ve onların en değerli kaynağı yeryüzünde değil.
- Biziz.
- Onların şehirlerini inşa ediyor, onların çarklarını çeviriyor, onların savaşlarında savaşıyoruz.
- Tüm bunlara rağmen, onları motive eden şey para değil. Güç.
- Para bizi kontrol etmek için kullanılan basit bir araç.
- Yemek yiyebilmek, seyehat edebilmek,
- Eğlenebilmek için bel bağladığımız değersiz kağıt parçası.
- Bize para verdiler ve karşılığında biz onlara dünyayı verdik.
- Bir zamanlar havamızı temizleyen ağaçların olduğu yerlerde, havayı zehirleyen fabrikalar var.
- İçme suyunun olduğu yerde iğrenç kokulu zehirli atık.
- Hayvanların özgürce koştuğu yerlerde, bizim tatminimiz için bitmeksizin üretilip katledilen hayvanların olduğu seri üretim çiftlikleri.
- Bir milyarın üstünde insan açlık çekiyor, herkese yetecek kadar gıdaya sahip olmamıza rağmen. Bunlar nereye gidiyor?
- Yetiştirdiğimiz tahılın %70’i akşam yemeğinde yediğin hayvanı şişmanlatmak için kullanılıyor.
- Niye açlığa çare olsun ki? Bundan kar elde edemezsiniz
- Biz dünyaya yayılan veba gibiyiz, yaşamamıza izin veren bu çevreyi yok eden bir veba.
- Her şeyi satılabilir görüyor, her nesneye sahip olunabileceğini düşünüyoruz.
- Ama son nehir de kirlendiğinde ne olacak? Son nefes alınabilir hava da zehirlendiğinde?
- Bize gıdamızı getiren kamyonlar için benzin tükendiğinde?
- Paranın yenilebilen bir şey olmadığını ne zaman anlayacağız, onun hiç bir değerinin olmadığını.
- Biz gezegeni yok etmiyoruz. Onun üzerindeki tüm yaşamı yok ediyoruz.
- Her yıl binlerce türün soyu tükeniyor.
- Ve sıradaki biz olmadan önce zaman tükeniyor.
- Eğer Amerika’da yaşıyorsanız, %41 ihtimalle kanser olabilirsiniz.
- Kalp hastalıkları her üç Amerikalıdan birini öldürüyor.
- Bu sorunlara iyi gelmesi için reçeteli ilaç kullanıyoruzsebeplerinde üçüncü sırada.
- ancak tıbbi tedavi kanser ve kalp hastalıklarından sonra ölüme
- Bizlere, bilim adamlarına para verip sorunlarımızı gideren bir ilaç keşfedince,
- her şeyin çözüme kavuşabileceği söylendi.
- Ancak ilaç şirketleri ve kanser dernekleri kar elde edebilmesi bizim acımıza bağlı.
- Tedavi için koştuğumuzu düşünüyoruz,
- ama gerçekte sebepten kaçıyoruz. Vücudumuz tükettiklerimizden oluşan
- bir ürün ve yediğimiz gıda da tamamen kar amaçlı tasarlanmış. Kendimizi zehirli kimyasallarla dolduruyoruz.
- Hayvanların vücutları hastalık ve ilaç istilasında.
- Ama biz bunu görmüyoruz. Medyanın sahibi küçük bir grup şirket bunu görmemizi istemiyor.
- Bizim etrafımızı “realite” denilen bir fanteziyle kuşatıyorlar.
- İnsanların bir zamanlar dünyanın evrenin merkezi olduğuna inanmalarını düşünmek komik.
- Ama öte yandan, şu an kendimizi gezegenin merkezi olarak görüyoruz.
- Teknolojimizi gösterip en akıllı olduğumuzu söylüyoruz.
- Ama bilgisayarlar, arabalar ve fabrikalar gerçekten de ne kadar zeki olduğumuzu gösteriyor mu?
- Yoksa sadece ne kadar tembelleştiğimizi mi gösteriyor?
- Bu “medeni insan” maskesini takıyoruz.
- Ama onu çekip attığımızda biz neyiz?
- Ne kadar çabuk unutuyoruz, daha henüz geçtiğimiz yüzyılda kadınlara oy verme hakkını, siyahlara eşit yaşam hakkını verdiğimizi.
- Her şeyi bilen varlıklar gibi davranıyoruz, ama daha göremediğimiz çok şey var.
- Tüm küçük şeyleri umursamadan sokaklarda yürüyoruz.
- Dikkatle bakan gözler, paylaştıkları hikayeler.
- Her şeyi “ben”im bir arka planım gibi görüyoruz.
- Belki de yalnız olmamaktan korkuyoruz. Daha büyük bir resmin parçası olmaktan.
- Ama bağlantıyı kurmada başarısız oluyoruz.
- Domuzları, inekleri, tavukları, uzak ülkelerdeki yabancıları öldürmek bizim için normal.
- Ama bizim komşumuz değil, bizim köpeğimiz, kedimiz, bizim sevip anlayabildiklerimiz değil.
- Diğer canlılara aptal diyoruz
- ama kendi davranışlarımızı haklı görmek için onları gösteriyoruz.
- Ama kolayca katledebiliyor olmamız, hep katletmiş olmamız, katletmeyi doğru yapar mı? Yoksa bu sadece ne kadar az şey öğrendiğimizi mi gösterir?
- Düşünceli ve şefkatli davranmaktan ziyade ilkel saldırgan dürtülerle davranmaya devam ettiğimizi?
- Bir gün, hayat dediğimiz bu hissiyat bizi terk edecek.
- Bedenlerimiz çürüyecek, değerlerimiz anılacak.
- Tüm arda kalan dünkü eylemlerimiz.
- Ölüm sürekli çevremizde, yine de günlük gerçeğimizden çok uzakta görünüyor.
- Çöküşün eşiğinde bir dünyada yaşıyoruz.
- Yarının savaşlarında kazanan olmayacak.
- Şiddet hiçbir şeye çözüm olamayacağı gibi, muhtemel her çözümü de yok edecektir.
- Eğer hepimiz en içteki arzumuza bakarsak, hayallerimizin çok farklı olmadığını görürüz.
- Ortak bir hedefimiz var. Mutluluk.
- Neşe peşinde koşarken dünyayı mahvettik, hiç kendi içimize bakmadan.
- En mutlu insanların çoğu aynı zamanda en aza sahip olanlar.
- iPhone’larımız, büyük evlerimiz ve havalı arabalarımızla gerekten çok mutlu muyuz?
- Duyarsızlaştık. Tanımadığımız insanları idolleştirdik.
- Ekranlarda sıradışı şeylere şahit oluyoruz, onun dışında her yerde sıradan şeylere.
- Birinin değişim getirmesini bekliyoruz, kendimizi değiştirmeyi hiç düşünmeden.
- Başkanlık seçimleri yazı-tura gibidir. Aynı bozukluğun iki farklı yüzü.
- İstediğimiz yüzü seçiyoruz ve seçim, değişim ilizyonu yaratılıyor.
- Ama dünya aynı kalıyor.
- Politikacıların bize değil,
- onların iktidarına fon ayıranlara hizmet ettiğini görmekte başarısızlığa uğruyoruz.
- Bizim liderlere ihtiyacımız var, politikacılara değil. Ama bu takipçi dünyasında, kendimize liderlik etmeyi unuttuk.
- Değişim beklemeyi bırak, görmek istediğin değişim ol.
- Biz buralara kıçımızın üstünde oturarak gelmedik.
- İnsan ırkı en hızlı ya da en güçlü olduğu için değil,
- birlikte çalıştığı için hayatta kaldı.
- Katletmekte ustalaştık, şimdi yaşama sevincinde ustalaşalım.
- Bu gezegeni korumakla ilgili değil. Gezegen biz olsak da olmasak da burada olmaya devam edecek.
- Dünya milyarlarca yıldır var, her birimiz 80 yıl yaşarsak şanslıyız.
- Zamanda bir anız, ama etkimiz sonsuz.
- Sık sık bilgisayarlardan önceki çağlarda yaşamayı isterdim, bizi birbirimizden ayıran ekranlarımız olmadığı zamanlarda.
- Ancak neden sadece bu zamanda hayatta olmak istememin tek sebebinin farkına vardım.
- Çünkü burada, bugün daha önce hiç sahip olmadığımız bir fırsat var.
- İnternet bize bir mesajı paylaşabilme ve dünyanın heryerinden milyonları bir araya getirme gücü veriyor.
- Hala yapabiliyorken, ekranlarımızı bizi bir araya getirmesi için kullanmalıyız, bizi daha da ayırması için değil.
- İyi ya da kötü, bizim neslimiz bu gezegendeki hayatın geleceğini belirleyecek.
- Ya varlığımızdan geriye hiçbir anı kalmayıncaya kadar bu yıkım sistemine hizmet etmeye devam edebiliriz, ya da uyanabiliriz.
- İleriye doğru evirilmekten ziyade,
- düştüğümüzü fark edebiliriz. Yüzümüzün önünde sadece ekranlar var ve ne yöne ilerlediğimizi görmüyoruz.
- Bu yaşanan an, her adımın, her nefesin, her ölümün bizi getirdiği yerdir.
- Biz bizlerden önce gelenlerin yüzleriyiz.
- Ve şimdi bizim zamanımız.Kendinize ait yolu kazmayı seçebilir ya da sayısız diğerlerinin hali hazırda yaptığı gibi yolu takip edebilirsiniz.
- Hayat bir film değil. Senaryo henüz yazılmadı.
- Bizler yazarız. Bu sizin hikayeniz,
- onların hikayesi
- bizim hikayemiz
Advertisement
Add Comment
Please, Sign In to add comment
Advertisement